www.deizm.org'un gelişmesi için bir şeyler yapmak istemez misin?

İletişim: deizmturkiye@gmail.com

Join the forum, it's quick and easy

www.deizm.org'un gelişmesi için bir şeyler yapmak istemez misin?

İletişim: deizmturkiye@gmail.com

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
#SomayıUnutma
Sorumluların ceza almaları için, böyle bir katliamın bir daha yaşanmaması için #SomayıUnutma.

4 posters

    İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER

    Cennet-Kapisi
    Cennet-Kapisi
    Orta Dereceli Üye
    Orta Dereceli Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 217
    Yaş : 32
    Nerden : Avusturya
    Katkı Puanı : 279
    Reputation : -38
    Kayıt tarihi : 14/01/11

    İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER Empty İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER

    Mesaj tarafından Cennet-Kapisi Perş. Şub. 24, 2011 7:15 pm

    Selamun Aleykum,

    İslam dininde gerek insanlara gerek hayvanlara merhamet gösterilmesi en öncelikli hükümlerden birisidir. İslam'ın şiddet yanlısı olmadığını kanıtlayan çok sayıda ayet bulunmaktadır bunlardan birkaçını aşağıda inceleyebilirsiniz:

    "...Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan birisini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onun (bir insanın) hayatını kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur..." (Maide suresi 32)

    Hz.Muhammed döneminde müslümanlar ibadet için mescid-i haram'a gitmek istemişlerdi fakat bunu engelleyen gruplar olmuştu. Bu düşmanca tavır karşısında bile müslümanların affedici olması Kur'an'da öğütlenmiştir:

    "...Sizi Mescid-i Haram'dan çevirdiklerinden dolayı bir topluma karşı olan kininiz, sizi saldırıya sevk etmesin. İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın..." (Maide suresi 2)

    "...İçlerinden pek azı hariç, daima onlardan hainlik görürsün. Yine de onları affet, aldırma. Çünkü Allah güzel davrananları sever."(Maide suresi 13)

    Hz.Muhammed döneminde müslümanların barışçıl yaklaşımlarına rağmen karşı taraf düşmanca tavırlarını sürdürmüştür. O nedenle müslümanlar bir süre sonra artık mecburen savaşmak zorunda kalmıştır. Örneğin sadece Kur'an öğretmek için iyi niyetle Necid bölgesine giden 70 Kuran öğreticisi güvende olacaklarına dair söz verilmesine rağmen öldürülmüştür.

    İslam'daki merhamet anlayışı yaşamın her alanında kendisini hissettirmiştir. Örneğin İslamiyetten önce Arap toplumunda yeni doğan kız çocukları katlediliyordu. İslamiyetten sonra ise kadınlara miras hakkı gibi sosyal haklar tanınmıştır ve bunun gibi birçok reform gerçekleştirilmiştir. Hatta hayvan sevgisi dahi sosyal yaşamda yerini almıştır. Mesela çölde susamış olan bir köpeğe su içiren kadın Allah'ın takdiriyle müjdelenmiştir. Ayrıca Kuran'da Neml (Karınca), Fil sureleri gibi diğer canlıların isimlerine işaret eden bölümler dahi mevcuttur.

    Saygilar

    Tikky. likes this post

    tesetturluadam
    tesetturluadam
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 104
    Yaş : 36
    Nerden : -
    Katkı Puanı : 245
    Reputation : 10
    Kayıt tarihi : 12/01/16

    İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER Empty Geri: İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER

    Mesaj tarafından tesetturluadam Perş. Şub. 11, 2016 4:06 am

    sesli güldüm.
    peki diğerlerine ne diyeceksin merak ettim.
    Zeus2
    Zeus2
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 81
    Yaş : 39
    Katkı Puanı : 197
    Reputation : 8
    Kayıt tarihi : 07/10/15

    İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER Empty Geri: İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER

    Mesaj tarafından Zeus2 C.tesi Ekim 22, 2016 5:36 pm

    Savaş ve Şiddet Ayetleri


    İslamda Şiddet




    Tevbe suresi 5 ayet – Hürmetli aylar çıkınca, puta tapanları bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayıp hapsedin; her gözetleme yerinde onları bekleyin. eğer tevbe eder, namaz kılar ve zekat verirlerse yollarını serbest bırakın. doğrusu allah bağışlar ve merhamet eder.
    Maide suresi 33 ayet – Allah ve peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa uğraşanların cezası öldürülmek veya asılmak yahut çapraz olarak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir. bu onlara dünyada bir rezilliktir. onlara ahirette büyük azab vardır.
    Nisa suresi 89 ayet – onlar kendileri inkar ettikleri gibi, keşki siz de inkar etseniz de eşit olsanız isterler. allah yolunda hicret etmedikçe onlardan dost edinmeyin. eğer yüz çevirirlerse onları tutun, bulduğunuz yerde öldürün. onlardan dost ve yardımcı edinmeyin.
    Muhammed suresi 4 ayet- savaşta inkar edenlerle karşılaştığınızda boyunlarını vurun; sonunda onlara üstün geldiğinizde onları esir alın; savaş sona erince onları ya karşılıksız, ya da fidye ile salıverin; allah dilemiş olsaydı, onlardan başka türlü öç alabilirdi, bunun böyle olması, kiminizi kiminizle denemek içindir. allah, kendi yolunda öldürülenlerin işlerini boşa çıkarmaz.
    Enfal suresi 12 ayet – rabbin meleklere, “ben sizinleyim, inananları destekleyin” diye vahyetti. “ben inkar edenlerin kalblerine korku salacağım, artık vurun onların boyunları üstüne, vurun her parmağına” dedi.
    Bakara suresi 191 ayet – onları bulduğunuz yerde öldürün. sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür. mescidi haram’ın yanında, onlar savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. sizinle savaşırlarsa onları öldürün. inkar edenlerin cezası böyledir.
    Bakara suresi178 ayet – ey inananlar! öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı: hür ile hür insan, köle ile köle ve kadın ile kadın. öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana güzellikle diyet ödemek gerekir. bu, rabbiniz’den bir hafifletme ve rahmettir. bundan sonra tecavüzde bulunana elem verici azab vardır.
    Nisa suresi 15 ayet – kadınlarınızdan zina edenlere, bunu isbat edecek aranızdan dört şahid getirin, şehadet ederlerse, ölünceye veya allah onlara bir yol açana kadar evlerde tutun.
    Maide suresi 38 ayet – erkek hırsız ve kadın hırsızın, yaptıklarından ötürü allah tarafından ibret verici bir ceza olarak, ellerini kesin. allah güçlü’dür, hakim’dir.
    Nur Suresi 2 ayet – zina eden kadın ve erkeğin her birine yüzer değnek vurun. allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, allah’ın dini konusunda o ikisine acımayın. onların ceza görmesine, inananlardan bir topluluk da şahit olsun.
    Nur Suresi 4 ayet – iffetli kadınlara zina isnat edip de, sonra dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun; ebediyen onların şahidliğini kabul etmeyin. işte onlar yoldan çıkmış kimselerdir.
    Nisa Suresi 34. ayet – Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve dövün.
    Maide Suresi 35. Ayet – Ey Inananlar! Allah’tan sakinin, O’na ulasmaya yol arayin, yolunda cihad edin ki kurtulasiniz.
    Tevbe Suresi 73. Ayet – Ey Peygamber! Kâfirlerle cihad et; onlara karsi sert davran. Varacaklari yer cehennemdir, ne kotu donustur.
    Tahrim 9. Ayet – Ey Peygamber! Kâfirlerle cihad et; onlara karsi sert davran. Onlarin varacaklari yer cehennemdir, ne kotu donustur!…
    Nisa Suresi 16. Ayet – Eşcinselliği içinizden iki erkek yaparsa onlara eziyet edin.




    Savaş Ayetleri



    Bakara Suresi 216 Ayet - Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
    Âl-i İmrân Suresi 13 Ayet - Hiç şüphesiz karşı karşıya gelen iki toplulukta size bir âyet, bir işaret ve ibret vardır. Onlardan biri Allah yolunda savaşıyordu, öbürü de kâfirdi ve karşılarındakini göz kararıyla kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah da gönderdiği yardımla dilediğini destekliyordu. Gören gözleri olanlar için elbette bunda apaçık bir ibret vardır.
    Âl-i İmrân Suresi 121 Ayet - Hani sen sabah erkenden müminleri savaş mevzilerine yerleştirmek için ailenden ayrılmıştın. Allah, hakkıyla işiten ve bilendir.
    Nisâ Suresi 74 Ayet - O halde geçici dünya hayatını, ebedî ahiret hayatı karşılığında satacak olanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Her kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, her iki durumda da biz ona yarın pek büyük bir mükafat vereceğiz.
    Nisâ Suresi 75 Ayet - Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: "Ey Rabbimiz! bizleri bu halkı zâlim olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder" diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?
    Nisâ Suresi 84 Ayet - (Ey Muhammed) Allah yolunda savaş! Sen ancak kendi yaptığından sorumlusun. Müminleri de savaşa teşvik et. Umulur ki, Allah kâfirlerin gücünü kırar. Hiç şüphesiz ki Allah kuvvet ve kudretçe çok daha güçlü, ve cezası daha çetindir.
    Enfâl Suresi 5 Ayet - Nitekim Rabbin seni, hak uğruna savaşmak için evinden çıkarmıştı. Oysa müslümanların bir kısmı o zaman bundan hoşlanmamışlardı.
    Enfâl Suresi 39 Ayet - Ortalıkta fitne kalmayıp, din tamamıyla Allah'ın dini oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse muhakkak ki, Allah yaptıklarını görür.
    Enfâl Suresi 58 Ayet - Eğer bir kavmin, sözleşmeye aykırı bir hainlik yapmasından korkarsan, savaştan önce aynı şekilde antlaşmayı bozduğunu kendilerine bildir. Çünkü Allah hainleri sevmez.
    Enfâl Suresi 75 Ayet - Daha sonradan hicret edip sizinle beraber savaşa katılanlar da sizdendirler. Bir de akraba olanlar, Allah'ın kitabına göre, birbirlerine daha yakındırlar. Şüphe yok ki, Allah her şeyi bilir.
    Tevbe Suresi 14 Ayet - Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onların cezasını versin ve ... onları rezil ve rüsvay etsin, yardımıyla sizi onlara muzaffer kılsın. Ve mümin bir kavmin yüreklerini ferahlandırsın.
    Tevbe Suresi 29 Ayet - Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar savaş yapın.

    Yarattıklarının birbirini öldürmesinden nasıl bir keyf almaktadırki Allah sürekli savaş ve öldürme istemektedir.

    Böyle bir Allah olabilirmi? Yada Allah böyle savaş kitabı göndermiş olabilirmi?
    Tikky.
    Tikky.
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 73
    Yaş : 24
    Nerden : İslambol
    Katkı Puanı : 113
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 16/07/13

    İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER Empty Geri: İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER

    Mesaj tarafından Tikky. Paz Tem. 25, 2021 2:35 am

    Cennet-Kapisi demiş ki:

    Selamun Aleykum, İslam Dininde Gerek İnsanlara Gerek Hayvanlara Merhamet Gösterilmesi En Öncelikli Hükümlerden Birisidir. İslam'ın Şiddet Yanlısı Olmadığını Kanıtlayan Çok Sayıda Ayet Bulunmaktadır Bunlardan Birkaçını Aşağıda İnceleyebilirsiniz:

    "...Kim, Bir Cana Kıymayan Veya Yeryüzünde Bozgunculuk Çıkarmayan Birisini Öldürürse, Bütün İnsanları Öldürmüş Gibi Olur. Kim De Onun (Bir İnsanın) Hayatını Kurtarırsa Bütün İnsanların Hayatını Kurtarmış Gibi Olur..." (Maide Suresi 32)

    Hz.Muhammed Döneminde Müslümanlar İbadet İçin Mescid-İ Haram'a Gitmek İstemişlerdi Fakat Bunu Engelleyen Gruplar Olmuştu. Bu Düşmanca Tavır Karşısında Bile Müslümanların Affedici Olması Kur'an'da Öğütlenmiştir:

    "...Sizi Mescid-İ Haram'dan Çevirdiklerinden Dolayı Bir Topluma Karşı Olan Kininiz, Sizi Saldırıya Sevk Etmesin. İyilik Ve Takva Üzerinde Yardımlaşın, Günah Ve Düşmanlık Üzerinde Yardımlaşmayın..." (Maide Suresi 2)
    "...İçlerinden Pek Azı Hariç, Daima Onlardan Hainlik Görürsün. Yine De Onları Affet, Aldırma. Çünkü Allah Güzel Davrananları Sever."(Maide Suresi 13)

    Hz.Muhammed Döneminde Müslümanların Barışçıl Yaklaşımlarına Rağmen Karşı Taraf Düşmanca Tavırlarını Sürdürmüştür. O Nedenle Müslümanlar Bir Süre Sonra Artık Mecburen Savaşmak Zorunda Kalmıştır. Örneğin Sadece Kur'an Öğretmek İçin İyi Niyetle Necid Bölgesine Giden 70 Kuran Öğreticisi Güvende Olacaklarına Dair Söz Verilmesine Rağmen Öldürülmüştür.İslam'daki Merhamet Anlayışı Yaşamın Her Alanında Kendisini Hissettirmiştir. Örneğin İslamiyetten Önce Arap Toplumunda Yeni Doğan Kız Çocukları Katlediliyordu. İslamiyetten Sonra İse Kadınlara Miras Hakkı Gibi Sosyal Haklar Tanınmıştır Ve Bunun Gibi Birçok Reform Gerçekleştirilmiştir. Hatta Hayvan Sevgisi Dahi Sosyal Yaşamda Yerini Almıştır. Mesela Çölde Susamış Olan Bir Köpeğe Su İçiren Kadın Allah'ın Takdiriyle Müjdelenmiştir. Ayrıca Kuran'da Neml (Karınca), Fil Sureleri Gibi Diğer Canlıların İsimlerine İşaret Eden Bölümler Dahi Mevcuttur.

    Saygilar



    İmza.
    Kardeşimin Yazının Atına İmzamı Atarım. Lakin Sayfa Yöneticisi Ve Kullanıcıların Erişim Hesaplarına Ulaşma İmkanı Olan Birisi Bu Kardeşimizin Yazılarının Altındaki İmza Bölümüne Nahoş Bir Pornografik Foto Yerleştirmiş. Bunu Kınıyorum ! Bu Bile İSLAM'IN HAK BİR DİN OLDUĞUNUN KANITIDIR !... Çok Ahlaksızsınız ..
    Tikky.
    Tikky.
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 73
    Yaş : 24
    Nerden : İslambol
    Katkı Puanı : 113
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 16/07/13

    İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER Empty Geri: İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER

    Mesaj tarafından Tikky. Paz Tem. 25, 2021 2:39 am

    İslam Barış Ve Huzur Ve Selamet Ve Kardeşlik Dinidir.

    Doç. Dr. Ali ÇELİK (Alıntıdır )

    Osmangazi Üniv. İlahiyat Fak.



    İslâm Dini, Getirmiş Olduğu İlke Ve Esaslarla Muhataplarına "İyi İnsan" Olmayı Önermiş Ve "İyi İnsanlar’’ Dan Meydana Gelen Bir Toplum Oluşturmalarını Tavsiye Etmiştir. Gerek Kur’an Ayetleri Gerekse Hz. Peygamber (S.A.V)’İn Hadisleri Dikkatle İncelendiğinde Varılacak Netice Şudur: Kur’an Ve Sünnet’in Konusu, İnsandır. Yani Her Bir Kur’an Ayetinde; Her Bir Peygamber Sözünde, İnsanın "Kemale Ermesi, "Ahsen-İ Takvim "E Ulaşması, Bunun Nihai Sonucu Olarak Da, Kendini Bilmesi Ve Nihayet Bütün Bu Bilgilerin Onu, Mutlak Güç Ve Kudret Sahibi Olan Rabbini Bilmesine Vesile Olacağı Anlaşılmaktadır.

    Bütün Bu Anlatımlar, Tüm Fertlerde Sevgi, Barış, Birlik, Beraberlik Ve Kardeşlik Ruhunun Kalplerde Yerleşmesi, Pratik Hayata Yansıması Ve Huzurlu Bir Hayatın Tesis Edilmesini Temine Yöneliktir. “İslâm" Kelimesinin İfade Ettiği Anlam En Geniş Manasıyla, Allah Ve Rasu- Lü’nün Razı Olduğu, İnsanların Sulh Ve Sükun İçinde Yaşadıkları Huzur Dolu Bir Hayatın Adıdır. Bu Özellikleri İtibariyle İslâm= Sevgi Ve Barış Dini’dir. Biz Bu Makalemizde İslâm Dini’nin Getirmiş Olduğu Sevgi Ve Barış Mesajından Bahsetmeye Çalışacağız. Konuya Önce "İslâm", "Sevgi." Ve "Barış" Kavramları Hakkında Kısa Bilgi Vererek Girmek İstiyorum.


    1- "İSLÂM", SEVGİ" VE "BARIŞ" KELİMELERİ HAKKINDA KISA BİLGİ


    A- "İslâm" Kelimesi "S-L-M" Fil Kökünden Alınmış Olup Kelime Olarak, "İtaat Etmek, Boyun Eğmek, Teslim Olmak”; Manalarına Gelmektedir. Aynı Kökten Gelen “Silm" Kelimesi Barış, Güven Ve Huzur, Selam Kelimesi İse, Mutluluk, Esenlik Ve Güven Manasında Olup (El-Mu’ce- Mu’l-Vasit, (İst.,1989), I-II 446), Kur’an’da Yüzden Fazla Yerde Geçmekte Ve Birbiriyle Müteradif Eş Anlamlar İfade Etmektedir. Kur’an-I Kerim’de Yüce Allah:


    “Ey İman Edenler, Hep Birden Barışa Girin. Sakın Şeytanın Peşin Den Gitmeyin, Çünkü O, Apaçık Düşmanınızdır.” (Bakara 2/208) Buyurmakta, Böylece Her Türlü Fitne, Fesat Ve Bozgunculuğu Reddederek Barışa Çağrı Yapmaktadır.
    B- SEVGİ: "Sevgi”, Sözlükte, “İnsanı Bir Şeye Veya Bir Kimseye Karşı Yakın İlgi Ve Bağlılık Göstermeye Yönelten Duygudur." (Türkçe Sözlük, (TDK, Ank.,
    1998), 11,1954) Şeklinde Tarif Edilir. İnsan Dış Dünyayı Sevgi Ve Akılla Kavrar. Akıl Gücü Ona, Yüzeyin Altında Kalan Şeyleri Anlamak Ve Objesiyle Etkin İlişki Kurarak Objenin Özünü Kavrama İmkanı Verir. Sevme Gücü İse, Kendini Bir Başkasından Ayıran Duvarı Aşmasını Ve Onu Anlamasını Mümkün Kılar. Yani Akıl, Düşünceyi; Sevgi İse, Duyguyu Dile, Getirir. (..) Sevginin Gerçekleşebilmesi İçin Şu Temel Unsurların Bulunması Gereklidir. Bunlar:
    -İlgi Ve Bakım:


    İnsan, İlgi Gösterip Emek Verdiği Şeyi Sever Ve Sevdiği Şeye De Emek Verir.
    -Sorumluluk: Bana Düşen Bir İş Olduğuna İnandığım Bir İsteğe Verdiğim Cevaptır. Sorumlu Olmak Demek (O Konuda) Cevap Verme- \ Ye Hazır Olmak Demektir.


    \ -Saygı Ve Bilgi: Saygı, Bir İnsanı Kişi Olarak, Olduğu Gibi T* Görmek, Onun Kişiliğini Ve Tekliğini, Biricikliğini Farket- / Mek Demektir. Bir İnsanı Tanı- V Madan Ona Saygı Göstermek ’ Mümkün Değildir . Sevilen Kişiyi, Tanımadığımız Ve Ona Saygı Göstermediğimiz Zaman, Sevgi Başkasına Egemen Olma Ve Ona Sahip Çıkma Haline Dönüşür. (Erich Fromm, Erdem Ve Mutluluk, (İst. 1994), S. 19126).


    C- BARIŞ: "Barış" Kelimesi İse, Türkçede, "Uyum, Karşılıklı Anlayış Ve Hoşgörü İle Oluşturulan Ortam" Anlamına Gelmektedir. (Türkçe Sözlük, (TDK, Arık, 1998), 1220). Kur’an’da, Türkçe’ye Barış Kelimesi Olarak Tercüme Ettiğimiz Bir Başka Kelime Geçmektedir Ki O Da: Sulh Kelimesidir. Kelime, Lü- Gatta, "Yaratılış Yasalarının Gerekli Kıldığı Hal Üzere Olmak" Anlamındadır. (İbn Faris, Mu’cemu Meka- Yisi’l-Luga, (Beyrut,1991), III, 303 ), Eski Türkçe’de "Salah" Kelimesinin Karşılığı "Onat Olmak"Tır. (Asım Efendi, Kâmus Tere. (İst.1276), 1, 491). Onat Olmak, "Özenli, Düzgün, Uygun, Yararlı Ve Dürsüt Olmak" Demektir. (Türkçe Sözlük (TDK), II, 1686; Krş. Düzenli, Y. Kur’an Işığında Evrensel Dengeler Ve İnsan, 1st, 2000), S. 60) Bu Tariften De Anlaşılacağı Gibi, Barış Kelimesi, Toplum İçinde Gerek Bireysel Gerekse Toplumsal İlişkilerdeki Düzen Ve Dengeyi Sağlayacak, Kaide Ve Kurallar Bütününü İfade Eden Bir Kavram Olarak Karşımıza Çıkmaktadır. Gerek Kur’an Ayetleri Gerekse Hz. Peygamber’in Hadisleri İncelendiği Zaman, Barış Kavramı, Geniş Ve Dar Anlamı Olmak Üzere, İki Ayrı Anlama Sahip Olduğu Görülmektedir:
    1. Geniş Anlamıyla Barış;


    Uyum, Karşılıklı Anlayış Ve Hoşgörü İle Oluşturulan Ortam " Manasını İhtiva Eder. Barış Kavramının Bu Şekilde Anlaşılması, Hem Bireysel Hem De Toplumsal İlişki Ve Davranışlardaki Karşılıklı Anlayış Ve Hoşgörü Dengesini Kurmaya Yönelik İlkeleri Anlatır. Buna Göre Barış, Bütün İnsanların Kardeşçe Bir Uyum İçinde Bulunmasıdır. Barışın Bu Anlamda Kullanılmasına, Tarihte İlk Kez "Peygamberler Döneminde" Rastlıyoruz. Bu Anlayışa Göre İnsanlar Kendi Aralarında Ve Aynı Zamanda (Burası Çok Önemli) Tabiatla Büyük Bir Uyum İçinde Yaşamalıdırlar. Bu Açıdan Barış, Yalnızca Saldırmamak Veya Şiddet Kullanmamak Anlamında Ele Alınmaz, Aynı Zamanda Korku Duymamak Olarak Da Görülür . Böyle Bir Barış, İnsanlığın En İleri Gelişmişlik Düzeyini Temsil Edecektir." (Erich Fromm, Barışın Tekniği Ve Stratejisi, (İst. 1996), S.197-198). Bu Manada. İslâm Dini, Hem Kendi İsmi Olan İslâm Kelimesiyle, Hem De İnsanlığa Getirmiş Olduğu Mesajla, Barış Ve Huzuru, En Geniş Anlamıyla Ortaya Koymuştur.


    2. Dar Anlamıyla Barış İse, Geniş Anlamıyla İfade Edilen Barış Anlayışını Destekleyici Mahiyette Olup, Onunla Daha Çok Savaşsızlık Hali Anlaşılmaktadır. Bir Yerde Barıştan Söz Edilince, İlk Akla Gelen Orada Savaşın Olmadığıdır. Bir Savaş Durumunun Olmaması Veya Belirli Hedeflere Ulaşılması Sırasında Şiddetin Kullanılmaması Anlamındaki Barış, Bize, Kelimenin Dar Manadaki Tarifini Vermektedir.


    İster Geniş İsterse Dar Manasıyla Anlaşılsın, Her İki Anlayış Şekli İle İlgili Olarak Kur’an-I Kerim’de Hz. Peygamber’in Hadislerinde Pek Çok Emir Ve Tavsiyeler Bulunmaktadır.

    II- İslâm’ın "Sevgi" Ve "Barış" Konusunda Getirdiği Mesaj:


    İnsan, Sevgi Ve Barış Kavramlarının Telkin Ettiği Düşünce Ve Duygularla Kendisini Bulmakta, Hayatına Anlam Katmaktadır. İşte Özlemi Çekilen Sevgi Ve Barışı İnsanlığa En Geniş Anlamıyla İslâm Dini Getirmiştir. İslâm Dini, Sevmeyi, Sevdiğini Benimseyip Kabullenmeyi, Onu Eylem Olarak Pratik Hayata Taşımayı Emreden Bir Dindir; Sevgi Dinidir. Müslüman Olmanın Şartı İnanmak; İnanmanın Şartı Da Sevmektir. Sevgi, Beraberinde Fertler Arasındaki Karşılıklı Emniyet Ve Güveni Getirir Ki, Sevgi Ve Güven, Toplum Hayatında Barışın Teminatıdır. Sevgi Ve Barış Üzerine Bina Edilmiş Olan İslâm Dini’nin, Müntesiplerini Ulaştırmak İstediği Nihai Hedef, Barış Ve Huzurdur. Onbeş Asırlık İslâm Tarihi İncelendiği Zaman, İslâm’ın Sevgi Ve Barışı Nasıl Tesis Ettiği Çok Açık Bir Şekilde Görülmektedir.


    Hz. Peygamber’in Risalet Göreviyle Tarih Sahnesine Çıkan İslâm’ın, İnsanlığa Sunduğu İlâhî Mesajla, Mekke’de Bir Evde, Erkam Bin Ebi’I-Erkam’ın Evinde Bir Asr-I Saadet Doğmuştu. Güçsüzün, Yoksulun, Yetimin, Dulun, Mazlumun Devletin Teminatında Olduğu... Ha- Life-İ Müsliminin, Sırtında Yoksula Nevale Taşıdığı... Kurdun Kaçırdığı Koyunun Hesabının Devletten Sorulduğu... Hizmetçinin Efendisi İle Aynı Sofraya Oturduğu... Çalıştırılana Hak Ettiğinin Alın Teri Kurumadan Verildiği... Mülkiyetin, Haysiyetin Ve Irzın Korunduğu... Tek Ve Toplu Köleliğin Kalktığı... Hâzinenin Kilitsiz, Nöbetçisiz Korunduğu.. Soy Ve Renk Hakimiyetinin Sona Erdiği... Müslümanla Muse- Vinin Aynı "Şehir Devlette" Beraberce Güven İçinde Yaşadıkları... Böylece, Sosyal Barışın; İş Barışının; Siyasî Barışın, Aile Barışının İç Ve Dış Barışın Sağlandığı Bir Barış Ortamını, (M. Hamidullah, Islâm Peygamberi, S. 131-149; Krş: Diyanet Dergisi Hicret Özel Sayı, S. 343), Dinimiz İslâ- Miyetin Getirmiş Olduğu İlâhî Mesajın Müşahhas İfadesi Olarak Anlayabiliriz.


    Varlık Âleminde Her Şey, Birbirine Sevgi Bağıyla Bağlıdır. Atom Çekirdeğinden Tutunuz Da Galaksilere Kadar Her Şey, Sevgi Mihveri Etrafında Hayatiyetini Devam Ettirmektedir. Sevgi Bağının Bozulması, Kainattaki Düzen Ve Nizamın Bozulması Demektir. Düzen Bozulunca Da Orda Kaos, Fitne, Anarşi Ve Zulüm Hakim Olur. Hayat Yaşanmaz Hale Gelir. Onun İçindir Ki, Birçok Kur’an Ayetinde Ve Hadislerde, Sevgiye Ve Sevgi Ortamının Oluşturduğu Barış Kavramına Özellikle Vurgu Yapılarak, Bu İki Kavramın Birbirini Tamamlayan Bir Bütünün İki Ayrı Parçası Olduğu; Aralarında Sebep Sonuç İlişkisinin Bulunduğu; Biri Olmazsa Diğerinden Söz Edilemi- Yeceği- Yani Sevgi Olmazsa Barıştan Söz Edilemiyeceği- Gerçeği İfade Edilmekte, Müslümanların Bu Konuda Hassas Olmaları Gerektiğine Dikkat Çekilmektedir. Bu Konudaki Ayet Ve Hadisler Topluca İncelendiğinde, Toplumda Sevgi Ve Barışın Hakim Olması İçin Dikkat Çekilen Hususlar Genel Olarak Şöyledir:
    -Fert Ve Toplumda Sevgi Ve Barış Duygusunu Teşvik Etmek.
    - Kardeşlik Duygusunu Teşvik Etmek.
    - Sevgi Ve Barışı İhlal Edecek Tutum Ve Davranışlardan Kaçınmak.
    - Toplumda Güven Duygusunu Hakim Kılmak
    - Toplumda Hak Ve Adalet Anlayışını Yerleştirmek.
    -Toplum Fertleri Arasında Karşılıklı "Hoşgörü"Yü Geliştirmek.
    Şimdi Bunları Sırasıyla İnceleyelim:
    A. Fert-Ve Toplumda Sevgi Ve Barış Duygusunu Teşvik Etmek:
    Bu Konudaki Ayet Ve Hadislerin Bir Kısmı:
    Allah Ve Rasulünü Sevmek, Böylece O’nun Emirlerine İttiba Etmeye Teşvik Yönündedir. Bazı Örnekler Görelim:


    AYETLER:

    - “(Rasulüm) De Ki! Eğer Allah’ı Seviyorsanız, Bana Uyunuz Ki Allah Da Sizi Sevsin Ve Günahlarınızı Bağışlasın. Allah Son Derece Bağışlayıcı Ve Esirgeyicidir.” (Al-İ İmran, 31)


    - “Kim Allah’ı, Rasulünü Ve İman Edenleri Dost Edinirse, Üstün Gelecek Olanlar Şüphesiz Allah’ın Tarafını Tutanlardır.” (Ma- İde, 56)


    - “Andolsun İçinizden Size Öyle Bir Peygamber Geldi Ki, Sıkıntıya Uğramanız Ona Ağır Gelir. Size Düşkün, Müminlere Şevkatli Ve Merhametlidir..” (Kasas, 46)


    - “Sizin Dostunuz -Mevlânız- Allah’tır. O Ne Güzel Mevlâ Ne Güzel Yardımcıdır." (Âl-İ İmran, 150)


    HADİSLER:

    -“Allah İçin Sevmek, Allah İçin Buğzetmek İmandandır," (Buhari, İman, 1; Ebu Davud, Sünnet, 2)


    -“Amellerin En Faziletlisi, Allah İçin Sevmek Ve Alah İçin Buğuz Etmektir.” (Ebu Davud, Sünnet, 3)


    2. Bir Kısmı, Müminlerin Birbirlerini Sevmeleri, Dostluk Ve Kardeşlik İçerisinde Mutlu Bir Şekilde Yaşamalannı Teşvik İçindir. Konuyla İlgili Bazı Ayet Ve Hadisler Şöyledir:


    AYETLER:

    -"Müminler Ancak Kardeştirler. Öyleyse Kardeşlerinizin Arasını Düzeltin Ve Allah’tan Korkun Ki Rahmete Eresiniz" (Hucurat, 10)
    -"Mümin Erkekler Ve Mümin Kadınlar Bir Birinin Dostudurlar. Onlar İyiliği Emrederler, Kötülükten Sakındırırlar...” (Tevbe, 9)


    HADİSLER:

    - “Birbirinizi Sevmedikçe Gerçek Mümin Olamazsınız.” (Müslim, İman, 93; Ebu Davud, Edeb, 131; Tirnıizi, Sıfatu’I-Kıyame, S. 4)

    - “Nefsim Kudret Elinde Olan Allah’a Yemin Olsun Ki, İman Etmedikçe Cennete Giremezsiniz. Birbirinizi Sevmedikçe De İman Etmiş Olamazsınız.” (Buhari, Edeb, 27; Müslim, Birr, 67)
    -Hz. Peygamber, Bir Duasında: -“Allahım, Bize İmanı Sevdir...” (Müsned, III, 424) Şeklinde Dua Etmiştir.


    -Hz. Ömer’den Gelen Bir Nakilde, Hz. Peygamber Şöyle Buyurmuştur;
    “Allah’ın Kullan Arasında Bir Grup Var Ki, Onlar Ne Peygamberlerdir Ne De Şehitlerdir. Üstelik Kıyamet Günü Allah Katındaki Ma- Kamlannın Yüceliği Sebebiyle Peygamberler Ve Şehitler Onlara Gıpta Ederler.” Orada Bulunanlar Sordu:


    -Ey Allah’ın Rasulü, Onlar Kimdir? Bize Haber Verir Misin? Hz. Peygamber Şöyle Buyurdu: "Onlar Aralarında Ne Kan Bağı, Ne De Dünya Menfaati İçin Bir Birine Bağlı Olmadığı Halde Allah’ın Nuru (Kur’an) Adına Birbirlerini Sevenlerdir.” (Buhari, Tevhid, 33; Edeb, 41; Müslim, Birr, 157)
    - “Birbirlerini Sevmede, Birbirlerine Merhamette, Birbirlerine Şefkatte Müminlerin Misali, Bir Vücudun Misali Gibidir. Ondan Bir Uzuv Rahatsız Olursa, Diğer Uzuvlar Da Rahatsız Olur.” (Buhari, Edeb, 27; Müslim, Birr, 66)
    B. Kardeşlik Duvgusunu Teşvik Etmek:


    Bilindiği Gibi, İslâm Dinin Getirmiş Olduğu En Önemli Esaslardan Biri "Uhuvvet” Diye Tabir Edilen Kardeşlik Esasasını Getirmiş Olmasıdır. Hz. Peygamber (S.A.S.), Mekke’den Medine’ye Hicret Ettikleri Zaman Medine’de İlk Olarak Üç Önemli Faaliyette Bulunmuştu:


    1. Mekke’den Medine’ye Göç Eden Muhacirlerle (Ibn Hişam’a Göre,186 Aile Sire, II, 1 09-110) Medine’li Müslümanlar Arasında Kardeşlik İlan Etmişti. Hz. Ebu Bekir (R.A.) Harice Bin Zuheyr El- Hazreci İle; Hz. Ömer (R.A.) Utban Bin Malik El-Hazreci İle; Hz. Osman Evs Bin Sabit İle; Hz. Hamza Zeyd Bin Harise İle; Ebu Ubeyde Amir Bin Abdullah Bin El-Cerrah, Sa’d Bin Muaz İle Şeklinde.


    2. Müslümanlar, Yahudiler Ve Müslüman Olmamış Araplar Arasında Geçerli, Birlikte Banş İçinde Yaşamanın Esaslarını Belirleyen 47 Maddeden Oluşan Medine Sözleşmesi İdi.


    3. Medine Mescidinin İnşaa Edilmesi.
    C- Sevgi Ve Barışı İhlal Edecek Tutum Ve Davranışlardan Kaçınmak:
    Gerek Kur’an-I Kerim’de Gerekse Hz. Peygamber (S.A.S.)’İn Hadislerinde Bu Konuda Pek Çok Emir Ve Tavsiyeler Bulunmaktadır. Bazıları Şöyledir:


    AYETLER:

    -"Mü’minler Ancak Kardeştirler. Öyleyse Kardeşlerini Zin Arasını Düzeltin Ve Allah’tan Korkun Ki Sizi Esirgesin.”

    -“Ey Mü’minler, Bir Topluluk Bir Topluluğu Alaya Almasın.
    Belki De Onlar Kendilerinden Daha İyidirler. Kadınlar Da Kadınları Alaya Almasınlar, Belki Onlar Kendilerin Den Daha İyidirler.
    Kendi Kendinizi Ayıplamayın, Birbirinizi Kötü Lakapla Çağırmayın. İmandan Sonra Fasıklık Ne Kötü Bir İsimdir. Kim De Tevbe Etmezse, İşte Onlar Zalimlerdir.” (Hucurat, 10-11 )


    HADİSLER:

    - “Sakın, Zanna Yer Vermeyin. Zira Zan, Sözlerin En Yalanıdır. Tecessüs Etmeyin, Haber Araştırmayın, Birbinizle Yarış Etmeyin, Birbirinize Hased Etmeyiniz, Birbirinize Buğuz Etmeyin, Birbirinize Sırt Çevirmeyin. Ey Allah’ın Kulları! Kardeş Olunuz. Müslüman Müslü- Manın Kardeşidir. Ona Zulmetmez, Onu Mahrum Bırakmaz, Onu Tahkir Etmez. Kişiye Kötülük Olarak Müslüman Kardeşini Hakir Görmesi Ye- Terlidir. Her Müslümanın Cam, Malı, Kanı Ve Irzı Diğer Müslümanlara Haramdır. Allah Sizin Suret Ve Kalıplarınıza Bakmaz Fakat Kalplerinize Ve Amellerinize Bakar. Sakın Ha, Birinizin Yapmış Olduğu Alışveriş Üzerine Siz De Pey Vererek Onun Alışverişini Bozmayınız. Ey Allah’ın Kullan Kardeş Olun, Bir Müslümanın, Müslüman Kardeşine Üç Günden Fazla Küsmesi Helal Olmaz." (Buhari, Nikah, 45; Edeb, 57-58; Feraiz, 2 ; Müslim, Birr, 28-34; E. Davud, Edeb, 40; Tirmizi, Birr, 18)


    -“Allah İçin, Peygamber İçin, Müslümanlann İmamları Ve Hepsi İçin! Müslüman Müslümanın Kardeşidir. Ona Yardımını Kesmez, Ona Yalan Söylemez. Ona Zulmetmez. Her Biriniz, Kardeşinin Aynasıdır. Onda Bir Rahatsızlık Görürse Bunu Gidersin.” (Tirmizi, Birr, 17-18; Müslim, İmarı, 95)


    D- Toplumda Güven Duygusunu Hakim
    Kılmak:


    Toplumların Varlığı, Saygı, Güven Ve Huzuru Toplum Fertleri Arasındaki Karşılıklı Anlayış Ve Yardımlaşmaya, Birbirlerine Destek Olmalarına Bağlıdır. Bunun Sağlanması İçin En Önemli Şart Da, Bu Anlayışın Zedelenmesine İmkan Vermeyerek Adaletin Tesis Edilmesidir. Adalet, Denge, Dengede Tutmak, Dengelemek Demektir; Hak Yememek, İtidalden Ayrılmamak Ve Doğru Yoldan Sapmamak Demektir. Bir Başka İfadeyle Adalet, Topyekün Hem İnsanın Hem De Bütün Bir Evrenin Yaratılış Düzenidir. Her Şey Tadil Edilmiş, Sahip Olması Gereken Hakla Donatılmış, Dengelenmiş Ve Eşitlenmiştir. Zira Adalet, Yaratılışın Tohumudur. (Düzenli, A.G.E., S. 40)


    Toplumda Fitnenin İlk Kıvılcımları Adaletin Terkedilmesiyle Başlar. Fertler Arasındaki Farklı Muameleler, Fitneyi Körükleyip Düzenin, Dolayısıyla Toplumsal Dengenin, Kısaca Barış Ve Huzurun Bozulmasına Sebep Olur. Hz. Peygamber’in Şu Hadisleri Bu Konuya İşaret Etmektedir: “Fitne Kalplere Hasırın Örülüşü Gibi Çöp Çöp Konur. Hangi Kalp Ondan İçirilirse, Onda Siyah Hir Nokta Meydana Gelir. Hangi Kalp De Bunu Reddederse Beyaz Bir Leke Meydana Gelir..” (Müslim, İman, 231) Tüm Toplumda Fitne Bir Başladı Mı Artık O, Kabaran Deniz Dalgalan Gibi (Buhari, Fiten,17; Müslim, Fiten, 26) Tüm Toplumu Etkisi Altına Alıp, Kör, Sağır Ve Dilsiz Bir Nitelik Arzederek (Ebu Davud, Fiten, 3) Yani Toplumdaki Ruhî Ve Manevî Çöküntüyü Görmeyen, Toplumun Çöküş Feryadını Duymayan Ve Herkesi, Bu Zulmetten Kurtulmak İçin Hakikati Söylemeyecek Bir Bir Takatsizlik Ve Mecalsizlik İçinde Bırakır. Böyle Bir Tedirginliğin Hakim Olduğu Toplumu, Durumu Hz. Peygamber (S.A.S.) Şöyle Tasvir Eder:


    Abdullah Bin Amr Bin El-As Nakletmektedir: Rasulüllah’ın Etrafında Halka Olmuş Oturuyorduk. Fitneden Bahsetti De Şöyle Dedi: “İnsanları Antlaşmaları Hozulmuş, İtimad Ve Güvenleri Azalmış Gördüğünüz Zaman-Parmaklarını Birbirine Karıştırarak-Halleri Şöyle Karmakarışık Olur...” (Ebu Davud, Melahim, 17) Bütün Bunlar Bize, Toplumda Huzur Ve Sükunun Temininde, Güven Ortamının Tesisinin Ne Derece Hayatî Önem Arzettiğini Göstermektedir. Bunun Temini De Ancak Toplumsal Adaletin Eksiksiz Yerine Getirilmesiyle Mümkündür. Milletlerin Yükselişi Veya Yokolu- Şunda En Önemli Unsur, Adaletin Ve Buna Bağlı Olarak Da Güvenin Varolup Olmamasıyla Doğru Orantılı Olduğu Açık Bir Gerçektir.

    F- Toplum Fertleri Arasında Karşılıklı Hoşgörüyü Geliştirmek:

    Sosyal Olayların Birbiriyle İçiçe Olması Sebebiyledir Ki, Toplumdaki Adalet Beraberinde Hoşgörüyü, O Da Toplumda Huzur Ve Sükunu Getirecektir. Hoşgörünün Sıfatı Ve Sınırı İyi Belirlenmek Şartıyla, Ferdî Planda Oluşan Bu Güzel Haslet “İyi İnsan” Unsurunun Oluşmasını Sağlayacak, "İyi İnsanlardan” Meydana Gelen Toplumlarda Da Artık Sevgi Ve Barış Egemen Olacaktır. İyi İnsanı Yani, İslâmî Terminolojiye Göre Kamil İnsanı Yetiştirmek İse Öncelikle Eğitimden Geçmektedir. Bu Eğitim Sırasında Toplum Fertlerinin Değer Yargılarının Kuvvetlenmesi. Mukaddeslerin Daima Ön Planda Tutulması Ve Mahşeri Heyacanı Doruk Noktasına Çıkarılması, Toplumu Ayakta Tutan Değerlerin Aşındınl- Maması, Farklılıkların Anlayışla Karşılanması Gibi Pek Çok Konuda İyi Eğitilmesi Gerekmektedir. Konuyla İlgili Bazı Ayet Ve Hadis Mealleri Şöyledir:


    AYETLER:


    -“...Şayet Sen Kaba Ve Katı Yürekli Olsaydın Hiç Şüphesiz Etrafından Dağılıp Giderlerdi...” (Âl-İ Imran, 159)


    “(Ey Musa!), Seni Kendim İçin Elçi Seçtim. Sen Ve Kardeşin Birlikte Ayetlerimi Götürün. Beni Anmayı İhmal Etmeyin. Firavuna Gidin. Çünkü 0, İyiden İyiye Azdı. Ona Yumuşak Söyleyin. Belki O Aklını Başına Alır.” (Taha, 41-43)

    HADİSLER:

    -“Müslümanın, Kardeşini Hor Görmesi Ona Kötülük Olarak Yeter.” (Müslim, Birr, 32)

    -“Müslüman Kardeşine Tebessüm Etmende Senin İçin Sadaka Ecri Vardır.”, (Tirmizi, Birr, 36)

    - “Şu Üç Şey Kimde Bulunursa Allah Onun Hesabını Kolay Kılar Ve Onu Cennete Koyar: Sana Vermeyene Ver, Sana Gelmeyene Git (Yani Senden İlgi Kesenle İlgi Kur) Ve Kötülük Yapanı Affet.” (Müsned, IV, 154)
    “-Kim Dünyada Bir Kulun Ayıbını Örterse, Allah Da Onun Ayıbını Kıyamet Günü Örter.” (Müslim, Birr, 72)


    Hz. Peygamber (S.A.S.), Tebliğ Görevini Barışla Başlatmış, Kendisine Barışı Prensip Edinmiş, Hayatı Boyunca Toplumda Barışı Yerleştirmek İçin Mücadele Etmiş, Uygulamada Bunun Örneklerini Vermiştir. O’nun Rahle-İ Tedrisinde Yetişen Sahabe-İ Kiram Da Hep Aynı Heyecanı Duymuşlar Ve Pratik Hayatlarında Bizzat Yaşayarak Sonraki Nesillere Müslüman Olmanın Gerektirdiği Sorumluluğun Güzel Mirasını Bırakmışlardır.


    Tarih Boyunca İslâm Ümmeti, Her Zaman Hz. Peygamber’in Sünnetini Örnek Alan, Onu Kendisine Yol Edinip Benimseyen Sahabe Neslinin Yolunu Takip Etme Gayreti İçinde Olmuştur. Birbirlerini Daima Hoşgörüyle Karşılamaya Çalışmışlar Ve Hep Hayırla Yadetmişlerdir. Zaman İçinde İslâm Toplumunda Görülen Bazı Olumsuzluklar Temelinde İse, Tarafların, Kur’an Ve Sünnet Çizgisindeki Tutumlarında Gerekli Titizliği Gösterememenin Yattığı Anlaşılmaktadır.


    İslâm Dini Barış Dinidir. Sevgiyi Ve Barışı Getirmiş, Ona Davet Etmiş Ve Toplumsal Barışın Gerekliliğini, Bunun Bir İman Meselesi Olduğunu; Toplumda Fitne Çıkarmanın Adam Öldürmekten Daha Kötü Olduğunu Tüm İnsanlığa İlan Etmiştir.
    Tikky.
    Tikky.
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 73
    Yaş : 24
    Nerden : İslambol
    Katkı Puanı : 113
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 16/07/13

    İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER Empty Geri: İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER

    Mesaj tarafından Tikky. Paz Tem. 25, 2021 2:43 am


    1. Genel Olarak Toplumsal Barışı Sağlamak.
    2. Eşler Ve Aile Fertleri Arasında Toplumsal Barışı Sağlamık.
    3. Komşular Arasında Toplumda Sosyal Barışı Sağlamak.
    4. Gayr-İ Müslimlerle (Zimmîlerle) İlgili Toplumsal Barışı Sağlamak.
    5. Askerlik, Nöbet Tutmak Ve Şehitlikle İlgili Bazı Ayet Ve Hadisler:
    1. Genel Olarak Toplumsal Barışla İlgili Ayet Ve Hadisler.
    İslam Dini Toplum Dinidir. Öğretileri Ve İlkeleri Evrenseldir. Bu Nedenle Barış Ve Kardeşliğe Öncelik Vermiştir.Dünyada Mevcut Canlı Türleri, Dağınık Bir Halde Değil De, Topluluklar Halinde Yaşamaktadırlar. Bütün Canlılarca Uygulanan Bu Yaşam Tarzı, Toplumsal Hayat Olarak İsimlendirilmiştir. Özellikle İnsan Fıtratına En Uygun Yaşam Şekli De Budur. Toplumları Sağlıklı Bir Şekilde Ayakta Tutan Faktörlerin Başında Birlik, Beraberlik Ve Bütünlük Yer Alır. Bu Önemli Faktörün Zıddı Olan Tefrika Yani Bölücülük Hastalığına Müptela Olmak İse, Toplumları Temelden Çökertmeye Sebep Olur. Bu Nedenle Tevhit Dini Olan İslâm, Birlik Ve Beraberliğe Son Derece Önem Vermiştir.
    A. Konuyla İlygili Bazı Ayetler :

    Yüce Rabbimiz İnsanoğlunu Sadece Bir Adem’den Meydana Getirmemiş, Adem’le Beraber Havva’yı Yaratarak Beraberliğin Ve Birlikteliğin İlk Başlangıcını Oluşturmuştur. Bu Durum Kuran-I Kerimde Şöyle Bildirmektedir.

    يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوباً وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ.
    “Ey İnsanlar! Şüphe Yok Ki, Biz Sizi Bir Erkek Ve Bir Dişiden Yarattık Ve Birbirinizi Tanımanız İçin Sizi Boylara Ve Kabilelere Ayırdık. Allah Katında En Değerli Olanınız, O’na Karşı Gelmekten En Çok Sakınanınızdır…”

    Ayette Verilen Mesaja Dikkat Edilirse, Aynı Ana-Babadan Çoğalan İnsanlığın, Birbirleriyle Tanışıp Kaynaşmaları İçin Yeryüzüne Dağılarak, Kitleler Halinde Yaşadıkları Vurgulanmaktadır.
    İslama Göre Dillerin Değişik Ve Farklı Olması Yüce Allah’ın Ayetlerinden Sayılmıştır. Bu Konuda Yüce Allah (C.C.) Şöyle Buyurmuştur:

    وَمِنْ اٰيَاتِه۪ خَلْقُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافُ اَلْسِنَتِكُمْ وَاَلْوَانِكُمْۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِلْعَالِم۪ينَ ﴿22﴾
    22 – Yine Göklerin Ve Yerin Yaratılışı İle Dillerinizin Ve Renklerinizin Farklı Oluşu Da O’nun Âyetlerindendir. Şüphesiz Ki Bunda Bilenler İçin Nice İbretler Vardır.
    Başka Bir Ayette İse Yine İman Edenler Arasında Sevgi Ve Muhabbeti Sağladığını Peygamberimiz (S.A.S)’E Hitaben Şöyle Buyurmuştur:
    وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ لَوْ أَنفَقْتَ مَا فِي الأَرْضِ جَمِيعاً مَّا أَلَّفَتْ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَـكِنَّ اللّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ إِنَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ:
    “Sen Yeryüzünde Bulunan Her Şeyi Verseydin, Yine Onların Gönüllerini Birleştiremezdin, Fakat Allah Onların Aralarını Bulup Kaynaştırdı.”


    Bu Ayette Bildirilen Birleşme Ve Kaynaşma Olayı, Medine’nin İki Büyük Kabilesi Evs Ve Hazrec Arasında Gerçekleşmiştir. Zira Bu İki Kabile İslâm’dan Önce Dâhilî Ve Haricî Nedenlerle Uzun Zaman Birbirlerinden İntikam Almak İçin Uğraşıp Savaş Sürdürmüşlerdir. Nihayet İslâm Dini İle Şereflendiklerinde Aralarındaki Kin Ve Düşmanlık, İslâm Kardeşliği İle Son Bulmuştur. Burada Birliği Ve Kaynaşmayı Sağlayan Belirleyici Unsur İse, İslâm Kardeşliği Olmuştur. Bu Da Sadece Adı Geçen Kabilelere Mahsus Olmayıp, Kıyamet Kopuncaya Kadar Bütün İnsanları Bağlamaktadır. Zira Ayetlerin Nüzul (İniş) Sebeplerinin Özel Oluşu, Hükümlerinin Genel Oluşuna Mani Değildir.

    وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعاً وَلاَ تَفَرَّقُواْ:
    “Hep Birlikte Allah’ın İpine (İslâm’a) Sımsıkı Yapışın, Tefrikaya Düşmeyin.”
    Bir Başka Ayette İse Şöyledir:
    وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَنَازَعُواْ فَتَفْشَلُواْ وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُواْ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ:
    “Allah Ve Resulüne İtaat Edin, Birbirinizle (İhtilafa Düşüp) Çekişmeyin. Sonra Korkuya Kapılırsınız Da Kuvvetiniz (Devletiniz) Gider.”
    O Nedenle Huzur Ve Barışı Bozucu Ayırımcılıktan Sakınarak, Zora Ve Sindirmeye Başvurmaksızın Hoşgörülü Bir Ortamı Hâkim Kılmak, Kenetleşme Ve Birleşmenin Tek Yoludur. Zaten “Tevhid” Kelimesi, Allah’ın Birliğine İnanmak Anlamını Taşıdığı Gibi, Aynı Zamanda Birleştirmek, Toplamak Gibi Manaları Da Kapsar. Binaenaleyh Sen İllâ Şu Görüşte, Şu Düşüncede Veya Şu Çizgide Olacaksın Gibi Zorlama Ve Dayatmalarla Birlik Ve Beraberliğin Sağlanamayacağı Gibi, Aksine Bölünüp Parçalanmalara Neden Olunacağı Unutulmamalıdır.
    Tebliğ Yapan Veya Halkı İdare Eden Kimselerin Halka Yumuşak Davranmaları Gerekir. Nitekim Yüce Allah Kur’an’da Peygamber (S.A.S)’E Hitaben:
    فَبِمَا رَحْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ لِنْتَ لَهُمْۚ وَلَوْ كُنْتَ فَظًّا غَل۪يظَ الْقَلْبِ لَانْفَضُّوا مِنْ حَوْلِكَۖ .
    “O Vakit Allah’tan Bir Rahmet İle Onlara Yumuşak Davrandın! Şayet Sen Kaba, Katı Yürekli Olsaydın, Hiç Şüphesiz Etrafından Dağılıp Giderlerdi.”
    لَٓا اِكْرَاهَ فِي الدّ۪ينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّۚ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۗ لَا انْفِصَامَ لَهَاۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ.


    256 -Dinde Zorlama Yoktur. Çünkü Doğruluk, Sapıklıktan Ayırd Edilmiştir. Artık Her Kim Tâğutu İnkar Edip, Allah’a İnanırsa, Sağlam Bir Kulpa Yapışmıştır Ki, O Hiçbir Zaman Kopmaz. Allah, Her Şeyi İşitir Ve Bilir.”

    Bu Ayetten Anlaşıldığına Göre Dinde Zorlama Yoktur. Dolayısıyla Dine Girmesi İçin Hiç Kimseyi Mecbur Edip Zorlayamayız. Çünkü Zorlama İle Kabul Ettirilen İman, Allah Katında Makbul Değildir.

    İşte Yüce Dinimiz, İyiliklerde Birbirimizle Yardımlaşmayı, Kötülüklere Neden Olan Her Türlü Söz Ve Davranışlardan Da Sakınarak, El Ve Gönül Birliği İçinde Olmamızı Tavsiye Etmektedir. Binaenaleyh Toplumu Oluşturan Fertlerin Birlik Ve Dayanışma Halinde Olmaları Dinî Ve Millî Varlığın Korunması Ve Devamı İçin Zorunludur. Ayrıca Bu Tutum Ve Davranış Barış Ve Huzurun Da Teminatıdır.


    İslam Dini İnananlar Arasında Mânevî Bir Kardeşlik Kurmuştur. Yüce Rabbimizin Bizler İçin İstemiş Olduğu Ve Sevgili Peygamberimizin Ümmetinin Hayatında Değiştirmiş Olduğu En Önemli Ahlakî İlkelerden Biride Kardeşliktir. Sadece Kan Bağıyla Değil, İnananlar Birbirlerine Gönül Bağıyla Kenetlendiril-Miştir. Nitekim Kur’an Şöyle Buyurur:


    وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى.
    “Bilsin Ki İnsan İçin Kendi Çalışmasından Başka Bir Şey Yoktur.”
    Bu Dünyada Yaşıyorsak, Diğer Yaşayanlara Da Saygı Göstermek Ve Kendilerini Rahatsız Edecek Davranışlardan Kaçınmak Mecburiyetindeyiz. İslam Dini’de Kendi Müntesipleri Arasında Manevî Bir Kardeşlik Geliştirmekle Kalmamış, Aynı Toplum İçinde Yaşayan Ve Kendi Dinine İnanmayan İnsanlar İçinde Hak İhlallerini Yasaklamıştır.

    وَاِنْ طَٓائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ اقْتَتَلُوا فَاَصْلِحُوا بَيْنَهُمَاۚ فَاِنْ بَغَتْ اِحْدٰيهُمَا عَلَى الْاُخْرٰى فَقَاتِلُوا الَّت۪ي تَبْغ۪ي حَتّٰى تَف۪ٓيءَ اِلٰٓى اَمْرِ اللّٰهِۚ فَاِنْ فَٓاءَتْ فَاَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَاَقْسِطُواۜ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُقْسِط۪ينَ ﴿9﴾ اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ فَاَصْلِحُوا بَيْنَ اَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ۟ ﴿10﴾ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَوْمٌ مِنْ قَوْمٍ عَسٰٓى اَنْ يَكُونُوا خَيْرًا مِنْهُمْ وَلَا نِسَٓاءٌ مِنْ نِسَٓاءٍ عَسٰٓى اَنْ يَكُنَّ خَيْرًا مِنْهُنَّۚ وَلَا تَلْمِزُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْاَلْقَابِۜ بِئْسَ الِاسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ الْا۪يمَانِۚ وَمَنْ لَمْ يَتُبْ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ.


    9- Eğer Müminlerden İki Grup Birbirleriyle Vuruşurlarsa Aralarını Düzeltin. Şayet Biri Ötekine Saldırırsa, Allah’ın Buyruğuna Dönünceye Kadar Saldıran Tarafla Savaşın. Eğer Dönerse Aralarını Adaletle Düzeltin Ve (Her İşte) Adaletli Davranın. Şüphesiz Ki Allah, Adil Davrananları Sever.
    10 – Müminler Ancak Kardeştirler. Öyleyse Kardeşlerinizin Arasını Düzeltin Ve Allah’tan Korkun Ki Rahmete Eresiniz.
    11 – Ey İman Edenler! Bir Topluluk Diğer Bir Toplulukla Alay Etmesin. Belki De Onlar, Kendilerinden Daha İyidirler. Kadınlar Da Kadınları Alaya Almasınlar. Belki Onlar Kendilerinden Daha İyidirler. Kendi Kendinizi Ayıplamayın, Birbirinizi Kötü Lakaplarla Çağırmayın. İmandan Sora Fâsıklık Ne Kötü Bir İsimdir! Kim De Tevbe Etmezse İşte Bu Kimseler Zalimlerdir.
    12 – Ey İman Edenler! Zannın Bir Çoğundan Kaçının. Çünkü Zannın Bir Kısmı Günahtır. Birbirinizin Kusurunu Araştırmayın. Biriniz Diğerini Arkasından Çekiştirmesin. Biriniz, Ölmüş Kardeşinin Etini Yemekten Hoşlanır Mı? İşte Bundan Tiksindiniz. O Halde Allah’tan Korkun. Şüphesiz Allah, Tevbeyi Çok Kabul Edendir, Çok Merhamet Edendir.


    Tikky.
    Tikky.
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 73
    Yaş : 24
    Nerden : İslambol
    Katkı Puanı : 113
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 16/07/13

    İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER Empty Geri: İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER

    Mesaj tarafından Tikky. Paz Tem. 25, 2021 2:46 am


    B) Konuyla İlgili Bazı Hadisler:

    Dinimiz, Barış Ortamın Sağlanması İçin Haksızlığı, Adaletsizliği, Alaycılığı, Laf Taşımayı Ve Dedikoduyu Yasaklamış, Bunları Günah Olarak Öğretmiştir. Peygam-Berimiz Bir Hadisinde Müslüman’ı Şöyle Tanımlamıştır:

    اَلْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ.2

    “Müslüman, Diğer Müslümanların Onun Elinden Ve Dilinden Güvende Olduğu Kimsedir.”
    Bu Tanıma Göre, Gücünü Kullanarak Diğer İnsanlara Haksızlık Ve Eziyet Eden, Söyledikleri Sözlerle Kalp Kırıp, İnsanlar Arasında Anlaşmazlık Ve Kavga Çıkaran Kişi, Tam Anlamıyla Müslüman Sayılmamaktadır. Veda Hutbesinin Baş Tarafında Peygamberimiz (S.A.S.) Şöyle Buyurmuştur:
    فَقَالَ : ” يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَلا إِنَّ رَبَّكُمْ وَاحِدٌ ، أَلا وَإِنَّ أَبَاكُمْ وَاحِدٌ ، أَلاَ لاَ فَضْلَ لِعَرَبِيٍّ عَلَى عَجَمِيٍّ ، أَلاَ لاَ فَضْلَ لأَسْوَدَ عَلَى أَحْمَرَ إِلاَّ بِالتَّقْوَى ، أَلاَ قَدْ بَلَّغْتُ ؟ ” قَالُوا : نَعَمْ . قَالَ : ” لِيُبَلِّغِ الشَّاهِدُ الْغَائِبَ ” .

    Ey İnsanlar! Râbbiniz Bir Babanız Birdir. Hepiniz, Adem’in Soyundansınız. Adem’de Topraktandır. Allâh En Şereflisiniz, En Muttaki Olanınız, Allâh’ın Emirlerini En Çok Yerine Getiren, Yasaklarından Da, En Çok Sakınanınızdır. “ Arabın Arap Olmayana, Beyazın Siyaha, Kırmızı Tenlinin Siyah Tenliye, Siyah Tenlinin Kırmızı Tenliye Takva (Allah’tan Korkma) Dışında Hiç Bir Üstünlüğü Yoktur. Üstünlük, Ancak Takva İledir.

    Bir De İnsanlardaki Eşitliğe İslam Açısından Bakalım. İşte Hz. Muhammed (S.A.S.) In İnsanlara Verdiği Değer İle Ne Yahudiler Ne De Hristiyanlar Gibi Sadece İshak Soyunu Kutsamış Değildir. Gerçek Olan Da Budur. Bu Dünya Sadece Hz. İshak (A.S.)In Soyu İçin Yaratılmış Olamaz.
    Numân B. Beşîr (R.A.) Dan Rivâyet Edildiğine Göre Sevgili Peygamberimiz İnananlar Arasında Bulunması Gereken Birlikteliği Şu Benzetmeyle Bizlere Aktarmıştır.

    مثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِي تَوَادِّهِمْ وتَرَاحُمِهِمْ وتَعاطُفِهِمْ ، مَثَلُ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَداعَى لهُ سائِرُ الْجسدِ بالسهَرِ والْحُمَّى
    Peygamber (S.A.S.) Şöyle Buyurmuştur: “Müminler Birbirlerini Sevmekte, Birbirlerine Acımakta Ve Birbirlerini Korumakta Bir Vücuda Benzerler. Vücudun Bir Uzvu Hasta Olduğu Zaman, Diğer Uzuvlar Da Bu Sebeple Uykusuzluğa Ve Ateşli Hastalığa Tutulurlar.”

    Başka Bir Hadiste Peygamberimiz (S.A.S.) Şöyle Buyurmuştur:

    قال الرسول صلى الله عليه وسلم : (المؤمن للمؤمن كالبنيان المرصوص ؛ يشد بعضه بعضا كمثل الجسد ؛ إذا اشتكى منه عضو تداعى له سائر الجسد بالحمى والسهر )، (
    “Mü’min İçin Mü’min, Parçaları Birbiriyle Kenetlenmiş Sağlam Bir Bina Gibidir.” Râvi Diyor Ki: “Allah Resulü (S.A.S) Kaynaşma Ve Dayanışmanın Önemini Göstermek İçin De O, Bu Söz Esnasında Parmaklarını Birbirinin Arasına Geçirip Kenetlemişti.” Bu Da, Elbirliğiyle Hareket Etmenin Gereğine Ayrıca Bir Vurgudur.

    عن أبي حمزة أنس بن مالك رضي الله تعالى عنه خادم رسول الله صلى الله عليه وسلم، عن النَّبيِّ صلى الله عليه وسلم قال: “لاَ يُؤمنُ أحَدُكمْ حَتَّى يُحبَّ لأَخِيهِ مَا يُحبُّ لنفسه” رواه البخاري ومسلم.
    Ebû Hamza Enes B. Mâlik’ten (R.A.) Rivayet Edildiğine Göre Peygamberimiz (S.A.S.) Şöyle Buyurmuştur: “ Sizden Biriniz Kendisi İçin Arzu Edip İstediği Şeyi, Din Kardeşi İçin De Arzu Edip İstemedikçe Gerçek Anlamda İman Etmiş Olmaz.”

    Dinimiz, İnsanların Toplum İçinde Yaşamalarını Ve Toplumun Problemleriyle İlgilenmelerini Emretmiştir. Nitekim Yine Ömer B. Hattâb’dan (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Hz Peygamber (S.A.S) Şöyle Buyurmuştur:

    عَنْ عُمَرَ ، أَنّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ , قَالَ : ” عَلَيْكُمْ بِالْجَمَاعَةِ ، وَإِيَّاكُمْ وَالْفُرْقَةَ ، فَإِنَّ الشَّيْطَانَ مَعَ الْوَاحِدِ ، وَهُوَ مِنَ الاثْنَيْنِ أَبْعَدُ ، وَمَنْ أَرَادَ بُحْبُحَةَ الْجَنَّةِ فَعَلَيْهِ بِالْجَمَاعَةِ ”
    “Size Birlik Halinde Bulunmanızı Tavsiye Ederim. Ayrılığa Düşüp Dağılmaktan Da Şiddetle Kaçınmanızı İsterim. Zira Şeytan Yalnız Başına Yaşayana Yakın Olup, Birlikte Yaşayanlardan Uzaktır. Kim Cennetin Ta Ortasında Yer Almak İsterse Birliğe Yönelsin.”
    Yine Birliğin Ve Kaynaşıp Kucaklaşmanın Önemine, Bölünüp Parçalan-Manın Da Tehlikesine, Çok Kısa Bir Cümleyle Dikkat Çeken Allah Resulü (S.A.S) Şöyle Buyurmuştur:
    وعن الحارث الأشعري رضي الله عنه أن النبي صلى الله عليه وسلم، قال: إنَّ اللهَ أَمَرَني بالجمَاعَة وأنه مَنْ خَرَجَ مَنَ الجماعة شبراً فقد خَلَعَ رِبْقَةَ الإسلاَمِ مِنْ عُنُقِهِ..

    “Bir Karış Da Olsa Cemaatten Ayrılan Kimse, İslâm Bağını Boynundan Çözmüş Demektir.”
    Bu Hadiste, “Ehl-İ Sünnet Ve’l-Cemaat” Çizgisinden Sapmamak Tavsiye Edil-Miştir. Çünkü Hem Maddî, Hem De Manevî Yönden Yükselmek, Dolayısıyla Da Başkalarının Tahakkümü Altında Yaşamamak, Ancak Birlik-Beraberlik Ve İslâm’ın Öngördüğü Kardeşlik Ruhunu Canlı Tutmakla Mümkündür. Bunun En Büyük Örneğini, Üç Kıtada Huzur Ve Barış Örneği Sergileyerek Nice Kahramanlık Ve Medeniyetlere İmza Atan Atalarımız Göstermiştir.
    2. Eşler Ve Aile Fertleri Arasında Sosyal Barışı Sağlamakla İlgili Ayet Ve Hadisler.
    Çocuklar Da Kendilerinin Dünyaya Gelmesine Vesile Olan Ve Kendilerini Yetiştirmek İçin Emek Besleyen Ana-Babalarına Karşı Sorumluluklarını Yerine Getirmelidir. Onların Huzurunda Yüksek Sesle Konuşmamalı, Yürürken Arkala-Rında Yürümeli, Her Türlü Maddî Ve Mânevî İhtiyaçlarını Karşılamalıdırlar. Ölümlerinden Sonra Bile Dostlarıyla İlişkilerini Sürdürmelidir. Bunun İçindir Ki Allah Teâlâ Kendisine İbadetten Sonra İkinci Derecede Anne Ve Babaya İyilik Yapılmasını Emretmiş, Şöyle Buyurmuştur.

    وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّٓا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًاۜ اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَٓا اَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَٓا اُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَر۪يمًا ﴿23﴾ وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَان۪ي صَغ۪يرًاۜ .
    “Rabbin Sadece Kendisine İbadet Etmenizi, Anne-Babanıza Da İyi Davranmanızı Kesin Bir Şekilde Emretti. Onlardan Biri Veya Her İkisi Sizin Yanınızda Yaşlanırsa Kendilerine “Öf” Bile Deme; Onları Azarlama İkisine De Güzel Söz Söyle. Onları Esirgeyerek Alçakgönüllülükle Üzerlerine Kanat Ger Ve. ”Rabbim, Küçüklüğümde Onlar Beni Nasıl Yetiştirmişlerse, Şimdi De Sen Onlara (Öyle) Rahmet Et” Diyerek Dua Et”

    ….لَا تَعْبُدُونَ اِلَّا اللّٰهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا وَذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَقُولُوا لِلنَّاسِ حُسْنًا ….. ﴿83﴾
    83 – …. Allah’dan Başkasına Tapmayacaksınız, Ana-Babaya İyilik, Yakın Akrabaya, Öksüzlere, Çaresizlere De İyilik Yapacaksınız, İnsanlara Güzellikle Söz Söyleyecek, Namazı Kılacak, Zekatı Vereceksiniz…..”

    يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَٓافَّةًۖ وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِۜ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌ
    “Ey İman Edenler! Hepiniz Barış Ve Selamete Girin De Şeytanın Adımlarına Uymayın. Çünkü O Sizin Aranızı Açan Belli Bir Düşmandır.”
    Bir Başka Ayette İse Şöyle Buyurulur:

    ……فَمَنْ عَفَا وَاَصْلَحَ فَاَجْرُهُ عَلَى اللّٰهِۜ …..
    “Kim Bağışlar Ve Barışı Sağlarsa Onun Mükafatı Allah’a Aittir.”
    İslam Dini Aile Fertleri Arasındaki İlişkileri De Düzenlemiştir. Aslında Her Canlının Rızkını Veren Allah’tır. Fakat Rızkı Elde Etmek İçin Çalışmak Ve Çaba Harcamak Gerekir. Aile Reisine Ailesinin Rızkını Temin Etme Görevini Vermiştir. Çünkü Aile, Toplumun İlk Çekirdeğini Teşkil Ediyor.
    Binaenaleyh İslâmî Hayat Anlayışında, Toplumun Maddî Ve Manevî Nabzının Dengede Tutulması Esastır. Çünkü Toplumda Yer Alan Zengin-Fakir, Güçlü-Güçsüz Her Kesimden İnsan İçin, Bir Hayat Mücadelesi Söz Konusudur. Gemisini Kurtaran Kaptan Anlayışıyla, Fakir Ve İşsiz-Güçsüzlerin Bir Kenara İtilmesine Dinimiz Karşı Çıkarak, Her Kesime Belli Bir Görev Yüklemiştir.
    Nitekim Kur’an-I Kerim Şöyle Buyurur:

    أَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَةَ رَبِّكَ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُم مَّعِيشَتَهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُم بَعْضاً سُخْرِيّاً وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِّمَّا يَجْمَعُونَ.

    “Dünya Hayatında Onların Geçimliklerini Aralarında Biz Paylaştırdık. Birbirlerine İş Gördürmeleri İçin, Kimini Ötekine Derecelerle Üstün Kıldık. Rabbinin Rahmeti, Onların Biriktirdikleri Şeylerden Daha Hayırlıdır.”

    Dikkat Edilirse Ayette, Emek-Sermaye İlişkisi İle Zengin-Fakir Diyalogunun İşletilmesi İstenmektedir. Zira İslâm Dini, Para Ve Servetin Sadece Zenginler Elinde Dolaşan Bir Güç Ve Baskı Unsuru Olmasına Karşı Çıkarak, Bunların Tabana Da Yansıtılması Ve Toplumsal Barış İçin Bir Denge Unsuru Olmasını İstemektedir. Ancak Burada Bir Hususa Açıklık Getirmek Gerekir Ki, O Da: Rızkını Temin Etmek İçin Gayret Sarf Etmeden Eli Kolu- Bağlı Gibi Kahve Köşelerinde Vakit Öldürmeyi Ve Geçerli Bir Mazereti Olmaksızın Dilencilik Yoluyla Topluma Yük Olmayı, İslâm Dini Kesinlikle Benimsemez. Tam Aksine Hayatın Zilletsizce İdamesi İçin, Çalışıp Çabalamanın Tek Çıkar Yol Olduğunu Belirtir.


    Tikky.
    Tikky.
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 73
    Yaş : 24
    Nerden : İslambol
    Katkı Puanı : 113
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 16/07/13

    İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER Empty Geri: İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER

    Mesaj tarafından Tikky. Paz Tem. 25, 2021 2:46 am

    Nitekim Kur’an Şöyle Buyurur:


    وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى
    “Bilsin Ki İnsan İçin Kendi Çalışmasından Başka Bir Şey Yoktur.”

    وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاۜ كُلٌّ ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍ ﴿6﴾
    “6 – Yeryüzünde Rızkı Allah’a Ait Olmayan Hiçbir Canlı Yoktur. O, Onların Karar Kıldıkları Yerleri De, Emaneten Durdukları Yerleri De Bilir. Onların Hepsi Apaçık Bir Kitaptadır.”
    اِنَّ رَبَّكَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيَقْدِرُۜ اِنَّهُ كَانَ بِعِبَادِه۪ خَب۪يرًا بَص۪يرًا۟ ﴿30﴾
    30 – Gerçekten Senin Rabbin, Kullarından Dilediğinin Rızkını Genişletir Ve Dilediğini Kısar. Şüphesiz Ki Allah, Kullarının Durumlarından Haberdardır, Her Şeyi Görendir.
    وَلَا تَقْتُلُٓوا اَوْلَادَكُمْ خَشْيَةَ اِمْلَاقٍۜ نَحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَاِيَّاكُمْۜ اِنَّ قَتْلَهُمْ كَانَ خِطْـًٔا كَب۪يرًا ﴿31﴾
    31 – Bir De Geçim Korkusuyla Çocuklarınızı Öldürmeyin, Onlara Da, Size De Rızkı Biz Veririz. Şüphesiz Ki Onları Öldürmek, Çok Büyük Bir Suçtur.”
    Beraber Yaşadığımız En Önemli Birliktelik Aile Birlikteliğidir. Aile Toplumun En Temel Yapı Taşı Ve Toplumun En Vazgeçilmezlerindendir. Aile Sadece Anne-Babanın Kendi Arzu Ve İsteklerini Gerçekleştirmek İçin Kurdukları Bir Husus Değildir. Aile, Hem Madden, Hem De Manen Sağlıklı Bireylerin Yetişmesine Ve Bunun Sonucunda Da İnsan Soyunun Devam Etmesine Ve Topulumun Sıhhatli Bir Şekilde Yol Almasına Katkı Sağlayan En Önemli Birlikteliktir. Gayri Meşru İlişkiler Sonucunda Meydana Gelen Birlikteliğin Adı İse Aile Olamaz. Bu Sebeple Sevgili Peygamberimiz Ailenin Meşru Yollardan Kurulmasını Tavsiye Edici Hadisler Bizlere Aktarmıştır.
    كَمَا قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : ” يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ ، مَنِ اسْتَطَاعَ مِنْكُمُ الْبَاءَ فَلْيَتَزَوَّجْ ، فَإِنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ ، وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ ، وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ .

    Peygamberimiz (S.A.S.), Şöyle Buyurmuştur : “Ey Gençler Topluluğu, Sizlerden Kimin Evlenme Külfetine Gücü Yeterse Evlensin! Çünkü Evlenme, Gözü (Haramdan) Son Derece Men Edicidir. İffeti De O Oranda Koruyucudur. (Evlenme Masrafına) Gücü Yetmeyen Kimse De (Nafile) Oruç Tutsun. Çünkü Şüphesiz Oruç, Şehvet İçin Kuvvetli Bir Kırıcıdır.”

    Beraber Yaşadığımız Birçok İnsan Grubu Vardır. Öncelikle Bir Aileden Dünyaya Geldik. Bu Vesile İle Bir Aile Birlikteliğimiz Var. Ayrıca Eğer Evli İsek, O Zaman Da Eş Ve Çocuklardan Oluşan Başka Bir Beraberliğimiz Var Demektir. Aileden Başka Aynı Mahallede Yaşıyorsak Komşuluk Birlikteliğimiz, Aynı Toplumda Yaşayanlar Arasında Toplumsal Birlikteliğimiz Ve Aynı Dine İnanan İnsanlar Arasında Da Ayrıca Bir Din Birlikteliğimiz Mevcuttur. Yüce Dinimiz Bütün Bu Birlikteliklerde Ahlakî İlkeler Getirmiş Ve Kendisinden Razı Olacağımız Dünya Ve Âhiret Mutluluğunu, Birlikte Yaşadığımız İnsanlarında Rızasına Bağlamıştır.

    Zaten Başta Yüce Dinimiz Olmak Üzere Bütün Semavî Dinlerin İnsanlığa Ortak Mesajları, Allah’a Karşı Olan Kulluk Görevlerinin İfası Ve Şer Güçlere Âlet Olmadan İnsanca Yaşamalarının Yolunu Göstermektedir. Bu Da Ancak Dostluk Ve Dayanışma İle Gerçekleşebilir.
    Nitekim Sevgili Peygamberimiz;

    مَا نَحَلَ وَالِدٌ وَلَدًا مِنْ نَحْلٍ أَفْضَلَ مِنْ أدَبٍ حَسَنٍ .
    “Hiçbir Anne-Baba Çocuğuna Edep Ve Terbiyeden Daha İyi İkramda Bulunma-Mıştır.” Buyurarak, Ana-Babanın Çocuklarına Karşı Sorumluluklarının Sadece Yeme-İçmeyle Sınırlı Olmadığını Onların Ahlakî Gelişmelerinin De Göz Önünde Bulundurulması Gerektiğini İfade Etmektedir.

    وَالْوَالِدَاتُ يُرْضِعْنَ اَوْلَادَهُنَّ حَوْلَيْنِ كَامِلَيْنِ لِمَنْ اَرَادَ اَنْ يُتِمَّ الرَّضَاعَةَۜ وَعَلَى الْمَوْلُودِ لَهُ رِزْقُهُنَّ وَكِسْوَتُهُنَّ بِالْمَعْرُوفِۜ لَا تُكَلَّفُ نَفْسٌ اِلَّا وُسْعَهَاۚ لَا تُضَٓارَّ وَالِدَةٌ بِوَلَدِهَا وَلَا مَوْلُودٌ لَهُ بِوَلَدِه۪.

    233. Anneler, Çocuklarını, Emzirmenin Tamamlanmasını İsteyenler İçin Tam İki Yıl Emzirirler. Çocuk Kendisine Ait Olan Babaya Da, Emzirenlerin Yiyecekleri Ve Giyecekleri Geleneklere Uygun Olarak Bir Borçtur. Bununla Beraber Herkes Ancak Gücüne Göre Mükellef Olur. Çocuğu Sebebiyle Bir Anne De, Çocuğu Sebebiyle Bir Baba Da Zarara Sokulmasın. Varise Düşen De Yine Aynı Borçtur…”
    Ailenin Çekirdeğini Oluşturan Eşler Arasında Bir Anlaşmazlık Olursa, Dinimiz Onları Barıştırmayı Emretmiştir. Yüce Allah (C.C.) Bu Konuda Şöyle Buyuruyor :

    وَاِنْ خِفْتُمْ شِقَاقَ بَيْنِهِمَا فَابْعَثُوا حَكَمًا مِنْ اَهْلِه۪ وَحَكَمًا مِنْ اَهْلِهَاۚ اِنْ يُر۪يدَٓا اِصْلَاحًا يُوَفِّقِ اللّٰهُ بَيْنَهُمَاۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَل۪يمًا خَب۪يرًا ﴿35﴾
    35 – Eğer Karı-Koca Arasının Açılmasından Endişeye Düşerseniz Bir Hakem Erkeğin Tarafından, Bir Hakem De Kadının Ailesinden Kendilerine Gönderin. Bu Arabulucu Hakemler Gerçekten Barıştırmak İsterlerse, Allah Karı-Koca Arasındaki Dargınlık Yerine Geçim Verir. Şüphesiz Ki Allah Hakkıyla Bilendir, Her Şeyin Aslından Haberdardır.

    وَاِنِ امْرَاَةٌ خَافَتْ مِنْ بَعْلِهَا نُشُوزًا اَوْ اِعْرَاضًا فَلَا جُنَاحَ عَلَيْهِمَٓا اَنْ يُصْلِحَا بَيْنَهُمَا صُلْحًاۜ وَالصُّلْحُ خَيْرٌۜ وَاُحْضِرَتِ الْاَنْفُسُ الشُّحَّۜ وَاِنْ تُحْسِنُوا وَتَتَّقُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرًا.

    “ -Eğer Bir Kadın Kocasının Geçimsizliğinden, Yahut Kendisinden Yüz Çevirme-Sinden Endişe Ederse, Aralarında Bir Sulh Yapmalarında, Onlara Bir Günah Yoktur. Sulh Hep Hayırlıdır. Zaten Nefisler Kıskançlığa Hazırdır. Eğer İyi Geçinir Ve Geçimsizlikten Sakınırsanız, Şüphesiz Allah Yaptıklarınızdan Haberdardır.İslam Dini Boşanan Kadınlara Da İddet Süresi Bitinceye Kadar Nafakasının Verilmesini Emretmiştir.

    لَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اِنْ طَلَّقْتُمُ النِّسَٓاءَ مَا لَمْ تَمَسُّوهُنَّ اَوْ تَفْرِضُوا لَهُنَّ فَر۪يضَةًۚ وَمَتِّعُوهُنَّۚ عَلَى الْمُوسِعِ قَدَرُهُ وَعَلَى الْمُقْتِرِ قَدَرُهُۚ مَتَاعًا بِالْمَعْرُوفِۚ حَقًّا عَلَى الْمُحْسِن۪ينَ ﴿236﴾ وَاِنْ طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِنْ قَبْلِ اَنْ تَمَسُّوهُنَّ وَقَدْ فَرَضْتُمْ لَهُنَّ فَر۪يضَةً فَنِصْفُ مَا فَرَضْتُمْ اِلَّٓا اَنْ يَعْفُونَ اَوْ يَعْفُوَا الَّذ۪ي بِيَدِه۪ عُقْدَةُ النِّكَاحِۜ وَاَنْ تَعْفُٓوا اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰىۜ وَلَا تَنْسَوُا الْفَضْلَ بَيْنَكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ ﴿237﴾


    236 – Eğer Kadınları, Kendilerine Dokunmadan Veya Onlara Bir Mehir Takdir Etmeden Boşarsanız (Bunda) Size Bir Vebal Yoktur. Şu Kadar Ki Onlara (Mal Verip) Faydalandırın. Eli Geniş Olan Hâline Göre, Eli Dar Olan Da Haline Göre Ve Güzellikle Faydalandırmalıdır. Bu, İyilik Yapanlar Üzerine Bir Borçtur.
    237 – Eğer Onları, Kendilerine Dokunmadan Önce Boşar Ve Mehri De Kesmiş Bulunursanız, O Zaman Borç, O Kestiğiniz Miktarın Yarısıdır. Ancak Kadınlar Veya Nikâh Akdini Elinde Bulunduran Kimse Bağışlarsa Başka. Ey Erkekler! Sizin Bağışlamanız İse Takvaya Daha Yakındır. Aranızdaki Fazileti Unutmayın Şüphesiz Ki Allah, Her Ne Yaparsanız Hakkiyle Görür.

    وَالْمُطَلَّقَاتُ يَتَرَبَّصْنَ بِاَنْفُسِهِنَّ ثَلٰثَةَ قُرُٓوءٍۜ وَلَا يَحِلُّ لَهُنَّ اَنْ يَكْتُمْنَ مَا خَلَقَ اللّٰهُ ف۪ٓي اَرْحَامِهِنَّ اِنْ كُنَّ يُؤْمِنَّ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ وَبُعُولَتُهُنَّ اَحَقُّ بِرَدِّهِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ اِنْ اَرَادُٓوا اِصْلَاحًاۜ وَلَهُنَّ مِثْلُ الَّذ۪ي عَلَيْهِنَّ بِالْمَعْرُوفِۖ وَلِلرِّجَالِ عَلَيْهِنَّ دَرَجَةٌۜ وَاللّٰهُ عَز۪يزٌ حَك۪يمٌ۟


    “ -Boşanan Kadınlar, Kendi Kendilerine Üç Adet Süresi Beklerler Ve Allah’ın Rahimlerinde Yarattığını Gizlemeleri, Kendilerine Helâl Olmaz. Eğer Allah’a Ve Ahiret Gününe İnanıyorlarsa Gizlemezler. Kocaları Da, Barışmak İstedikleri Takdirde O Süre İçersinde Onları Geri Almaya Daha Layıktırlar. O Kadınların, Üzerlerindeki Meşru Hak Gibi, Kendilerinin De Hakları Vardır. Yalnız Erkekler İçin, Onların Üzerinde Bir Derece Vardır. Allah Çok Güçlüdür, Hüküm Ve Hikmet Sahibidir.”


    Sosyal Hayatta Dikkat Edilmesi Gereken Birlikteliklerin Birisi De Akraba İlişkileridir. Kur’an-I Kerim Ve Hadislerde Akrabalık Bağlarının Karşılıklı Ziyaret, Haberleşme, Maddî Ve Manevî Yardımlaşma Gibi Çeşitli Yollarla Korunması Ve Güçlendirilmesi Üzerinde Hassasiyetle Durulur. Akraba Arasındaki Bu İlişkiye “Sıla-İ Rahim” Denmektedir.

    Zaten İslâm Dininde Yer Alan Emir Ve Yasakların Her Biri İnsanlığın Dünya Ve Ahiret Menfaatine Yöneliktir. Bu Hedefe Ulaşmanın En Sağlıklı Yolunun Da, Kavgasız Bir Ortamın Sağlanmasından Yani Birlik Ve Bütünlükten Geçtiği Bildirilmiştir.Toplumun Çekirdeğini Teşkil Eden Aile Fertleri Barış, Huzur Ve Sukûnet İçinde Yaşadıkları Takdirde Toplumda Da Barış Sağlanmış Olur.


    قول النبي-صلى الله عليه وسلم-حديث أنس عند أبي داود قال: مَا أَكْرَمَ شَابٌّ شَيْخًا لِسِنِّهِ إِلَّا قَيَّضَ اللَّهُ لَهُ مَنْ يُكْرِمُهُ عِنْدَ سِنِّه .
    Enes B. Mâlik’den (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulüllah (S.A.S) Buyurdular: “Bir Genç, İhtiyar Bir Kimseye Yaşı Sebebiyle İkramda Bulunursa, Allah Yaşlılı-Ğında Ona İkram Edecek Kimseleri Mutlaka Takdir Eder.”

    عن ابن عباس قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم لَيْسَ مِنَّا مَنْ لم يَرْحم صَغِيَرناَ ويُوَقِّرْ كَبِيرَناَ ويأمر بالمعروف وينهى عن المنكر .
    İbn Abbas’tan (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulüllah (S.A.S) Buyurdular Ki: “Küçüklerimize Merhamet, Büyüklerimize Sayı Göstermeyen Bizden Değildir.” Bir Rivayette Şu Ziyade Gelmiştir: “…Ma’rufu Emretmeyen, Münkerden Nehyetmeyen (De Bizden Değildir).”
    İslam Dinimizin Emri Olan Ve Toplum Örfümüzün En Temel Unsurlarından Olan Ana-Babamıza Karşı Göstereceğimiz Sevgi Ve Saygı, Aile İçindeki Birlikte-Liğimizin Bölünmemesi Açısından En Önemli Hususların Başında Gelmektedir. Sevgili Peygamberimizin Şu Hadisini Hiçbir Zaman Unutmamamız Gerekir. Efendimiz Şöyle Buyurmaktadır.
    رِضَى الرَّبِّ في رِضَى الْـوَالِدِ وَسَخَطُ الرَّبِّ في سَخَطِ الْـوَالِدِ

    “Allah’ın Rızası, Anne Ve Babanın Rızasındadır. Allah’ın Öfkesi De Anne Babanın Öfkesindedir.”
    Akrabalık Bağlarının Koparılmaması, Hakka Ve Hukuka Riayet Etmek Şartıyla İster Maddî İsterse Manevî İlişkilerin Korunup Gözetilmesi İslam Dininin Üzerinde Durduğu Konuların Başında Gelir.Sevgili Peygamberimiz Bir Hadislerinde Şöyle Buyurmaktadır.


    مَنْ أحبَّ أن يُبْسَطَ له في رِزقِه، وينسأ له في أثره، فَلْيَصِلْ رَحمَهُ .
    “Rızkının Geniş Ömrünün Uzun Olmasını Arzu Eden (Akrabalarını Ziyaret Etsin) Onlarla Olan Bağlantısını Devam Ettirsin.”
    2. Komşular Arasında Ve Toplumda Sosyal Barışı Sağlamakla İlgili Ayet Ve Hadisler.
    Aileden Başka Bir Birlikteliğimiz Vardır Ki; Aile Kadar Önemli Bir Birlikteliktir. Bu Da Toplum Birlikteliğidir. Toplumumuzda Yaşayan Bütün İnsanlar İçin Birlik Ve Beraberliği Sağlamak Üzerimize Düşen Vazifelerdendir. Bu Vazifeyi Gerçekleştirmenin En Önemli Yolu İse İnsan Haklarına Saygı Duymaktır. İnsan Hakları, Diline, Dinine, Irkına Cinsiyetine, Milliyetine, Sosyal Statüsüne Ve Rengine Bakılmaksızın İnsana İnsan Olduğu İçin Tanınan Hakların Genel Adına Denmektedir. Bütün Canlıların Elde Ettiği En Temel Hakların Başında Yaşam Hakkı Gelmektedir. Yüce Dinimiz Yaşam Hakkına Önem Vermiştir. Nitekim Bir Ayette Şöyle Buyrulmaktadır.

    يَٓا اَيُّهَا الَّذِينَ اٰمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَٓافَّةًۖ وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِۜ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُب۪ينٌ
    “Ey İman Edenler, Hep Birlikte Barışa Girin. Sakın Şeytanın Peşinden Gitmeyin; Çünkü O Apaçık Düşmanınızdır.”
    İslam Dini Barışa Çok Önem Vermiştir. Cihad Ancak Mecbur Kalındığında Savunma Amaçlı Yapılır. Bu Konuyla İlgili Birkaç Ayette Yüce Allah Şöyle Buyurmuştur:
    وَاِنْ جَنَحُوا لِلسَّلْمِ فَاجْنَحْ لَهَا وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ
    “ -Eğer Onlar Barıştan Yana Olurlarsa, Sen De Barıştan Yana Ol! Ve Allah’a Güven. Çünkü İşiten Ve Bilen O’dur.”
    وَاللّٰهُ يَدْعُٓوا اِلٰى دَارِ السَّلَامِۜ وَيَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ
    “-Allah, Selamet Yurduna Çağırıyor Ve Dilediğini De Doğru Yola Hidayet Ediyor.”
    لَهُمْ دَارُ السَّلَامِ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَهُوَ وَلِيُّهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
    “-Onlar İçin Rableri Katında Selâmet Yurdu Vardır. Yaptıkları İyi Amellerden Dolayı, Allah Onların Dostudur.”
    فَلَا تَهِنُوا وَتَدْعُٓوا اِلَى السَّلْمِۗ وَاَنْتُمُ الْاَعْلَوْنَۗ وَاللّٰهُ مَعَكُمْ وَلَنْ يَتِرَكُمْ اَعْمَالَكُمْ
    “ -Sakın Gevşemeyin Ve Üstün Olduğunuz Halde Barışa Çağırmayın. Allah Sizinle Beraberdir. O Sizin Amellerinizi Eksiltmeyecektir.”
    İslam Dini, Dünyada Kötü Niyetli Kimselerin Varlığını Gözden Uzak Tutmamış; Onlarla En Güzel Bir Şekilde Mücadele Edilmesini Tavsiye Ederek Kötülüğün Yayılmasını Engellemeye Çalışmıştır.
    وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُۜ اِدْفَعْ بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُ فَاِذَا الَّذ۪ي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَاَنَّهُ وَلِيٌّ حَم۪يمٌ
    “İyilikle Kötülük Bir Olmaz. Sen Kötülüğü En Güzel Bir Şekilde Önle. O Zaman Sana Düşmanlık Eden Kimse Candan Bir Dost Gibi Olur.”
    مَن قَتَلَ نَفْساً بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعاً وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعاً.
    “Kim, Bir İnsanı, Bir Can Karşılığı Veya Yeryüzünde Bir Bozgunculuk Çıkarmak Karşılığı Olmaksızın Öldürürse, O Sanki Bütün İnsanları Öldür-Müştür. Her Kim De Birini (Hayatını Kurtararak) Yaşatırsa Sanki Bütün İnsanları Yaşatmıştır.”
    ……. وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَالْمَلٰٓئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيّ۪نَۚ وَاٰتَى الْمَالَ عَلٰى حُبِّه۪ ذَوِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينَ وَابْنَ السَّب۪يلِ وَالسَّٓائِل۪ينَ وَفِي الرِّقَابِۚ ……. ﴿177﴾


    177 – …………. Fakat Asıl İyilik, Allah’a, Ahiret Gününe, Meleklere, Kitaba Ve Bütün Peygamberlere İman Edip, Yakınlığı Olanlara, Öksüzlere, Yoksullara, Yolda Kalmışa, Dilenenlere Ve Esirleri Kurtarmaya Seve Seve Mal Vermektir…..”
    Yine Konumuzla İlgili Bir Başka Ayet-İ Kerimede Yüce Allah Şöyle Buyur-Maktadır:
    ….. وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبٰى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّب۪يلِۙ وَمَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ …..(36﴾
    36 – ……… Sonra Anaya, Babaya, Akrabaya, Yetimlere, Yoksullara, Akraba Olan Komşulara, Yakın Komşulara, Yanında Bulunan Arkadaşa, Yolda Kalanlara, Sahip Olduğunuz Kölelere İyilik Edin. …..”
    وَاٰتِ ذَا الْقُرْبٰى حَقَّهُ وَالْمِسْك۪ينَ وَابْنَ السَّب۪يلِ وَلَا تُبَذِّرْ تَبْذ۪يرًا ﴿26﴾
    26 – Akrabaya, Yoksula Ve Yolda Kalmışa Hakkını Ver. Bununla Beraber Malını Saçıp Savurma..”
    Yine Konumuzla İlgili Bir Başka Ayet-İ Kerimede İse, Karşılıklı Olarak Sürdürülmesi Gereken Bu Beşeri İlişkilerin, Meşru Münasebetler Çerçevesinde Ve Yardımlaşma İle Olması İstenmektedir. Allah Şöyle Buyurur:
    وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى وَلاَ تَعَاوَنُواْعَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ:
    “İyilik Ve (Allah’ın Yasaklarından) Sakınma Üzerinde Yardımlaşın, Günah Ve Düşmanlık Üzerinde Yardımlaşmayın.”
    Ayrıca Kur’an-I Kerim’in Yetmiş Üç Ayetinde Yer Alan: “Allah Yolunda İnfak” Tabiri De Dinin Ve İnsanlığın Yararına Olan Her Türlü Meşru Harcamayı Kapsamaktadır.
    Yine İslâm Dini, Sadece Arz Edilen Türden Ve Benzeri Uyarılarıyla Yetinmemiş, Bir Taraftan Meşru Ölçüler İçinde Dayanışmayı Teşvik Ederken, Diğer Taraftan Da Toplumlar İçin En İdeal Yaşam Ortamını Sağlayıcı İlkeler Ve Kurallar Getirmiştir. Örnek Verirsek, Kendi Yakın Çevre Komşusunun Halinden Haberdar Olmayan Veya Bu Konuya İlgisiz Kalan Ve Bir Müslüman’dan Uzak Çevrede Meskûn Müslü-Manlara Karşı İlgi Beklenmesinin Kuru Bir Hayalcilik Olacağı Herkesçe Malûmdur.
    Peygamber (S.A.S.), Bu Konuyla İlgili Bir Hadiste Şöyle Buyurmuştur:
    لَيْسَ مِنَّا مَنْ بَاتَ شَبْعَانَ وَجَارُهُ جَائِعٌ.
    “Komşusu Aç İken Rahatlıkla Tıka Basa Mide Doldurup Geceleyen Kimse Bizden Değildir.”
    عن أبي شريح : أن النبي صلى الله عليه و سلم قال ( والله لا يؤمن والله لا يؤمن والله لا يؤمن ) . قيل ومن يا رسول الله ؟ قال ( الذي لا يأمن جاره بوائقه ) عن أبي هريرة [ ش ( لا يؤمن ) لا يكمل إيمانه . ( يأمن ) من الأمان وهو السلامة من الشيء ( بوائقه ) جمع بائقة وهي الظلم والشر والشئ المهلك . [ انظر مسلم الإيمان باب بيان تحريم إيذاء الجار رقم 46 ]
    Ebû Şureyh’ten (R.A.) Rivâyet Edildiğini Göre Peygamberimiz (S.A.S.) Şöyle Buyurmuştur: “ Vallâhi İmân Etmiş Olmaz, Vallâhi İmân Etmiş Olmaz, Vallâhi İmân Etmiş Olmaz.” Kim İmân Etmiş Olmaz. Yâ Resûlellâh? Diye Sordular.
    –“ Yapacağı Fenalıklardan Komşusu Güven İçinde Olmayan Kimse!” Buyurdu.
    Müslim’in Bir Rivâyetine Göre İse: “ Yapacağı Fenalıklardan Komşusu Güven İçinde Olmayan Kimse Cennete Giremez.” Buyurdu.
    Müminleri Bir Bedene Benzeten İslâm, Herhangi Bir Uzvun Rahatsızlığını Bütün Vücudun Paylaştığı Gibi, Başkalarının Uğradıkları Musibetlerin De, El Ve Gönül Birliğiyle Paylaşılmasını Öngörmüştür.
    İnsanoğlu Yaşamı Tek Başına Geçirebilecek Bir Şekilde Yaratılmamıştır. Bunun Aksine İnsan Sosyal Bir Varlıktır Ve Kendisinden Başka Bir Varlığa, Hele Hele Bir Başka İnsana Muhtaçtır. Nitekim “Komşu Komşunun Külüne Muhtaçtır” Atasözümüz Bu Hususu Ne Kadar Da Güzel Vecizeleştirmiştir. Bu Muhtaçlık İse, Sadece Maddî Alanlarda Değil Manevî Alanlarda Da Söz Konusudur. Nasıl Ki, Kendimizde Bulunmayan Maddî Bir Şeye İhtiyaç Duyuyorsak, Sevgi, Muhabbet, Dostluk, Vb. Gibi Manevî Alanlarda Da Bir Başka İnsana İhtiyaç Duymaktayız.
    عن أبي هريرة رضي الله عنه ، قال : قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : لاَ تَحَاسَدُوا ، وَلاَ تَنَاجَشُوا ، وَلاَ تَبَاغَضُوا ، وَلاَ تَدَابَرُوا ، وَلاَ يَبِعْ بَعْضُكُمْ عَلَى بَيْعِ بَعْضٍ ، وَكُونُوا عِبَادَ اللهِ إِخْوَانًا ، رواه مسلم
    Ebû Hüreyre’den (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Allah Resulü (S.A.S) Şöyle Buyurmuştur: “Birbirinize Sırt Çevirmeyiniz, Birbirinize Buğz Etmeyiniz, Birbiri-Nizi Kıskanmayınız, Ey Allah’ın Kulları Kardeşler Olunuz.”
    Sevgili Peygamberimizde Birçok Hadislerinde İnanalar Arasında Bulunan Kardeşliği Ve Bu Kardeşliğin Gereksinimlerini Şöyle İfade Etmektedir.
    İbnu Ömer’den Rivâyet Edildiğine Göre Resulullah (S.A.S) Buyurdular Ki:
    المسلمُ أَخــو المسلم لا يَظلِمُه ولا يُسْلِمُهُ . ومَنْ كَانَ فِي حاجةِ أَخِيهِ كانَ اللَّهُ فِي حاجتِهِ، ومنْ فَرَّجَ عنْ مُسلمٍ كُرْبةً فَرَّجَ اللَّهُ عنه بها كُرْبةً من كُرَبِ يومَ القيامةِ ، ومن سَتَرَ مُسْلماً سَتَرَهُ اللَّهُ يَومَ الْقِيامَةِ
    “Müslüman Müslüman’ın Kardeşidir. Ona Zulmetmez, Onu Düşmana Teslim Etmez. Din Kardeşinin İhtiyacını Karşılayanın, Allah Da İhtiyacını Karşılar. Müslüman’dan Bir Sıkıntıyı Giderenin Allah Da Kıyamet Günündeki Sıkıntılarından Birini Giderir. Bir Müslüman’ın Ayıbını Örtenin, Allah Da Kıyamet Gününde Ayıplarını Örter.”
    عَنْ أَنَسٍ ، أَنَّ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ:لاَ تَبَاغَضُوا ، وَلاَ تَحَاسَدُوا ، وَلاَ تَدَابَرُوا ، وَكُونُوا عِبَادَ اللهِ إِخْوَانًا ، وَلاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أَنْ يَهْجُرَ أَخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثِ لَيَالٍ.
    Tikky.
    Tikky.
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 73
    Yaş : 24
    Nerden : İslambol
    Katkı Puanı : 113
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 16/07/13

    İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER Empty Geri: İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER

    Mesaj tarafından Tikky. Paz Tem. 25, 2021 2:47 am


    Bir Başka Hadiste “Birbirinize Buğz Etmeyin, Birbirinize Haset Etmeyin, Birbirinize Arka Çevirmeyin; Ey Allah’ın Kulları, Kardeş Olun. Bir Müslüman’a, Üç Günden Fazla (Din) Kardeşi İle Dargın Durması Helal Olmaz.” (Rezin Bir Rivayette Şunu İlave Etti: “Kim, Hakkı Sübut Buluncaya Kadar Mazlumla Birlikte Otursa, Ayakların Kaydığı Günde Allah Onun Ayağını Sıratta Sabit Kılar.” Gibi Peygamberimiz (S.A.S.), Din Kardeşliğinin Önemini Israrla Dile Getirmişlerdir.
    عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ نَفَّسَ عَنْ أَخِيهِ الْمُسْلِمِ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ الدُّنْيَا نَفَّسَ اللَّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ الآخِرَةِ، وَمَنْ سَتَرَ عَلَى أَخِيهِ سَتَرَ اللَّهُ عَلَيْهِ فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ، وَاللَّهُ فِي عَوْنِ الْعَبْدِ مَا كَانَ الْعَبْدُ فِي عَوْنِ أَخِيهِ»
    Ebu Hüreyre’den (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulullah (S.A.S) Buyurdular Ki: “Kim Bir Mü’minin Dünyevi Kederlerinden Birini Giderirse, Allah Da Onun Kıyamet Günü Kederlerinden Birini Giderir. Kim Bir Fakire Kolaylık Gösterirse, Allah Da Ona Dünyada Ve Ahirette Kolaylık Gösterir. Kim Bir Müslümanı(N Kusurunu) Örterse, Allah Da Dünya Ve Ahirette Onu (N Kusurunu) Örter. Kişi Kardeşinin Yardımında Olduğu Müddetçe, Allah Da Onun Yardımındadır.
    Ayrıca Dinimiz İlim Öğrenmenin Önemine De İşaret Etmiştir.
    عَنْ أَبِي الدَّرْدَاءِ قَالَ فَإِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ « مَنْ سَلَكَ طَرِيقًا يَطْلُبُ فِيهِ عِلْمًا سَلَكَ اللَّهُ بِهِ طَرِيقًا مِنْ طُرُقِ الْجَنَّةِ وَإِنَّ الْمَلاَئِكَةَ لَتَضَعُ أَجْنِحَتَهَا رِضًا لِطَالِبِ الْعِلْمِ وَإِنَّ الْعَالِمَ لَيَسْتَغْفِرُ لَهُ مَنْ فِى السَّمَوَاتِ وَمَنْ فِى الأَرْضِ وَالْحِيتَانُ فِى جَوْفِ الْمَاءِ وَإِنَّ فَضْلَ الْعَالِمِ عَلَى الْعَابِدِ كَفَضْلِ الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ عَلَى سَائِرِ الْكَوَاكِبِ وَإِنَّ الْعُلَمَاءَ وَرَثَةُ الأَنْبِيَاءِ وَإِنَّ الأَنْبِيَاءَ لَمْ يُوَرِّثُوا دِينَارًا وَلاَ دِرْهَمًا وَرَّثُوا الْعِلْمَ فَمَنْ أَخَذَهُ أَخَذَ بِحَظٍّ وَافِرٍ ».
    Ebu Derdâ’dan (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulullah (S.A.S) Buyurdular Ki: “Bir Kimse İlim Elde Etmek Arzusuyla Bir Yola Girerse, Allah O Kişiye Cennetin Yolunu Kolaylaştırır. Muhakkak Melekler Yaptığından Hoşnut Oldukları İçin İlim Öğrenmek İsteyen Kimsenin Üzerine Kanatlarını Gererler. Göklerde Ve Yerde Bulunanlar, Hatta Suyun İçindeki Balıklar Bile Âlim Kişiye Allah’tan Mağfiret Dilerler. Âlimin Âbide Karşı Üstünlüğü, Ayın Diğer Yıldızlara Olan Üstünlüğü Gibidir. Şüphesiz Ki Âlimler, Peygamberlerin Vârisleridir. Peygamberler Altın Ve Gümüşü Miras Bırakmamışlar; Sadece İlmi Miras Bırakmışlar. O Mirası Alan Kimse, Bol Nasip Ve Kısmet Almış Olur.”
    عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، أَنَّهُ قَالَ: ” الدِّينُ النَّصِيحَةُ “، قُلْنَا : لِمَنْ يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟ قَالَ : ” لِلَّهِ ، وَلِكِتَابِهِ ، وَلِرَسُولِهِ ، وَلأَئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ وَعَامَّتِهِمْ “”الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ لَا يَظْلِمُهُ وَلَا يَخْذُلُهُ وَلَا يَحْقِرُهُ. الْمُؤْمِنُ مَرْآةُ أَخِيهِ ، وَالْمُؤْمِنُ أَخُو الْمُؤْمِنِ ، يَكُفُّ عَلَيْهِ ضَيْعَتَهُ ، وَيَحُوطُهُ مِنْ وَرَائِهِ
    Ebu Hüreyre’den (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulullah (S.A.S) Buyurdular Ki: “Din Nasihatten (Hayır İstemekten) İbarettir!” Yanındakiler Sordu: “Kimin İçin Ey Allah’ın Resulü?” “Allah İçin, Kitabı İçin, Resulü İçin, Müslümanların İmamları Ve Hepsi İçin! Müslüman Müslümanın Kardeşidir. Ona Yardımını Kesmez, Ona Yalan Söylemez, Ona Zulmetmez. Herbiriniz, Kardeşinin Ayinesidir, Onda Bir Rahatsızlık Görürse Bunu Ondan Gidersin.”
    حدثنا مسدد حدثنا سفيان عن عاصم الأحول قال سمعت أنس بن مالك يقول حالف رسول الله صلى الله عليه وسلم بين المهاجرين والأنصار في دارنا فقيل له أليس قال رسول الله صلى الله عليه وسلم لا حِلْفَ في الإسلاَمِ فقال حَالَفَ رسول الله صلى الله عليه وسلم بَيْنَ المهاجرين والأنصار في دَارنا مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلاَثًا.
    Asım El-Ahvel’den Hz. Enes (R.A.)’E “Sana Resulullah (S.A.S)’In: “İslam’da Dayanışma Akdi (Hılf) Yoktur!” Dediği Ulaştı Mı?” Diye Sordum. Şu Cevabı Verdi. “Kureyş’le Ensar Arasında, Benim Evimde Dayanışma Antlaşması Yaptı.” (Ebu Davud’un Rivayetinde: “Resulullah, Bizim Evde Ensarla Muhacir Arasında İki Veya Üç Kere Dayanışma Akdi Yaptı.” Şeklindedir.
    (حديث مرفوع) حَدَّثَنَا مَرْوَانُ ، حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ ، قَالَ : قَالَ أَنَسٌ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : ” اُنْصُرْ أَخَاكَ ظَالِمًا أَوْ مَظْلُومًا ” ، قِيلَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ نُصْرَتُهُ مَظْلُومًا ، فَكَيْفَ أَنْصُرُهُ ظَالِمًا ؟ ، قَالَ : ” تَمْنَعُهُ مِنَ الظُّلْمِ ، فَذَلِكَ نُصْرَتُكَ إِيَّاهُ ” .
    Enes B. Malik’ten (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulullah (S.A.S) Buyurdular Ki: “Kardeşine Zalim De Olsa Mazlum Da Olsa Yardım Et.” “Mazlumsa Yardım Ederim, Zalim Nasıl Yardım Ederim?” Diye Sorulmuştu. “Onu Zulümden Alıkoyarsın, Bu Da Ona Yardımdır.” Buyurdu.
    عَنْ أُمِّ الدَّرْدَاءِ عَنْ أَبِي الدَّرْدَاءِ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ مَنْ رَدَّ عَنْ عِرْضِ أَخِيهِ رَدَّ اللَّهُ عَنْ وَجْهِهِ النَّارَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ قَالَ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ
    Ebu’d-Derdâ’dan (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulullah (S.A.S): “Kim Kadre-Şinın Irzını Mudafaa Ederse, Kıyamet Günü Allah, Onun Yüzünden Ateşi Çevirir.”
    – وعن أَبي موسى الأشعري رضي الله عنه قَالَ: كَانَ النَّبيّ صلى الله عليه وسلم إِذَا أتاهُ طَالِبُ حَاجَةٍ أقبَلَ عَلَى جُلَسَائِهِ، فَقَالَ: «اشْفَعُوا تُؤْجَرُوا، وَيَقْضِي الله عَلَى لِسَانِ نَبِيِّهِ مَا أحبَّ». مُتَّفَقٌ عَلَيهِ.
    Ebu Musa’dan (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulullah (S.A.S) , Bir İhtiyaç Taleb Eden Kimse Gelince Arkadaşlarına Yönelir Ve: “Şefaat Edin, Ecir Kazanın! Allah Da Resulünün Diliyle Dilediğine Hükmetsin!” Derdi.
    عن أبي موسَى الأشعريِّ أن رسول الله قال (إنَّ من إجلاَلِ اللهِ إكرامُ ذِي الشَّيبةِ المسلمِ ، وحَاملِ القُرآنِ ؛ غيرَ الغالي فيه ، ولا الجافي عنه ، وإكْرام ذي السُّلطانِ المُقسطِ) حسنه الألباني.
    Ebu Musa’dan (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulullah (S.A.S) Buyurdular Ki: “Şu Hususlar Da Allah’ı Büyüklemenin Birer Şubesidir: Bir Müslüman Yaşlıya İkramda Bulunmak. İçindekiyle Amel Hususunda Ölçüyü Aşmayan Ve Ondan Uzaklaşmayan Kur’an Hamiline (Hafızına) İkramda Bulunmak. Adil Olan İktidar Sahibine İkram.”
    Sosyal Dayanışma İle İlgili Yunus Emrede Şiirlerinde Bizlere Şöyle Seslen-Mektedir:
    Gelin Tanış Olalım
    İşi Kolay Kılalım
    Sevelim, Sevilelim
    Dünya Kimseye Kalmaz.
    4. Gayr-İ Müslimlerle (Zimmîlerle) İlgili Bazı Ayet Ve Hadisler:
    Dikkat Etmemiz Gereken Haklardan Biride Din Hakkıdır. Hangi Dine İnanıyorsa İnansın Hangi Farklı Görüşleri Benimserse Benimsesin Hiçbir İnsan İnandığı Bir Dinden Diğerine Geçmeye Zorlanamaz. Kur’an-I Kerim Bu Hususu Bize Şöyle Hatırlatır.
    A) Konuyla İlgili Bazı Ayetler :
    لَٓا اِكْرَاهَ فِي الدّ۪ينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّۚ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۗ لَا انْفِصَامَ لَهَاۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ.
    256 -Dinde Zorlama Yoktur. Çünkü Doğruluk, Sapıklıktan Ayırd Edilmiştir. Artık Her Kim Tâğutu İnkar Edip, Allah’a İnanırsa, Sağlam Bir Kulpa Yapışmıştır Ki, O Hiçbir Zaman Kopmaz. Allah, Her Şeyi İşitir Ve Bilir.”
    لَا يَنْهٰيكُمُ اللّٰهُ عَنِ الَّذ۪ينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدّ۪ينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ اَنْ تَبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُٓوا اِلَيْهِمْۜ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُقْسِط۪ينَ ﴿8﴾ اِنَّمَا يَنْهٰيكُمُ اللّٰهُ عَنِ الَّذ۪ينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدّ۪ينِ وَاَخْرَجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلٰٓى اِخْرَاجِكُمْ اَنْ تَوَلَّوْهُمْۚ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
    “8- Allah Sizi, Din Hakkında Sizinle Savaşmayan Ve Sizi Yurtlarınızdan Çıkarmayan Kimselere İyilik Etmekten, Onlara Adaletli Davranmaktan Men Etmez. Çünkü Allah Adalet Yapanları Sever.
    9 – Allah Sizi, Ancak Sizinle Din Hakkında Savaşan, Sizi Yurtlarınızdan Çıkaran Ve Çıkarılmanız İçin Yardım Eden Kimselere Dost Olmaktan Men Eder. Kim Onlarla Dost Olursa İşte Zalimler Onlardır.”
    وَاِنْ اَحَدٌ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ اسْتَجَارَكَ فَاَجِرْهُ حَتّٰى يَسْمَعَ كَلَامَ اللّٰهِ ثُمَّ اَبْلِغْهُ مَاْمَنَهُۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْلَمُونَ۟.
    6 – Eğer Müşriklerden Biri Aman Dilerse, Ona Aman Ver. Ta Ki, Allah’ın Kelâmını Dinlesin. Sonra Onu Güvenlik İçinde Olduğu Yere Kadar Gönder. Çünkü Bunlar Gerçekten De Bilgisiz Bir Kavimdirler.
    Yüce Allah (C.C.) Bu Konuda Şöyle Buyurmuştur:
    سَتَجِدُونَ اٰخَر۪ينَ يُر۪يدُونَ اَنْ يَاْمَنُوكُمْ وَيَاْمَنُوا قَوْمَهُمْۜ كُلَّمَا رُدُّٓوا اِلَى الْفِتْنَةِ اُرْكِسُوا ف۪يهَاۚ فَاِنْ لَمْ يَعْتَزِلُوكُمْ وَيُلْقُٓوا اِلَيْكُمُ السَّلَمَ وَيَكُفُّٓوا اَيْدِيَهُمْ فَخُذُوهُمْ وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْۜ وَاُو۬لٰٓئِكُمْ جَعَلْنَا لَكُمْ عَلَيْهِمْ سُلْطَانًا مُب۪ينًا۟
    “ -Diğer Birtakım Kimseleri De Bulacaksınız Ki; Hem Sizden Emin Olmak, Hem De Kavimlerinden Emin Olmak İsterler. Fitne İçin Her Davet Olunuşlarında Onun İçine Baş Aşağı Dalarlar. Eğer Bunlar Sizden Çekinmezlerse, Kendilerini Bulduğunuz Yerde Yakalayın Ve Öldürün. İşte Bunlar Aleyhinde Size Açık Bir Ferman Verdik.”
    اَلَّذ۪ينَ اُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ بِغَيْرِ حَقٍّ اِلَّٓا اَنْ يَقُولُوا رَبُّنَا اللّٰهُۜ وَلَوْلَا دَفْعُ اللّٰهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَهُدِّمَتْ صَوَامِعُ وَبِيَعٌ وَصَلَوَاتٌ وَمَسَاجِدُ يُذْكَرُ ف۪يهَا اسْمُ اللّٰهِ كَث۪يرًاۜ وَلَيَنْصُرَنَّ اللّٰهُ مَنْ يَنْصُرُهُۜ اِنَّ اللّٰهَ لَقَوِيٌّ عَز۪يزٌ.
    40 – Onlar “Rabbimiz Allah’tır” Demelerinden Başka Bir Sebep Olmaksızın Haksız Yere Yurtlarından Çıkarıldılar. Eğer Allah İnsanların Bir Kısmını Bir Kısmı İle Defetmeseydi Manastırlar, Kiliseler, Havralar Ve İçinde Allah’ın Adı Çok Anılan Mescidler Elbette Yıkılırdı. Şüphesiz Allah Kendi (Dini) Ne Yardım Edene Yardım Edecektir. Şüphesiz Allah Çok Güçlüdür, Çok İzetlidir (Her Şeye Galiptir).”
    اِلَّا الَّذ۪ينَ يَصِلُونَ اِلٰى قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ م۪يثَاقٌ اَوْ جَٓاؤُ۫كُمْ حَصِرَتْ صُدُورُهُمْ اَنْ يُقَاتِلُوكُمْ اَوْ يُقَاتِلُوا قَوْمَهُمْۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَسَلَّطَهُمْ عَلَيْكُمْ فَلَقَاتَلُوكُمْۚ فَاِنِ اعْتَزَلُوكُمْ فَلَمْ يُقَاتِلُوكُمْ وَاَلْقَوْا اِلَيْكُمُ السَّلَمَۙ فَمَا جَعَلَ اللّٰهُ لَكُمْ عَلَيْهِمْ سَب۪يلًا
    “ -Ancak O Kimselere Dokunmayın Ki, Sizinle Aralarında Anlaşma Olan Bir Kavme Sığınmış Bulunurlar. Yahut Ne Sizinle, Ne De Kendi Kavimleriyle Savaşmayı Gönüllerine Sığdıramayıp Tarafsız Olarak Size Gelmişlerdir. Eğer Allah Dileseydi, Onları Size Musallat Kılardı, Onlar Da Sizinle Savaşırlardı. Eğer Onlar Sizden Uzak Dururlar, Sizinle Savaşmayıp Size Barış Teklif Ederlerse, Allah, Sizin İçin Onlar Aleyhine Bir Yol Vermemiştir.”
    B) Konuyla İlgili Bazı Hadisler
    عَنْ ‏‏أَبِي هُرَيْرَةَ ‏ عَنْ النَّبِيِّ ‏صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ‏‏قَالَ :‏ ‏أَلَا مَنْ قَتَلَ نَفْسًا ‏‏مُعَاهِدًا ‏لَهُ ذِمَّةُ اللَّهِ وَذِمَّةُ رَسُولِهِ فَقَدْ ‏ ‏أَخْفَرَ ‏ ‏بِذِمَّةِ اللَّهِ فَلَا ‏‏يُرَحْ ‏‏رَائِحَةَ الْجَنَّةِ وَإِنَّ رِيحَهَا لَيُوجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ سَبْعِينَ خَرِيفًا.
    Ebû Hüreyre’den (R.A.) Peygamberimiz (S.A.S.) Şöyle Buyurmuştur: “Bir Zimmîyi (Sorumluluk Altına Alınan Kişi) Haksız Yere Öldüren Cennetin Kokusunu Duyamaz. Halbuki Onun Kokusunu Kırk Yıllık Yoldan Duyulabilir.”
    ‏حَدَّثَنَا ‏‏سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ الْمَهْرِيُّ ‏‏أَخْبَرَنَا ‏‏ابْنُ وَهْبٍ ‏حَدَّثَنِي ‏‏أَبُو صَخْرٍ الْمَدِينِيُّ ‏‏أَنَّ ‏‏صَفْوَانَ بْنَ سُلَيْمٍ ‏‏أَخْبَرَهُ عَنْ ‏‏عِدَّةٍ مِنْ أَبْنَاءِ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ ‏‏صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ‏عَنْ ‏‏آبَائِهِمْ ‏ ‏دِنْيَةً ‏عَنْ رَسُولِ اللَّهِ ‏صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ‏ ‏قَالَ ‏: ‏أَلَا ‏مَنْ ظَلَمَ ‏ ‏مُعَاهِدًا ‏أَوْ انْتَقَصَهُ أَوْ كَلَّفَهُ فَوْقَ طَاقَتِهِ أَوْ أَخَذَ مِنْهُ شَيْئًا بِغَيْرِ طِيبِ نَفْسٍ فَأَنَا ‏حَجِيجُهُ ‏‏يَوْمَ الْقِيَامَةِ .
    Safvân B. Selim’den (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Peygamberimiz (S.A.S.) Şöyle Buyurmuştur : “Kim Bir Muahide/Zımmîye Zulmeder Veya Gücünün Üstünde Bir İş Yükler Ya Da Zorla Ondan Bir Şey Alırsa Kıyamet Günü Ben Onun Hasmıyım.”
    أَلاَ مَنْ ظَلَمَ مُعَاهِدًا أو كَلَّفَهُ فَوْقَ طَاقَتِهِ فأنَا خَصْمُهُ يَومَ القِيَامَةِ.
    Peygamberimiz (S.A.S.), Başka Bir Hadiste Şöyle Buyurmuştur : “Kim Bir Zimmiye Zulmetse Veya Gücünün Üstünde Bir Mükellefiyet Yüklese, Ben Onun Hasmıyım.”
    Zimmîler, Allah’ın Zimmeti Altında Oldukları İçin Zimmî Denmiştir. Bu Konuda Peygamberimiz (Sav)’İn Şöyle Dediği Rivayet Edilmiştir:
    قال رسول الله صلى الله عليهِ وسلّم : مَنْ آذَى ذِمِّيًّا ( وليس فيه مُعَاهِدًا ! ) فأنا خَصْمُهُ ، ومَن كنتُ خَصْمُهُ خصمتُه يوم القِيَامَةِ.
    Peygamberimiz (S.A.S.), Konuyla İlgili Başka Bir Hadiste Şöyle Buyurmuş-Tur : “Kim Bir Zimmîye Eziyet Ederse Ben Onun Davacısıyım. Ben Kime (Bu Dünyada) Davacı Olursam, Kıyamet Gününde De Davacı Olurum.”
    قال رسول الله محمد صل الله عليه وعلى آله وصحبة وسلم يوصي الجيش في غزوة مؤته: «أوصيكم بتقوى الله وبمن معكم من المسلمين خيراً، إغزوا باسم الله تقاتلون في سبيل الله من كفر بالله، لا تغدروا ولا تغلوا ولا تقتلوا وليداً ولا امرأة ولا كبيراً فانياً ولا منعزلاً بصومعة ولا تقربوا نخلاً ولا تقطعوا شجراً ولا تهدموا بناءً».
    Resulullah (S.A.S.) Ordusunu Savaşa Gönderirken Şöyle Tembih Ederdi: “Allah Adına Çıkınız. Çünkü Siz Allah Yolunda Savaşıyorsunuz, Zulmetmeyiniz. İnsanların Organlarını Kesmek Suretiyle İşkence Yapmayınız. Çocukları, Manastırlarda Oturan Din Adamlarını Öldürme-Yiniz.”
    Cüheyneli Bir Adamın Rivâyet Ettiğine Göre Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Şöyle Buyurdu:
    “Olur Ki Siz Bir Toplumla Savaşırsınız. Canlarını Ve Çocuklarını Kurtarmak İçin Sizinle Malları İle Barışa Kalkışırlar. Bunun Üzerine Onlara İlişmez Ve Barış Yaparsınız İşte Bundan Sonra Onlara Saldırmanız Sözleşmede Yazılanlar Dışında Bir Şey Almanız Da Doğru Olmaz.”
    Peygamberimiz (S.A.S.), Bir Yahudiden 30 Dinar Borç Almıştı. Yahudi Borç Vadesinin Bitmesine Daha Bir Gün Varken Peygamberimiz’in (S.A.S.) Yanına Gelip: Ey Muhammed! Hakkımı Öde! Zaten Siz Abulmuttalib Oğulları Borcunuzun Vaktini Geçirir, Uzatır Durursunuz! Dedi.
    Hz. Ömer (R.A.) Ona : “ Ey Habis Yahudi! Vallahi, Eğer Resulüllah’ın Evinde Olmasaydın, Gözünü Patlatırdım” Dedi.
    Peygamberimiz (S.A.S.), Hz. Ömer’e: “ Allah Seni Yarlıgasın Ey Hafs’ın Babası! Biz, Senden Bu Davranıştan Başkasını Beklerdik: Sen Bana Borcumu Güzellikle Ödememi Söyleyecek, Ona Da, Hakkının Tahsilinde Yardımcı Olmakla Birlikte, Alacağını İsterken Daha Nazik Davranmasını Tavsiye Edecektin!?” Buyurdu.
    Peygamberimiz (S.A.S.)’İn Bu Derece Uysal Ve Yumuşak Davranışı, Yahudinin Peygamberimiz (S.A.S.)’İn Yumuşak Huyluluğu Hakkında Tevrat’tan Edinmiş Olduğu Bilgiyi Azaltmadı, Artırdı. Peygamberimiz (S..A.S.), Yahudiye: “Ey Yahudi! Senin Bendeki Alacağının Müddeti Ancak Yarın Sabah Dolacaktır!” Buyurduktan Sonra, Hz. Ömer’e :
    “Ey Hafs’ın Babası! Onunla Birlikte Bahçeye Git! Beğenirse, Ona Şu Kadar Sa’ Hurma Ver Ve Hakkından Biraz Fazla Da Ver. Verirken, “Sana Şu Kadar Da Fazla Veriyorum’ De! Razı Olmazsa, Ona Bahçeden Şu Kadar Daha Ver!” Buyurdu.
    Yahudi Bahçeye Gidip (Hurmaları) Gördü Ve (Onları) Beğendi.
    Hz. Ömer Ona Peygamberimiz (S.A.S.)’İn Dediği Kadar Hurma Verdi. Emir Buyurulan Fazlayı Da Ödedi.
    Yahudi, Hurmaları Teslim Alınca: “ Ben Şehadet Ederim Ki; Allah’tan Başka Hiçbir İlah Yoktur! Muhamed De Allah’ın Resûlüdür!” Dedikten Ve Peygamberimiz Aleyhisselâmın Bütün Sıfatlarıyla Ve Özellikle Hilm (Yumuşak Davranma) Sıfatıyla Tavsif Buyurulduğunu Gördüğünü Ve Sırf Bunu Anlamak İçin Ona Bu Şekilde Davrandığını Açıkladıktan Sonra, Hz. Ömer’e: “ Sen Şahit Ol Ki; Bu Hurma İle Birlikte, Malımın Bir Kısmını Müslümanların Yoksullarından Bir Kısmına Bağışladım” Dedi.
    Yüz Yaşlarında Bulunan Tek İhtiyar Dışında, Bütün Ev Halkıyla Birlikte Müslüman Oldu.
    Nitekim Sevgili Peygamberimiz Hiçbir Zaman Zorla İnsanları İslam Dinine Sokmak İçin Çaba Göstermemiş Ve Yüce Ecdadımızda Hiçbir Zaman İnsanları Dinlerinden Dolayı Baskı Altına Almamıştır. Bu Sebeple Bugün Gerçekleştirilen Din Hakları İhlalinin Temel Nedeni Asla İslam Dini Olamaz. Aynı Toplumda Yaşadığımız İnsanlara Karşı Haset, Kin, Düşmanlık Gibi Dinimizin Yasakladığı Çirkin Davranışları Bir Tarafa Bırakmalı, Merhamet, Şefkat, Muhabbet, Dostluk Gibi Güzel Davranışları Yaşantımızın Bir Parçası Haline Getirmeliyiz. Çünkü Müslüman, Başkalarının Hakkına Saygı Gösteren Ve İnsanlara Zarar Verecek Davranışlardan Sakınan Kimsedir.
    İslam Dini, Müslümanlardan Güvence Alan Gayr-İ Müslimlerin De Canlarını, Mallarını, İnançlarını Ve Irzlarını Koruma Altına Almıştır.
    5. Askerliğin, Nöbet Tutmanın Ve Şehitlikle İlgili Bazı Ayet Ve Hadisler:
    A) Konuyla İlgli Bazı Ayetler.
    Dinimize Göre Yurdumuzu, Canımızı, Malımızı Ve Irzımızı Korumak İçin Düşmanlara Karşı Her Türlü Silahı Üretmemiz Gerekir:
    وَاَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ وَمِنْ رِبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِه۪ عَدُوَّ اللّٰهِ وَعَدُوَّكُمْ وَاٰخَر۪ينَ مِنْ دُونِهِمْۚ لَا تَعْلَمُونَهُمْۚ اَللّٰهُ يَعْلَمُهُمْۜ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ يُوَفَّ اِلَيْكُمْ وَاَنْتُمْ لَا تُظْلَمُونَ ﴿60﴾ وَاِنْ جَنَحُوا لِلسَّلْمِ فَاجْنَحْ لَهَا وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ ﴿61﴾
    60- Siz De Gücünüzün Yettiği Kadar Onlara Karşı Her Çeşitten Kuvvet Biriktirin Ve Cihad İçin Atlar Hazırlayın Ki, Onlarla Hem Allah’ın Düşmanlarını, Hem De Kendi Düşmanlarınızı, Ayrıca Allah’ın Bilip De Sizin Bilmediğiniz Daha Başkalarını Korkutasınız. Allah Yolunda Her Ne Harcarsanız Onun Sevabı Size Eksiksiz Ödenir Ve Asla Haksızlığa Uğratıl-Mazsınız.
    61 -Eğer Onlar Barıştan Yana Olurlarsa, Sen De Barıştan Yana Ol! Ve Allah’a Güven. Çünkü İşiten Ve Bilen O’dur.”.
    وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَ ﴿154﴾
    154 – Allah Yolunda Öldürülenlere “Ölüler” Demeyin. Hayır, Onlar Diridirler. Fakat Siz Sezemezsiniz.”
    وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذ۪ينَ قُتِلُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتًاۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَۙ ﴿169﴾ فَرِح۪ينَ بِمَٓا اٰتٰيهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه۪ۙ وَيَسْتَبْشِرُونَ بِالَّذ۪ينَ لَمْ يَلْحَقُوا بِهِمْ مِنْ خَلْفِهِمْۙ اَلَّا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۢ.
    169 – Allah Yolunda Öldürülenleri Sakın Ölüler Sanma. Bilakis Onlar Diridirler, Rab’leri Katında Rızıklanmaktadırlar.
    170 – Allah’ın Lütfundan Verdiği Nimetle Sevinçlidirler. Arkalarından Kendilerine Ulaşamayan Kimselere De Hiç Bir Korku Olmayacağını Ve Üzülmeyeceklerini Müjdelemek İsterler.”
    B) Konuyla İlgli Bazı Hadisler.
    Sehl Radıyallahu Anh’dan Rivâyet Edildiğine Göre Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Şöyle Buyurdu:
    عن سهل بن سعد رضي الله عنه : أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : رِبَاطُ يَوْمٍ فِي سَبِيلِ اللَّهِ خَيْرٌ مِنْ الدُّنْيَا وَمَا عَلَيْهَا …
    “Allah Yolunda Bir Gün Hudut Nöbeti Tutmak, Dünyadan Ve Üzerindeki Şeylerden Daha Hayırlıdır…”
    Zeyd B. Hâlid Radıyallahu Anh’dan Rivâyet Edildiğine Göre Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Şöyle Buyurmuş:
    مَنْ جَهّزَ غَازِياً في سَبِيلِ الله فقد غَزَا، وَمَنْ خَلَفَ غَازِياً في أهْلِهِ فَقَدْ غَزَا
    “Kim Allah Yolunda Cihada Gidecek Bir Gaziyi Donatır, Cihad İçin Gerekli Olan İhtiyaçlarını Karşılarsa, Bizzat Kendisi Cihada Gitmiş Gibi Sevap Kazanır. Kim Cihada Giden Gazinin Arkada Bıraktığı Ailesine Güzelce Bakıp Onların İhtiyaçlarını Karşılarsa, O Da Bizzat Cihad Yapmış Gibi Sevap Kazanır. ”
    Enes Radıyallahu Anh’dan Rivâyet Edildiğine Göre Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Şöyle Buyurmuştur:
    عَنْ قَتَادَةَ قَالَ سَمِعْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ يُحَدِّثُ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهم عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ مَا مِنْ أَحَدٍ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ يُحِبُّ أَنْ يَرْجِعَ إِلَى الدُّنْيَا وَأَنَّ لَهُ مَا عَلَى الْأَرْضِ مِنْ شَيْءٍ غَيْرُ الشَّهِيدِ فَإِنَّهُ يَتَمَنَّى أَنْ يَرْجِعَ فَيُقْتَلَ عَشْرَ مَرَّاتٍ لِمَا يَرَى مِنَ الْكَرَامَةِ . (صحيح مسلم)
    ” Cennet’ E Giren Hiç Kimse Dünyaya Geri Dönmek İstemez. Yeryüzünde Bulunan Her Şey Orada Da Vardır. Ancak Şehîd Şehîdlik Mertebesinin Yüksekliğini Gördüğü İçin Dünyaya On Kere Dönüp Her Seferinde Öldürülüp Şehîd Düşmeyi İsteyecek-Tir.”
    Süleym’den (R.A) Rivâyet Edildiğine Göre Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Şöyle Buyurmuştur:
    سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: «مَنْ كَانَ بَيْنَهُ وَبَيْنَ قَوْمٍ عَهْدٌ فَلَا يَشُدُّ عُقْدَةً وَلَا يَحُلُّهَا حَتَّى يَنْقَضِيَ أَمَدُهَا أَوْ يَنْبِذَ إِلَيْهِمْ عَلَى سَوَاءٍ» فَرَجَعَ مُعَاوِيَةُ بالناسِ”.
    “Bir Kimsenin Bir Toplumla Arasında Bir Antlaşma Olursa Süre Bitinceye Dek Ya Da Karşı Taraf Antlaşmayı Bozuncaya Kadar Antlaşma Düğümünü Ne Sıksın Ne De Çözsün.”
    Ebû Saîd Radıyallahu Anhden Rivâyet Edildiğine Göre Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Şöyle Buyurmuştur:
    عَنْ أَبِى سَعِيدٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« لِكُلِّ غَادِرٍ لِوَاءٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يُرْفَعُ لَهُ بِقَدْرِ غَدْرَتِهِ أَلاَ وَلاَ غَادِرَ أَعْظَمُ غَدْرًا مِنْ أَمِيرِ عَامَّةٍ ». رَوَاهُ مُسْلِمٌ.
    “Kıyamet Gününde Verdiği Sözde Durmayan Ve Ahdini Bozan Her Kişinin Vefasızlık Ve Döneklik Derecesi Kadar Yükseltilecek Olan Bir Bayrağı Vardır. Haberiniz Olsun Ki Sözünde Durmayan Genel Yönetici Kadar Dönek Olan Hiç Kimse Yoktur.”
    عبد الله بن عبد الرحمن بن أبي حسين أن رسول الله -صلى الله عليه وسلم- قال : « إن الله ليُدخِلُ بالسَّهم الواحد ثلاثة الجنّةَ صانِعَهُ يَحتَسبُ في صنعته الخير ، والراميَ به، والمُمدَّ به ، وقال : ارمُوا واركَبُوا ، ولأن ترموا أحبُّ إليَّ من أن تركبوا ، كلُّ ما يَلهُو به الرجل المسلم باطل ، إلا رمْيه بقوسه ، وتأديبه فرسَه ، وملاعبته أهلَه ، فإنهن من الحق ». أخرجه الترمذي هكذا مرسلا.
    Abdullah B. Abdurrahman B Ebi’l-Hüseyn Radıyallahu Anh’dan Rivâyet Edildiğine Göre Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Şöyle Buyurmuştur:
    “Allah Tek Bir Ok Sebebiyle Tam Üç Kişiyi Cennete Koyar: Sevap Umarak Onu Yapanı Onu Kullanıp Atanı Ve Atana Yardım Edeni, Atın Ve Ata Binin! Bence Atış Yapmanız Ata Binmenizden Daha Sevimli Ve İyidir. Her Eğlence Boştur. Övgüye Lâyık Olan Oyunlar İse Üç Tanedir: Kişinin Atını Eğitmesi, Hanımıyla Oynaşması, Yay Çekip Ok Atması Ve Sonra Atılan Okları Toplaması. Çünkü Bunlar Haktandır. Kim Öğrendikten Sonra Atışı Bırakırsa, Bir Nimeti Terketmiş Olur”
    Sonuç :
    Özetle Diyebiliriz Ki; İslam Dini Birlik Ve Beraberliğe Çok Büyük Önem Vermiştir. Öncelikle İnsanlar Arasındaki Kardeşliğe, Fikir Hürriyetine, Dil Ve Kültür Serbestliğine Aile Fertleri Arasındaki Sosyal İlişkilerle; Komşular Arasındaki Sosyal İlişkilere; Zimmî Hukukuna Riâyet Etmeye, İslam Ülkesinde Yaşayan Gayr-İ Müslimlerin (Zimmîlerin) Can, Mal, Irz Ve İnanç Hürriyetlerini Korumaya Önem Vermiştir. Ayrıca Gerektiğinde Yurdu, Irzı, Dini Ve Malı Korumak İçin Cihadın Gerekliliğine Ve Şehitlerin Derecelerinin Üstünlüğüne İşaret Etmiştir.
    Dinimiz, Sosyal Güvenliği Sağlamak İçin Çok Sayıda Tedbirler Almıştır : Zekât, Öşür, Fitre, Kurban, Keffâret, Diyet, Nafaka, Mevlid, İftar Yemekleri, İmârethâne, Aşevleri, Vakıf Vs. Gibi Bağlayıcı Tasadduk Ve İnfak Yollarıyla, Köklü Çözümler Getirmiştir.
    Ayrıca Dinimiz, Bireylerin Sağlığına Zararlı Olan Ve Toplumun Huzurunu Bozan Çok Sayıda Zararlı Şeyleri Yasaklamıştır: Örneğin Adam Öldürme, Bölünüp Parçalanmaya Ve Fitne Ve Fesada Sebep Olan Yalan, Gıybet, Koğuculuk, İftira, Haset, Rüşvet, Kayırma, Zulüm Etmeyi, İçki, Kumar, Zina, Fâiz, Alaya Almak, İki Yüzlülük, Koğuculuk Su-İ Zan, Kibir, Bencillik Vb. Çirkin Ahlakî Davranışları, Müslümanalrın Birbiriyle Savaşmalarını, Ana-Babaya İsyân V.S. Gibi Kötülükleri Yasaklamıştır.
    B İ B L İ Y O G R A F Y A
    Kurân-I Kerîm.
    ‘Abdülbakî, Muhammed Fuâd, El-Mu’cemü’l-Müfehres Li Elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerîm, İstanbul, 1984.
    ‘Aclûnî, İsmail B. Muhammed, Keşfu’l-Hafâ’, I-II, (Nşr. Ahmed El-Kelâş), Beyrut, 1985.
    Ahmed B. Hanbel, Müsned, I-VI, Beyrut, 1985.
    Ahmet Özer; “Gayr-İ Müslim” DİA, XIII, İstanbul, 1996.
    Baltacı Cahit, İslam Medeniyet Tarihi, İstanbul, 2006.
    Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Kilise Defterleri, Kamame Defteri, No: 8.
    Belâzûrî, Ahmed B. Yahya El-Bağdâdî, Futûhu’l-Büldân, I-II, Kahire, 1319/1901.
    Beyhakî, Ebû Bekr Ahmed El-Hüseynî, Es-Sünenü’l-Kübrâ, I-X, Beyrut, 1355/1936.
    Buhârî, Muhammed B. İsmail, El-Câmi’u’sahîh, I-VII, Beyrut, 1419/1990.
    __________, El-Edebu’l-Müfred, (Thk. Muhammed Abdulkâdir ‘Atâ), Beyrut, 1990.
    Ed-Dârekutnî, Ali B. Ömer, Sünen, I-Iv, (Thk. Seyyid Abdullah Hâşim El-Yemânî El-Medenî), Kahire, 1966.
    Ebu-L A’la-El-Mevdudi, İslamda Devlet Nizamı, Hilal Yayınları, 1967.
    Ed-Dârimî, Ebu Muhammed Abdillah B. Abdirrahman, Sünenü’d-Dârimî, I-II, İstanbul, 1984.
    Ebû Dâvûd, Süleymân B. Eş’as Es-Sicistânî, Sünen, I-IV, İstanbul, 1981.
    Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, İstanbul, 2011.
    Ebu Yusuf, Kitabu’l-Harac, Matbaatu’s Selefiye, 1397 H. Kahire, S.135.
    Fahreddin-İ Razi, Et-Tefsiru’l-Kebir, ……
    Gazzâlî, İhyau ‘Ulûmü’d-Din, I-VI, Beyrut, 1975.
    El-Hakim, Ebû Abdillâh Muhammed B. ‘Abdillah En-Neysâburî, El-Müstedrek Ala’s-Sahîhayn, I-IV, Beyrut, 1335/1908
    Heysemî, …….
    Hamidullah, Muhammed, İslam Peygamberi, ………….
    Hamidullah, Muhammed, El-Vesâiku’s-Siyâsiyye,………
    Hasan İbrahim Hasan, İslam Tarihi, (Trc. İsmail Yiğit Ve Diğerleri) İstanbul, ………
    İbnul Esir, İslam Tarihi (El-Kamil Fi’t-Tarih), …………….
    İbn Hişam, Ebu Muhammed Abdulmelik, (V.218/834), Es-Siretü’n-Nebeviyye, Daru’t-Turasi’l-Arabiyye, Beyrut, 1396/1971,
    İbnu’l-Kesîr, El-Bidâye Ve’n-Nihâye Fi’t- Târih, Beyrut, ……,
    İbn Kesir, Es-Sire, …………
    İbnu Sa’d, Et-Tabakâtu’l-Kübrâ, I-VIII, Beyrut, 1388/1968..
    İlber Ortaylı; “Osmanlı İmparatorluğunda Millet Sistemi” Türkler, ……….
    İslam Ansiklopedisi; “Zimmet” Maddesi, XIII, İstanbul 1993,
    Kehhâle, Ömmer Rıza, A’lâmunnisâ, I- IV, Beyrut, 1402/1982.
    Karal, E. Ziya, Osmanlı Tarihi, I- VIII, İstanbul, 1995.
    Kurtubî, Ebu Abdillah Muhammed B. Ahmed El-Ensârî, El-Câmi’ Li Ahkâmi’l-Kur’ân, I-XVIII, Beyrut, 1405/1985.
    El-Makarrî, Ahmed B. Muhammed Et-Tilimsânî, Nefhu’t-Tîb Min Gusni’l-Endelüs Er-Ratîb, I-X, Mısır, 1949.
    Mehmet Âkif Köksal, İslam Tarihi, …………
    Meydan Larrousse, I-XXVIII, İstanbul, 1969.
    Mümtaz AYDIN, Sızıntı, Aralık 2003 Yıl : 25 Sayı :299;
    Müslim B. Haccâc El-Kuşeyrî, Sahih-İ Müslim, Beyrut, 1986.
    Nejat Göyünç; “Osmanlı İmparatorluğunda Ermeniler” Türkler, Ankara, 2002
    En- Nevevî, Ebu Zekeriya, Yahya B. Şeref, El-Minhâc Şerhu’l-Müslim, I- XVIII, Beyrut, 1987.
    Orhan Atalay, Doğu Batı Kaynaklarında Birlikte Yaşama, ………..
    Râğib Es-Sercânî, El-Mevsû’atü’l-Müyessere Fî Târîhi’l-İslâm, Yedinci Baskı, Ebril, 2007,
    Serahsî, Siyer, ………………
    Taberi, Ebû Ca’fer Muhammed B. Cerîr, Târîhu’l-Umem Ve’l_Mulûk, Beyrut, 2012.
    Et-Tirmizî, Ebû İsa Muhammed B. İsa, Sünenü’t-Tirmizî, I-VIII, Beyrut, 1985.
    Türk Ansiklopedisi, I- XX, Ankara, 1974.
    Ufuk Gülsoy, “Cizyeden Vatandaşlığa; Osmanlı Gayr-İ Müslimlerinin Askerlik Serüveni” Türkler, …………….
    Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, VIII, İstanbul, 1974.
    Ünlü, Nuri, İslam Tarihi, MİFAV., İstanbul, …….
    Vâkıdi, El-Meğâzî, …………….
    Yurdagül Mehmetoğlu, Tanzimat Sonrasında Okuldu Din Eğitimi, İstanbul, 1998.
    Yusuf Ziya Keskin, Nebevi Hoşgörü, ………….
    Zehebî, Siyerü A’lâmi’n-Nübelâ, I-XXV, Beyrut, 1985.
    Ziriklî, Hayreddin, El-A’lâm, I-VIII, Beyrut, 1985.
    Ziya Kazıcı, “Osmanlılarda Hoşgörü” Türkler, …………..


    Tikky.
    Tikky.
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 73
    Yaş : 24
    Nerden : İslambol
    Katkı Puanı : 113
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 16/07/13

    İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER Empty Geri: İSLAM'DA ŞİDDET OLMADIĞINI KANITLAYAN AYETLER

    Mesaj tarafından Tikky. Paz Tem. 25, 2021 2:49 am

    Akademik Düzeyde Sorularınızın Cevabı Alıntı Yazıların İkisinde de Mevcuttur ! Amacınız Düşmanca Saldırmak mı Yoksa Öğrenmek mi ! Vereceğiniz Karar Bakış Açınızıda Oluşturacaktır. Gözlerinizi Kapamakla Güneşi Söndüremezsiniz. Kendinize Karanlık Yaparsınız

      Forum Saati Perş. Mart 28, 2024 7:50 pm