Bir Başka Hadiste “Birbirinize Buğz Etmeyin, Birbirinize Haset Etmeyin, Birbirinize Arka Çevirmeyin; Ey Allah’ın Kulları, Kardeş Olun. Bir Müslüman’a, Üç Günden Fazla (Din) Kardeşi İle Dargın Durması Helal Olmaz.” (Rezin Bir Rivayette Şunu İlave Etti: “Kim, Hakkı Sübut Buluncaya Kadar Mazlumla Birlikte Otursa, Ayakların Kaydığı Günde Allah Onun Ayağını Sıratta Sabit Kılar.” Gibi Peygamberimiz (S.A.S.), Din Kardeşliğinin Önemini Israrla Dile Getirmişlerdir.
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ نَفَّسَ عَنْ أَخِيهِ الْمُسْلِمِ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ الدُّنْيَا نَفَّسَ اللَّهُ عَنْهُ كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ الآخِرَةِ، وَمَنْ سَتَرَ عَلَى أَخِيهِ سَتَرَ اللَّهُ عَلَيْهِ فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ، وَاللَّهُ فِي عَوْنِ الْعَبْدِ مَا كَانَ الْعَبْدُ فِي عَوْنِ أَخِيهِ»
Ebu Hüreyre’den (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulullah (S.A.S) Buyurdular Ki: “Kim Bir Mü’minin Dünyevi Kederlerinden Birini Giderirse, Allah Da Onun Kıyamet Günü Kederlerinden Birini Giderir. Kim Bir Fakire Kolaylık Gösterirse, Allah Da Ona Dünyada Ve Ahirette Kolaylık Gösterir. Kim Bir Müslümanı(N Kusurunu) Örterse, Allah Da Dünya Ve Ahirette Onu (N Kusurunu) Örter. Kişi Kardeşinin Yardımında Olduğu Müddetçe, Allah Da Onun Yardımındadır.
Ayrıca Dinimiz İlim Öğrenmenin Önemine De İşaret Etmiştir.
عَنْ أَبِي الدَّرْدَاءِ قَالَ فَإِنِّى سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- يَقُولُ « مَنْ سَلَكَ طَرِيقًا يَطْلُبُ فِيهِ عِلْمًا سَلَكَ اللَّهُ بِهِ طَرِيقًا مِنْ طُرُقِ الْجَنَّةِ وَإِنَّ الْمَلاَئِكَةَ لَتَضَعُ أَجْنِحَتَهَا رِضًا لِطَالِبِ الْعِلْمِ وَإِنَّ الْعَالِمَ لَيَسْتَغْفِرُ لَهُ مَنْ فِى السَّمَوَاتِ وَمَنْ فِى الأَرْضِ وَالْحِيتَانُ فِى جَوْفِ الْمَاءِ وَإِنَّ فَضْلَ الْعَالِمِ عَلَى الْعَابِدِ كَفَضْلِ الْقَمَرِ لَيْلَةَ الْبَدْرِ عَلَى سَائِرِ الْكَوَاكِبِ وَإِنَّ الْعُلَمَاءَ وَرَثَةُ الأَنْبِيَاءِ وَإِنَّ الأَنْبِيَاءَ لَمْ يُوَرِّثُوا دِينَارًا وَلاَ دِرْهَمًا وَرَّثُوا الْعِلْمَ فَمَنْ أَخَذَهُ أَخَذَ بِحَظٍّ وَافِرٍ ».
Ebu Derdâ’dan (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulullah (S.A.S) Buyurdular Ki: “Bir Kimse İlim Elde Etmek Arzusuyla Bir Yola Girerse, Allah O Kişiye Cennetin Yolunu Kolaylaştırır. Muhakkak Melekler Yaptığından Hoşnut Oldukları İçin İlim Öğrenmek İsteyen Kimsenin Üzerine Kanatlarını Gererler. Göklerde Ve Yerde Bulunanlar, Hatta Suyun İçindeki Balıklar Bile Âlim Kişiye Allah’tan Mağfiret Dilerler. Âlimin Âbide Karşı Üstünlüğü, Ayın Diğer Yıldızlara Olan Üstünlüğü Gibidir. Şüphesiz Ki Âlimler, Peygamberlerin Vârisleridir. Peygamberler Altın Ve Gümüşü Miras Bırakmamışlar; Sadece İlmi Miras Bırakmışlar. O Mirası Alan Kimse, Bol Nasip Ve Kısmet Almış Olur.”
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، أَنَّهُ قَالَ: ” الدِّينُ النَّصِيحَةُ “، قُلْنَا : لِمَنْ يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟ قَالَ : ” لِلَّهِ ، وَلِكِتَابِهِ ، وَلِرَسُولِهِ ، وَلأَئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ وَعَامَّتِهِمْ “”الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ لَا يَظْلِمُهُ وَلَا يَخْذُلُهُ وَلَا يَحْقِرُهُ. الْمُؤْمِنُ مَرْآةُ أَخِيهِ ، وَالْمُؤْمِنُ أَخُو الْمُؤْمِنِ ، يَكُفُّ عَلَيْهِ ضَيْعَتَهُ ، وَيَحُوطُهُ مِنْ وَرَائِهِ
Ebu Hüreyre’den (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulullah (S.A.S) Buyurdular Ki: “Din Nasihatten (Hayır İstemekten) İbarettir!” Yanındakiler Sordu: “Kimin İçin Ey Allah’ın Resulü?” “Allah İçin, Kitabı İçin, Resulü İçin, Müslümanların İmamları Ve Hepsi İçin! Müslüman Müslümanın Kardeşidir. Ona Yardımını Kesmez, Ona Yalan Söylemez, Ona Zulmetmez. Herbiriniz, Kardeşinin Ayinesidir, Onda Bir Rahatsızlık Görürse Bunu Ondan Gidersin.”
حدثنا مسدد حدثنا سفيان عن عاصم الأحول قال سمعت أنس بن مالك يقول حالف رسول الله صلى الله عليه وسلم بين المهاجرين والأنصار في دارنا فقيل له أليس قال رسول الله صلى الله عليه وسلم لا حِلْفَ في الإسلاَمِ فقال حَالَفَ رسول الله صلى الله عليه وسلم بَيْنَ المهاجرين والأنصار في دَارنا مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلاَثًا.
Asım El-Ahvel’den Hz. Enes (R.A.)’E “Sana Resulullah (S.A.S)’In: “İslam’da Dayanışma Akdi (Hılf) Yoktur!” Dediği Ulaştı Mı?” Diye Sordum. Şu Cevabı Verdi. “Kureyş’le Ensar Arasında, Benim Evimde Dayanışma Antlaşması Yaptı.” (Ebu Davud’un Rivayetinde: “Resulullah, Bizim Evde Ensarla Muhacir Arasında İki Veya Üç Kere Dayanışma Akdi Yaptı.” Şeklindedir.
(حديث مرفوع) حَدَّثَنَا مَرْوَانُ ، حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ ، قَالَ : قَالَ أَنَسٌ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : ” اُنْصُرْ أَخَاكَ ظَالِمًا أَوْ مَظْلُومًا ” ، قِيلَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ نُصْرَتُهُ مَظْلُومًا ، فَكَيْفَ أَنْصُرُهُ ظَالِمًا ؟ ، قَالَ : ” تَمْنَعُهُ مِنَ الظُّلْمِ ، فَذَلِكَ نُصْرَتُكَ إِيَّاهُ ” .
Enes B. Malik’ten (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulullah (S.A.S) Buyurdular Ki: “Kardeşine Zalim De Olsa Mazlum Da Olsa Yardım Et.” “Mazlumsa Yardım Ederim, Zalim Nasıl Yardım Ederim?” Diye Sorulmuştu. “Onu Zulümden Alıkoyarsın, Bu Da Ona Yardımdır.” Buyurdu.
عَنْ أُمِّ الدَّرْدَاءِ عَنْ أَبِي الدَّرْدَاءِ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ مَنْ رَدَّ عَنْ عِرْضِ أَخِيهِ رَدَّ اللَّهُ عَنْ وَجْهِهِ النَّارَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ قَالَ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ
Ebu’d-Derdâ’dan (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulullah (S.A.S): “Kim Kadre-Şinın Irzını Mudafaa Ederse, Kıyamet Günü Allah, Onun Yüzünden Ateşi Çevirir.”
– وعن أَبي موسى الأشعري رضي الله عنه قَالَ: كَانَ النَّبيّ صلى الله عليه وسلم إِذَا أتاهُ طَالِبُ حَاجَةٍ أقبَلَ عَلَى جُلَسَائِهِ، فَقَالَ: «اشْفَعُوا تُؤْجَرُوا، وَيَقْضِي الله عَلَى لِسَانِ نَبِيِّهِ مَا أحبَّ». مُتَّفَقٌ عَلَيهِ.
Ebu Musa’dan (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulullah (S.A.S) , Bir İhtiyaç Taleb Eden Kimse Gelince Arkadaşlarına Yönelir Ve: “Şefaat Edin, Ecir Kazanın! Allah Da Resulünün Diliyle Dilediğine Hükmetsin!” Derdi.
عن أبي موسَى الأشعريِّ أن رسول الله قال (إنَّ من إجلاَلِ اللهِ إكرامُ ذِي الشَّيبةِ المسلمِ ، وحَاملِ القُرآنِ ؛ غيرَ الغالي فيه ، ولا الجافي عنه ، وإكْرام ذي السُّلطانِ المُقسطِ) حسنه الألباني.
Ebu Musa’dan (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Resulullah (S.A.S) Buyurdular Ki: “Şu Hususlar Da Allah’ı Büyüklemenin Birer Şubesidir: Bir Müslüman Yaşlıya İkramda Bulunmak. İçindekiyle Amel Hususunda Ölçüyü Aşmayan Ve Ondan Uzaklaşmayan Kur’an Hamiline (Hafızına) İkramda Bulunmak. Adil Olan İktidar Sahibine İkram.”
Sosyal Dayanışma İle İlgili Yunus Emrede Şiirlerinde Bizlere Şöyle Seslen-Mektedir:
Gelin Tanış Olalım
İşi Kolay Kılalım
Sevelim, Sevilelim
Dünya Kimseye Kalmaz.
4. Gayr-İ Müslimlerle (Zimmîlerle) İlgili Bazı Ayet Ve Hadisler:
Dikkat Etmemiz Gereken Haklardan Biride Din Hakkıdır. Hangi Dine İnanıyorsa İnansın Hangi Farklı Görüşleri Benimserse Benimsesin Hiçbir İnsan İnandığı Bir Dinden Diğerine Geçmeye Zorlanamaz. Kur’an-I Kerim Bu Hususu Bize Şöyle Hatırlatır.
A) Konuyla İlgili Bazı Ayetler :
لَٓا اِكْرَاهَ فِي الدّ۪ينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّۚ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۗ لَا انْفِصَامَ لَهَاۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ.
256 -Dinde Zorlama Yoktur. Çünkü Doğruluk, Sapıklıktan Ayırd Edilmiştir. Artık Her Kim Tâğutu İnkar Edip, Allah’a İnanırsa, Sağlam Bir Kulpa Yapışmıştır Ki, O Hiçbir Zaman Kopmaz. Allah, Her Şeyi İşitir Ve Bilir.”
لَا يَنْهٰيكُمُ اللّٰهُ عَنِ الَّذ۪ينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِي الدّ۪ينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ اَنْ تَبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُٓوا اِلَيْهِمْۜ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُقْسِط۪ينَ ﴿8﴾ اِنَّمَا يَنْهٰيكُمُ اللّٰهُ عَنِ الَّذ۪ينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدّ۪ينِ وَاَخْرَجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلٰٓى اِخْرَاجِكُمْ اَنْ تَوَلَّوْهُمْۚ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
“8- Allah Sizi, Din Hakkında Sizinle Savaşmayan Ve Sizi Yurtlarınızdan Çıkarmayan Kimselere İyilik Etmekten, Onlara Adaletli Davranmaktan Men Etmez. Çünkü Allah Adalet Yapanları Sever.
9 – Allah Sizi, Ancak Sizinle Din Hakkında Savaşan, Sizi Yurtlarınızdan Çıkaran Ve Çıkarılmanız İçin Yardım Eden Kimselere Dost Olmaktan Men Eder. Kim Onlarla Dost Olursa İşte Zalimler Onlardır.”
وَاِنْ اَحَدٌ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ اسْتَجَارَكَ فَاَجِرْهُ حَتّٰى يَسْمَعَ كَلَامَ اللّٰهِ ثُمَّ اَبْلِغْهُ مَاْمَنَهُۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْلَمُونَ۟.
6 – Eğer Müşriklerden Biri Aman Dilerse, Ona Aman Ver. Ta Ki, Allah’ın Kelâmını Dinlesin. Sonra Onu Güvenlik İçinde Olduğu Yere Kadar Gönder. Çünkü Bunlar Gerçekten De Bilgisiz Bir Kavimdirler.
Yüce Allah (C.C.) Bu Konuda Şöyle Buyurmuştur:
سَتَجِدُونَ اٰخَر۪ينَ يُر۪يدُونَ اَنْ يَاْمَنُوكُمْ وَيَاْمَنُوا قَوْمَهُمْۜ كُلَّمَا رُدُّٓوا اِلَى الْفِتْنَةِ اُرْكِسُوا ف۪يهَاۚ فَاِنْ لَمْ يَعْتَزِلُوكُمْ وَيُلْقُٓوا اِلَيْكُمُ السَّلَمَ وَيَكُفُّٓوا اَيْدِيَهُمْ فَخُذُوهُمْ وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْۜ وَاُو۬لٰٓئِكُمْ جَعَلْنَا لَكُمْ عَلَيْهِمْ سُلْطَانًا مُب۪ينًا۟
“ -Diğer Birtakım Kimseleri De Bulacaksınız Ki; Hem Sizden Emin Olmak, Hem De Kavimlerinden Emin Olmak İsterler. Fitne İçin Her Davet Olunuşlarında Onun İçine Baş Aşağı Dalarlar. Eğer Bunlar Sizden Çekinmezlerse, Kendilerini Bulduğunuz Yerde Yakalayın Ve Öldürün. İşte Bunlar Aleyhinde Size Açık Bir Ferman Verdik.”
اَلَّذ۪ينَ اُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ بِغَيْرِ حَقٍّ اِلَّٓا اَنْ يَقُولُوا رَبُّنَا اللّٰهُۜ وَلَوْلَا دَفْعُ اللّٰهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَهُدِّمَتْ صَوَامِعُ وَبِيَعٌ وَصَلَوَاتٌ وَمَسَاجِدُ يُذْكَرُ ف۪يهَا اسْمُ اللّٰهِ كَث۪يرًاۜ وَلَيَنْصُرَنَّ اللّٰهُ مَنْ يَنْصُرُهُۜ اِنَّ اللّٰهَ لَقَوِيٌّ عَز۪يزٌ.
40 – Onlar “Rabbimiz Allah’tır” Demelerinden Başka Bir Sebep Olmaksızın Haksız Yere Yurtlarından Çıkarıldılar. Eğer Allah İnsanların Bir Kısmını Bir Kısmı İle Defetmeseydi Manastırlar, Kiliseler, Havralar Ve İçinde Allah’ın Adı Çok Anılan Mescidler Elbette Yıkılırdı. Şüphesiz Allah Kendi (Dini) Ne Yardım Edene Yardım Edecektir. Şüphesiz Allah Çok Güçlüdür, Çok İzetlidir (Her Şeye Galiptir).”
اِلَّا الَّذ۪ينَ يَصِلُونَ اِلٰى قَوْمٍ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُمْ م۪يثَاقٌ اَوْ جَٓاؤُ۫كُمْ حَصِرَتْ صُدُورُهُمْ اَنْ يُقَاتِلُوكُمْ اَوْ يُقَاتِلُوا قَوْمَهُمْۜ وَلَوْ شَٓاءَ اللّٰهُ لَسَلَّطَهُمْ عَلَيْكُمْ فَلَقَاتَلُوكُمْۚ فَاِنِ اعْتَزَلُوكُمْ فَلَمْ يُقَاتِلُوكُمْ وَاَلْقَوْا اِلَيْكُمُ السَّلَمَۙ فَمَا جَعَلَ اللّٰهُ لَكُمْ عَلَيْهِمْ سَب۪يلًا
“ -Ancak O Kimselere Dokunmayın Ki, Sizinle Aralarında Anlaşma Olan Bir Kavme Sığınmış Bulunurlar. Yahut Ne Sizinle, Ne De Kendi Kavimleriyle Savaşmayı Gönüllerine Sığdıramayıp Tarafsız Olarak Size Gelmişlerdir. Eğer Allah Dileseydi, Onları Size Musallat Kılardı, Onlar Da Sizinle Savaşırlardı. Eğer Onlar Sizden Uzak Dururlar, Sizinle Savaşmayıp Size Barış Teklif Ederlerse, Allah, Sizin İçin Onlar Aleyhine Bir Yol Vermemiştir.”
B) Konuyla İlgili Bazı Hadisler
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : أَلَا مَنْ قَتَلَ نَفْسًا مُعَاهِدًا لَهُ ذِمَّةُ اللَّهِ وَذِمَّةُ رَسُولِهِ فَقَدْ أَخْفَرَ بِذِمَّةِ اللَّهِ فَلَا يُرَحْ رَائِحَةَ الْجَنَّةِ وَإِنَّ رِيحَهَا لَيُوجَدُ مِنْ مَسِيرَةِ سَبْعِينَ خَرِيفًا.
Ebû Hüreyre’den (R.A.) Peygamberimiz (S.A.S.) Şöyle Buyurmuştur: “Bir Zimmîyi (Sorumluluk Altına Alınan Kişi) Haksız Yere Öldüren Cennetin Kokusunu Duyamaz. Halbuki Onun Kokusunu Kırk Yıllık Yoldan Duyulabilir.”
حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ الْمَهْرِيُّ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ حَدَّثَنِي أَبُو صَخْرٍ الْمَدِينِيُّ أَنَّ صَفْوَانَ بْنَ سُلَيْمٍ أَخْبَرَهُ عَنْ عِدَّةٍ مِنْ أَبْنَاءِ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ آبَائِهِمْ دِنْيَةً عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : أَلَا مَنْ ظَلَمَ مُعَاهِدًا أَوْ انْتَقَصَهُ أَوْ كَلَّفَهُ فَوْقَ طَاقَتِهِ أَوْ أَخَذَ مِنْهُ شَيْئًا بِغَيْرِ طِيبِ نَفْسٍ فَأَنَا حَجِيجُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ .
Safvân B. Selim’den (R.A.) Rivâyet Edildiğine Göre Peygamberimiz (S.A.S.) Şöyle Buyurmuştur : “Kim Bir Muahide/Zımmîye Zulmeder Veya Gücünün Üstünde Bir İş Yükler Ya Da Zorla Ondan Bir Şey Alırsa Kıyamet Günü Ben Onun Hasmıyım.”
أَلاَ مَنْ ظَلَمَ مُعَاهِدًا أو كَلَّفَهُ فَوْقَ طَاقَتِهِ فأنَا خَصْمُهُ يَومَ القِيَامَةِ.
Peygamberimiz (S.A.S.), Başka Bir Hadiste Şöyle Buyurmuştur : “Kim Bir Zimmiye Zulmetse Veya Gücünün Üstünde Bir Mükellefiyet Yüklese, Ben Onun Hasmıyım.”
Zimmîler, Allah’ın Zimmeti Altında Oldukları İçin Zimmî Denmiştir. Bu Konuda Peygamberimiz (Sav)’İn Şöyle Dediği Rivayet Edilmiştir:
قال رسول الله صلى الله عليهِ وسلّم : مَنْ آذَى ذِمِّيًّا ( وليس فيه مُعَاهِدًا ! ) فأنا خَصْمُهُ ، ومَن كنتُ خَصْمُهُ خصمتُه يوم القِيَامَةِ.
Peygamberimiz (S.A.S.), Konuyla İlgili Başka Bir Hadiste Şöyle Buyurmuş-Tur : “Kim Bir Zimmîye Eziyet Ederse Ben Onun Davacısıyım. Ben Kime (Bu Dünyada) Davacı Olursam, Kıyamet Gününde De Davacı Olurum.”
قال رسول الله محمد صل الله عليه وعلى آله وصحبة وسلم يوصي الجيش في غزوة مؤته: «أوصيكم بتقوى الله وبمن معكم من المسلمين خيراً، إغزوا باسم الله تقاتلون في سبيل الله من كفر بالله، لا تغدروا ولا تغلوا ولا تقتلوا وليداً ولا امرأة ولا كبيراً فانياً ولا منعزلاً بصومعة ولا تقربوا نخلاً ولا تقطعوا شجراً ولا تهدموا بناءً».
Resulullah (S.A.S.) Ordusunu Savaşa Gönderirken Şöyle Tembih Ederdi: “Allah Adına Çıkınız. Çünkü Siz Allah Yolunda Savaşıyorsunuz, Zulmetmeyiniz. İnsanların Organlarını Kesmek Suretiyle İşkence Yapmayınız. Çocukları, Manastırlarda Oturan Din Adamlarını Öldürme-Yiniz.”
Cüheyneli Bir Adamın Rivâyet Ettiğine Göre Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Şöyle Buyurdu:
“Olur Ki Siz Bir Toplumla Savaşırsınız. Canlarını Ve Çocuklarını Kurtarmak İçin Sizinle Malları İle Barışa Kalkışırlar. Bunun Üzerine Onlara İlişmez Ve Barış Yaparsınız İşte Bundan Sonra Onlara Saldırmanız Sözleşmede Yazılanlar Dışında Bir Şey Almanız Da Doğru Olmaz.”
Peygamberimiz (S.A.S.), Bir Yahudiden 30 Dinar Borç Almıştı. Yahudi Borç Vadesinin Bitmesine Daha Bir Gün Varken Peygamberimiz’in (S.A.S.) Yanına Gelip: Ey Muhammed! Hakkımı Öde! Zaten Siz Abulmuttalib Oğulları Borcunuzun Vaktini Geçirir, Uzatır Durursunuz! Dedi.
Hz. Ömer (R.A.) Ona : “ Ey Habis Yahudi! Vallahi, Eğer Resulüllah’ın Evinde Olmasaydın, Gözünü Patlatırdım” Dedi.
Peygamberimiz (S.A.S.), Hz. Ömer’e: “ Allah Seni Yarlıgasın Ey Hafs’ın Babası! Biz, Senden Bu Davranıştan Başkasını Beklerdik: Sen Bana Borcumu Güzellikle Ödememi Söyleyecek, Ona Da, Hakkının Tahsilinde Yardımcı Olmakla Birlikte, Alacağını İsterken Daha Nazik Davranmasını Tavsiye Edecektin!?” Buyurdu.
Peygamberimiz (S.A.S.)’İn Bu Derece Uysal Ve Yumuşak Davranışı, Yahudinin Peygamberimiz (S.A.S.)’İn Yumuşak Huyluluğu Hakkında Tevrat’tan Edinmiş Olduğu Bilgiyi Azaltmadı, Artırdı. Peygamberimiz (S..A.S.), Yahudiye: “Ey Yahudi! Senin Bendeki Alacağının Müddeti Ancak Yarın Sabah Dolacaktır!” Buyurduktan Sonra, Hz. Ömer’e :
“Ey Hafs’ın Babası! Onunla Birlikte Bahçeye Git! Beğenirse, Ona Şu Kadar Sa’ Hurma Ver Ve Hakkından Biraz Fazla Da Ver. Verirken, “Sana Şu Kadar Da Fazla Veriyorum’ De! Razı Olmazsa, Ona Bahçeden Şu Kadar Daha Ver!” Buyurdu.
Yahudi Bahçeye Gidip (Hurmaları) Gördü Ve (Onları) Beğendi.
Hz. Ömer Ona Peygamberimiz (S.A.S.)’İn Dediği Kadar Hurma Verdi. Emir Buyurulan Fazlayı Da Ödedi.
Yahudi, Hurmaları Teslim Alınca: “ Ben Şehadet Ederim Ki; Allah’tan Başka Hiçbir İlah Yoktur! Muhamed De Allah’ın Resûlüdür!” Dedikten Ve Peygamberimiz Aleyhisselâmın Bütün Sıfatlarıyla Ve Özellikle Hilm (Yumuşak Davranma) Sıfatıyla Tavsif Buyurulduğunu Gördüğünü Ve Sırf Bunu Anlamak İçin Ona Bu Şekilde Davrandığını Açıkladıktan Sonra, Hz. Ömer’e: “ Sen Şahit Ol Ki; Bu Hurma İle Birlikte, Malımın Bir Kısmını Müslümanların Yoksullarından Bir Kısmına Bağışladım” Dedi.
Yüz Yaşlarında Bulunan Tek İhtiyar Dışında, Bütün Ev Halkıyla Birlikte Müslüman Oldu.
Nitekim Sevgili Peygamberimiz Hiçbir Zaman Zorla İnsanları İslam Dinine Sokmak İçin Çaba Göstermemiş Ve Yüce Ecdadımızda Hiçbir Zaman İnsanları Dinlerinden Dolayı Baskı Altına Almamıştır. Bu Sebeple Bugün Gerçekleştirilen Din Hakları İhlalinin Temel Nedeni Asla İslam Dini Olamaz. Aynı Toplumda Yaşadığımız İnsanlara Karşı Haset, Kin, Düşmanlık Gibi Dinimizin Yasakladığı Çirkin Davranışları Bir Tarafa Bırakmalı, Merhamet, Şefkat, Muhabbet, Dostluk Gibi Güzel Davranışları Yaşantımızın Bir Parçası Haline Getirmeliyiz. Çünkü Müslüman, Başkalarının Hakkına Saygı Gösteren Ve İnsanlara Zarar Verecek Davranışlardan Sakınan Kimsedir.
İslam Dini, Müslümanlardan Güvence Alan Gayr-İ Müslimlerin De Canlarını, Mallarını, İnançlarını Ve Irzlarını Koruma Altına Almıştır.
5. Askerliğin, Nöbet Tutmanın Ve Şehitlikle İlgili Bazı Ayet Ve Hadisler:
A) Konuyla İlgli Bazı Ayetler.
Dinimize Göre Yurdumuzu, Canımızı, Malımızı Ve Irzımızı Korumak İçin Düşmanlara Karşı Her Türlü Silahı Üretmemiz Gerekir:
وَاَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ وَمِنْ رِبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِه۪ عَدُوَّ اللّٰهِ وَعَدُوَّكُمْ وَاٰخَر۪ينَ مِنْ دُونِهِمْۚ لَا تَعْلَمُونَهُمْۚ اَللّٰهُ يَعْلَمُهُمْۜ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ يُوَفَّ اِلَيْكُمْ وَاَنْتُمْ لَا تُظْلَمُونَ ﴿60﴾ وَاِنْ جَنَحُوا لِلسَّلْمِ فَاجْنَحْ لَهَا وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ ﴿61﴾
60- Siz De Gücünüzün Yettiği Kadar Onlara Karşı Her Çeşitten Kuvvet Biriktirin Ve Cihad İçin Atlar Hazırlayın Ki, Onlarla Hem Allah’ın Düşmanlarını, Hem De Kendi Düşmanlarınızı, Ayrıca Allah’ın Bilip De Sizin Bilmediğiniz Daha Başkalarını Korkutasınız. Allah Yolunda Her Ne Harcarsanız Onun Sevabı Size Eksiksiz Ödenir Ve Asla Haksızlığa Uğratıl-Mazsınız.
61 -Eğer Onlar Barıştan Yana Olurlarsa, Sen De Barıştan Yana Ol! Ve Allah’a Güven. Çünkü İşiten Ve Bilen O’dur.”.
وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَ ﴿154﴾
154 – Allah Yolunda Öldürülenlere “Ölüler” Demeyin. Hayır, Onlar Diridirler. Fakat Siz Sezemezsiniz.”
وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذ۪ينَ قُتِلُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتًاۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَۙ ﴿169﴾ فَرِح۪ينَ بِمَٓا اٰتٰيهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِه۪ۙ وَيَسْتَبْشِرُونَ بِالَّذ۪ينَ لَمْ يَلْحَقُوا بِهِمْ مِنْ خَلْفِهِمْۙ اَلَّا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۢ.
169 – Allah Yolunda Öldürülenleri Sakın Ölüler Sanma. Bilakis Onlar Diridirler, Rab’leri Katında Rızıklanmaktadırlar.
170 – Allah’ın Lütfundan Verdiği Nimetle Sevinçlidirler. Arkalarından Kendilerine Ulaşamayan Kimselere De Hiç Bir Korku Olmayacağını Ve Üzülmeyeceklerini Müjdelemek İsterler.”
B) Konuyla İlgli Bazı Hadisler.
Sehl Radıyallahu Anh’dan Rivâyet Edildiğine Göre Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Şöyle Buyurdu:
عن سهل بن سعد رضي الله عنه : أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال : رِبَاطُ يَوْمٍ فِي سَبِيلِ اللَّهِ خَيْرٌ مِنْ الدُّنْيَا وَمَا عَلَيْهَا …
“Allah Yolunda Bir Gün Hudut Nöbeti Tutmak, Dünyadan Ve Üzerindeki Şeylerden Daha Hayırlıdır…”
Zeyd B. Hâlid Radıyallahu Anh’dan Rivâyet Edildiğine Göre Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Şöyle Buyurmuş:
مَنْ جَهّزَ غَازِياً في سَبِيلِ الله فقد غَزَا، وَمَنْ خَلَفَ غَازِياً في أهْلِهِ فَقَدْ غَزَا
“Kim Allah Yolunda Cihada Gidecek Bir Gaziyi Donatır, Cihad İçin Gerekli Olan İhtiyaçlarını Karşılarsa, Bizzat Kendisi Cihada Gitmiş Gibi Sevap Kazanır. Kim Cihada Giden Gazinin Arkada Bıraktığı Ailesine Güzelce Bakıp Onların İhtiyaçlarını Karşılarsa, O Da Bizzat Cihad Yapmış Gibi Sevap Kazanır. ”
Enes Radıyallahu Anh’dan Rivâyet Edildiğine Göre Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Şöyle Buyurmuştur:
عَنْ قَتَادَةَ قَالَ سَمِعْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ يُحَدِّثُ عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهم عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ مَا مِنْ أَحَدٍ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ يُحِبُّ أَنْ يَرْجِعَ إِلَى الدُّنْيَا وَأَنَّ لَهُ مَا عَلَى الْأَرْضِ مِنْ شَيْءٍ غَيْرُ الشَّهِيدِ فَإِنَّهُ يَتَمَنَّى أَنْ يَرْجِعَ فَيُقْتَلَ عَشْرَ مَرَّاتٍ لِمَا يَرَى مِنَ الْكَرَامَةِ . (صحيح مسلم)
” Cennet’ E Giren Hiç Kimse Dünyaya Geri Dönmek İstemez. Yeryüzünde Bulunan Her Şey Orada Da Vardır. Ancak Şehîd Şehîdlik Mertebesinin Yüksekliğini Gördüğü İçin Dünyaya On Kere Dönüp Her Seferinde Öldürülüp Şehîd Düşmeyi İsteyecek-Tir.”
Süleym’den (R.A) Rivâyet Edildiğine Göre Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Şöyle Buyurmuştur:
سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: «مَنْ كَانَ بَيْنَهُ وَبَيْنَ قَوْمٍ عَهْدٌ فَلَا يَشُدُّ عُقْدَةً وَلَا يَحُلُّهَا حَتَّى يَنْقَضِيَ أَمَدُهَا أَوْ يَنْبِذَ إِلَيْهِمْ عَلَى سَوَاءٍ» فَرَجَعَ مُعَاوِيَةُ بالناسِ”.
“Bir Kimsenin Bir Toplumla Arasında Bir Antlaşma Olursa Süre Bitinceye Dek Ya Da Karşı Taraf Antlaşmayı Bozuncaya Kadar Antlaşma Düğümünü Ne Sıksın Ne De Çözsün.”
Ebû Saîd Radıyallahu Anhden Rivâyet Edildiğine Göre Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Şöyle Buyurmuştur:
عَنْ أَبِى سَعِيدٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« لِكُلِّ غَادِرٍ لِوَاءٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يُرْفَعُ لَهُ بِقَدْرِ غَدْرَتِهِ أَلاَ وَلاَ غَادِرَ أَعْظَمُ غَدْرًا مِنْ أَمِيرِ عَامَّةٍ ». رَوَاهُ مُسْلِمٌ.
“Kıyamet Gününde Verdiği Sözde Durmayan Ve Ahdini Bozan Her Kişinin Vefasızlık Ve Döneklik Derecesi Kadar Yükseltilecek Olan Bir Bayrağı Vardır. Haberiniz Olsun Ki Sözünde Durmayan Genel Yönetici Kadar Dönek Olan Hiç Kimse Yoktur.”
عبد الله بن عبد الرحمن بن أبي حسين أن رسول الله -صلى الله عليه وسلم- قال : « إن الله ليُدخِلُ بالسَّهم الواحد ثلاثة الجنّةَ صانِعَهُ يَحتَسبُ في صنعته الخير ، والراميَ به، والمُمدَّ به ، وقال : ارمُوا واركَبُوا ، ولأن ترموا أحبُّ إليَّ من أن تركبوا ، كلُّ ما يَلهُو به الرجل المسلم باطل ، إلا رمْيه بقوسه ، وتأديبه فرسَه ، وملاعبته أهلَه ، فإنهن من الحق ». أخرجه الترمذي هكذا مرسلا.
Abdullah B. Abdurrahman B Ebi’l-Hüseyn Radıyallahu Anh’dan Rivâyet Edildiğine Göre Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi Ve Sellem Şöyle Buyurmuştur:
“Allah Tek Bir Ok Sebebiyle Tam Üç Kişiyi Cennete Koyar: Sevap Umarak Onu Yapanı Onu Kullanıp Atanı Ve Atana Yardım Edeni, Atın Ve Ata Binin! Bence Atış Yapmanız Ata Binmenizden Daha Sevimli Ve İyidir. Her Eğlence Boştur. Övgüye Lâyık Olan Oyunlar İse Üç Tanedir: Kişinin Atını Eğitmesi, Hanımıyla Oynaşması, Yay Çekip Ok Atması Ve Sonra Atılan Okları Toplaması. Çünkü Bunlar Haktandır. Kim Öğrendikten Sonra Atışı Bırakırsa, Bir Nimeti Terketmiş Olur”
Sonuç :
Özetle Diyebiliriz Ki; İslam Dini Birlik Ve Beraberliğe Çok Büyük Önem Vermiştir. Öncelikle İnsanlar Arasındaki Kardeşliğe, Fikir Hürriyetine, Dil Ve Kültür Serbestliğine Aile Fertleri Arasındaki Sosyal İlişkilerle; Komşular Arasındaki Sosyal İlişkilere; Zimmî Hukukuna Riâyet Etmeye, İslam Ülkesinde Yaşayan Gayr-İ Müslimlerin (Zimmîlerin) Can, Mal, Irz Ve İnanç Hürriyetlerini Korumaya Önem Vermiştir. Ayrıca Gerektiğinde Yurdu, Irzı, Dini Ve Malı Korumak İçin Cihadın Gerekliliğine Ve Şehitlerin Derecelerinin Üstünlüğüne İşaret Etmiştir.
Dinimiz, Sosyal Güvenliği Sağlamak İçin Çok Sayıda Tedbirler Almıştır : Zekât, Öşür, Fitre, Kurban, Keffâret, Diyet, Nafaka, Mevlid, İftar Yemekleri, İmârethâne, Aşevleri, Vakıf Vs. Gibi Bağlayıcı Tasadduk Ve İnfak Yollarıyla, Köklü Çözümler Getirmiştir.
Ayrıca Dinimiz, Bireylerin Sağlığına Zararlı Olan Ve Toplumun Huzurunu Bozan Çok Sayıda Zararlı Şeyleri Yasaklamıştır: Örneğin Adam Öldürme, Bölünüp Parçalanmaya Ve Fitne Ve Fesada Sebep Olan Yalan, Gıybet, Koğuculuk, İftira, Haset, Rüşvet, Kayırma, Zulüm Etmeyi, İçki, Kumar, Zina, Fâiz, Alaya Almak, İki Yüzlülük, Koğuculuk Su-İ Zan, Kibir, Bencillik Vb. Çirkin Ahlakî Davranışları, Müslümanalrın Birbiriyle Savaşmalarını, Ana-Babaya İsyân V.S. Gibi Kötülükleri Yasaklamıştır.
B İ B L İ Y O G R A F Y A
Kurân-I Kerîm.
‘Abdülbakî, Muhammed Fuâd, El-Mu’cemü’l-Müfehres Li Elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerîm, İstanbul, 1984.
‘Aclûnî, İsmail B. Muhammed, Keşfu’l-Hafâ’, I-II, (Nşr. Ahmed El-Kelâş), Beyrut, 1985.
Ahmed B. Hanbel, Müsned, I-VI, Beyrut, 1985.
Ahmet Özer; “Gayr-İ Müslim” DİA, XIII, İstanbul, 1996.
Baltacı Cahit, İslam Medeniyet Tarihi, İstanbul, 2006.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Kilise Defterleri, Kamame Defteri, No: 8.
Belâzûrî, Ahmed B. Yahya El-Bağdâdî, Futûhu’l-Büldân, I-II, Kahire, 1319/1901.
Beyhakî, Ebû Bekr Ahmed El-Hüseynî, Es-Sünenü’l-Kübrâ, I-X, Beyrut, 1355/1936.
Buhârî, Muhammed B. İsmail, El-Câmi’u’sahîh, I-VII, Beyrut, 1419/1990.
__________, El-Edebu’l-Müfred, (Thk. Muhammed Abdulkâdir ‘Atâ), Beyrut, 1990.
Ed-Dârekutnî, Ali B. Ömer, Sünen, I-Iv, (Thk. Seyyid Abdullah Hâşim El-Yemânî El-Medenî), Kahire, 1966.
Ebu-L A’la-El-Mevdudi, İslamda Devlet Nizamı, Hilal Yayınları, 1967.
Ed-Dârimî, Ebu Muhammed Abdillah B. Abdirrahman, Sünenü’d-Dârimî, I-II, İstanbul, 1984.
Ebû Dâvûd, Süleymân B. Eş’as Es-Sicistânî, Sünen, I-IV, İstanbul, 1981.
Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, İstanbul, 2011.
Ebu Yusuf, Kitabu’l-Harac, Matbaatu’s Selefiye, 1397 H. Kahire, S.135.
Fahreddin-İ Razi, Et-Tefsiru’l-Kebir, ……
Gazzâlî, İhyau ‘Ulûmü’d-Din, I-VI, Beyrut, 1975.
El-Hakim, Ebû Abdillâh Muhammed B. ‘Abdillah En-Neysâburî, El-Müstedrek Ala’s-Sahîhayn, I-IV, Beyrut, 1335/1908
Heysemî, …….
Hamidullah, Muhammed, İslam Peygamberi, ………….
Hamidullah, Muhammed, El-Vesâiku’s-Siyâsiyye,………
Hasan İbrahim Hasan, İslam Tarihi, (Trc. İsmail Yiğit Ve Diğerleri) İstanbul, ………
İbnul Esir, İslam Tarihi (El-Kamil Fi’t-Tarih), …………….
İbn Hişam, Ebu Muhammed Abdulmelik, (V.218/834), Es-Siretü’n-Nebeviyye, Daru’t-Turasi’l-Arabiyye, Beyrut, 1396/1971,
İbnu’l-Kesîr, El-Bidâye Ve’n-Nihâye Fi’t- Târih, Beyrut, ……,
İbn Kesir, Es-Sire, …………
İbnu Sa’d, Et-Tabakâtu’l-Kübrâ, I-VIII, Beyrut, 1388/1968..
İlber Ortaylı; “Osmanlı İmparatorluğunda Millet Sistemi” Türkler, ……….
İslam Ansiklopedisi; “Zimmet” Maddesi, XIII, İstanbul 1993,
Kehhâle, Ömmer Rıza, A’lâmunnisâ, I- IV, Beyrut, 1402/1982.
Karal, E. Ziya, Osmanlı Tarihi, I- VIII, İstanbul, 1995.
Kurtubî, Ebu Abdillah Muhammed B. Ahmed El-Ensârî, El-Câmi’ Li Ahkâmi’l-Kur’ân, I-XVIII, Beyrut, 1405/1985.
El-Makarrî, Ahmed B. Muhammed Et-Tilimsânî, Nefhu’t-Tîb Min Gusni’l-Endelüs Er-Ratîb, I-X, Mısır, 1949.
Mehmet Âkif Köksal, İslam Tarihi, …………
Meydan Larrousse, I-XXVIII, İstanbul, 1969.
Mümtaz AYDIN, Sızıntı, Aralık 2003 Yıl : 25 Sayı :299;
Müslim B. Haccâc El-Kuşeyrî, Sahih-İ Müslim, Beyrut, 1986.
Nejat Göyünç; “Osmanlı İmparatorluğunda Ermeniler” Türkler, Ankara, 2002
En- Nevevî, Ebu Zekeriya, Yahya B. Şeref, El-Minhâc Şerhu’l-Müslim, I- XVIII, Beyrut, 1987.
Orhan Atalay, Doğu Batı Kaynaklarında Birlikte Yaşama, ………..
Râğib Es-Sercânî, El-Mevsû’atü’l-Müyessere Fî Târîhi’l-İslâm, Yedinci Baskı, Ebril, 2007,
Serahsî, Siyer, ………………
Taberi, Ebû Ca’fer Muhammed B. Cerîr, Târîhu’l-Umem Ve’l_Mulûk, Beyrut, 2012.
Et-Tirmizî, Ebû İsa Muhammed B. İsa, Sünenü’t-Tirmizî, I-VIII, Beyrut, 1985.
Türk Ansiklopedisi, I- XX, Ankara, 1974.
Ufuk Gülsoy, “Cizyeden Vatandaşlığa; Osmanlı Gayr-İ Müslimlerinin Askerlik Serüveni” Türkler, …………….
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, VIII, İstanbul, 1974.
Ünlü, Nuri, İslam Tarihi, MİFAV., İstanbul, …….
Vâkıdi, El-Meğâzî, …………….
Yurdagül Mehmetoğlu, Tanzimat Sonrasında Okuldu Din Eğitimi, İstanbul, 1998.
Yusuf Ziya Keskin, Nebevi Hoşgörü, ………….
Zehebî, Siyerü A’lâmi’n-Nübelâ, I-XXV, Beyrut, 1985.
Ziriklî, Hayreddin, El-A’lâm, I-VIII, Beyrut, 1985.
Ziya Kazıcı, “Osmanlılarda Hoşgörü” Türkler, …………..