Antik zamanda insanlar takvim yıllarını saymaya her yeni kralın taç giymesiyle yeniden başlarlardı. Batı dünyasında Hristiyanlık ön plana çıktığında da, benzer biçimde tarihi kendi “kral”ının doğuşundan başlatmış, daha sonra Gregoryen takvimine geçmiştir.
Böylece tarih, İÖ ve İS, yani İsa’nın (kralın) dünyaya gelmesinden önce ve “kralın zamanı” olarak ikiye bölünmüştür. Yahudilik, tarihin bu çizgiyle bölünmesine izin veremezdi; evrenin tarihini Avraam ya da Moşe’nin doğumunu bir dayanak noktası yapmak için dahi bölmeye yeltenmemiştir. Bu yüzden Yahudi takvimi temellerini hiçbir zaman buna dayandırmaz.
Yüzyıllar boyu, Yahudiler yıllarını bir olaydan –Toplum olarak varoluşlarının temelinden – Mısır’dan Çıkışla başlatmışlardır. Sonraları, MS 70 yılında tapınağın yıkılmasıyla, bu şiddetli olay bir süre başlangıç tarihi olarak Çıkış’ın yerini almıştır.
Yalnızca tek bir olay tarihin başlangıcını belirleyebilecektir: tarihin gerçek başlangıcı. Yahudilik, yılları evrensel bir ölçeği – evrenin yaradılışını – temel alarak saymaya karar vermiştir. Fakat dünya tam olarak kaç yaşında?
En gelişmiş teknolojilere ve en kesin ölçüm aletlerine sahip bilim adamları bile ancak bir konuda emin olabiliyorlar, o da bu konuda hiçbir kesinliğin olamayacağı. Bilgelerin yılları saymasının tek yolu, kutsal kitaptaki yaratılışın hesabını kullanmaktır.
Bundan dolayı, İbranilerde 5751 tarihi, Tora’daki sayıma göre Tanrı’nın dünya üzerinde 5751 yıllık hakimiyetini ve bunun zamandan bağımsız önemini ifade eder.
Fakat bu bir sorunu ortaya çıkartmıştır: Yahudiler yaşadıkları her yerde bir azınlık konumundaydılar ve tarihi kendi görüşlerine göre kullanamıyorlardı, büyük çoğunluğun bu genel ve yasal uygulama konusunda farklılaştığı yabancı bir dünyada yaşıyorlardı. Yahudilerin yaşayışının bu şekilde olması yüzünden, tüm dünyanın, insanoğlunun günlük yaşamına temel oluşturan zamanı, nasıl kullandığını gözardı edemezlerdi. Yahudilik “bu dünyadan” olmasa bile (yani idealde bu yaşadığımız dünyayı aşmak için çabalasa da) oldukça “bu dünyanın içinde”dir, bu sebeple de, Yahudi toplumu ,dünyevi takvimini global kullanıma uydurmak ihtiyacını hissetmiştir.
Sonuçta, dünyevi yaşamını diğer “milletlerin” yaşamlarına göre düzenlemek ve takvimini Gregoryen takvimle aynı şekilde bölmek zorunda kalmıştır.
Bununla beraber, dünyevi hayat için yapılan uyarlamalar ne olurlarsa olsunlar, Yahudi dini takvimi evrensel ölçek kullanmaya, yani yılları yaratılıştan itibaren saymaya devam etmektedir.
Yahudiler, dini yılbaşını (Roş Aşana), Tora’nın yaratılış günü olarak belirlediği gün kutlarlar. Tora’daki hesaplamaya göre İbrani ayı Tişri’nin ilk günü, genellikle Eylül sonlarına denk gelir.
Böylece tarih, İÖ ve İS, yani İsa’nın (kralın) dünyaya gelmesinden önce ve “kralın zamanı” olarak ikiye bölünmüştür. Yahudilik, tarihin bu çizgiyle bölünmesine izin veremezdi; evrenin tarihini Avraam ya da Moşe’nin doğumunu bir dayanak noktası yapmak için dahi bölmeye yeltenmemiştir. Bu yüzden Yahudi takvimi temellerini hiçbir zaman buna dayandırmaz.
Yüzyıllar boyu, Yahudiler yıllarını bir olaydan –Toplum olarak varoluşlarının temelinden – Mısır’dan Çıkışla başlatmışlardır. Sonraları, MS 70 yılında tapınağın yıkılmasıyla, bu şiddetli olay bir süre başlangıç tarihi olarak Çıkış’ın yerini almıştır.
Yalnızca tek bir olay tarihin başlangıcını belirleyebilecektir: tarihin gerçek başlangıcı. Yahudilik, yılları evrensel bir ölçeği – evrenin yaradılışını – temel alarak saymaya karar vermiştir. Fakat dünya tam olarak kaç yaşında?
En gelişmiş teknolojilere ve en kesin ölçüm aletlerine sahip bilim adamları bile ancak bir konuda emin olabiliyorlar, o da bu konuda hiçbir kesinliğin olamayacağı. Bilgelerin yılları saymasının tek yolu, kutsal kitaptaki yaratılışın hesabını kullanmaktır.
Bundan dolayı, İbranilerde 5751 tarihi, Tora’daki sayıma göre Tanrı’nın dünya üzerinde 5751 yıllık hakimiyetini ve bunun zamandan bağımsız önemini ifade eder.
Fakat bu bir sorunu ortaya çıkartmıştır: Yahudiler yaşadıkları her yerde bir azınlık konumundaydılar ve tarihi kendi görüşlerine göre kullanamıyorlardı, büyük çoğunluğun bu genel ve yasal uygulama konusunda farklılaştığı yabancı bir dünyada yaşıyorlardı. Yahudilerin yaşayışının bu şekilde olması yüzünden, tüm dünyanın, insanoğlunun günlük yaşamına temel oluşturan zamanı, nasıl kullandığını gözardı edemezlerdi. Yahudilik “bu dünyadan” olmasa bile (yani idealde bu yaşadığımız dünyayı aşmak için çabalasa da) oldukça “bu dünyanın içinde”dir, bu sebeple de, Yahudi toplumu ,dünyevi takvimini global kullanıma uydurmak ihtiyacını hissetmiştir.
Sonuçta, dünyevi yaşamını diğer “milletlerin” yaşamlarına göre düzenlemek ve takvimini Gregoryen takvimle aynı şekilde bölmek zorunda kalmıştır.
Bununla beraber, dünyevi hayat için yapılan uyarlamalar ne olurlarsa olsunlar, Yahudi dini takvimi evrensel ölçek kullanmaya, yani yılları yaratılıştan itibaren saymaya devam etmektedir.
Yahudiler, dini yılbaşını (Roş Aşana), Tora’nın yaratılış günü olarak belirlediği gün kutlarlar. Tora’daki hesaplamaya göre İbrani ayı Tişri’nin ilk günü, genellikle Eylül sonlarına denk gelir.