“Yüce” oldugu kabul edilen bir Tanri'nin, insanlari hem kendisine ve hem de Muhammed'e inandirmak, ya da “Yüceligini”, “Güçlülügünü” anlatmak maksadiyle, “Andiçerek” (“Yemin'ler” ederek) konusup konusmayacagi konusunda:
Kur'ân'da yazilanlara göre Tanri, tipki insanlar gibi, her vesile ile ve her is için, ya da her olay vesilesiyle yemin'ler ederek, andiçerek konusmakta! Hemen hemen hiç bir eylem ve islem yoktur ki Tanri, onu yaparken ve anlatirken, sunun bunun üzerine and içmesin! Hani sanki sözlerinin dogruluguna insanlari inandirmanin baska bir yolu yokmusda, ille yemin etmek gerekirmis gibi! Üstelik yeminlerinin pek çogunu, kendi kendisini “Tanri” olarak kabul ettirmek, kendisinden baska “Tanri” olmadigini bildirmek, kendi yüceligini ve güçlülügünü anlatabilmek, kendi niteliklerinin emsalsiz oldugunu belirtmek, Muhammed'i övmek, onu , “Peygamber'lerin” en sonuncusu ve en yücesi olarak göstermek, onun eylem ve islemlerini benimsemek gibi konularda yapar; üstelik de hiç kimselerin bilemeyecegi, çözemeyecegi sekillerde olmak üzere! Örnegin kendi yüce'ligini ve kendisinden baska “tanri” bulunmadigini anlatmak için söyle yemin eder: “Saf saf dizilenlere, toplayip sürene, zikir okuyanlara yemin ederim ki ilâhiniz birdir (Benden baska Tanri yoktur)“ (K. Sâffât, sûresi, âyet 1-4). Biraz ilerde görecegiz ki burada geçen “Saf saf dizilenlere, toplayip sürene, zikir okuyanlara...” deyimlerinden ne anlasilmak gerektigi pek bilinmez.
Tekrar edelim ki Kur'ân, Tanri'nin övünmeleriyle ve bu övünmelerini çogu kez yeminlere oturtmasiyle doludur. Kendi kendisini yücelttigi gibi, Muhammed'i yüceltmek, ahlakli ve meziyetli göstermek için de yeminler ederek konusur. Örnegin müsrik'lerin (putatapan kisilerin) Muhammed hakkinda “deli'dir” ya da “azmistir” demelerine karsi Tanri, Necm sûresi'nde söyle yemin etmekte: “Batmakta olan yildizlara andolsun ki, arkadasiniz Muhammed sapmamis ve azmamistir” (K. Necm sûresi, âyet 1-2). Görüldügü gibi Tanri batmakta olan yildizlar” üzerine yemin etmekte! Yemin ederken neden dolayi “batmakta olan yildizlari” seçmistir? belli degil!. Yine bunun gibi, Muhammed'in çok karili evliliklerini elestirenlere karsi Tanri'nin, Ra'd sûresi'nde söyle yemin ettigi yazili: “Kasem olsun ki (andolsun ki) biz senden evvel de Resûller gönderdik, onlara da hem zevceler verdik, hem zürriyet (çoluk çocuk verdik)...” (K. 13, Ra'd sûresi, âyet 38). Yorumcularin söylemesine göre Tanri'nin bu sekilde yemin etmesine sebeb, Muhammed'in sehvet düskünü oldugu hakkinda dedikodu yapanlari susturmaktir. Çünkü halktan kisiler, özellikle Hiristiyan'lar, Peygamberlerin sehevîlikle ugrasmamalari gerektigini, ve nitekim Isa'nin ve Yahya'nin kadinsiz yasadiklarini öne sürerek: “Eger Muhammed Peygamber olsa idi böyle kadinlarla mesgul olup çoluk çocuk ile ugrasir mi idi? Yahya ve Isa gibi onlardan sarfi nazar edip onlarsiz yasamasi gerekmez miydi?” seklinde konusmakta idiler. Iste güyâ Tanri, onlarin bu sekilde konusmalarini önlemek için yukardaki âyet'i göndermis, ve baska peygamberlere zevceler ve çocuklar” verdigini yeminlerle haber vermistir1.
Kur'ân'da yazilanlara göre Tanri, yeminlerini sadece kendisiyle ya da Muhammed'le ilgili olarak yapmaz, fakat her vesileyle ve her sey için yapar. Örnegin inanmis olan kimselere, Cennet'in güzel kizlarini verecegine dâir yapar; ya da “inanmayan'lari” Cehennem atesinde yakacagina dâir yapar. Daha baska bir deyimle yeminlerini, saskinlik yaratacak sekilde yapmaktan geri kalmaz. Su bakimdan ki, bâzan kendi adini zikrederek, yâni Allah'a” ya da ”Rabbi'ne” diyerek yapar; bazan Muhammed'in adi üzerine yapar; bazan “Mekke' sehri üzerine, bazan “Zeytin” üzerine, bazan “Incir” üzerine, bazan “Dag'lar” üzerine, bazan “Yildiz'lar” üzerine, bazan “Baba ve çocuklari” üzerine, bazan “Yagmur'lar, ve “Rüzgar'lar” üzerine, bazan “Yürüyen gemi'ler” üzerine, bazan “Adamlar bogazlayip can alanlar” üzerine, bazan “Kusluk vaktine”, bazan “Her seyin çiftine ve tekine”, bazan “Gelip geçen gece'ye”, bazan “Tanyeri”ne, bazan hiç kimselerin analayamayacagi seyler üzerine ve evet saymakla bitmez nice seyler üzerine yapar! Bir kaç örnek verelim:
Meryem sûresi'nde Tanri'nin, inanmayan'lari, seytanlarla birlikte toplayip cehennem'e atacagina dâir kendi adi üzerine yemin ettigi yazili: “Tanri'ya andolsun ki, Biz onlari... seytanlarla birlikte toplayacagiz; sonra da cehennemin çevresinde .... diz çöktürerek hazir bulunduracagiz hepsini.” (K. Meyem sûresi, âyet 68).
Nahl sûresi'nde Tanri, inkârci'lara karsi yine kendi adi üzerine söyle yemin etmekte: “...Allah'a andolsun ki uydurup durdugunuz seylerden elbette sorguya çekileceksiniz” (K. Nahl, 56). Meâriç sûresi'nde Tanri, hem “Dogu'lularin”, ve hem de “Bati'lilarin” Tanrisi olarak güçlü oldugunu kanitlamak maksadiyle yine kendi adi üzerine yemin etmekte: ”Dogulularin ve batililarin Rabbi'ne yemin ederim ki onlarin yerine daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz yeter...” (K. Meâriç, 40-41). Dikkat edilecegi gibi Tanri, kendi buyruklarini dinlemeyenlerin basina gelecek belâlari, ya da güçlülügünü anlatmak için kendi adi üzerine yemin etmekte sakinca görmüyor! Hani sanki kendi sözlerinin inandirici olmasini saglamak için, kendi adi üzerine yemin etmenin yararli olacagini düsünmektedir!
Tanri yeminlerini bâzan Muhammed'in üstüne yapar; örnegin:“Resulüm! ömrüne kasen olsun ki ... onlar sarhosluklari içinde ne halt ettiklerini bilmiyorlardi...” der (K. Hicr, 72).
Tanri yeminlerini bâzan Muhammed'in yasadigi Mekke sehri üzerine yapar: “Bu kente (Mekke'ye) - ki (Ey Muhammed!) bu kentte bulunyorsun- yemin ederim ki...” (K. Beled sûresi, âyet 1-4; ayrica bkz. Tîn sûresi, âyet 1-5).
Yeminlerini bâzan, Mekke kenti de dahil olmak üzere “incir”, “zeytin” ve “Sina dagi” üzerine yapar: “Incire (tin) ve zeytine andolsun ki. Sina Dagi'na anolsun ki. Bu güvenlik kente (Mekke'ye) andolsun ki, Biz insani en güzel biçimde yarattik. Sonra da onu asagilarin asagisi kildik” (K. Tin sûresi, âyet 1-5). Dikkat edilecegi gibi Tanri burada, “güzel” biçimde yarattigi insan'i “asagilarin asagisi” kildigini övünerek söylemekte, ve övünmesini, her ne hikmetse “incir”, “zeytin” ve “dag” gibi seyler üzerine yaptigi yeminlere dayatmakta!
Yeminlerini bâzan “Baba'ya ve ondan gelen çocuga” diyerek yapar; yaparkende muhtemelen Adem'i ve Adem'in soyundan gelenleri anlatmak ister: “... babaya ve ondan meydana gelen çocuga yemin ederim ki biz, insani zorluklar içinde yarattik” (K. el- Beled, 2-4)
Yeminlerini bâzan yildizlar, ya da “Batmakta olan yildizlar” üzerine yapar: “Hayir, yildizlarin yerleri üzerine yemin ederim ki...” (K. Vâkia sûresi, âyet 75; ayrica bkz. Tekvîr sûresi, âyet 15-20)); “Batmakta olan yildizlara andolsun ki, arkadasiniz Muhammed sapmamis ve azmamistir” (K. Necm sûresi, âyet 1-2).
Yeminlerini bâzan “görünen ve görünmeyen seyler” üzerine yapar: “Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, hiç süphesiz O (Kur'ân), çok serefli bir elçinin sözüdür...” (K. Hâkka, sûresi, âyet 38-40
Yeminlerini bâzan Kur'ân üzerine yapar: “... ögüt veren Kur'ân'a andolsun ki, inkâr edenler, gurur ve ayrilik içindedirler” (K. Sâd sûresi, âyet 1-2; ayrica bkz. Kâf, 1-3; ayrica bkz. Duhân sûresi, âyet 1-3; Kâf).
Yeminlerini bâzan “rüzgârlar”, “yagmur yüklü bulutlar”, “gemiler”, ve “isleri yöneten melekler” üzerine yapar: “Esip savuran rüzgârlara, yagmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemilere ve isleri yöneten meleklere andolsun ki, size söz verilen Kiyametin kopmasi süphesiz gerçektir. Ödesme günü gelecektir” (K. Zâriyât sûresi, âyet 1-6). Tanri burada, Kiyâmet'in gelecegini bildirmek için yemin etmektedir. Kiyâmet'in gelecegini bildirmek için yeminlerini bâzan, “adam bogazlayip can'lari alanlara”, “yüzüp gidenlere”, ve “yarisan'lara” yönelik olarak yaptigi da olur: “Canlari bogarak çekip alanlara andolsun. Canlari kolaylikla alanlara andolsun. Yüzüp yüzüp gidenlere andolsun. Yaristikça yarisan ve isleri yöneten meleklere andolsun ki, Kiyâmet kopacaktir” (K. Nâziât sûresi, âyet 1-5)
Yeminlerini bâzan “Kusluk vaktine” ve “gece'ye” yönelik olmak üzere yapar: “Kusluk vaktine andolsun. Sükûna erdigi zaman geceye andolsun ki ey Muhammed, Rabbi'n seni ne birakti ve ne de sana darildi” (K. 93, Duhâ sûresi, âyet 1-3). Dikkat edilecegi gibi Tanri burada, Muhammed'i hosnud etmek için yeminlerle konusmaktadir! Çünkü güyâ Muhammed, bir ise baslarken “insallah” demedigi için, onu onbes gün vahiysiz birakmistir.
Tanri yeminlerini bâzan “Nûn” ya da “Kalemle yazanlar” seklinde ne oldugu bilinemeyen seyler üzerine yapar: “Nûn, kalem ve onunla yazanlara andolsun ki ey Muhammed! Sen Rabbi'nin nimetine ugramis bir kimsesin, deli degilsin... Süphesiz sen, büyük bir ahlâka sahipsin” (K. Kalem sûresi, âyet 1-4). Bu yeminleri Tanri, Mekke'de Muhammed'i “deli” diye çagiranlari korkutmak için yapmakta! Yaparken de Muhammed'in büyük bir ahlâka” sahip oldugunu anlatmakta! Yeminlerini bâzan “Tanyeri”ne, “Kusluk vaktine”, “Zilhicce ayi'nin on gecesine”2, “Gelip geçen gece'ye”, sükûna erdiginde gece'ye”, “Her seyin çiftine ve tekine” diyerek yaptigi da olur. Örnegin Fecr sûresi'nde Tanri, söyle andiçer: “Fecre, on gece'ye , çifte ve teke, (her seyi karanligi ile) örttügü an geceye yemin ederim ki, bunlarda akil sahibi için elbette birer yemin (degeri) vardir” (K. Fecr sûresi, âyet 1-5). Tanri bu yemini, sûre'ye baslarken etmekte ve ederken de: “Bunlarin her biri... birer yemine degmez mi?” diye sormakta. Evet ama Tanri'nin “bunlar” diyerek yemin ettigi sey nedir? Kur'ân'in âyet'leri mi? Anlatilan olaylar mi? Belli degil. Ve sonra neden Tanri “Fecr'e”, ve “on gece'ye”, ve “Her seyin çiftine ve tekine” ya da “gelip geçen gece'ye” yemin etmekte, ve ederken de bizi bir takim sorularla karsi karsiya birakmakta? Örnegin “Fecr” denen sey “safak atmasi” “tan sökmesi” anlaminadir ki gece karanliginin çatladigi sabahin ilk beyazi olarak bilinir. Bununla beraber ba'zi sabahlarin (örnegin Kurban bayrami gününün fecri'nin) daha büyük özelligi bulundugu kabul edilir. Öte yandan “on gece”ye yemin ederken Tanri neyi kastetmekte? Kur'ân'da kullanilan deyim “Ve leyâli asre” dir. Hacc'in on gecesini mi? Bayram gününün onuncusuna kadar olan on gece mi? Ramazan'i izleyen on gece mi? Muharrem ayi'nin on gecesi mi? Ote yandan Tanri bir de “çifte ve teke” yemin etmekte? Bunun kesin olarak ne oldugunu bilen yok. Asli “sef'ü vetre” olan bu deyimi bazi yorumcular “öc ve intikam almak” seklinde, bazilari da “iki vakit namaz” ile “ tek namaz” seklinde kabul ederler; baskaca yorumlar da vardir3. Görülüyor ki Tanri, kendi kul'larinin kolayca çözemeyecekleri seyler üzerine yemin etmekte!
Kur'ân'da yazilanlara göre Tanri, tipki insanlar gibi, her vesile ile ve her is için, ya da her olay vesilesiyle yemin'ler ederek, andiçerek konusmakta! Hemen hemen hiç bir eylem ve islem yoktur ki Tanri, onu yaparken ve anlatirken, sunun bunun üzerine and içmesin! Hani sanki sözlerinin dogruluguna insanlari inandirmanin baska bir yolu yokmusda, ille yemin etmek gerekirmis gibi! Üstelik yeminlerinin pek çogunu, kendi kendisini “Tanri” olarak kabul ettirmek, kendisinden baska “Tanri” olmadigini bildirmek, kendi yüceligini ve güçlülügünü anlatabilmek, kendi niteliklerinin emsalsiz oldugunu belirtmek, Muhammed'i övmek, onu , “Peygamber'lerin” en sonuncusu ve en yücesi olarak göstermek, onun eylem ve islemlerini benimsemek gibi konularda yapar; üstelik de hiç kimselerin bilemeyecegi, çözemeyecegi sekillerde olmak üzere! Örnegin kendi yüce'ligini ve kendisinden baska “tanri” bulunmadigini anlatmak için söyle yemin eder: “Saf saf dizilenlere, toplayip sürene, zikir okuyanlara yemin ederim ki ilâhiniz birdir (Benden baska Tanri yoktur)“ (K. Sâffât, sûresi, âyet 1-4). Biraz ilerde görecegiz ki burada geçen “Saf saf dizilenlere, toplayip sürene, zikir okuyanlara...” deyimlerinden ne anlasilmak gerektigi pek bilinmez.
Tekrar edelim ki Kur'ân, Tanri'nin övünmeleriyle ve bu övünmelerini çogu kez yeminlere oturtmasiyle doludur. Kendi kendisini yücelttigi gibi, Muhammed'i yüceltmek, ahlakli ve meziyetli göstermek için de yeminler ederek konusur. Örnegin müsrik'lerin (putatapan kisilerin) Muhammed hakkinda “deli'dir” ya da “azmistir” demelerine karsi Tanri, Necm sûresi'nde söyle yemin etmekte: “Batmakta olan yildizlara andolsun ki, arkadasiniz Muhammed sapmamis ve azmamistir” (K. Necm sûresi, âyet 1-2). Görüldügü gibi Tanri batmakta olan yildizlar” üzerine yemin etmekte! Yemin ederken neden dolayi “batmakta olan yildizlari” seçmistir? belli degil!. Yine bunun gibi, Muhammed'in çok karili evliliklerini elestirenlere karsi Tanri'nin, Ra'd sûresi'nde söyle yemin ettigi yazili: “Kasem olsun ki (andolsun ki) biz senden evvel de Resûller gönderdik, onlara da hem zevceler verdik, hem zürriyet (çoluk çocuk verdik)...” (K. 13, Ra'd sûresi, âyet 38). Yorumcularin söylemesine göre Tanri'nin bu sekilde yemin etmesine sebeb, Muhammed'in sehvet düskünü oldugu hakkinda dedikodu yapanlari susturmaktir. Çünkü halktan kisiler, özellikle Hiristiyan'lar, Peygamberlerin sehevîlikle ugrasmamalari gerektigini, ve nitekim Isa'nin ve Yahya'nin kadinsiz yasadiklarini öne sürerek: “Eger Muhammed Peygamber olsa idi böyle kadinlarla mesgul olup çoluk çocuk ile ugrasir mi idi? Yahya ve Isa gibi onlardan sarfi nazar edip onlarsiz yasamasi gerekmez miydi?” seklinde konusmakta idiler. Iste güyâ Tanri, onlarin bu sekilde konusmalarini önlemek için yukardaki âyet'i göndermis, ve baska peygamberlere zevceler ve çocuklar” verdigini yeminlerle haber vermistir1.
Kur'ân'da yazilanlara göre Tanri, yeminlerini sadece kendisiyle ya da Muhammed'le ilgili olarak yapmaz, fakat her vesileyle ve her sey için yapar. Örnegin inanmis olan kimselere, Cennet'in güzel kizlarini verecegine dâir yapar; ya da “inanmayan'lari” Cehennem atesinde yakacagina dâir yapar. Daha baska bir deyimle yeminlerini, saskinlik yaratacak sekilde yapmaktan geri kalmaz. Su bakimdan ki, bâzan kendi adini zikrederek, yâni Allah'a” ya da ”Rabbi'ne” diyerek yapar; bazan Muhammed'in adi üzerine yapar; bazan “Mekke' sehri üzerine, bazan “Zeytin” üzerine, bazan “Incir” üzerine, bazan “Dag'lar” üzerine, bazan “Yildiz'lar” üzerine, bazan “Baba ve çocuklari” üzerine, bazan “Yagmur'lar, ve “Rüzgar'lar” üzerine, bazan “Yürüyen gemi'ler” üzerine, bazan “Adamlar bogazlayip can alanlar” üzerine, bazan “Kusluk vaktine”, bazan “Her seyin çiftine ve tekine”, bazan “Gelip geçen gece'ye”, bazan “Tanyeri”ne, bazan hiç kimselerin analayamayacagi seyler üzerine ve evet saymakla bitmez nice seyler üzerine yapar! Bir kaç örnek verelim:
Meryem sûresi'nde Tanri'nin, inanmayan'lari, seytanlarla birlikte toplayip cehennem'e atacagina dâir kendi adi üzerine yemin ettigi yazili: “Tanri'ya andolsun ki, Biz onlari... seytanlarla birlikte toplayacagiz; sonra da cehennemin çevresinde .... diz çöktürerek hazir bulunduracagiz hepsini.” (K. Meyem sûresi, âyet 68).
Nahl sûresi'nde Tanri, inkârci'lara karsi yine kendi adi üzerine söyle yemin etmekte: “...Allah'a andolsun ki uydurup durdugunuz seylerden elbette sorguya çekileceksiniz” (K. Nahl, 56). Meâriç sûresi'nde Tanri, hem “Dogu'lularin”, ve hem de “Bati'lilarin” Tanrisi olarak güçlü oldugunu kanitlamak maksadiyle yine kendi adi üzerine yemin etmekte: ”Dogulularin ve batililarin Rabbi'ne yemin ederim ki onlarin yerine daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz yeter...” (K. Meâriç, 40-41). Dikkat edilecegi gibi Tanri, kendi buyruklarini dinlemeyenlerin basina gelecek belâlari, ya da güçlülügünü anlatmak için kendi adi üzerine yemin etmekte sakinca görmüyor! Hani sanki kendi sözlerinin inandirici olmasini saglamak için, kendi adi üzerine yemin etmenin yararli olacagini düsünmektedir!
Tanri yeminlerini bâzan Muhammed'in üstüne yapar; örnegin:“Resulüm! ömrüne kasen olsun ki ... onlar sarhosluklari içinde ne halt ettiklerini bilmiyorlardi...” der (K. Hicr, 72).
Tanri yeminlerini bâzan Muhammed'in yasadigi Mekke sehri üzerine yapar: “Bu kente (Mekke'ye) - ki (Ey Muhammed!) bu kentte bulunyorsun- yemin ederim ki...” (K. Beled sûresi, âyet 1-4; ayrica bkz. Tîn sûresi, âyet 1-5).
Yeminlerini bâzan, Mekke kenti de dahil olmak üzere “incir”, “zeytin” ve “Sina dagi” üzerine yapar: “Incire (tin) ve zeytine andolsun ki. Sina Dagi'na anolsun ki. Bu güvenlik kente (Mekke'ye) andolsun ki, Biz insani en güzel biçimde yarattik. Sonra da onu asagilarin asagisi kildik” (K. Tin sûresi, âyet 1-5). Dikkat edilecegi gibi Tanri burada, “güzel” biçimde yarattigi insan'i “asagilarin asagisi” kildigini övünerek söylemekte, ve övünmesini, her ne hikmetse “incir”, “zeytin” ve “dag” gibi seyler üzerine yaptigi yeminlere dayatmakta!
Yeminlerini bâzan “Baba'ya ve ondan gelen çocuga” diyerek yapar; yaparkende muhtemelen Adem'i ve Adem'in soyundan gelenleri anlatmak ister: “... babaya ve ondan meydana gelen çocuga yemin ederim ki biz, insani zorluklar içinde yarattik” (K. el- Beled, 2-4)
Yeminlerini bâzan yildizlar, ya da “Batmakta olan yildizlar” üzerine yapar: “Hayir, yildizlarin yerleri üzerine yemin ederim ki...” (K. Vâkia sûresi, âyet 75; ayrica bkz. Tekvîr sûresi, âyet 15-20)); “Batmakta olan yildizlara andolsun ki, arkadasiniz Muhammed sapmamis ve azmamistir” (K. Necm sûresi, âyet 1-2).
Yeminlerini bâzan “görünen ve görünmeyen seyler” üzerine yapar: “Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, hiç süphesiz O (Kur'ân), çok serefli bir elçinin sözüdür...” (K. Hâkka, sûresi, âyet 38-40
Yeminlerini bâzan Kur'ân üzerine yapar: “... ögüt veren Kur'ân'a andolsun ki, inkâr edenler, gurur ve ayrilik içindedirler” (K. Sâd sûresi, âyet 1-2; ayrica bkz. Kâf, 1-3; ayrica bkz. Duhân sûresi, âyet 1-3; Kâf).
Yeminlerini bâzan “rüzgârlar”, “yagmur yüklü bulutlar”, “gemiler”, ve “isleri yöneten melekler” üzerine yapar: “Esip savuran rüzgârlara, yagmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen gemilere ve isleri yöneten meleklere andolsun ki, size söz verilen Kiyametin kopmasi süphesiz gerçektir. Ödesme günü gelecektir” (K. Zâriyât sûresi, âyet 1-6). Tanri burada, Kiyâmet'in gelecegini bildirmek için yemin etmektedir. Kiyâmet'in gelecegini bildirmek için yeminlerini bâzan, “adam bogazlayip can'lari alanlara”, “yüzüp gidenlere”, ve “yarisan'lara” yönelik olarak yaptigi da olur: “Canlari bogarak çekip alanlara andolsun. Canlari kolaylikla alanlara andolsun. Yüzüp yüzüp gidenlere andolsun. Yaristikça yarisan ve isleri yöneten meleklere andolsun ki, Kiyâmet kopacaktir” (K. Nâziât sûresi, âyet 1-5)
Yeminlerini bâzan “Kusluk vaktine” ve “gece'ye” yönelik olmak üzere yapar: “Kusluk vaktine andolsun. Sükûna erdigi zaman geceye andolsun ki ey Muhammed, Rabbi'n seni ne birakti ve ne de sana darildi” (K. 93, Duhâ sûresi, âyet 1-3). Dikkat edilecegi gibi Tanri burada, Muhammed'i hosnud etmek için yeminlerle konusmaktadir! Çünkü güyâ Muhammed, bir ise baslarken “insallah” demedigi için, onu onbes gün vahiysiz birakmistir.
Tanri yeminlerini bâzan “Nûn” ya da “Kalemle yazanlar” seklinde ne oldugu bilinemeyen seyler üzerine yapar: “Nûn, kalem ve onunla yazanlara andolsun ki ey Muhammed! Sen Rabbi'nin nimetine ugramis bir kimsesin, deli degilsin... Süphesiz sen, büyük bir ahlâka sahipsin” (K. Kalem sûresi, âyet 1-4). Bu yeminleri Tanri, Mekke'de Muhammed'i “deli” diye çagiranlari korkutmak için yapmakta! Yaparken de Muhammed'in büyük bir ahlâka” sahip oldugunu anlatmakta! Yeminlerini bâzan “Tanyeri”ne, “Kusluk vaktine”, “Zilhicce ayi'nin on gecesine”2, “Gelip geçen gece'ye”, sükûna erdiginde gece'ye”, “Her seyin çiftine ve tekine” diyerek yaptigi da olur. Örnegin Fecr sûresi'nde Tanri, söyle andiçer: “Fecre, on gece'ye , çifte ve teke, (her seyi karanligi ile) örttügü an geceye yemin ederim ki, bunlarda akil sahibi için elbette birer yemin (degeri) vardir” (K. Fecr sûresi, âyet 1-5). Tanri bu yemini, sûre'ye baslarken etmekte ve ederken de: “Bunlarin her biri... birer yemine degmez mi?” diye sormakta. Evet ama Tanri'nin “bunlar” diyerek yemin ettigi sey nedir? Kur'ân'in âyet'leri mi? Anlatilan olaylar mi? Belli degil. Ve sonra neden Tanri “Fecr'e”, ve “on gece'ye”, ve “Her seyin çiftine ve tekine” ya da “gelip geçen gece'ye” yemin etmekte, ve ederken de bizi bir takim sorularla karsi karsiya birakmakta? Örnegin “Fecr” denen sey “safak atmasi” “tan sökmesi” anlaminadir ki gece karanliginin çatladigi sabahin ilk beyazi olarak bilinir. Bununla beraber ba'zi sabahlarin (örnegin Kurban bayrami gününün fecri'nin) daha büyük özelligi bulundugu kabul edilir. Öte yandan “on gece”ye yemin ederken Tanri neyi kastetmekte? Kur'ân'da kullanilan deyim “Ve leyâli asre” dir. Hacc'in on gecesini mi? Bayram gününün onuncusuna kadar olan on gece mi? Ramazan'i izleyen on gece mi? Muharrem ayi'nin on gecesi mi? Ote yandan Tanri bir de “çifte ve teke” yemin etmekte? Bunun kesin olarak ne oldugunu bilen yok. Asli “sef'ü vetre” olan bu deyimi bazi yorumcular “öc ve intikam almak” seklinde, bazilari da “iki vakit namaz” ile “ tek namaz” seklinde kabul ederler; baskaca yorumlar da vardir3. Görülüyor ki Tanri, kendi kul'larinin kolayca çözemeyecekleri seyler üzerine yemin etmekte!