SONRAKİ YAŞAMIN (AHİRETİN) VARLIĞI

SELAM

soru.1- Ölümden sonra dirilip ikinci bir yaşamın delili nedir.

cevap.1- Bu geçici hayattan ayrılış ölmek bitmek değil bir yılanın deri yenilemesi gibi bedenden ayrılıştır yani bu sadece bedenin ölümüdür insanın değil insan bedenle değil kendisindeki yetilerle insandır ve asıl olan odur beden sadece bir araçtır tıpkı bir bilgisayarın bedeni olan monitör ve işletim sistemi olan yetileri gibi.
yani insan yapısını oluşturması için bedenleşmiştir denilebilir ve insan bedeninin sonlanması insanın sonlanması demek değildir ilk bedenli yaşamında oluşturduğu yapının sonraki yaşamında oluşturduğu yapının sonsuza dek tatması için boyut değiştirmesidir.
Haklı olarak nerden biliyorsun delil olarak gidip gelen varmı denilecek. birincisi böyle bir delil isteği yanlış ,hem bu birilerinin söyleyecekleridir benim için ne kadar ikna edici delil olabilir öyleyse bu delil benim ve herkesin olaşabilecekleri bir delil olmalı ve o delil hepimizde mevcut bunlardan bir iki tanesini sıralıyacak olursak yapımıza yerleştirilen yetilerden sonsuzluk isteği hesap sorup ceza veya mukafatını alma sevgi özlem kaybetmeme kavuşma daha iyisini elde etme ve hergün herkesin tanıklığını yaptığı rüyalar vesaire .örneklerle detaylandırılabilir (not : konu akışına göre devam edecek)

selam araştırmacı bendende bir katkı

Kâinatın yapı taşı olarak bilinen atom ve hayat binasının ana maddesi olarak kabul edilen hücre. Atom, bunca küçüklüğüne rağmen büyük bir mûcize; Hücre, bunca görülmezliğine rağmen bir başka mucize. Şüphesiz bu kâinat, her dilden okunan, her vesile ile anlaşılan apaçık bir gerçekler kitabıdır. Evrenin herhangi bir noktasına dikkatlice bakmak, tanrıya ve sonraki yaşama, yani âhirete inanmak için yeterlidir.

Tanrı'nın kâinat için koyduğu bazı kanunlar vardır.Bu tabiat için koyduğu kanunlarından biri "ceza=karşılık kanunu"dur. Yapılan hiçbir hareket karşılıksız değildir. Ateş yakar, ekilen tohum biter, olgunlaşan meyve yere düşer... Yani kâinatta neyi düşünsek, nereye göz atsak, Tanrı,nın koymuş olduğu bu "karşılık kanunu"nu görürüz. Atasözlerinde de "eden bulur", "eşen düşer", "ne ekersen onu biçersin" gibi ifadeler, karşılık kanunu için örneklerdir.
Karşılık kanunu, en büyük adâlettir. Çünkü insan, daha önceden bildiği esaslara uyup uymamanın neye mal olduğunu bilmekte, seçimini hür irâdesiyle ona göre yapma imkânına sahip olmaktadır. Bu tanrı kanununa göre, herkes yaptıklarının karşılığını görecek, . Bu da insanın, bahane bulma duygusunu yok edecek; "kendim ettim, kendim buldum" şeklinde bir neticeye varmasına yol açacaktır. Kâinatta her şeyin bir karşılığı olduğu gibi, yapılan hiçbir kötülük, kimsenin yanına kâr kalmayacaktır. Hal böyle iken, bütün karşılıkların görülebilmesi için, dünya hayatı elbette kâfi değildir. O zaman şöyle bir durumla karşı karşıya kalırız: Bir tarafta karşılık kanunu, diğer tarafta dünya hayatının buna kâfi gelmeyişi. Burada, “insanın sonraki yaşam için kendi yapısını oluşturması” söz konusudur. Bu açıdan bakıldığında "karşılık kanunu", sonraki yaşama inanmanın zarûretini de ortaya koyar. Yani her şeyin bir karşılığı olacağına göre, dünya hayatının da bu karşılıklar için kâfi gelmediğine göre, mutlaka bir karşılık zamanı olmalıdır.

Dünya, sonraki yaşamın habercisi, sonraki yaşam dünyanın izdüşümüdür. İnsan adlı bu ölümsüz yolcu, birinden diğerine intikal ederek sürdürür sonsuz yolculuğunu. Çünkü ölüm, bir başka hayatın geçişidir.

Sonraki yaşam, seçme hürriyetinin, irâde ve şuurun doğal sonucudur. İnsanın seçiminin Tanrı tarafından kaale alındığının, değerlendirildiğinin bir delilidir.

Sonraki yaşama inanma, ölüm korkusunun insanda bir kâbusa ve kronik bir illete dönüşmesini engeller. Ölümden sonra bir hayatın olduğuna inanan, kendisini koyvermez. Onun için, ölüm bir bitiş değil; bir intikaldir. Bu nedenle Sonraki yaşama inanan olgun insan, hayatta bir kez ölür, inanmayan ise her ölümü hatırlayışta ölür. Bir de biz erdemli insanların ölümü güler yüzle karşıladıklarını, onunla sık sık selâmlaştıklarını düşünelim.

Sonraki yaşam bize ölümü sık sık düşündürür ve bizi oraya hazırlar.Bu bilinç, bize sadece sonraki yaşam azığı değil; dünyada kaybettiğimiz izzeti, insanlık onurumuzu da kazandıracak ve ölüm korkusunu yenen, ölümle sevdalanan bir seviyeye çıkaracaktır. Ancak bu sayede haklarımızı söke söke almak için dileniş değil direniş gerektiğini öğrenir ve yapımıza yerleştirilenin şahidleri olarak şerefli bir hayat süreriz.
İnsanların çokça hatırlaması gereken ölüm, her canlının kendisine erişeceği bir hâdisedir.

Ölüm, kendi yolunda sapmadan ve durmaksızın ilerler. Ne geride bıraktıklarına, ne de ıstırap çekenlerin feryadına bakar. Korkanların korkusu, sevenlerin de sevgisi bunu önleyemez. dünya, sonraki yaşamın tarlasıdır. Dünya hayatını ıslah etmek, ondan her tür kötülüğü ve bozgunculuğu kaldırmak, bütün insanlar için iyilik ve adâleti gerçekleştirmek gibi işlerde sarf edilen emek ve uğraşıların hepsi, sonraki yaşamın sermâyesidir. Böyle bir inançla çalışan ve gönülden sonraki yaşama inananların yeryüzünü ihmal etmeleri, azgınlıklara ve bozgunculuklara göz yumarak dünyayı terk etmeleri mümkün olabilir mi? İnsanın yaratılışındaki hayret verici durumlar, organlarının yapısındaki çeşitli özellikler, onun tekrar diriltilmesinden çok daha önemli ve dikkat çekicidir. Tanrı,nın sanat ve kudretindeki bu incelikleri, düzenlemeleri bilip görenler, öldükten sonra dirilmeyi artık nasıl inkâr edebilirler?

mantığım bana ölümün bir uyanış olduğunu söylüyor. hayatım boyunca asla cennet ya da cehennem diye imgeler oluşmadı kafamda ölümle ilgili. tek hayal edebildiğim yalnız olduğum karanlık bir yerde uyanacağım.

Ben öldükten sonra uyanmayacağım.

ödükten sonra istediğin kadar uyu uniakkk

benim mantığım, reenkarnasyon vardır diyo. neden her beden için farklı beden yaratılsın ki? ben böyle düşünüyorum.

Kova çağına kadar Reenkarnasyon.
O çağdan sonra fizik madde değişecek.
İnsan ışık moda geçecek..
Tabi belirli bir ruhsal enerjiye ulaşanlar..
Çoğunluğu da kara delikte telef olacak efenim.
Bu bilimsel olarakta böyledir.


Bkz:Marduğun Gelişi-2012

insanı oluşturan canlı organizmalar ölünce bitkiler tarafından kökleriyle emiliyor bakteriler bizi parçalayarak faydalanıyor ve daha biçok canlı bizim sayemizde iyi bi ziyafet çekiyor bu sayede biçok canlının bünyesine katılmış oluyoruz böylelikle neoluyor insanı oluşturan yapı taşları artık diğer canlıları oluşturan yapı taşları oluyor besin zincirinin üzerinde duran biz insanlarda payımızı oluyoruz evet içimizde daha önce toprağa karışmış insanlar var.
buda sanırım bi çeşit reankarnasyon gibi bişey galiba.

Soru : Ölümden sonra dirilip ikinci bir yaşamın delili nedir ?
Cevap : Yine din, yine din..
Bilimsel kanıtlarla geliniz lütfen..

özge hanım ben olaya bilimsel açıdan bakmaya çalıştım sizinde bu konuda bilimsel bi görüşünüz varsa okumaktan mutluluk duyarım.

Bilimsel ceabı merak edenler Marduğu araştırabilirler.
Fakat bu olay müslüman asalakların iddia ettiği gibi ateş kıvılcımları ve huriler biçiminde olmıycaktır.
Marduğun tam bir yörünge tamamlama yılı olan 3661. yılı 2012 ye denk geliyor.
Bu ahiret denilen new age dedikleri şey ile aynı şeydir.
Cennet insanların göksel bilgeliğe ererek ışık moda geçişidir.
Cehennem ise kara delikler de yok edilmesidir.(hiç var olmamış gibi)

Bilgeliğini ve bilinç seviyesini yükseltemeyenler kara deliklere gömülecektir.
Yani İSLAM ALEMİ külliyen cehennemliktir.

Ulan bir konuda islam ne demişse bilimsel gerçekler tersini söylüyor.
Bu kadar iğrenç bir din üzerine doğduğum için çok şanssızım.

Özge din hiçbir bka cevab vermiyor.
Söz konusu olay için bi taraflarından palavra sıkıp cahil halkı kandırıyor;cahil halkta bunu bal gibi yiyor o kadar.

Dünyanın şekli için din ne diyor hadi bakalım;
Dünyanın şekli nedir?
Din:Öküzün boynuzları arasındadır.Öküz kafayı sallayınca deprem olur.

Konu ne olursa olsun gerçek cevap bilgeliktedir.
Din denen zırvada değil.

Aldığın her nefesi firsat bil, ot değilsin yeniden bitmezsin diyor ömer hayyam.Kişisel olarak bu hayattan sonra bir yaşam olduğuna inanıyorum.Fakat bu yaşamın niteliği hakkında hiçbir fikrim yok.Fakat maddi cennet veya cehennem masallarına kesinlikle inanmıyorum.

Meteorolojik bilgisizlik içinde, çakan şimşekleri ve yıldırımları Zeus’un fırlattığını zanneden ilkel insanlar, ayın şekilde fizyolojik bilgisizlik içinde kendi vücutlarının da bir ruh tarafından idare edildiğini zannetmişlerdir. Genel inanış, ruhun yaşam boyunca vücudun içinde bulunup onu yönettiği, ölünce de vücuttan ayrılıp başka yere gittiği biçimindedir. Bu açıklamalar cahil insanların ve çocukların kolayca anlayabileceği düzeydedir.
Ancak günümüzde biliyoruz ki, yıldırımlar ve diğer gökyüzü olayları bilimsel olarak açıklanmıştır. Ruh ve beden kavramı da bilimsel olarak açıklanmıştır. Bilimsel açıdan, ruh yoktur. İnsan vücudu içinde, diğer hayvanlarda olmayan özel bir “ruh” organı olmadığı gibi, insan öldüğü zaman vücuttan ayrılıp başka bir boyuta giden organ da yoktur. İnsan hayatı boyunca yapılan tüm yaşamsal aktiviteler, nefes almaktan başlayıp aşık olmaya kadar, kimyasal ve biyolojik süreçlerle açıklanmıştır. Bu süreçler, ölümsüz bir ruh tarafından değil, beyin tarafından yönetilmektedir.

Şöyle düşünelim...Dünya milyarlarca yıl önceden beri var. Ve her insan birbirinden ayrı yaratılıyor. Öldükten sonra tekrar dünyaya gelen birini gören varmıdır ki? Bana kalırsa yoktur. Aynı zamanda ölümün bir başlangıc olduğuna katılmıyorum. Ruh göçü denilen şey bana kalırsa yüksek derecede hayalgücü...

bana gore ruh vardır bellı bir sure ölen insanların hepsi(hristiyan müslüman her neyse)aynı rüyayı görmüşcesine bir koridor tunelden bahsede ve ışıktan.sizce bu bilimsel bir kanıt değil mi?

Ölüm= Hücrelere Oksijen'in ulaşamaması sonucu beyindeki vücudu idare eden hücre ve sinirlerin ölmesi olayıdır.

Sevgili mmoda, senin anlattığın durum beyin hücrelerindeki oksijenin azalmasının yanetkisidir.

Bu durumu şöyle bir örnekle izah edersem daha iyi anlaşılır:
Al basması veya karabasan denilen rüya ile gerçek arasında bir ışık hüzmesinin insanın üzerine doğru gelmesi gibi tanımlanan korku hissi uyandıran durum vardır.
İnsanlar bu durumu yıllarca şeytan ve cin gibi doğa üstü olaylarla açıklamaya çalışmışlardır.
Ama gerçek ise bu durumun böyle olmadığını göstermiştir. Bu durum genellikle yeni doğum yapmış kadınlarda görülür ve sebebi ise doğum sırasındaki kanamalardan dolayı alyuvarlar kaybından dolayı oksijen dolaşımının azalmasından kaynaklanıyor olamsıdır.

Uniak demiş ki:Ben öldükten sonra uyanmayacağım.

Deist'e göre dirilme yok o zaman senin Tanrin seni gecici bir müdet dünyada yaratti ve sonra ebediyen yok edecek yani hic birsey olmiyacak Ateistlerin düsündügü gibi... Evreni bu kadar mükemmel bir sekilde yaratan Tanrin var ne kadar Merhametsizmis senin Tanrin sana dünyada iyilik yaptiysan bunun mükafatini vermiyor....


Hem Dua gereksiz diyorsunuz hemde böyle sacma sapan seyler söylüyorsunuz!

Benim Allahim Benim Rabbim Herseyi Yaratandir ve benden kulluk vazifemi yapmami ister! Eger zor bir durumda kaldigimda Dünya Hayatinda siginacak beni Koruyacak Rabbim vardir, lakin Dualara Cevap verecen ancak Odur!

Sizin Tanriniz bos bir sekilde yaratmis ne haliniz varsa görün oh ne güzel Allah'im ya birde mantik inanc Deizm diyorsunuz vaybe... inanilmaz birsey

Cennet-Kapisi demiş ki:

Uniak demiş ki:Ben öldükten sonra uyanmayacağım.

Deist'e göre dirilme yok o zaman senin Tanrin seni gecici bir müdet dünyada yaratti ve sonra ebediyen yok edecek yani hic birsey olmiyacak Ateistlerin düsündügü gibi... Evreni bu kadar mükemmel bir sekilde yaratan Tanrin var ne kadar Merhametsizmis senin Tanrin sana dünyada iyilik yaptiysan bunun mükafatini vermiyor....


Hem Dua gereksiz diyorsunuz hemde böyle sacma sapan seyler söylüyorsunuz!

Benim Allahim Benim Rabbim Herseyi Yaratandir ve benden kulluk vazifemi yapmami ister! Eger zor bir durumda kaldigimda Dünya Hayatinda siginacak beni Koruyacak Rabbim vardir, lakin Dualara Cevap verecen ancak Odur!

Sizin Tanriniz bos bir sekilde yaratmis ne haliniz varsa görün oh ne güzel Allah'im ya birde mantik inanc Deizm diyorsunuz vaybe... inanilmaz birsey

iyilik yapmanın illa bir mükafatı mı olmalı?iyilikten anladığınız bu mu sizin?karşılıksız yapılan şeye iyilik denir.senin yaklaşımın oldukça pragmatik olmuş.sen bilmesen de ben söyleyeyim, insanlık denilen bir şey var.
bizim aklımız var fikrimiz var,sen rahat ol bize o yeter!

Plüton demiş ki:

Cennet-Kapisi demiş ki:

Uniak demiş ki:Ben öldükten sonra uyanmayacağım.

Deist'e göre dirilme yok o zaman senin Tanrin seni gecici bir müdet dünyada yaratti ve sonra ebediyen yok edecek yani hic birsey olmiyacak Ateistlerin düsündügü gibi... Evreni bu kadar mükemmel bir sekilde yaratan Tanrin var ne kadar Merhametsizmis senin Tanrin sana dünyada iyilik yaptiysan bunun mükafatini vermiyor....


Hem Dua gereksiz diyorsunuz hemde böyle sacma sapan seyler söylüyorsunuz!

Benim Allahim Benim Rabbim Herseyi Yaratandir ve benden kulluk vazifemi yapmami ister! Eger zor bir durumda kaldigimda Dünya Hayatinda siginacak beni Koruyacak Rabbim vardir, lakin Dualara Cevap verecen ancak Odur!

Sizin Tanriniz bos bir sekilde yaratmis ne haliniz varsa görün oh ne güzel Allah'im ya birde mantik inanc Deizm diyorsunuz vaybe... inanilmaz birsey

iyilik yapmanın illa bir mükafatı mı olmalı?iyilikten anladığınız bu mu sizin?karşılıksız yapılan şeye iyilik denir.senin yaklaşımın oldukça pragmatik olmuş.sen bilmesen de ben söyleyeyim, insanlık denilen bir şey var.
bizim aklımız var fikrimiz var,sen rahat ol bize o yeter!

Aklimiz var Fikrimiz var demekle olmuyor bu is cevap olarak sadece bunu vere biliyorsunuz zaten gerci oda yok ama neyse...

Bir insan normal hayatinda bir iyilik etse bile insan Tesekkür ediyor karsiligini veriyor gidiyorsun ise calisiyorsun karsiliginda para aliyorsun sizde bu yok sanirim

Cennet-Kapisi demiş ki:

Plüton demiş ki:

Cennet-Kapisi demiş ki:

Uniak demiş ki:Ben öldükten sonra uyanmayacağım.

Deist'e göre dirilme yok o zaman senin Tanrin seni gecici bir müdet dünyada yaratti ve sonra ebediyen yok edecek yani hic birsey olmiyacak Ateistlerin düsündügü gibi... Evreni bu kadar mükemmel bir sekilde yaratan Tanrin var ne kadar Merhametsizmis senin Tanrin sana dünyada iyilik yaptiysan bunun mükafatini vermiyor....


Hem Dua gereksiz diyorsunuz hemde böyle sacma sapan seyler söylüyorsunuz!

Benim Allahim Benim Rabbim Herseyi Yaratandir ve benden kulluk vazifemi yapmami ister! Eger zor bir durumda kaldigimda Dünya Hayatinda siginacak beni Koruyacak Rabbim vardir, lakin Dualara Cevap verecen ancak Odur!

Sizin Tanriniz bos bir sekilde yaratmis ne haliniz varsa görün oh ne güzel Allah'im ya birde mantik inanc Deizm diyorsunuz vaybe... inanilmaz birsey

iyilik yapmanın illa bir mükafatı mı olmalı?iyilikten anladığınız bu mu sizin?karşılıksız yapılan şeye iyilik denir.senin yaklaşımın oldukça pragmatik olmuş.sen bilmesen de ben söyleyeyim, insanlık denilen bir şey var.
bizim aklımız var fikrimiz var,sen rahat ol bize o yeter!

Aklimiz var Fikrimiz var demekle olmuyor bu is cevap olarak sadece bunu vere biliyorsunuz zaten gerci oda yok ama neyse...

Bir insan normal hayatinda bir iyilik etse bile insan Tesekkür ediyor karsiligini veriyor gidiyorsun ise calisiyorsun karsiliginda para aliyorsun sizde bu yok sanirim

neyle oluyor çok afedersin?
akıldan daha önemli rehber mi var?
bizde en önemli şey var yani insan olabilmenin verdiği haz var.

Islamiyette bu yokmu? Islam'da yanlis buldugun konu nedir? Ibadet etmekmi zor geliyor? ozaman acik acik söyle!

Cennet-Kapisi demiş ki:Islamiyette bu yokmu? Islam'da yanlis buldugun konu nedir? Ibadet etmekmi zor geliyor? ozaman acik acik söyle!

ah siz yok musunuz..
ben annem bilmediği için ve üzülmesini istemediğim için hala oruç tutan bir insanım..bunun ibadetle emin ol uzaktan yakından ilgisi yok.ben annem için bunu yapıyorken tanrı'nın bunu istediğine inansaydım hayli hayli yapardım.

islam'da yanlış bulduğum konu mu?
yanlış söyledin konular
mesela evlatlığının karısıyla evlenen komşumla bile ilişiğimi kesecekken sen bana bunu yapan bir insanın peygamber olduğunu söylüyorsun..
gülerler adama ancak..

Bana şunun cevabını verebilecek var mı, neden ölülerde hala gerekli organlar varken kalbi attırıldığında yeniden canlanamıyor? Diyeceksiniz ki beyin hücreleri öldü. Peki ölü bir hücrede gerekli organeller varken neden canlı değil? Demek ki can bedenden tamamen bağımsız bir şey ki bedeni tekrar canlandıramıyoruz. Buda ölümün sadece canın bedenden ayrılışının bir kanıtıdır.

Plüton demiş ki:

Cennet-Kapisi demiş ki:Islamiyette bu yokmu? Islam'da yanlis buldugun konu nedir? Ibadet etmekmi zor geliyor? ozaman acik acik söyle!

ah siz yok musunuz..
ben annem bilmediği için ve üzülmesini istemediğim için hala oruç tutan bir insanım..bunun ibadetle emin ol uzaktan yakından ilgisi yok.ben annem için bunu yapıyorken tanrı'nın bunu istediğine inansaydım hayli hayli yapardım.

islam'da yanlış bulduğum konu mu?
yanlış söyledin konular
mesela evlatlığının karısıyla evlenen komşumla bile ilişiğimi kesecekken sen bana bunu yapan bir insanın peygamber olduğunu söylüyorsun..
gülerler adama ancak..

Tarihi tarihine göre yorumlaman gerektiğini göz önünde bulundurmuyorsun sanırım. Acaba o dönemin bütün şartlarını araştırdın ve öğrendin mi olayların gidişatını net bir şekilde biliyor musun da bunun hakkında yorum yapabiliyorsun? Kaldı ki günümüzde bile en basit konularda hakimler bile göz göre göre yanlış kararlar verebiliyorlarken o dönemin olaylarını tamamiyle bilmeden nasıl yorumlayabiliyorsun böyle.

sorgulayanbeyin demiş ki:selam araştırmacı  bendende bir katkı

Kâinatın yapı taşı olarak bilinen atom ve hayat binasının ana maddesi olarak kabul edilen hücre. Atom, bunca küçüklüğüne rağmen büyük bir mûcize; Hücre, bunca görülmezliğine rağmen bir başka mucize. Şüphesiz bu kâinat, her dilden okunan, her vesile ile anlaşılan apaçık bir gerçekler kitabıdır. Evrenin herhangi bir noktasına dikkatlice bakmak, tanrıya ve sonraki yaşama, yani âhirete inanmak için yeterlidir.

Tanrı'nın kâinat için koyduğu bazı kanunlar vardır.Bu tabiat için koyduğu kanunlarından biri "ceza=karşılık kanunu"dur. Yapılan hiçbir hareket karşılıksız değildir. Ateş yakar, ekilen tohum biter, olgunlaşan meyve yere düşer... Yani kâinatta neyi düşünsek, nereye göz atsak, Tanrı,nın koymuş olduğu bu "karşılık kanunu"nu görürüz. Atasözlerinde de "eden bulur", "eşen düşer", "ne ekersen onu biçersin" gibi ifadeler, karşılık kanunu için örneklerdir.
Karşılık kanunu, en büyük adâlettir. Çünkü insan, daha önceden bildiği esaslara uyup uymamanın neye mal olduğunu bilmekte, seçimini hür irâdesiyle ona göre yapma imkânına sahip olmaktadır. Bu tanrı kanununa göre, herkes yaptıklarının karşılığını görecek, . Bu da insanın, bahane bulma duygusunu yok edecek; "kendim ettim, kendim buldum" şeklinde bir neticeye varmasına yol açacaktır. Kâinatta her şeyin bir karşılığı olduğu gibi, yapılan hiçbir kötülük, kimsenin yanına kâr kalmayacaktır. Hal böyle iken, bütün karşılıkların görülebilmesi için, dünya hayatı elbette kâfi değildir. O zaman şöyle bir durumla karşı karşıya kalırız: Bir tarafta karşılık kanunu, diğer tarafta dünya hayatının buna kâfi gelmeyişi. Burada, “insanın sonraki yaşam için kendi yapısını oluşturması” söz konusudur. Bu açıdan bakıldığında "karşılık kanunu", sonraki yaşama inanmanın zarûretini de ortaya koyar. Yani her şeyin bir karşılığı olacağına göre, dünya hayatının da bu karşılıklar için kâfi gelmediğine göre, mutlaka bir karşılık zamanı olmalıdır.

Dünya, sonraki yaşamın habercisi, sonraki yaşam dünyanın izdüşümüdür. İnsan adlı bu ölümsüz yolcu, birinden diğerine intikal ederek sürdürür sonsuz yolculuğunu. Çünkü ölüm, bir başka hayatın geçişidir.

Sonraki yaşam, seçme hürriyetinin, irâde ve şuurun doğal sonucudur. İnsanın seçiminin Tanrı tarafından kaale alındığının, değerlendirildiğinin bir delilidir.

Sonraki yaşama inanma, ölüm korkusunun insanda bir kâbusa ve kronik bir illete dönüşmesini engeller. Ölümden sonra bir hayatın olduğuna inanan, kendisini koyvermez. Onun için, ölüm bir bitiş değil; bir intikaldir. Bu nedenle Sonraki yaşama inanan olgun insan, hayatta bir kez ölür, inanmayan ise her ölümü hatırlayışta ölür. Bir de biz erdemli insanların ölümü güler yüzle karşıladıklarını, onunla sık sık selâmlaştıklarını düşünelim.

Sonraki yaşam bize ölümü sık sık düşündürür ve bizi oraya hazırlar.Bu bilinç, bize sadece sonraki yaşam azığı değil; dünyada kaybettiğimiz izzeti, insanlık onurumuzu da kazandıracak ve ölüm korkusunu yenen, ölümle sevdalanan bir seviyeye çıkaracaktır. Ancak bu sayede haklarımızı söke söke almak için dileniş değil direniş gerektiğini öğrenir ve yapımıza yerleştirilenin şahidleri olarak şerefli bir hayat süreriz.
İnsanların çokça hatırlaması gereken ölüm, her canlının kendisine erişeceği bir hâdisedir.

Ölüm, kendi yolunda sapmadan ve durmaksızın ilerler. Ne geride bıraktıklarına, ne de ıstırap çekenlerin feryadına bakar. Korkanların korkusu, sevenlerin de sevgisi bunu önleyemez. dünya, sonraki yaşamın tarlasıdır. Dünya hayatını ıslah etmek, ondan her tür kötülüğü ve bozgunculuğu kaldırmak, bütün insanlar için iyilik ve adâleti gerçekleştirmek gibi işlerde sarf edilen emek ve uğraşıların hepsi, sonraki yaşamın sermâyesidir. Böyle bir inançla çalışan ve gönülden sonraki yaşama inananların yeryüzünü ihmal etmeleri, azgınlıklara ve bozgunculuklara göz yumarak dünyayı terk etmeleri mümkün olabilir mi? İnsanın yaratılışındaki hayret verici durumlar, organlarının yapısındaki çeşitli özellikler, onun tekrar diriltilmesinden çok daha önemli ve dikkat çekicidir. Tanrı,nın sanat ve kudretindeki bu incelikleri, düzenlemeleri bilip görenler, öldükten sonra dirilmeyi artık nasıl inkâr edebilirler?

bu yazıyı yazalı neredeyse 5 sene olmuş, şimdi ne alemdesin bilmiyorum ama çok coşkulu bir yazı yazmışsın), hepsine katılmasam da bence deizmin anlaşılması için güzel bir yazı, ölümden sonraki yaşam için de manalı bir açıklama.