tarafından alak Perş. Eyl. 10, 2009 2:22 am
Yukarıdaki Âyetlerde görüldüğü gibi, Rabbimizin meydan okuması Kur'ân'ın tümüyle bir benzerinin getirilmesi teklifiyle sınırlı kalmamış, bu teklif Kur'ân'ın on Sûresinin, bir Sûresinin, hatta tek bir sözünün benzerinin getirilmesine kadar indirilmiştir. Rabbimiz ayrıca Kur'ân'ın bir benzerinin şahıslar tarafından getirilememesi halinde aynı işi herkesin birleşip yardımlaşarak yapmayı denemelerini teklif etmekte, ancak ne yapılırsa yapılsın, bunun asla becerilemeyeceğini bildirmektedir.
Aslında Rabbimiz, bu meydan okuma ile insanları Kur'ân üzerinde çalışmaya ve düşünmeye sevk etmektedir. Çünkü bilmektedir ki, insanlar, yapacakları ciddî çalışmalar neticesinde, en azından şu sonuçlara ulaşacaklardır:
Kur'ân, fesahat, belağat ve icaz bakımından eşsiz bir kitap, ebedî bir şaheserdir. Oysa Allah elçisi Muhammed (a.s)'ın ne edebî bir geçmişi, ne de yaptığı herhangi bir öğrenimi vardır. Dolayısıyla böyle bir kitabı kendisi yazmış olamaz.
Kur'ân, kendinden evvelki kitapları ve elçileri tasdik etmektedir. Oysa onu elçinin kendisi yazmış olsaydı, mutlaka hevasına uyar, geçmiş kitap ve elçileri tasdik etmek yerine kendisini ön plâna çıkararak her şeyi kendisine mal etmek isterdi.
Kur'ân, içerisinde fiziğe, kimyaya, biyolojiye, astronomiye, kozmolojiye, eğitime, psikolojiye, sosyolojiye ait nice bilgiler bulunması sebebiyle, içeriği ve öğretisi bakımından da eşsiz bir kitaptır. Oysa peygamberimiz, Mekke'de yetişmiş, hayatının her dönemi herkesçe bilinen, çevresinde herhangi bir okul veya öğretici bulunmayan bir kimsedir. Dolayısıyla Kur'ân'daki bilgileri bilmesi bir yana, o konuları düşünmesi bile mümkün değildir.
Kur'ân gerçeklere dayanan birçok tarihî olay içermektedir. Allah elçisi Muhammed (a.s) ise böyle konulardan haberi olmayan bir kişidir. Bu olayları bilmesi de, yanlışsız olarak uydurması da imkânsızdır.
Kur'ân, geçmişe ait olduğu kadar geleceğe [gaybe] ait bilgiler de vermektedir. Bu bilgilerin doğrulukları zaman içinde bir bir ortaya çıkmıştır. Sıradan bir insanın mutlaka doğru çıkan bu tür haberler verebilmesi mümkün değildir. Allah'ın elçisi olduğunu söyleyen ve herkesin kendisine inanmasını bekleyen birinin kendine ait bir takım tahminleri geleceğe ait bilgilermiş gibi söylemesi ve güvenilirliğini riske etmesi düşünülemez. O hâlde bu bilgilerin onun kendi tahminleri olması söz konusu değildir.
Kur'ân, yapısal yönü ile de birçok mucize içermektedir. Öyle ki, geniş hacmine rağmen metninde hiçbir açıdan çelişki, tutarsızlık bulunmamaktadır. Böyle bir kitabın, kapasitesi bu işe yetmeyeceği herkesçe bilinen bir kimse tarafından yazılamayacağı ise ortadadır.