www.deizm.org'un gelişmesi için bir şeyler yapmak istemez misin?

İletişim: deizmturkiye@gmail.com

Join the forum, it's quick and easy

www.deizm.org'un gelişmesi için bir şeyler yapmak istemez misin?

İletişim: deizmturkiye@gmail.com

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
#SomayıUnutma
Sorumluların ceza almaları için, böyle bir katliamın bir daha yaşanmaması için #SomayıUnutma.

4 posters

    Tevrat'taki Çelişkiler - II

    ukedi
    ukedi
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Kadın Mesaj Sayısı : 159
    Yaş : 31
    Katkı Puanı : 210
    Reputation : 6
    Kayıt tarihi : 27/05/10

    Tevrat'taki Çelişkiler - II Empty Tevrat'taki Çelişkiler - II

    Mesaj tarafından ukedi Ptsi Mayıs 31, 2010 11:19 pm

    Nuh’un Laneti
    “20 Nuh çiftçiydi, ilk bağı o dikti.
    21 Şarap içip sarhoş oldu, çadırının içinde çırılçıplak uzandı.
    22 Kenan'ın babası olan Ham babasının çıplak olduğunu görünce dışarı çıkıp iki kardeşine anlattı.
    23 Sam'la Yafet bir giysi alıp omuzlarına attılar, geri geri yürüyerek çıplak babalarını örttüler. Çıplak babalarını görmemek için yüzlerini öbür yana çevirdiler.
    24 Nuh ayıldığında küçük oğlunun ne yaptığını anladı
    25 ve şöyle dedi:
    "Kenan'a lanet olsun,
    Köleler kölesi olsun kardeşlerine.
    26 Övgüler olsun Sam'ın Tanrısı RAB'be,
    Kenan Sam'a kul olsun.
    27 Tanrı Yafet'e bolluk versin,
    Sam'ın çadırlarında yaşasın,
    Kenan Yafet'e kul olsun." (Yaratılış Bap:9)”
    Tevrat’ın ilk kitabı olan yaratılışta anlatılan bu hikaye’de Nuh sarhoş oluyor ve çadırında çırılçıplak yatıyor, burada sarhoşluk ve çıplaklık kavramları; genel olarak ahlaki olmayan tutumlar… Ancak nedendir bilinmez, Nuh burada suçlu olarak kendisini çıplak gören Ham’ı seçmektedir. Buna rağmen ceza içinde Ham’ın oğlu Kenan’ı lanetlemiştir.
    Burada Nuh diye bahsedilen kişinin bir elçi olması; Tanrı ile konuşuyor olması ve üstelik bunların hepsinin kutsal bir kitapta yazıyor olması çarpıklığın boyutlarını etkilemektedir. Tanrı’nın yüceliği ve adaleti karşısında böyle bir tutum sergilenmesi ne kadar mantıklı olabilir.
    Nuh çıplak kalmış ise; bu onun kendisini bilemeyecek kadar içmesinden ve sarhoşluğunun etkisinden kaynaklanmaktadır. Burada yapılması gereken lanetlemek değil; içki içmesini öğrenmek veya hiç içmemek olmalıdır.
    Ancak kitabın geri kalanında Kenanlıların (Kenan oğullarının) sürekli İsrailoğulları karşısında kötü bir toplum olarak gösterilmesine gerekçe olmak için böyle bir hikayenin Tevrat yazarları tarafından eklenmiş olması; gerçekliğe oldukça yakındır. İleride de göreceğimiz gibi; Kenanlılar; karşımıza sürekli kötü karakterler olarak çıkacaklardır. Nuh’un bu hikayesi sonu önceden bilen bir hikayenin mazareti gibidir. Amaç İsrailoğullarını, lanetlenmiş bir milletin karşısında haklı çıkarmaktır ve bunun için haksız bahaneler ve uydurma hikayeler, Tevrat’a eklenmiştir.


    İbrahim’in Karısı
    11 Mısır'a yaklaştıklarında karısı Saray'a, "Güzel bir kadın olduğunu biliyorum" dedi,
    12 "Olur ki Mısırlılar seni görüp, 'Bu onun karısı' diyerek beni öldürür, seni sağ bırakırlar.
    13 Lütfen, 'Onun kızkardeşiyim' de. Öyle ki, senin sayende bana iyi davransınlar, canıma dokunmasınlar."
    14 Avram(İbrahim) Mısır'a girince, Mısırlılar karısının çok güzel olduğunu farkettiler.
    15 Kadını gören Firavun'un adamları, güzelliğini Firavun'a övdüler. Kadın saraya alındı.
    16 Onun hatırı için Firavun Avram'a iyi davrandı. Avram davar, sığır, erkek ve dişi eşek, köle, cariye, deve sahibi oldu.
    17 RAB Avram'ın karısı Saray yüzünden Firavun'la ev halkının başına korkunç felaketler getirdi.
    18 Firavun Avram'ı çağırtarak, "Nedir bana bu yaptığın?" dedi, "Neden Saray'ın karın olduğunu söylemedin?
    19 Niçin 'Saray kızkardeşimdir' diyerek onunla evlenmeme izin verdin? Al karını, git!"
    20 Firavun Avram için adamlarına buyruk verdi. Böylece Avram'la karısını sahip olduğu her şeyle birlikte gönderdiler. (Yaratılış Bap:12 )
    Tanrı tarafından seçilmiş birisinin –ki önceki ayetlerde bu açık şekilde belirtiliyor.- karısından dolayı öldürülmemek için; yalan söylüyor olması, Tanrının insan seçiciliğinde; “ayıp” sayılabilecek yüz kızartıcı bir hareketi yapmaktan çekinmeyenleri dikkate aldığını göstermektedir. Tanrının geleceği görebildiğini varsaydığımızda bu yalanlara göz yumduğu veya Tevratı yazanların, Tanrı’yı bu şekilde yalancıları destekler göstermek istedikleri; aşikardır.
    Nitekim; 17. ayette Tanrı yalan söyleyen İbrahim’i cezalandıracağına; hiç bir bilgisi olmayan tamamen İbrahim’in yalanı yüzünden; evli bir kadını alan Firavun ve üstelik ailesini cezalandırmıştır. Ayrıca Fravun’a oynadığı bu oyunla İbrahim zengin olmuştur. Aynı oyunu ileri ki ayetlerde, aynı taktik ile, Gerar Kralı Avimelek’i de oynamış ve bu sayede zenginliğine zenginlik katmıştır. (Yaratılış Bap;20/14)
    En yüce adalet denilen Tanrının adaletini bile bu şekilde saptırmak ise; iki farklı düşünceye insanı sevk etmektedir; ya Tevrat Tanrıdan değil, ya Tanrı adil değil. (İleri ki örneklerimizde konuyu daha net anlayacaksınız.) Ancak bu konuyu kapatmadan önce belirtmemiz gerekir ki; benzer bir çok örnek diğer kitaplarda da yer almaktadır. Hem incil’in içinde; hem de Kuran’da, benzer özellikler taşıyan; adaletsiz ve öngörüsüz ayetlere rastlamak mümkündür.
    Tevrat’a Göre Tanrı ve İbrahim’in Kurnazlığı
    20 Sonra (Tanrı) İbrahim'e, "Sodom'la Gomora büyük suçlama altında" dedi, "Günahları çok ağır.
    21 Onun için inip bakacağım. Duyduğum suçlamalar doğru mu, değil mi göreceğim. Yapıp yapmadıklarını anlayacağım."
    22 Adamlar oradan ayrılıp Sodom'a doğru gittiler. Ama İbrahim RAB'bin huzurunda kaldı[ii].
    23 RAB'be yaklaşarak, "Haklıyı da haksızla birlikte mi yok edeceksin? diye sordu,
    24 "Kentte elli doğru kişi var diyelim. Orayı gerçekten yok edecek misin? İçindeki elli doğru kişinin hatırı için kenti bağışlamayacak mısın?
    25 Senden uzak olsun bu. Haklıyı, haksızı aynı kefeye koyarak haksızın yanında haklıyı da öldürmek senden uzak olsun. Bütün dünyayı yargılayan adil olmalı."
    26 RAB, "Eğer Sodom'da elli doğru kişi bulursam, onların hatırına bütün kenti bağışlayacağım" diye karşılık verdi.
    27 İbrahim, "Ben toz ve külüm, bir hiçim" dedi, "Ama seninle konuşma yürekliliğini göstereceğim.
    28 Kırk beş doğru kişi var diyelim, beş kişi için bütün kenti yok mu edeceksin?" RAB, "Eğer kentte kırk beş doğru kişi bulursam, orayı yok etmeyeceğim" dedi.
    29 İbrahim yine sordu: "Ya kırk kişi bulursan?" RAB, "O kırk kişinin hatırı için hiçbir şey yapmayacağım" diye yanıt verdi.
    30 İbrahim, "Ya Rab, öfkelenme ama, otuz kişi var diyelim?" dedi. RAB, "Otuz kişi bulursam, kente dokunmayacağım" diye yanıt verdi.
    31 İbrahim, "Ya Rab, lütfen konuşma yürekliliğimi bağışla" dedi, "Eğer yirmi kişi bulursan?" RAB, "Yirmi kişinin hatırı için kenti yok etmeyeceğim" diye yanıt verdi.
    32 İbrahim, "Ya Rab, öfkelenme ama, bir kez daha konuşacağım" dedi, "Eğer on kişi bulursan?" RAB, "On kişinin hatırı için kenti yok etmeyeceğim" diye yanıt verdi. (Yaratılış Bap:18)

    Tevrat yazarları İsrailoğulları olgusunu sürekli işledikleri için, Tanrı’yı masum insanlara bile zarar verebilecek birisi olarak tasvir etmişlerdir. Bunun asıl amacı; İsrailoğullarının atası olan İbrahim’in; Tanrı’dan bile daha merhametli ve kurnaz olduğunu göstermektir. Böylece İbrahim hem zekasını, hem de adalet anlayışını ispatlamıştır. Ancak Tevrat yazarları bir konuyu atlamışlardır; daha doğrusu önemsememişlerdir. Önemsemedikleri veya atladıkları konu; bunu yaparken Tanrı’yı acımazsız ve zalim; çabuk öfkelenen; hiç bir şeyi umursamayan ve bir insan kadar bile zekası olmayan bir varlık olarak göstermeleridir.

    İnsanların kendilerinden daha az zekaya sahip ve acımasız bir tanrıya inanmalarını beklemiş olmak ise; sanırım bir tek Yahudilik anlayışında olabilir. Çünkü vicdan ve zeka sahibi insanlar; inandıkları Tanrının kendilerinden daha vicdanlı ve akıllı olduğunu kabul ederler; bugün Tevrat’a inanan Yahudiler bu ayetlere nasıl bakıyorlar bilmiyorum ama eminim ki kurnazlıkları ile övünüyorlardır. Ancak Tanrı’yı kendileri gibi; masum insanları zalimlerin yanında öldürebilen birisi olarak göstermeleri; sanırım kendi inandıkları Tanrıya yapılan bir hakaret olmalıdır.

    Buradaki örnek ayetlerin en büyük teşekkül ettiği gerçek ise; bir önceki örnekte olduğu gibi Tanrının adaletinin saptırılmış olduğudur. Tanrı hem masum insanları en başında öldürmek istemiş, hem de çok çabuk öfkelenen bir varlık olduğuna dalalet edilmesini sağlamıştır.

    Yakup’un Sahtekarlığı

    Tevrat’ta anlatılan hikayeler içinde, sahtekarlığı en meşru kılan hikayelerden birisi de; Yakup’un hikayesidir. Buna göre; İbrahim öldükten sonra; Tanrı tarafından kutsanmış olan İshak’ın iki oğlu olmuştur. Bunlar ikiz olarak dünyaya gelirler ve tanrı onlar dünyaya gelmeden büyük olan oğlanın küçük olana kul olacağını belirtmiştir. (Yaratılış Bap:25/23)

    Daha sonrasında büyük olan Esav; iyi bir avcı olurken; küçük olan Yakup sadece çadırında yatmaktadır. Ancak İshak; Esav’ı daha çok sevmektedir. Çünkü onun avladığı av etini yemektedir. (Yaratılış Bap:25/27-28)

    Bu nedenle de; Esav’ı kutsayarak kendisinden sonra onun hüküm sürmesini istemektedir. Ancak nedeni bilinmez; bunun için Esav’dan bir av avlamasını; ve yedikten sonra; kendisini kutsayacağını söyler. Aslında bu noktaya kadar olanları ayrı olarak incelersek; neden Esav’ı kutsamak için av eti istediğini anlamak zordur. Bu bir filmin olacakları ayarlamak ve konuyu genişletmek için yazılmış parçaları gibidir. Tabi bu düşünceyi bir kenara bırakarak; bunu o zamanın toplumunda bir gelenek olduğunu varsayarak konuya devam edelim.

    İshak’ın karısı Rebeka’da bu konuşulanları duymuştur ve Yakup’un kutsanabilmesi için onun Esav’ın yerine geçmesini sağlar. Yani Yakup gözleri görmeyen babasını kandırarak; kendisini Esav olarak tanıtmış ve böylece kutsanmıştır. (Yaratılış Bap:27/1-29)

    Kutsanmak gibi kutsal kitaplarda önem arz eden bir olgu bu bölümde sahtekarlık ile elde edilmiş bir hak olmuştur. Bundan sonrasında ise yapılması gereken; insanların sahtekarlıklarına engel olmak adına en azından bu kitabı okuyanlara bir ders verebilmek için Yakup’un cezalandırılması ve Esav’ın kutsanması olmalıdır. Ancak; Tevrat yazarlarının amacı yanlışlara karşı yapılması gerekenleri öğretmek değil; tam tersine sahtekarlığı teşvik ederek; Yahudi milletinin aynı tutumu sergilemeleridir.

    Tüm bu noktalar ışığında İshak Esav’ı; Yakup gibi kutsamaz onun yerine kardeşine hizmet edeceğini ancak özgürlük ister ise; kurtulabileceğini söyler; ki Tanrı bunu zaten doğumdan önce söylemiştir. Yani buna göre Tanrı Yakup’un sahtekarlık ile kutsanacağını önceden bilmektedir ve bunu belirtmiş ancak engel olmak bir yana teşvik etmiştir. (Yaratılış Bap:27/30-40)

    İşlenen her günahın hesabının sorulacağını söyleyen bir kitapta sahtekarlık ile bazı haklar elde etmiş Yakup için durum hiç de öyle değildir. Tevrat yazarları İsrailoğullarına günahlar ile ilgili öğütler verirken; Tanrı’nın ağzıyla Yakup’a sahtekarlığının karşılığında, büyük ödüller vermişlerdir. Cömertlikleri en üst seviyededir ve İbrahim’e, İshak’a söyledikleri gibi; Yakup’a da tüm dünyaya hükmedecek bir güç verilir ve yeryüzündeki bütün halklar onun sayesinde kutsanacaktır. (Yaratılış Bap:28/13-15) Bir sahtekarda olsa o artık İsrailoğullarının atasıdır ve öyle olmaması düşünülemez bile...



    Yakup Üçkağıtçılığa devam ediyor...

    Yukarıda anlattığımız olay; aslında tek bir vaka da değildir. Devamın da,Yakup; Esav’ı ve babası İshak’ı kandırınca; Esav, Yakup’u öldürmek istediği için, Yakup Harran’a dayısının yanına kaçar. (Yaratılış Bap:27/41-43)

    Dayısının iki kızı ve bu kızların cariyelerini alan Yakup; en sonunda dayısından ayrılmak istediğini söyler. Ancak otlattığı sürü içindeki çizgili ve kara hayvanların kendisine verilmesini istemektedir. Böylece ileride hırsızlık yapmamış olacağını kendi hayvanları çizgili ve siyah renkte olduğu için diğerlerinden ayrıt edilebileceğini belirtir. (Yaratılış Bap:30/32-33)

    Ancak Yakup; kardeşine yaptığı gibi dayısını da kandırmaktadır. Sürüleri otlatmaya götürdüğünde; kavak, badem ve çınar ağaçlarından dallar kestikten sonra, bu dalları soyarak beyaz çentikler atar. Su içmek için yalak başına gelen hayvanlar çiftleştiklerinde bu dalları önlerine koyar, böylece doğan yavrular çizgili ve kara olur. Her ne kadar genetik bilim açısından mantıksızsa da; Tevrat yazıcılarının sözlerini bir an için doğru olarak kabul edelim ve bunun Tanrı tarafından yapılan (sanki Tanrı haksızlığa izin verirmiş gibi...) bir mucize olduğunu varsayalım.

    Bundan sonrasında çiftleşen hayvanların doğacak olan yavruları üzerinde genetiksel bir hükme sahip olabilen Yakup bu gücünü dayısını kandırmak için kullanır ve güçlü hayvanların önlerine hazırladığı çubukları koyarken; güçsüzlerin önüne bu çubuklardan koymaz (Yaratılış Bap:30/37-41)

    42 Sürünün zayıf hayvanlarının önüneyse çubuk koymuyordu. Böylece zayıf hayvanları Lavan, güçlüleri Yakup aldı. (Yaratılış Bap:30/42)

    Kısacası Yakup; ayrılmak için sürünün çizgili hayvanlarını istiyor ve bunu elde etmek içinse; hile yapar. Üstelik Tanrı’yı da alet eder ve sonrasında savunmasını yaparken;
    7 Ne yazık ki, babanız beni aldattı, ondan alacağımı on kez değiştirdi. Ama Tanrı bana kötülük etmesine izin vermedi.
    8 Lavan, 'Ücret olarak noktalı hayvanları al' deyince, bütün sürü noktalı doğurdu. 'Ücret olarak çizgili olanları al' deyince de bütün sürü çizgili doğurdu.
    9 Tanrı babanızın hayvanlarını aldı, bana verdi. (yaratılış Bap:31)

    der.

    Şimdi bazıları dayısının Yakup’a haksızlık yaptığını düşüneceklerdir. Evet bu kısmen doğrudur. Lavan yani Yakup’un dayısı; Yakup’a iki kızını da kurnazlıkla vererek onu toplamda 20 yıl çalıştırmıştır. Ancak Yakup bu kızları alabilmek için buna razı gelmiştir. Ayrıca haksızlığa karşı haksızlık yapmak bir mazeret olamaz. Hak dürüstçe arandığında haktır...

    Yakup’un ve Tanrı’nın bu tutumlarından sonra çıkartılması gereken tema şudur ki; Tevrat’ın en ufak bir paylaşımda, akrabalarına bile haksızlık yapabilmeyi erdem kabul ediyor olması, üstelik bunu yapanların hiç bir ceza almamak bir yana, mükafatlandırılıyor olmaları; gelecek nesillerin şekillendirilmesinde olumsuz bir örnektir. Bu tür haksızlıkların olduğu bir kitaba inanmış insanların bu haksızlıkları yapmış olmaları da olağandışı bir durum değildir.

    İnsanlık hiç bir din; ırk; mezhep; cinsiyet, dil ayrımı kabul etmez; ancak Musevilik gerçeğinin dayandığı noktada yer alan Yahudi milletinin; kendi öz eleştirisini halen yapmıyor olmasını ve Tevrat’ı kutsal kitap olarak gördükleri için bugün halen; gereksiz bir güç kullanıyor olmalarını eleştirirken; insanlık vasıflarının gereklerinden maalesef bahsedemeyiz. Bu vasıflar; herşeyden öte Tevrat’ta karalanmışlar ve hiçe sayılmışlardır. Onun yerine ölüm, soygun, haksızlık ve kibir hepsinin yerini almıştır. Tevrat’ın erdemleri bunlardan ibaretken; İsrailoğullarının tutumları netleştirilemez.


    alıntı
    Uniak
    Uniak
    Tam Üye
    Tam Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 558
    Yaş : 46
    Nerden : Dünya'dan
    Katkı Puanı : 727
    Reputation : 17
    Kayıt tarihi : 26/04/10

    Tevrat'taki Çelişkiler - II Empty Geri: Tevrat'taki Çelişkiler - II

    Mesaj tarafından Uniak C.tesi Haz. 05, 2010 3:59 am

    Tevrat'taki İshak, Kur'an'daki İsmail değil mi?
    melissa buse
    melissa buse
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Kadın Mesaj Sayısı : 167
    Yaş : 30
    Katkı Puanı : 176
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 12/05/10

    Tevrat'taki Çelişkiler - II Empty Geri: Tevrat'taki Çelişkiler - II

    Mesaj tarafından melissa buse Ptsi Haz. 07, 2010 9:17 pm

    gül geç bunlar
    Sadisticum
    Sadisticum
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 65
    Yaş : 35
    Katkı Puanı : 73
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 29/06/10

    Tevrat'taki Çelişkiler - II Empty Geri: Tevrat'taki Çelişkiler - II

    Mesaj tarafından Sadisticum Çarş. Haz. 30, 2010 12:11 am

    Bunlar çelişki değil ki.
    Tevrattaki peygamberlerin yaptığı sahtekarlıklar ve sapıklıklar..
    Ayrıca birşey unutulmuş.
    Nuh şarap içip sarhoş oluyor ve kendi kızlarıyla zina ediyor.

      Forum Saati Perş. Mayıs 09, 2024 8:14 am