www.deizm.org'un gelişmesi için bir şeyler yapmak istemez misin?

İletişim: deizmturkiye@gmail.com

Join the forum, it's quick and easy

www.deizm.org'un gelişmesi için bir şeyler yapmak istemez misin?

İletişim: deizmturkiye@gmail.com

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
#SomayıUnutma
Sorumluların ceza almaları için, böyle bir katliamın bir daha yaşanmaması için #SomayıUnutma.

+2
darulerkam
supeluta
6 posters

    Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü

    supeluta
    supeluta
    Site Yöneticisi
    Site Yöneticisi


    Erkek Mesaj Sayısı : 658
    Katkı Puanı : 802
    Reputation : 23
    Kayıt tarihi : 02/11/08

    Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü Empty Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü

    Mesaj tarafından supeluta Ptsi Kas. 03, 2008 8:06 pm

    Önyargının egemen olduğu toplumlarda ayrımcılığı kanıtlamak zordur. Kim olursa olsun, bir insanda kusur bulmak istenirse, bulunur. Bir kimsenin ya da grubun yetersizliğini göstermeye kararlıysanız, bunu kanıtlayıcı bir dizi gerekçe sıralayabilirsiniz; çünkü her birimiz, önümüze dikmiş olduğumuz insanlık ideallerinden çok uzağız.

    Eğer (bir değişiklik olarak) erkeklerin kusurlu ya da yetersiz olduğunu ispatlamaya kalkarsak, her on yılın ölüm istatistiklerinde erkek ölüm oranlarının daha yüksek olduğunu, erkeklerin duyarlıktan yoksun, duygusal destek vermekte başarısız, çocuk doğurmayı ya da büyütmeyi beceremeyen, hatta kendi yemeğini kendi yapmaktan bile aciz yaratıklar olduğunu öne sürebiliriz. Hormon değişikliklerine bağlı olarak, kendi yaşamlarını ya da başkalarınınkini tehlikeye atan öfke nöbetlerine tutulduklarını, oyuncaklara bayıldıklarını, özellikle de bizzat denetimde oldukları yanılsamasını yaratacak icatlarda bulunmaktan hoşlandıklarını söyleyebiliriz. Bazı iyi taraflarına da değinmeden geçmeyelim: Cinsel bakımdan ateşlidirler; sorumsuz olmanın sağladığı özgürlükle, yaşamın temel sorunlarıyla ilgisi bulunmayan konularda şakacılıklarını ve zekâlarını gösterirler. Kadınlar toplumu çekip çevirmek, çocukları yetiştirmek ve yemek yapmak gibi sorumlulukları yüklenirken herhalde yapılacak en yerinde iş, bu cinsi doyasıyla eğlenmesi için bir çocuk parkına göndermek olmalı. Genel geçer ideoloji bu olsaydı eğer, bu tanıma meydan okuyan bireysel çıkışlar hizaya sokulur, erkek gruplarının protestoları ise hormonlardan kaynaklanan duygusal davranışlar olarak nitelendirilirdi.

    Beyazlar, kendi yaşadıkları semtlerde ya da şık mağazalarda rastladıkları siyah erkekleri yağmacı olarak görür. Zengin beyaz semtlerdeki siyah kadınlar, beyazlara göre, hizmetçi ya da dadı iken, kent sokaklarındakiler ya * ya da yankesicidir. Moskova'da, konuk olduklarını kanıtlayıcı belgeleri olmayan kadınlar otellere giremez; çünkü yetkililer oturma izni bulunmayan her kadının * olduğunu varsaymaktadır. (1990'daki son ziyaretimden beri bu durum değişmiş olabilir.) Gençliğimde iyi restoranlara yanında erkek olmayan kadınları kabul etmezlerdi: Erkeksiz kadınlar * olarak görülürdü.

    İnsanlara doğuştan sahip oldukları, değişmesi mümkün olmayan cinsiyet ya da renk gibi niteliklerinden ötürü taraflı davranmak önyargılı bir tutumdur. Bu kendini açıkça gösterdiği gibi, bilinç altında, kişilerin sanılarında da gizlenmiş olabilir. Tüm toplumlarda, açıklamaya gerek duyulmadan paylaşılan önyargılar vardır. Bu nedenle de kanıtlanmaları zordur. Toplumların çoğu önyargılarını şifre halinde sinsice yasalarına sokar. Feminist hareket en ileri sanayi ülkelerinin yasalarındaki şifreleri çözerek, ayrımcı olanları ayıklamakta son derece başarılı oldu; ne var ki erkekler kadınları devre dışında bırakmak için şimdilerde daha incelikli tekniklere başvuruyor. Kadınları aşağılayıcı ifadeler kullanan erkek sayısı eskisine göre artık az; ancak büyük çoğunluk hâlâ erkeklerden başkası önemli değilmiş gibi davranıyor. Şirketlerde bir kadının terfi etmesi engellendiğinde, erkekler ayrımcılığın söz konusu olmadığını öne sürerek, asıl sorunun iş arkadaşları tarafından pek sevilmeyişi ve uyum sağlayamayışı olduğunu iddia ediyorlar. Kadınları küçük düşürücü ifadelerde anahtar sözcük, "aşırı". Kadınların sesleri ya aşırı yüksek ya da aşırı yumuşak; ya aşırı hırslı oluyorlar ya da aşırı pasif; giyim konusunda ise ya aşırı derbeder ya da aşırı süse düşkünler; ya aşırı yaşlı ya da aşırı gençler. Özellikleri ne olursa olsun birilerine mutlaka batıyorlar. Kadınlara nefret besleyen topluluklarda herkes kadınları erkeklerden daha itici bulmakta.

    Kadınlar ne yaparlarsa yapsınlar davranışları aykırı bulunuyor. Kısa bir süre önce yayımlanan, The Trapped Woman: Catch 22 in Deviance and Control (Tuzağa Düşürülen Kadınlar: Yoldan Sapma ve Denetimin 22 Tuzağı) adlı kitapta, kadınları tuzağa düşürmekte yararlanılan "catch-22" durumu açıklanıyor.(6) Makalelerden birinde, bir kadının aykırı olarak nitelendirilmesine neden olabilecek birtakım özellikler sıralanıyor: çocuksuz olması ya da çocuklu olması, ücret için çalışması ve bir çocuk bakım kurumundan yararlanması; ya da çocuğu olması, ücret için çalışması ve çocuğunu bırakacak bir yer bulamayışı.(7) Çocukları olan ve onların bakımı için yardım alan kadınlar suçlu durumuna düşürülüyor.

    Boşanmış kadınlardan başka, dayak yiyen ve karşı koymayanlar kadar, dayak yüzünden evlerini terk ederek karşı koyanlara da suçlu gözüyle bakılıyor. Kadınlar cinselliklerini özgürce yaşadıkları ya da cinsellik konusunda "tutucu" oldukları; bekâretlerini yitirmekten korktukları ya da evlilik dışı ilişkileri olduğu; ırzlarına geçildiği için kınanıyorlar. Kendine güvenen kadınlar ya da alçakgönüllü ve uysal olanlar; kendilerini bütünüyle çocuklarına ve kocalarına adamayanlar ya da tüm özverileriyle adayanlar da aykırı sayılıyor. Toplum kadınları hırslı-hırssız, zengin-yoksul, şişman-zayıf, iş kadını-ev kadını, her ne olursa olsun, suçlamak için bir bahane buluyor.

    Patriarkal kültürlerin tümünde, kadınlardan nefret geçer akçe sayılıyor; her erkeğin (ve pek çok kadının) cebindeki bozuk para misali, herhangi bir davranışın bedelini ödemek –haklı göstermek– için kolayca harcanıyor. Kadınlar, nasıl olurlarsa olsunlar suçlandıkları için ayrımcılığı kanıtlamak kolay değil. Bunu kanıtlayabilmek için sonuçlarını incelememiz gerekiyor.
    darulerkam
    darulerkam
    Yeni Üye
    Yeni Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 14
    Katkı Puanı : 3
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 07/03/09

    Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü Empty Geri: Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü

    Mesaj tarafından darulerkam Paz Mart 08, 2009 1:24 am

    selam,
    küçük bir önyargıyı yok edebilmek,bir atomu parçalamaktan daha zordur.(albert aynştayn)
    Uniak
    Uniak
    Tam Üye
    Tam Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 558
    Yaş : 46
    Nerden : Dünya'dan
    Katkı Puanı : 727
    Reputation : 17
    Kayıt tarihi : 26/04/10

    Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü Empty Geri: Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü

    Mesaj tarafından Uniak Perş. Mayıs 27, 2010 1:42 am

    Din bir önyargı mıdır?
    melissa buse
    melissa buse
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Kadın Mesaj Sayısı : 167
    Yaş : 30
    Katkı Puanı : 176
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 12/05/10

    Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü Empty Geri: Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü

    Mesaj tarafından melissa buse Ptsi Haz. 07, 2010 8:47 pm

    Uniak demiş ki:Din bir önyargı mıdır?



    yoksa ön yargı dine göre mi değişir ?
    sophia
    sophia
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Kadın Mesaj Sayısı : 53
    Yaş : 38
    Katkı Puanı : 66
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 19/06/10

    Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü Empty Geri: Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü

    Mesaj tarafından sophia Perş. Haz. 24, 2010 3:43 am

    sosyal psikolojide "önyargı" dediğimiz şey izlenimler sonucu doğuyor
    şöyle ki bir çocuk dünyaya geldiğinde öncelikle "izlenim" edinmeye başlar yani gözlem yapar öğrenir bu izlenimler ikinci olarak önyargıları oluşturur daha sonra önyargıların daha katı olduğu üçüncü aşama "stereotype"ler oluşur. herneyse oralara girmeyelim.

    demem o ki evet önyargı dine göre değişir daha doğrusu toplumun özelliklerine göre değişir. çünkü çocuk doğduğu zaman toplumun tüm kültürel yapısından izlenimler edinir ve buna din de dahildir ve dolayısıyla dine göre de önyargılarını oluşturur.
    Uniak
    Uniak
    Tam Üye
    Tam Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 558
    Yaş : 46
    Nerden : Dünya'dan
    Katkı Puanı : 727
    Reputation : 17
    Kayıt tarihi : 26/04/10

    Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü Empty Geri: Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü

    Mesaj tarafından Uniak Perş. Haz. 24, 2010 2:02 pm

    sophia demiş ki:sosyal psikolojide "önyargı" dediğimiz şey izlenimler sonucu doğuyor
    şöyle ki bir çocuk dünyaya geldiğinde öncelikle "izlenim" edinmeye başlar yani gözlem yapar öğrenir bu izlenimler ikinci olarak önyargıları oluşturur daha sonra önyargıların daha katı olduğu üçüncü aşama "stereotype"ler oluşur. herneyse oralara girmeyelim.

    demem o ki evet önyargı dine göre değişir daha doğrusu toplumun özelliklerine göre değişir. çünkü çocuk doğduğu zaman toplumun tüm kültürel yapısından izlenimler edinir ve buna din de dahildir ve dolayısıyla dine göre de önyargılarını oluşturur.

    Bunu beğendim. Güzel açıklamaydı.

    Bir cevher buldum biraz faydalanalım.

    Peki bi soru daha.
    Paradigma ile din ilişkisi nedir?
    sophia
    sophia
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Kadın Mesaj Sayısı : 53
    Yaş : 38
    Katkı Puanı : 66
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 19/06/10

    Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü Empty Geri: Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü

    Mesaj tarafından sophia Perş. Haz. 24, 2010 4:20 pm

    buna çok güzel bir cevabım var : bilmiyorum Very Happy

    paradigmayla bilim ilişkisini sorsaydın birsürü cevabım olurdu ama onu alıp dine yapıştırmak pek doğru gelmedi bana o yüzden araştıralım öğrenelim diyorum Wink
    Uniak
    Uniak
    Tam Üye
    Tam Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 558
    Yaş : 46
    Nerden : Dünya'dan
    Katkı Puanı : 727
    Reputation : 17
    Kayıt tarihi : 26/04/10

    Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü Empty Geri: Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü

    Mesaj tarafından Uniak Paz Tem. 04, 2010 1:59 am

    Ben de çok iyi bilmiyorum.

    Beyin fırtınası yapalım. Herkes aklına ilk geleni yazsın.

    Şener Şen: "Hele bir sor niye yaptım" Karşısındakinin paradigmasını değiştirmek için bir giriş sözü.
    Grumpy Cat
    Grumpy Cat
    Yeni Üye
    Yeni Üye


    Kadın Mesaj Sayısı : 2
    Yaş : 62
    Katkı Puanı : 4
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 19/07/13

    Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü Empty Geri: Ayrımcılığı İspat Etmenin Güçlüğü

    Mesaj tarafından Grumpy Cat Cuma Tem. 19, 2013 9:47 pm

    Çok güzel bir yazı ancak ataerkil ideolojiyi yeniden üreten ve bunu kadın üzerinden "şiddetle" uygulayanlar yine kadınlar. Gelin-Kaynana ilişkisini sanırım bu durumun en güzel örneği. İster istemez Bookchin'in "ilk tahakküm ve sömürü ilişkisi kadınlarla erkekler arasında değil, yaşlılarla gençler arasındadır" düşüncesine akla getiriyor. Oğlu adına gelini üzerinde kontrol oluşturan kaynana aynı zamanda oğlunu da karısının üzerine yürümeye zorluyor.

      Forum Saati Cuma Mayıs 03, 2024 8:03 am