Muhammed'in söylemesine göre Tanri, her kavme, o, kavimden seçtigi peygamberler göndermis, ve kendi dilinden Kitap'lar vermistir, çünkü istemistir ki her kavim Tanri buyruklarini kendi dilinden okuyarak, kavrayarak bellesin (K. 14 Ibrahîm 4)1. Bundan dolayidir ki Arap'lara, Arap kavminden Muhammed'i, ve Arap'larin anlayabilecekleri dil'de olmak üzere Arapça bir kitap göndermis, ve örnegin: “...Biz, anlayip düsünmeniz için onu Arapca bir Kur'ân kildik” (K. 43 Zuhruf 2-3), ya da “Anlayasiniz diye biz onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik” (K. 12 Yûsuf 2) diye konusmustur. Bu söylediklerini pekistirmek maksadiyle: “(Bu), bilen bir kavim için, âyetleri Arapça okunarak açiklanmis bir kitaptir” (K. 41 Fussilet 3), ya da “...böylece biz onu Arapça bir hüküm olarak indirdik...” (K. 13 Ra'd 37) diyerek, ya da: “... Biz onu böylece Arapça bir Kur'ân olarak indirdik ve onda ikazlari tekrarladik. Umulur ki onlar (bu sayede günahtan) korunurlar; yahut da o (Kur'ân) kendileri için bir ibret ortaya koyar” (K. 20 Tâ-Ha 113), ya da: “Korunsunlar diye, pürüzsüz Arapça bir Kur'ân indirdik” (K. 39 Zümer 28) diye ekliyerek Kur'ân'i, Arap'larin anlayabilmeleri için Arapca bir kitap olarak indirdigini bildirmis, bu Kitab'i Mekke ve çevresinde oturanlar için gönderdigini eklemistir (K. Sûrâ 7). Yâni anlatmak istemistir ki Arap'lar: "...-'Bizden evvel iki taifeye (Yahudilere ve Hiristiyanlara) Kitap gönderildi. Biz onlarin okuduklarindan bir sey anlamiyorduk', yahut -'Bize Kitap gönderilseydi, onlardan daha fazla hidayete ererdik'“ seklinde konusup bahane uyduramasinlar. Bu düsüncesini pekistirmek maksadiyle “... iste size Rabbiniz tarafindan apaçik delil, hidayet ve rahmet verdik. Artik Allah'in âyetlerini yalan sayandan, onlardan yüz çevirenden daha zâlim kim olabilir?..." (K. 6 En'âm 156-157) diye konusmustur (Bu konuda ayrica bkz. Maide 19; Meryem 97; Sad 3; Yasîn 6). Dikkat edilecegi gibi Tanri Arap'lara hitaben konusmaktadir; muhatabi Arap'lardir. Muhammed araciligi ile onlara, “hidâyet” olmak üzere, Islâm dini'ni sagladigini anlatmaktadir.
Ancak ne var ki Arap'lar'dan pek çogu, müslümanligi kabul ederlerken, Muhammed'in gözüne girmek sûretiyle bir takim çikarlar elde etme kurnazligina yönelirler ; örnegin ganimet'ten pay almak maksadiyle ikide bir “Müslüman olduk” diye basa kakarlar, ve Muhammed'i minnet altinda birakacaklarini sanirlar. Her ne kadar taraftarlarinin sayisinin arttigini görmek Muhammed'i hosnud kilar idiyse de, onlarin bu sekilde basa kakmalarindan hoslanmazdi. Daha dogrusu onlara karsi minnet altinda kalmis görünmeyi, kendisi için sakincali bulurdu. Bu nedenle Hucurat sûresi'ne koydugu âyet'ler Tanri'nin söyle konustugunu söyler: “(Ey Muhammed!)Islâm'a girdiklerini senin basina kakiyorlar; de ki: -'Islaminizi benim basima kakmayin, belki sizi iymana hidâyet buyurdugundan dolayi Allah sizin basiniza kakar, eger sadiksaniz...” (K. 49, Hucurat sûresi, âyet 17). Yorumcularin açikça bildirdiklerine göre bu âyet, Arap'lari azarlamak maksadiyle konmus bulunmaktadir. Örnegin Elmalili Hamdi'nin deyisi söyle: “Bu âyet o A'rabîleri tevbihtir (azarlamadir)” (Bkz. Elmalili Tefsiri, Cilt VI, sh. 4485). Yukardaki âyet'i koymakla Muhammed, onlara: “Sizi müslüman yapan Tanri'dir; bu nedenle Islaminizi bana minnet saymayin, benim basima kakmayin. Eger -'Müslüman olduk-' diye basa kakarsaniz Allah size minnetinin agirligini yükletir” demek istemistir. Daha baska bir deyimle Tanri'yi, onlari bu sekilde azarlamis gibi konusur kilmistir
Ancak ne var ki Arap'lar'dan pek çogu, müslümanligi kabul ederlerken, Muhammed'in gözüne girmek sûretiyle bir takim çikarlar elde etme kurnazligina yönelirler ; örnegin ganimet'ten pay almak maksadiyle ikide bir “Müslüman olduk” diye basa kakarlar, ve Muhammed'i minnet altinda birakacaklarini sanirlar. Her ne kadar taraftarlarinin sayisinin arttigini görmek Muhammed'i hosnud kilar idiyse de, onlarin bu sekilde basa kakmalarindan hoslanmazdi. Daha dogrusu onlara karsi minnet altinda kalmis görünmeyi, kendisi için sakincali bulurdu. Bu nedenle Hucurat sûresi'ne koydugu âyet'ler Tanri'nin söyle konustugunu söyler: “(Ey Muhammed!)Islâm'a girdiklerini senin basina kakiyorlar; de ki: -'Islaminizi benim basima kakmayin, belki sizi iymana hidâyet buyurdugundan dolayi Allah sizin basiniza kakar, eger sadiksaniz...” (K. 49, Hucurat sûresi, âyet 17). Yorumcularin açikça bildirdiklerine göre bu âyet, Arap'lari azarlamak maksadiyle konmus bulunmaktadir. Örnegin Elmalili Hamdi'nin deyisi söyle: “Bu âyet o A'rabîleri tevbihtir (azarlamadir)” (Bkz. Elmalili Tefsiri, Cilt VI, sh. 4485). Yukardaki âyet'i koymakla Muhammed, onlara: “Sizi müslüman yapan Tanri'dir; bu nedenle Islaminizi bana minnet saymayin, benim basima kakmayin. Eger -'Müslüman olduk-' diye basa kakarsaniz Allah size minnetinin agirligini yükletir” demek istemistir. Daha baska bir deyimle Tanri'yi, onlari bu sekilde azarlamis gibi konusur kilmistir