www.deizm.org'un gelişmesi için bir şeyler yapmak istemez misin?

İletişim: deizmturkiye@gmail.com

Join the forum, it's quick and easy

www.deizm.org'un gelişmesi için bir şeyler yapmak istemez misin?

İletişim: deizmturkiye@gmail.com

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
#SomayıUnutma
Sorumluların ceza almaları için, böyle bir katliamın bir daha yaşanmaması için #SomayıUnutma.

5 posters

    Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin

    bazikortam
    bazikortam
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Kadın Mesaj Sayısı : 142
    Yaş : 35
    Nerden : Dünya'dan
    Katkı Puanı : 298
    Reputation : 6
    Kayıt tarihi : 13/08/10

    Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin Empty Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin

    Mesaj tarafından bazikortam Ptsi Eyl. 06, 2010 6:30 pm

    Daha özgür bir dünya için tüm tabular yıkılmalı

    bir mum ışığı tüm karanlığı parçalar // gözlükleri çıkarın artık

    *Tarihteki binlerce uyduruk dini düşünün
    Tarih bir dinler çöplüğüdür. Eski mısırlıların tanrı olarak gördükleri kralları için neler yaptığı ortadadır. Bir kamera şakası programında, yoldan geçenlere Anadolu’dan kaçırılan tarihi eserlerle ilgili sorular soruluyordu. Bir ablamıza da, “Piramitleri ülkemizden de kaçırıp Mısıra sizce nasıl taşımışlardır?” diye sorulmuştu. Ablamız da tarihi eser kaçakçılığının çok yanlış olduğunu, devletin bu talana engel olması gerektiğinden bahsediyordu yanlış hatırlamıyorsam…


    Demem o ki, insanların aptallıkları her ne kadar sürmeye devam etse de, en azından artık piramit inşa etmiyoruz ve krallarımızı mumyalamıyoruz. Çünkü artık eski Mısırlıların inandıkları şeylerin uydurma olduğunu biliyoruz. Şimşeklerin ve yıldırımları Zeus’ın bize sinirlendiği için atmadığını biliyoruz… Güneş tutulmasını bir tanrısal mesaj olarak algılamıyoruz, çünkü ne zaman nerede gerçekleşeceğini önceden bilebiliyoruz. Örnekler çoğaltılabilir. Bugün –henüz- terk edilmemiş olan dinlerin de, uyduruk eski dinlerle birçok ortak yönleri vardır. Örneğin Tevrat’ın ve Kuran’ın Sümer’deki kökeniyle ilgili internette pek çok makaleye ulaşabilirisiniz. Tek yapmanız gereken dikkatli bir şekilde bakmak…


    * Herhangi bir kutsal kitabı okuyun
    Açıkçası bu madde hakkında burada ne kadar alıntılar yapsak da aynı etkiyi yapamayız. Elinize milyonlarca insanın inandığı, evrendeki en mükemmel varlık (tanrı) tarafından yazıldığı söylenen bir kutsal kitap alıp, rasgele bir sayfa açın. Ve kendi gözleriniz görün… Açtığınız sayfada şunun gibi bir şeye rastlayacaksınız:




    Alıntı:
    Ey peygamber’in eşleri! Eğer siz ikiniz Allah’a tövbe ederseniz, ne iyi. Çünkü kalpleriniz kaydı. Eğer Peygamber’e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, salih mü’minler de. Bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar. Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha hayırlı, müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir. (Tahrim Suresi)

    Tanrının, peygamberin eşlerini muhatap alması başlı başına gariptir, Peygamberin iki eşinin birbirine arka çıkmasından ne kast edilmiş bilemiyoruz ama eğer yaparlarsa diye tanrı onları tehdit ediyor. Üstelik işe melekler filan da karışıyor. Kitap indirmekle görevli Cebrail gelip bizzat peygamberin ailevi problemlerine el atıyor… Yetmiyor, “yeni bakire eşler veririm haa” diyerek tanrı bu kadınları kıskandırmayı ya da aşağılamayı amaçlıyor!
    Hadi dünyadaki milyarlarca insana inen bir kutsal kitapta, bu komik ayetin niçin yer aldığını geçelim. Ama geçmişi ve geleceği, her şeyi bilen tanrı, bu kadınların birbirlerine arka çıkıp çıkmayacaklarını bilmiyor mu? Daha ötesi, haklarında böyle olumsuz vahiyler inen bu kadınları yaratan, onları peygamber eşi yapan, aynı tanrı değil mi?
    Burada 3-4 tane bunun gibi komik ayeti gösterip tüm kitaba genelleme yapabilirdik. Ama amacımız bu değil. Diyoruz ki, hiçbir yönlendirme olmadan, bizzat kendiniz de rasgele bir sayfa açarak bunun gibi fantastik bir sürü ayet bulabilirsiniz. Tek yapmanız gereken dikkatli bir şekilde bakmak…


    * Tanrının planına anlam vermeye çalışın
    Bizim kültürümüzde de bulunan bir başka mantıksızlık da, her işte bir hayır vardır inancıdır. Deprem olsa, sel bassa, en yakın arkadaşımız trafik kazasında ölse, o işte bir hayır vardır… Çünkü bunların hepsi tanrıdan gelmektedir ve tanrının bizim için bir planı vardır. Tamam peki diyelim ki var, o zaman tanrının Hitler ve öldürdüğü milyonlarca insan için de bir planı mı vardı?


    * Batıl inançları ve hurafeleri düşünün
    Tarihteki uyduruk dinlere değinmiştik. Batıl inançlar ve hurafeler ise henüz tarihe karışmamış olan mevcut dinleri ilgilendiren konulardır. Bilimin gelişmesi ve toplumların bilinçlenmesi ile her geçen yüzyıl dinlerin etki alanları daralmaktadır. Bu daralma dinleri kendi içlerinde de değişmeye zorlamıştır. Ortaçağ Avrupa’sında, din adına yapılan ve yaklaşık 300 yıl süren cadı avcılığı dönemi ve sona erişi dehşet verici bir örnektir. Yüzyıllar boyunca uygulanan, sayısız masumun canını alan bir uygulamalar zinciri, daha sonradan hurafe sayılabilmektedir.
    Bunun sebebi, belli bir noktadan sonra dini uygulamaların bazılarının çağdışı kalması ve bilimle çelişmeye başlamasıdır. Bunun üzerine din adamları, sanki eskiden aynı saçmalıkları topluma benimsetenler kendi meslektaşları değilmiş gibi, bu uygulamaları hurafe sayıp dini bunlarda “temizlemeye” çalışmışlardır. Dinlerin yüzyıllar içinde geçirdiği bu evrimler, aynı dinde çok sayıda farklı mezheplerin mevcudiyeti aslında dinin kendisinin bir hurafe olduğuna dair göstergelerdir.


    * Belirsizlikleri ve açmazları düşünün
    Dinlerin bir diğer dayanağı da belirsizliklerdir. Yani diyelim ki riskli bir ameliyata girmeden önce dua ettiniz ve ameliyatınız çok başarılı geçti. Ameliyat dua ettiğiniz için mi başarılı geçti? Etmeseydiniz ölecek miydiniz? Bu ne sakat bir düşüncedir… Üfürükçü hocalar vs. hep bu şekilde kafası karışmış insanları sömürmektedir


    *Dünya üzerinde tanrıya dair hiçbir bilimsel kanıt veya tanrısal kalıntı bulunmadığına dikkat edin
    Dünya üzerinde tanrıya ait bir kalıntı yoktur. Peygamberlerin mucizelerine ait bir kalıntı da yoktur. Tanrıyla konuştuğunu söyleyen sağlıklı bir kişi bulunmamaktadır. Elimizdeki kutsal kitaplar tanrıdan ziyade bir insan eserine benzemektedir. Tanrının istediği iletişim metodu olan dualara hiçbir yanıt gelmediği bilimsel deneylerle sabittir. Bu gerekçeler arttırılabilir.


    * Çocuksu sihirleri ve masalsı hikâyeleri düşünün
    Aslında sihir kavramı zaten kendi başına mantığa aykırıdır. Ne tesadüf ki, dinlerde sihir ve masal olarak değerlendirilebilecek hikâyelere çok rastlanır. Ölen birinin yeniden doğması, uçan atlar, uçan insanlar, cinler-melekler, mucizeler vs.


    * Kölelik ve cariyelikle ilgili emirleri düşünün
    Kölelerin nasıl istismar edileceği detaylarıyla anlatılan Kuran’da, köleliği kaldıran, yasaklayan ve hatta eleştiren hiç bir Ayet yoktur. Ama ne vardır? Cezai bir yaptırım olarak köle azat edilmesi vardır. Suçlu bir köleciye verilmiş cezadır. Hem de ağır bir ceza!


    *Peygamberlerin mucizelerini düşünün
    Hastaları iyileştirmek, suyu şaraba çevirmek, denizi ikiye ayırmak… Bunların bir zamanlar gerçekleşmiş olması inandırıcı değildir, günümüze kalan bir iz veya kanıt bulunmamaktadır. Bunların kat be kat fazlaları merak edenler için kitapçıların bilimkurgu romanları raflarında bulunmaktadır.


    * Zıtlıklar ve çelişkileri düşünün
    Tanrının mesaj göndermek için meleklere neden ihtiyacı olsun veya tanrı kaldıramayacağı taşı yaratabilir mi gibi çelişkilerden bahsetmiyoruz… Kurandaki bir ayete göre insan çamurdan, başkasında balçıktan, bir başka ayette kan pıhtısından, bir başkasında su damlasından, bir ayete göre ise topraktan yaratılmıştır. Bu çelişkiler içinde, sizce siz hangisindensiniz?


    * Tanrının cezalandırmak istediği toplam insan sayısını düşünün
    Aslında başlık kendini iyi bir biçimde ifade etmekte. Her 6 kişiden 5inin Müslüman olmadığı veya her 3 kişiden 2sinin Hıristiyan olmadığı dünyada zaten kafadan çoğunluk cehenneme gitmek için yaratılmış gibi görünüyor. Dine inandığı halde günahkar olanlar da cabası…


    * Dini nedenlerle yapılan savaşları düşünün
    “Benim hayali kahramanım (inandığım tanrı), senin hayali kahramanından daha gerçek” şeklinde özetlenebilecek sebepler uğruna ölen insanlar ve yok olan medeniyetler muhtemelen insanlık tarihindeki en büyük ironidir.




    *Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin
    Kutsal kitapların ortak özellikleri, yazıldığı yüzyılların hatalı bilgi ve inançlarıyla örtüşmesidir. Örneğin bugün inanılan dini kitaplara göre, Ay, Güneş, gezegenler ve yıldızlar dünyanın etrafında dönmektedir. Aynı zamanda Dünyanın düz olduğunu iddia eden bu görüşler, Kopernik öncesinin yermerkezci öğretilerini içermektedir. Oysa her şeyi bilen bir tanrı tarafından gönderilen kitapta böyle yanlış bilgilerin bulunması söz konusu bile olamazdı.


    * Ölümden sonra yaşamın çelişkilerinin düşünün
    İnsanı ele almadan önce dünyadaki diğer canlıları değerlendirelim. Tek hücreli bir canlının ölümü, hücredeki kimyasal reaksiyonların durmasıdır. Çok hücreli organizmaların ölmesi de, organizmadaki hücrelerin tamamının ölmesidir. Bu gerçekler etrafında bakılınca, bir insanın, bir köpeğin, bir sineğin veya bir bakterinin ölümleri, benzer şekillerde gerçekleşmektedir. Oysa bakteriler, köpekler veya sineklerin ölümden sonra yaşamları olduğuna, onların da cennete veya cehenneme gideceğine inanan fazla kişi yoktur. Ama iş kendi yaşamlarına gelince, insanlara ölümden sonra yaşam pek cazip gelmektedir. Bu aşamada, insan yapımı bir kavram olan ruh devreye girmektedir.


    Meteorolojik bilgisizlik içinde, çakan şimşekleri ve yıldırımları Zeus’un fırlattığını zanneden ilkel insanlar, ayın şekilde fizyolojik bilgisizlik içinde kendi vücutlarının da bir ruh tarafından idare edildiğini zannetmişlerdir. Genel inanış, ruhun yaşam boyunca vücudun içinde bulunup onu yönettiği, ölünce de vücuttan ayrılıp başka yere gittiği biçimindedir. Bu açıklamalar cahil insanların ve çocukların kolayca anlayabileceği düzeydedir.
    Ancak günümüzde biliyoruz ki, yıldırımlar ve diğer gökyüzü olayları bilimsel olarak açıklanmıştır. Ruh ve beden kavramı da bilimsel olarak açıklanmıştır. Bilimsel açıdan, ruh yoktur. İnsan vücudu içinde, diğer hayvanlarda olmayan özel bir “ruh” organı olmadığı gibi, insan öldüğü zaman vücuttan ayrılıp başka bir boyuta giden organ da yoktur. İnsan hayatı boyunca yapılan tüm yaşamsal aktiviteler, nefes almaktan başlayıp âşık olmaya kadar, kimyasal ve biyolojik süreçlerle açıklanmıştır. Bu süreçler, ölümsüz bir ruh tarafından değil, beyin tarafından yönetilmektedir.


    * Birine inanırken, inanmayıp inkâr ettiğiniz diğer dinlerin toplam sayısını düşünün
    Günümüzde pratik olarak inanılan binlerce din vardır. Geçmiş yüzyıllardaki dinleri de katarsak bu sayı anormal rakamlara ulaşacaktır. Aslında bu, insanların din uydurma potansiyelinin bulunduğunu ve hatta bu konuda gayet başarılı olduklarının göstergesidir.

    Eğer bir dine inanıyorsanız, binlerce dini reddediyorsunuz. Kaç Hıristiyan Kuran okumuştur veya kaç Müslüman İncil okumuştur? Hiç adını duymadığımız dinler de cabası… Stephen F. Roberts bu durumu şöyle açıklar:



    Alıntı:
    “Bence temelde ikimiz de dinsiziz. Sadece ben, senden bir tane fazla dini daha reddediyorum. Sen diğer tüm olası dinleri neden reddettiğini anladığın zaman, benim de neden senin dinini reddettiğimi anlarsın.”

    Ayrıca bu kadar çok dinin aynı anda var olması ve aynı anda çok ilgi görmesi, olası bir doğru dinin bulunmadığının işaretidir. Ya da insanlık doğru dini seçemeyecek kadar aptaldır. Her iki durumda da diyebiliriz ki, tanrı insanlığa, mevcut formlarda, sayısız çelişki içeren ve doğrulanamayan bir din göndermez.

    * Adak hayvan kesmenin anlamsızlığını düşünün
    Yeni bir araba alındığında kurban kesilir ki kan aksın, araba kaza yapmasın. Bir ev satın alınır, kurban kesilir ki ev bereketli olsun. Tanrıya rüşvet teklif etmek nasıl bir iletişimdir, anlamak zordur…

    * Tanrının yaptığı cinsel ayrımcılığı düşünün

    Alıntı:
    İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın, onları dövün. (Nisa 34)

    Birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. Şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. (Bakara 282)

    Size helâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın veya sahip olduğunuz cariyeler ile yetinin. (Nisa 3)

    Allah size, çocuklarınızın alacağı miras hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Nisa 11)



    * Kötü olaylara veya kişilere, tepeden hiçbir müdahale edilmediğine dikkat edin
    Çok gelişmiş bir istihbarat sistemi kurduğunuzu varsayın. Dünya üzerinde meydana gelen tüm cinayet, hırsızlık, tecavüz, işkence, bombalama ve terör eylemlerinin haberini anında aldığınızı düşünün. Birkaç dakika içinde o kadar çok sayıda istenmedik olaya tanıklık edersiniz ki, daha fazla bunları seyretmek dayanılmaz hale gelir.
    İşte mevcut durum ve tarih boyunca yaşananlar eşliğinde konuyu ele aldığımızda, dünya üzerinde yaşanmış ve yaşanmakta olan olaylara hiçbir üst müdahale gelmediği aşikârdır. Yapılan onca ibadetin ve edilen duaların sonuç vermediği ortadadır.


    * Tanrının neden insani tavır ve davranışlarda bulunduğunu düşünün
    Kutsal metinlerde ve hadislerde tanrının bazı hareketleri, şeklen insani hareketlerin benzeri olarak tarif edilmiştir. Peygamberle tokalaşması, tahta oturması gibi tabirler güvenilir dini kaynaklarda yer almıştır. Ancak bunların ötesinde, sürekli sevilme ve tapılma isteğiyle, önceden belirlenmiş kader kavramıyla birlikte ele alındığında çelişkiler içeren sevap-günah hesabıyla, doyumsuz bir intikam ve cezalandırma hırsı ile hareket etmesi, önyargısız ve tarafsız bakıldığında düşündürücüdür.


    * Hastalandığınızda, dua ederek anında iyileşmeyi deneyin
    Sağlık sigortanız var mı? Ev sigortanız var mı? Arabanızın sigortası var mı? Eğer inançlı bir dindarsanız bunlara hiç gerek yok! Nasıl olsa tanrı sizden yana… Zaten size bir şey olmaz. Eğer olursa da, tanrı öyle istediği için olmuştur, o nedenle tanrıya karşı gelinmez. Hastalanırsanız da iki dua edin geçer. Geçmezse zaten acı çekmeyi hak etmişsinizdir. Hadi geçmiş olsun…


    * Peygamberlerin hayatlarındaki örnekleri düşünün
    Şüphesiz toplu kıyımlar, işkenceler, kölelik ve bugün bize anormal gelen pek çok örnek verilebilir. Ancak çok bilinen ve eleştirilen bir konu da Muhammed ve (sübyancılık) pedofilidir. Yakın arkadaşı olan ilk halife Ebu Bekir’in öz kızı, Ayşe ile 6 yaşında evlendiği ve 9 yaşındayken de gerdeğe girdiği iddia edilen 55 yaşındaki Muhammed’in bu davranışı maalesef sonraki yüzyıllarda kötü örnek oluşturmuştur.

    21. yüzyıl Türkiye’sinde hala bir takım “Dini Bilgiler” kitapları içinde pedofilinin alenen teşvik edilmesi, kendisini koruyamayacak yaştaki kız çocuklarının istismarını kolaylaştırmaktadır. Burada anlaşılması gereken nokta şudur ki, günümüzde hem ahlakdışı hem de yasadışı olan sübyancılığın, 7. yüzyıl için sıradan bir olay olması veya olmaması, önemsizdir. Çünkü son kitapla gelen son peygamber olma iddiasındaki kişinin, sıradan bir 7. yüzyıl erkeği zihniyetinde davranması, zaten kendi iddiası ile çelişmektedir.

    Ayrıca aynı kaynaklar tarihte yüzlerce eşi bulunan peygamberlerin bulunduğunuda söylerler.


    * Güçlü olana tapınma psikolojisini düşünün

    Alıntı:
    Çocukluğumda Tanrı’ya her gece bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Baktım böyle olmuyor, ben de tuttum bir bisiklet çaldım ve geceleri Tanrı’ya beni affetmesi için dua etmeye başladım. Al Capone

    Tarihteki en ünlü mafya liderlerinden, kendisi de bir güç simgesi olan Al Capone, ironi yüklü bu sözünde aslında bir noktayı güzel ifade etmiştir. Günümüzde toplumun iç dinamikleri ile tanrısal öğreti çocuklara aşılanmakta, beyinleri yıkanmaktadır. Dünyada yaşanan olumsuzluklar için öbür taraftan ya da tanrıdan medet umacak şekilde zihinler uyuşturulmaktadır.


    Hiçbir tanrısal kalıntı veya kanıtlanabilir olgu olmamasına rağmen (Öneri:9) dinsel davranış motifleri ve toplu ibadetlerin toplumda yinelenerek uygulanması, çocukların konunun özünü idrak etmesini imkânsız hale getirmektedir. Zaten yıkanmış beyinler, yetersiz eğitimle birleşince, ölene kadar süren bir yanılsama başlar.
    Çocuklukta atılan bu temel üzerine kurulan bina, korkutmaya ve cezalandırmaya dayalı dini adalet sistemidir. Herkesten ve her şeyden daha güçlü bir varlığın, yaşamları boyunca kendilerini izleyeceğine inandırılan insanlar, doğal olarak bu güçten yana taraf olmaya çalışacaktır. Buna doğrultudaki davranışlar da, doğuştan gelen sözde tanrı inancı ile değil, tamamen kendini koruma içgüdüsü ile yapılacaktır.


    *Nuh’un gemisini hayal edin
    Kuranda atıfta bulunulan, İncil’de detayları anlatılan Nuh’un gemisi hikâyesini bilmeyen yoktur. Bundan yaklaşık 4 bin sene evvel, dünyayı tamamen sel basar. Nuh inşa ettiği 80 metre uzunluğundaki gemiye, tüm yaşayan canlılardan bir çift alır. Gemi dışında kalan her canlı, yani dünyadaki tüm yaşam bu selde telef olur. Dünyadaki canlı yaşamı, Nuh’un gemisindekilerin türemesiyle tekrar başlar.


    Bu absürt hikayeyi ciddiye almak ve komik iddiaları bilimsel açıdan değerlendirmek bilime hakaret olur. Bu hikayenin imkansız olduğunu anlamak için ilkokul bitirmiş olmak yeterlidir. Ama buradaki esas acayiplik, tanrının alenen bir haksız katliam yapmasıdır. Yani Nuh’a yamuk yapan kavimi uyarmak yerine, onları öldürmek, belki bir yere kadar anlaşılabilir. Ama dünyadaki canlı yaşamını toptan katletmenin amacı ne olabilir? Nuh’tan 10.000 km uzakta yaşayan alakasız insanlar neden öldürülmüştür? Hayvanlar neden öldürülmüştür? Eğer bu bir ibretlik gösteri ise, zaten herkes öldüğü için, kime ibret olması amaçlanmıştır?


    * Güneşin altı ay boyunca batmadığı kuzey kutbunda oruç tutmayı deneyin (!)
    Ama isterseniz denemeyin, çünkü yaz dönemine denk gelirse açlıktan ölürsünüz. Kış aylarında ise, isteseniz de tutamazsanız çünkü güneş hiç doğmaz. Kutuplarda oruç tutmak bir paradokstur. Yine bir bilgisizlik ve ilkellik örneğidir. Dünyanın düz olduğuna, güneşin ve diğer gök cisimlerinin dünyanın etrafında döndüğüne inanılan yermerkezci görüşün bir uzantısıdır. 17. yüzyıla kadar ağırlıklı olarak tüm dünyada bu görüşe inanılırdı. Ama bugün biliyoruz ki, dünya tabak gibi düz değil, güneşin hareketi de dünyanın her yerinden aynı şekilde gözlemlenmiyor. Ama bu durum nasıl olmuşsa tanrının gözünden kaçmış ve bazı ibadetleri güneşin hareketlerine göre belirtmekte bir problem görmemiş. Veyahut Kuran, Arap yarımadasının coğrafyasıyla dünyanın geri kalanının aynı olduğunu zanneden, 7. yüzyılın bilgi düzeyindeki biri tarafından yazılmış, insan üretimi bir kitaptır. Sizce?

    supeluta
    supeluta
    Site Yöneticisi
    Site Yöneticisi


    Erkek Mesaj Sayısı : 658
    Katkı Puanı : 802
    Reputation : 23
    Kayıt tarihi : 02/11/08

    Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin Empty Geri: Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin

    Mesaj tarafından supeluta Ptsi Eyl. 06, 2010 7:16 pm

    "Bence temelde ikimiz de dinsiziz. Sadece ben, senden bir tane fazla dini daha reddediyorum. Sen diğer tüm olası dinleri neden reddettiğini anladığın zaman, benim de neden senin dinini reddettiğimi anlarsın.”

    bu güzeldi Smile
    bazikortam
    bazikortam
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Kadın Mesaj Sayısı : 142
    Yaş : 35
    Nerden : Dünya'dan
    Katkı Puanı : 298
    Reputation : 6
    Kayıt tarihi : 13/08/10

    Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin Empty Geri: Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin

    Mesaj tarafından bazikortam Ptsi Eyl. 06, 2010 7:47 pm

    ADMİN demiş ki:"Bence temelde ikimiz de dinsiziz. Sadece ben, senden bir tane fazla dini daha reddediyorum. Sen diğer tüm olası dinleri neden reddettiğini anladığın zaman, benim de neden senin dinini reddettiğimi anlarsın.”

    bu güzeldi Smile
    evet bunu bende beğendim Laughing Laughing
    Oliver
    Oliver
    Yeni Üye
    Yeni Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 8
    Yaş : 59
    Katkı Puanı : 11
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 31/08/10

    Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin Empty Geri: Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin

    Mesaj tarafından Oliver C.tesi Eyl. 11, 2010 6:22 am

    ..Kısaca dinler (özellikle son birkaç yüzyıllarda)tamamen maddi çıkar için var olmaya bşladılar adeta yanılmıyorsam eğer, gerçek bir ve tek olan yaratıcımıza inançsa hiç bir çıkar beklemeyen insan için vardır...



    En son Oliver tarafından Paz Eyl. 19, 2010 11:12 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
    Uniak
    Uniak
    Tam Üye
    Tam Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 558
    Yaş : 46
    Nerden : Dünya'dan
    Katkı Puanı : 727
    Reputation : 17
    Kayıt tarihi : 26/04/10

    Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin Empty Geri: Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin

    Mesaj tarafından Uniak C.tesi Eyl. 11, 2010 10:32 pm

    çok uzun bi yazı daha sonra okusam olur mu?
    bazikortam
    bazikortam
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Kadın Mesaj Sayısı : 142
    Yaş : 35
    Nerden : Dünya'dan
    Katkı Puanı : 298
    Reputation : 6
    Kayıt tarihi : 13/08/10

    Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin Empty Geri: Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin

    Mesaj tarafından bazikortam Paz Eyl. 12, 2010 4:34 am

    Oliver demiş ki:
    ..O kadar net ve açıklayıcı yazmışsınız'ki fazla söze hacet yok sanırım.
    Benim düşüncem, aslında zaten normalde hemen hemen hiçkimse'de bu yazılanlara inandığı falan yok zaten (Tamamen Akıl ve Ruhsal sağlığını yitirmiş olanlar dışında)ancak yaşadığımız çevre, gelenek, görenek, tabular ve maddi şartlardan dolayı hepimiz bu oyunu karşılıklı sürdürüyoruz sadece. Kanımca, hemen her inanan biliyor bunların tamamen gerçek dışı olduğunu ama dediğim gibi başta ekonomik şartler, yani çıkarlarımız gereği böyle görünmek zorunda insanlar. Sonuçta bütün dinler istisnasızı insanlığı mecburen ikiyüzlü ve samimiyetsiz olmaya zorluyor, hatta tehdit ediyor sahtekar olmamız için insanlığın. Yoksa insana yaşama ve yaşatma fırsatı vermiyor ve kısaca ve net ve gayet açıkca haykırıyor "Ya inanacaksın, yada öldürüleceksin" diye adeta. Zaten dinlerin ayakta durabilmesinin tek ve yegane gerçek sebebi aşırı korkutma ve öldürme, linç etme sebebindendir. aksi takdirde zaten hiç bir tek insan dahi hiç bir zaman dinlere falan asla inanmazdı, bunu çok iyi algılamk lazım gelir. Kısaca dinler (özellikle son birkaç yüzyıllarda)tamamen maddi çıkar için vardır, gerçek bir tanrıya inançsa hiç bir çıkar beklemeyen insan için vardır...

    Sayın Oliver katılıyorum sana ve bu kutsal kitaplardaki saçmalığı anlayamayan insan ya aptaldır yada deli.. zannetmiyoruM ki milyonlarca kişinin deli olduğunu bu sebeple inandırılmak zorunda kalınıyor.. her açıdan
    bazikortam
    bazikortam
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Kadın Mesaj Sayısı : 142
    Yaş : 35
    Nerden : Dünya'dan
    Katkı Puanı : 298
    Reputation : 6
    Kayıt tarihi : 13/08/10

    Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin Empty Geri: Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin

    Mesaj tarafından bazikortam Paz Eyl. 12, 2010 4:35 am

    Uniak demiş ki:çok uzun bi yazı daha sonra okusam olur mu?
    Ama mutlaka oku beğeneceğine eminim..
    tesetturluadam
    tesetturluadam
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 104
    Yaş : 36
    Nerden : -
    Katkı Puanı : 245
    Reputation : 10
    Kayıt tarihi : 12/01/16

    Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin Empty Geri: Kutsal kitaplardaki ilkelliğe ve kullanılan hayal gücünün kıtlığına dikkat edin

    Mesaj tarafından tesetturluadam Çarş. Şub. 03, 2016 6:26 am

    bazikortam demiş ki:

    * Ölümden sonra yaşamın çelişkilerinin düşünün
    İnsanı ele almadan önce dünyadaki diğer canlıları değerlendirelim. Tek hücreli bir canlının ölümü, hücredeki kimyasal reaksiyonların durmasıdır. Çok hücreli organizmaların ölmesi de, organizmadaki hücrelerin tamamının ölmesidir. Bu gerçekler etrafında bakılınca, bir insanın, bir köpeğin, bir sineğin veya bir bakterinin ölümleri, benzer şekillerde gerçekleşmektedir. Oysa bakteriler, köpekler veya sineklerin ölümden sonra yaşamları olduğuna, onların da cennete veya cehenneme gideceğine inanan fazla kişi yoktur. Ama iş kendi yaşamlarına gelince, insanlara ölümden sonra yaşam pek cazip gelmektedir. Bu aşamada, insan yapımı bir kavram olan ruh devreye girmektedir.



    Emeğine sağlık. Ama müslümanlar şu şekilde düşünüyor: hayvanların ya da diğer varlıkların ahirette bulunmamasının sebebi, iradeleri olmamaları. yani seçim yapamadıkları için, aslında yapıyorlar a...k ama bunlar böyle düşünüyor işte, yani sevap-günah kavramı olmadığı için. e o zaman niye yaratıldılar, insanlar için. insanlar niye yaratıldı orası felsefeye giriyor. kısacası boşvermek. ama içindeki o zalim eksikliği boşversen bile hissedersin.

    iyi günler.

      Forum Saati Cuma Mayıs 17, 2024 3:44 am