www.deizm.org'un gelişmesi için bir şeyler yapmak istemez misin?

İletişim: deizmturkiye@gmail.com

Join the forum, it's quick and easy

www.deizm.org'un gelişmesi için bir şeyler yapmak istemez misin?

İletişim: deizmturkiye@gmail.com

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
#SomayıUnutma
Sorumluların ceza almaları için, böyle bir katliamın bir daha yaşanmaması için #SomayıUnutma.

    Saklıyorum

    avatar
    simp80
    Yeni Üye
    Yeni Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 7
    Yaş : 44
    Katkı Puanı : 21
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 02/01/14

    Saklıyorum Empty Saklıyorum

    Mesaj tarafından simp80 C.tesi Ocak 25, 2014 9:07 pm

    SAKLIYORUM

    Sahip olduğu hazinenin farkında olmayan MÜKEMMEL İNSAN,

    Bundan sonra okuyacakların ne yazık ki sana gerçeği doğrudan vermeyecektir. Sadece, doğru bilgiye ulaşabilmen için elinde bulunan tek varlığı nasıl kullanabileceğin konusunda bir takım bilgiler verecektir. Yöntemi anladığında ve gerçeğe nasıl ulaşman gerektiğini gördüğünde bu yazdıklarımın sende olanın  küçük bir parçasını ortaya çıkardığı sonucuna ulaşacaksın. Neye ulaşacağını ben biliyorum. Tıpkı senden sonrakilerin neye ulaşacağını senin bildiğin gibi.  Seni buna davet edemem. Sana bunu kabul ettiremem. Ben yöntemi veriyorum gerçeği sen bulacaksın.

    “Gerçek, insanlara zorla kabul ettirmeye gerek duyulmayacak kadar gerçektir”

    AKIL

    Dünyada bize verilen sayısız nimeti düşünüp şükrettiğimizde hiç kuşku yok ki görmezden geldiğimiz ve  farkına varamadığımız en üstün nimeti ıskalamamız hafife alınamayacak  kadar büyük bir hata bizler için. Sahip olduğumuz en değerli nimet olan ve kullanmayarak ya da kullandığımızı zannederek bir nevi reddettiğimiz aklımız gerçeklere ulaşma yolunda elimizdeki tek yöntemi inkar etmemiz, hiçe saymamız anlamına geliyor.

    Sorgular aklın en önemli besini, gerçek yolunda benliğimizi besleyen ve ona ulaştığımızda taşıyabilmemiz ve karşısında güçlü olmamızı sağlayan tek olgudur. Sorgunun temeli cesarettir. Sonucu almak için sorguyu göndermek ve cevabını düşünmek yeterlidir. Aklınız size doğru olanı verecektir. Aklın nasıl kullanılması gerektiğini bu yola girdikten sonra insan, zamanla kavrayacaktır. Bu yolda yürürken yapılan örneklemeler kişinin aklı kullanmayı öğrenme yolunda ilerleyebilmesi için yapabileceği tek çalışmadır.

    İnsan aklı kendisinden daha üstün bir aklın ürünüdür ve kendisinden daha üstün bu aklı anlayabilmesi için gerekli tüm bilgiler ona kodlanmıştır. Sadece kullanmak yeterlidir. Tüm sorgulardan dönen cevaplar tüm akıllarda aynıdır. Çünkü tüm akıllar kendisinden üstün olan tek bir aklın ürünüdür. Kendisinden daha üstün olana gidecek bu yol, aklın içine bir takım örtülerle gizlenmiş ve bulunmayı beklemektedir. Atlamamamız gereken nokta ise doğrunun hiçbir zaman akla doğrudan verilemeyeceğidir. Akla ancak sorgu gönderilerek aklın doğruyu bulması sağlanabilir. Akla gönderilen direkt bilgi telkinden başka bir şey değildir.

    Şimdi buraya kadar yazdıklarımı doğrudan bilgi olarak aklınıza gönderdim. Şimdi bu cevapların sorgularını ele alalım.  

    SINAV

    Her ikisinin de sorularının 4 cevap şıkkı olduğu ve bu 4 şıktan sadece bir tanesinin doğru olduğu 100 soruluk 2 farklı sınavı ele alalım. Birisinde sınavı hazırlayacak olan ve değerlendirecek olan kişi bize ilk sorudan itibaren tüm soruların doğru cevaplarını veriyor ve  “Bu soruların cevaplarını bu şekilde işaretleyeceksin. Sınav bittiğinde değerlendireceğim ve geçip geçmeyeceğini ben belirleyeceğim“ diyor. Verilen şıklardan başka şıkkı işaretlemek yok. Bu kurallar çerçevesinde oluşturulmuş sınavın adı sence ne kadar sınav olabilir?

    Şimdi birde sınava giren kişilere herhangi bir müdahale yapılmadığı, ellerine sınavı çözebilmeleri için daha önceden yeterli bilginin verildiği ve sınav zamanına kadar bu bilgiyle baş başa bırakıldığı bir sınav düşünelim.  Yinede sınav olabilmesi için sınav günü geldiğinde sınava giren kişinin kendisine verilen kaynaklardan ulaştığı bilgiler ışığında soruları doğru yanıtlaması ve doğru yanıtladığı takdirde de sınavdan geçebilmesi gerekir.

    Birde bu iki sınavın harmanlandığı yeni bir sınav yöntemini ele alalım. Bir sınav düşünün. Size sadece bu sınavı geçebilmeniz için gerekli kaynağın bulunduğu söyleniyor ama size kaynak doğrudan verilmiyor. Sonra direkt olarak size soruların cevapları veriliyor ve bunları ezberleyip sorulara bu cevapları verdiğinizde bu sınavı başarılı bir şekilde geçeceğiniz söyleniyor. Şimdi böyle bir sınava girecek iki kişiyi düşünelim. Bunlardan birisi sınav gününe kadar sadece cevapları ezberliyor ve sınava bu şekilde hazırlanıyor. Diğeri ise kaynağın nerede olduğunu arıyor, araştırıyor, bulmaya çalışıyor. Kaynağı bulduğunda kaynağı inceliyor, okuyor, çalışıyor. Eldeki cevaplarla kaynakta yazanları karşılaştırıyor. Sen bu  iki kişiden hangisinin sınavı geçeceğine emin olabilirsin?

    Tüm sınavlarda aklımızı kullanarak doğru sonuca ulaştığımız gerçeği inkar edilemez. Hatta bazı sınavlarda aklımızı kullandığımız halde ve doğruya emin olduğumuz halde yanlış sonuca ulaşma ihtimalimizde vardır. İşte burada sınavı hazırlayanın üstün zekası ortaya çıkar. Yani sınavda şaşırtmaca vardır ve körü körüne düz mantıkla gidip aklını kullanmayan insanlar şaşırtmacanın içinde kaybolurlar.  Herşey ayan beyan ortada olsa bile.. Çoğunda da ben bu hatayı nasıl yapmışım deriz çünkü ortada olanı görememiş olmamıza şaşırırız.

    Peki cevapları önceden bildiğimiz bir sınav, sınav olur mu? ya da tüm soruları doğru çözdüğünüz halde sonunda başarısız olup olmayacağınızı bilemediğiniz bir sınav? Sence büyük bir şaşırtmacanın olduğu, apaçık ortada gibi görünen herşeyin yanlış ve tüm yanlışların doğru olduğu ve sadece aklını kullananların doğru sonucu bulacağı bir sınav, gerçek sınav değil midir? ve senden daha bilgili daha üstün birisinin hazırladığı gerçeğini ortaya koymaz mı?

    İnanç

    Daha önce hiç elma yemediniz, elma görmediniz nasıl bir şey olduğu hakkında en ufak bir bilginiz dahi yok. Elmanın ne olduğunu öğrendiğinizde iyileşecek ölümcül bir hastalığınız var. Size önünüzdeki perdenin arkasında  bir elma olduğu, renginin siyah, tadının acı olduğu söyleniyor.
    Perdeyi kaldırıp elmanın tadına bakmanızın, elma için bir önemi var mıdır? Söylenene kayıtsız şartsız inanmanın sizin için bir önemi var mıdır? Perdeyi kaldırmanın; tadının acı, renginin siyah olduğunu söyleyen için bir önemi var mıdır? Şayet elma gerçekten acı ve rengi de siyah ise.

    Elçiler

    Yeryüzünün tamamına hükmetmek tüm düyanın kurallarını belirlemek ve tek olarak tanınmak isteyen bir kral olduğunu düşünelim. Kralın bu kuralları tüm dünyaya tebliğ etmesi için kuşkusuz bir elçiye ihtiyacı vardır. Elçiyi çağırır fermanını verir ve yaymasını ister. Elçinin bu noktadaki görevi fermanı ulaşması gereken yerlere götürmek ve emirleri tebellüğ etmektir.

    Senin bu dünyada yaşayan ve bu fermanda yazan emirleri yerine getirmesi gereken bir kişi olduğunu düşünelim. Elçi sana emirleri getirdikten sonra ferman, elçi ve kral üzerine düşünelim. Sence senin için bu noktada bağlayıcılığı olan unsurlar ferman, elçi ve kral arasından hangileridir? Elçi ona ikram ettiklerin arasından meyve suyunu tercih etti diye bundan sonraki yaşamında tercihlerini meyve suyundan yana kullanmanın sana kralın kuralları ve birliğinin tanınması açısından bir faydası olur mu? Aslolan kralın tek olarak tanınması ve kurallarının uygulanması ise başka yollardan edindiğin bilgilerle onu tanımanın birliğine inanmanın ve kurallarına uymanın sence kral için bir sakıncası olur mu? Huzuruna çıktığında ve ona onu ve her şeyini kabul ettiğini söylediğinde gerisinin kral için bir önemi olur mu?

      Forum Saati Ptsi Mayıs 20, 2024 5:28 pm