www.deizm.org'un gelişmesi için bir şeyler yapmak istemez misin?

İletişim: deizmturkiye@gmail.com

Join the forum, it's quick and easy

www.deizm.org'un gelişmesi için bir şeyler yapmak istemez misin?

İletişim: deizmturkiye@gmail.com

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
#SomayıUnutma
Sorumluların ceza almaları için, böyle bir katliamın bir daha yaşanmaması için #SomayıUnutma.

    "Deizm Niçin Ve Nasıl Doğdu?"

    Tikky.
    Tikky.
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 73
    Yaş : 24
    Nerden : İslambol
    Katkı Puanı : 113
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 16/07/13

    "Deizm Niçin Ve Nasıl Doğdu?" Empty "Deizm Niçin Ve Nasıl Doğdu?"

    Mesaj tarafından Tikky. Çarş. Tem. 28, 2021 3:09 am



    "Deizm Niçin Ve Nasıl Doğdu?"

    “Kilisenin Egemen Olduğu Batı’da, Allah’a İmanını Korumak Ama Dinciliğin İnsan Haysiyetiyle Bağdaşmayan Dayatmalarını Yaşamak İstemeyen İnsanlar, Yaratıcı’ya İmanlarını Tehlikeye Atmamak İçin Bir Çıkış Yolu Aramışlar Ve Deizmi Bulmuşlardır. Daha Doğrusu, 313/925’te Ölen Müslüman Düşünür Ebu Bekr Er-Râzî’nin Keşfettiği Bu Yolu, Öncüsünün Adını Vermeden Yeniden Sahneye Koymuşlardır. Deizm, Allah’a İmanda Samimi Olan, Bu Samimiyetin Bir İcabı Olarak Engizisyon Zihniyetine Savaş Açan İnsanların Yolu Olmaktadır. Deizm, Dinci Riyakârlığa Karşı Bir Sığınak Gibi Ortaya Çıkmıştır. Eğer Allah’a İmanda Samimiyete Bir Anlam Veriyorsak, Gelecek Zamanların Başvurulan Çıkış Yolunun Da Deizm Olacağı Açıktır… Kilise Ve Papaz Dayatmalarından Bunalanlar Tarafından İlk Olarak 16. Yüzyılda İngiltere’de Kullanılan Deizm Tabir Ve Kavramı, Meşhur Olan Tanımıyla, ‘Allah’a İman Eden Ama Dinlere İnanmayan’ Bir Felsefî Mezhep Konumundadır. ‘Cenab-I Hak’kın Vücut Ve Vahdaniyetine İman İtikadı’ Olarak Da Tanımlanır. Deist Felsefenin Temsilcileri İçinde, Allah İle Birlikte Peygamberlere İnananlar Da Vardır. Ve Bu İkinciler Deizm Tarihinin En Büyük Ve Anıt İsimleri Sayılmaktadır. Felsefe Tarihinin Dev İsmi Immanuel Kant Bunlardandır, Gazi Mustafa Kemal ****** Bunlardandır.”Oysa Bu İddialar Tamamen Yanlıştır, Safsatadır. Ve ******’ü Bile Deist Gösterme Sahtekârlığıdır.

    “Belki De En Zalim Ve En Eski Deist, Ebucehil Ve Onun Yandaşlarıdır. En Eski Deist Derneği Veya Partisinin Toplantı Yeri, Mekke Müşriklerinin Kurduğu Daru’n-Nedve Denilen Mekândır. Evet, Mekke Müşrikleri; Yahudiliğe, Hristiyanlığa, Peygambere, Kitaba, İnanmayan İnsanlardı. Ama Allah’a İnanırlardı, Yani, DEİST’lerin Atası Sayılırlardı…

    “En Eski Deist” Derken Yazılı Metin Olarak Söylüyorum, Yoksa Mekke Deistlerinden Önce De Mutlaka Deist Vardır. Evet, Sevgili Peygamberimizin On Üç Yıllık Mekke Döneminde Ona Karşı Direnen Mekke Müşriklerinin De Bir Allah İnancı Vardı. Onlar Da “Allah Vardır, Evreni Yaratmıştır, İşi Bitmiştir, Geri Kalanı Bize Bırakmıştır” İddiasındalardı. Mekke Müşriklerinin Allah İnancına Sahip Birer DEİST Olduklarını Anlatan Ayetleri İstediğiniz Mealde Bulacaksınız:

    “Andolsun Onlara (Müşrik Takımına): “Gökleri Ve Yeri Kim Yarattı, Güneş’i Ve Ay’ı Kim Musahhar (Emre Amade Ve Hizmetkâr) Kıldı?” Diye Soracak Olursan Kesinlikle “Allah” Diyeceklerdir. O Halde Ne Diye (Hakk’tan) Çevrilip Yan Çiziyorlardı?” (Ankebut: 61)

    “Gerçekten Eğer Onlara; “Gökyüzünden Yağmuru İndirip Onunla Öldükten Sonra Yeryüzünü Dirilten Kimdir?” Diye Sorsan, Elbette “Allah” Diyeceklerdir. De Ki: “Elhamdülillah!” Doğrusu Onların Çoğu Aklını Kullanmamaktadır.” (Ankebut: 63)

    “Onlara, “Gökleri Ve Yeri Kimin Yarattığını” Sorsan, Şüphesiz; “Allah” Derler. Sen De; “Elhamdülillâh (Hamd, Elbette Allah'a Mahsustur)” De. (Ama) Onların Çoğu (Gerçeği) Bilmez (Cahillerdir).” (Lokman: 25)

    “Andolsun Onlara: "Gökleri Ve Yeri Kim Yarattı?" Diye Soracak Olsan, Elbette "Allah" Diyecekler. De Ki: "Gördünüz Mü -Haber Verin; Allah'tan Başka Taptıklarınız (O’nu Bırakıp Da Yalvardıklarınız); Eğer Allah Bana Bir Zarar Dileyecek Olsa, O'nun Zararını Kaldırabilirler Mi? Ya Da (Rabbim) Bana Bir Rahmet Vermeyi İstese, O'nun Rahmetini Tutup- Önleyebilecekler Mi?" De Ki: "Allah Bana Yeter. Tevekkül Edecek Olanlar, O'na Tevekkül Etsinler." (Zümer: 38)

    “Yemin Olsun Ki, Onlara: “Gökleri Ve Yeri Kim Yarattı?” Diye Sorsan, Kesinlikle: “Onları Aziz Ve Âlim Olan (Allah) Yarattı” Diyeceklerdir. (Yani; Her Asırdaki Müşrikler, Allah’ın Varlığını Ve Yaratıcılığını Kabul Etmekte, Ama O’nun Hükümlerini Gereksiz Ve Geçersiz Görerek İnkâra Düşmektedir.) (Zuhruf: 9)

    “Batı’da Tahrif Edilmiş Tevrat Ve İncil’in Akıl Almaz Hurafelerine İsyan Eden İnsanların Geliştirdiği İnkâr Mikrobunu Müslümanlara Aşılamak İsteyenler Başarısız Kalacaktır. Bizim İnsanımızın En Serserisi, En Fazla Suç İşleyeni, En Fazla Batılı Heveslisi, Bir Zamanlar En Fazla Komünist Geçineni, En Fazla Batı Değerlerini İçselleştirmiş Gibi Görüneni Bile, Kur’an’a Ve Resulûllah’a Dil Uzatanların Karşısına Dikilip İslam’ı Savunmuşlardır Ve Asla DEİST’liğe Ve Dinsizliğe Razı Olmamışlardır.” Diyen Değerli Mahmut Topbaş Hocamız, Gerçeklere Tercümanlık Yapmıştır.

    Yüce Allah’ın, Âlemi Yarattıktan Sonra Ayrıldığını Ve İnsanı Başıboş Bıraktığını Savunan Ve Yaratıcıya Sınır Koyan Deizm, Yaratılmış Olan İnsana Ve İnsan Aklına Sınırsızlık Sıfatı Yakıştırmaktadır. Oysa İnsanın Başıboş Bırakılmadığı Kur’an-I Kerim’de Şöyle Anlatılır: “Elbette, İnsan Asla Başıboş Ve Gayesiz Bırakılmamıştır. (Öyle 'Kendi Başına Ve Sorumsuz' Bırakılacağını Mı Sanmaktadır?)” (Kıyamet: 36) Yaratıcının Âlemi Yarattıktan Sonra İstirahate Çekildiğini İddia Eden “Deistler”, Aynen Yahudiler Gibi Allah’ın Dünyayı Yarattıktan Sonra İstirahat Ettiğini Ortaya Atmışlardır. Kur’an-I Kerim, Bu Gibi Kâfirleri Kastederek: “Onlar Görmüyorlar (Ve Akletmiyorlar) Mı Ki, Gökleri Ve Yeri Yaratan Ve Onları (Her An Yeniden) Yaratmaktan Yorulmayan (Allah’ın Elbette), Ölüleri De Diriltmeye Güç Yetireceğini (Düşünüp Anlasınlar). Oysa Gerçekten O, Her Şeye Kadir Olandır.” (Ahkaf: 33) Buyurmaktadır.

    Deizm; Tanrı’nın Varlığını Ve Âlemin İlk Kaynağı Olduğunu Kabul Etmekle Birlikte, Akla Dayalı Felsefi Bir Din Safsatası Çerçevesinde; Kur’an-I Kerim’i, Hz. Peygamberi Ve Öğretilerini Gereksiz Gören Veya İnkâr Eden Şeytani Bir Düşünce Akımıdır.

    Deizm Latince’de “Tanrı” Anlamına Gelen “Deus” Kelimesinden Türetilmiş Olup, Grekçe’de Yine “Tanrı” Anlamındaki Theos’tan Gelen Teizm Terimiyle Aynı Sözlük Anlamını Taşımaktadır. Ancak XVI. Yüzyıldan İtibaren Hristiyan Dünyasında Başlayan Felsefî Ve Teolojik Tartışmalarla Birlikte “Teizm” Terimi; Ortodoks İnançlarını Savunan Kesim İçin, “Deizm” İse; Geleneksel İnançlardan Sapan Düşünürler İçin Kullanılmaya Başlanmıştır. Deizm Kelimesinin İlk Kullanılışlarından Birine, Calvinci Bir İlâhiyatçı Olan Pierre Viret’nin Instruction Chrestienne (Cenova 1564) Adlı Eserinde Rastlanmaktadır. Viret Bu Eserinde, Kendilerini Ateistlerden Ayırmak İçin Deist İsmini Alan Bir Grup Filozof Ve Edebiyatçıyı Gündeme Taşımıştır. Bu Kişileri, Allah’a Ve O’nun Âlemi Yarattığına İnanmakla Birlikte, İsa Mesîh’i Ve Hristiyanlık Doktrinlerini İnkâr Eden Ateistler Olarak Suçlamıştır. Pierre Bayle Tarafından Hazırlanan Dictionnaire Historique Et Critique (1697; İng. Trc. 1710) Adlı Eserin “Viret” Maddesinde, Onun Deizmi Yorumu Vurgulanmış Ve Terim Bu Şekilde Yaygınlaşma İmkânı Kazanmıştır.

    Öfkeli Reddiyelerle Önceleri Ateizm İle Özdeşleştirilen Deizmin, Günümüzde Kazandığı Anlamı İle İlk Tanımına; Dryden’in 1682 Tarihli Religio Laici Adlı Şiirine Yazdığı Sunuş İle, Yahudi Siyonist Samuel Johnson’un 1755’te Neşrettiği Dictionary’de Rastlanır. Bu Metinlerde Deizmin, Herhangi Bir Vahyedilmiş Dine Bağlı Olmaksızın Tanrı’nın Varlığını Kabul Etmek, Ancak O’nun İlim Ve İrade Gibi Sıfatlarını Reddetmek, Böyle Bir Varlığın Âlemde Tesirleri Gözlenen Veya Tezahür Eden Hikmet Ve İnayetinin Bulunmadığını Söyleyip, Ahireti İnkâr Etmek Sapkınlığıdır. Tamamen Densizlik Ve Dinsizlik Düşünceli Deizmin Avrupa’da En Çok Yaygın Olduğu İngiliz Deizminin Babası Sayılan Cherbury’li Lord Herbert (Ö. 1648), Tanrı’ya Ve Ahiret Hayatına İnanmakla Birlikte Kutsal Metinlere Karşı Çıkmış, Evrensel Gerçekleri Kavramaya Aklın Yeteceğini Savunmuştur. Onun Takipçisi Charles Blount (Ö. 1693), Bir Deist Olduğunu Açıkça Beyan Eden İlk Düşünürdür Ve İntihar Ettikten Sonra Yayımlanan Summary Account Of The Deist’s Religion (1693) Adlı Eseri, Deist Fikirlerin Yayılmasında Hayli Etkili Olmuştur. Akla Ve Ahlaka Aykırı Ve Sapkın Hristiyanlığı Tabii Din Anlayışına Yaklaştırmak, Din Adamlarının Ruhanî Otoritesini Ve İstismar Düzenini Yıkmak, Aklın Sayesinde Tanrı Fikrine Ulaşabileceğini Savunmak Üzere Yola Çıkan Deizmin, Bâtıl Hristiyanlık İçin Uygun Sayılsa Da, Bunu İslam’a Uygulamak Tam Bir Şaşkınlık Ve Şeytanlıktır. Bu Yönüyle Deist Akımı, Hristiyanlığın Akla Aykırı Ve Hurafî Olduğu Düşünülen Unsurlardan Arındırılması İstikametindeki Bir Dinî Eleştiri Hareketi Olarak Tanımlanması Doğru, Ama Tutup Bu Yaklaşımın İslam’a Uygulanması Yanlıştır Ve Yıkıcılıktır.

    Fransız Deistleri İçindeki En Aşırı Ve Tanınmış Sima Olan Voltaire, Newton Fiziği Ve Tabiat Kanunu Fikrini Esas Alan Bir Tabii Din Anlayışını Ortaya Atmıştır. Voltaire, Tanrı’nın Sürekli Yaratıcılığı İnancı İle Âlemdeki Tabii Süreklilik Fikri Çeliştiğini Sanarak Deizme Ulaşmıştır. Jean Jacques Rousseau İse Voltaire’in Akılcı Deizmini Romantik Bir Anlayışla Sürdüren İnsandır. Filozofa Göre İnsanda Doğuştan Mevcut Olan İyilik Ve Adalet Duygusu, Sonradan Kötülüğe Ve Eşitsizliğe Kaysa Da Ancak İnsanın Tabiatında Var Olan Işık Ona Yeniden Yol Göstermeye Yeterli Olacaktır. Bu Görüşler Hristiyanlığın Doğuştan Günahkâr İnsan Anlayışına Ve Dolayısıyla Hz. İsa’nın Kurtarıcılığı İnancına Karşı Çıkıştır, Ayrıca Kilisenin Yol Gösterici Rolünün Ve Ruhanî Otoritesinin Yerine Aklî Aydınlanmayı Koymaktadır. Fransa’daki Bu Felsefî Cüretkârlığın Temelinde, Eski Rejimin Bütün Değerlerine Kökten Saldırı Psikolojisi Yatmaktadır.

    Newton Fiziğinin Almanya’da Oluşturduğu Deist Etkisine, Kant’ın Felsefesinde De Rastlanmaktadır. David Hume’un Şüpheci Görüşlerinden Hayli Etkilenen Kant, Tanrı’nın Varlığının Teorik Akılla İspatlanamayacağını Savunurken, Aslında Deizmin Temellerini Hume’dan Sonra Bir Defa Daha Sarsmıştır. Onu Hem Bir Hristiyan Hem De Bir Deist Kılan Şey, Bir Yandan Dinî İnançların Teorik Akılla Temellendirilemeyeceğini İddia Ederek Akıl Ve İnancın Sahalarını Ayırması, Öte Yandan Yer Yer Özgür İrade Ve Vicdan Kavramıyla Özdeşleşen Pratik Aklı, Dinî Ve Ahlâkî Tecrübeye Temel Yapmış Olmasıdır.

    Ortaçağ Avrupa’sının Kısır Ve Kısıtlı Fikir Ve İnanç İkliminden Yeniçağ’a Girerken, Yozlaştırılmış Ve Şirke Bulaştırılmış Hristiyanlığın Yaşadığı Teolojik Buhranın Ve Batı Medeniyetine Has Tarihi Şartların Bir Ürünü Olan Deizmin, Bir Ekol Ve Akım Olarak İslam Ortaçağı’ndaki Bir Benzeri Bulunmamaktadır. Tanrı’ya, O’nun Âlemi Yarattığına (Aslında Yaptığına) İnanan, Ancak Eldeki Tarihi Verilere Göre Peygamberliği Gereksiz Görüp, Aklı Esas Alan Felsefî Bir Anlayışa Kaydığı Sanılan Ebû Bekir Er-Râzî’nin Bir Deist Olduğunu Söyleyenler Varsa Da, Bunlar Temelsiz İddialardır Ve Kesinlikle Felsefî Bir Ekol Haline Gelmediği De Açıktır.

    İslam Düşüncesinin Temelini; Allah, Âlem Ve İnsan Münasebetlerini Asla Koparmamak Veya Zayıflatmamak Yaklaşımı Oluşturmaktadır. Esasen İslam İnanç İlkelerine Göre Cenab-I Hak; Faaliyeti, İlmi, Hikmeti Ve Lütfuyla Âleme Her An Müdahale Eden Yüce Bir Varlıktır. Bu Yüce Varlık Gerektiğinde Âlemdeki Gidişatı Mucizeler Yaratmak Suretiyle Yeniden Yapılandırır. Allah Belli Zamanlarda Seçtiği Peygamberler Aracılığıyla İnsanlara Mesajlar Yollamıştır. İnsan Da Bunun Karşısında Takındığı Tavra Göre Değer Kazanır. Yine İnsanlar Bu Yüce Varlığa Dua İle İsteklerini Arz Edip Lütuf Ve Yardımını Ummaktadır Ve Allah’a İletmek İstedikleri Her Mesaj Mutlaka Yerini Bulmaktadır. Allah Ve İnsan Arasında Nübüvvet Ve İbadet Yollarıyla Belirli Bir İletişimin Olduğunu Kabul Etmek İslam’ın Temel İnancıdır. Ayrıca İslam Dininin Kutsal Metni Olan Kur’an’ın Lafız Ve Mana Bakımından Mûcize Olduğu, İlâhî Koruma Altında Bulunduğu Ve Tarihen De Bilindiği Gibi Asla Tahrif Edilmemiş Ve Edilemeyecek Olduğu Hususu, Müslümanların Ortak Kanaatidir. Her Ne Kadar İbn Teymiyye, Fârâbî, İbn Sînâ Ve İbn Rüşd Gibi İslam Âlimlerinin Bazı Yorumları, Kasıtlı İnsanlarca Deizme Yaklaştırılmaya Çalışılmışsa Da, Batı’daki Deist Filozofların Yahudi-Hristiyan Kutsal Metinleri Karşısındaki Kuşkuları, İslam Düşünürlerinin Kur’an’a Bakış Açılarında Kesinlikle Vârit Olmamıştır. Vahyin Sıhhati Konusunda Batı’da Beslenen Bu Kuşku Ve İnkâr Tavrı Akla Mutlak Güven Psikolojisini Doğururken, İslam Düşünürleri Ya İlâhî Vahiyle Sağlıklı Aklın Tam Anlamıyla Uyuştuğunu Yahut Daha Fazla Olarak Vahyin Akıl Ötesi Boyutlara Da Sahip Olduğunu Vurgulamışlardır. Yine İslam’a Göre Âlemdeki Kanunîlik (Sünnetullah=Adetullah=Tabiat Kuralları) Allah’ın İsterse Değiştirebileceği “Meşîet”İnden İbaret Olduğu İçin Gerek Mikro Gerekse Makro Planda Mutlak Olarak Allah’ın Yaratıcı Gücüne Bağımlıdır. Dolayısıyla Allah İle Âlem Arasındaki Yaratan-Yaratılan İlişkisi, Deistlerin Sapkın İddiaları Gibi; Bir Defa Olup Bitmiş Ve Artık Söz Konusu Edilmemesi Gereken Bir Yaratan Yaratılan İlişkisi Değildir. Allah’ı Âlemden Ve İnsandan Uzaklaştıran Yanlış Bir Aşkınlık Anlayışına Sahip Deist İddianın Aksine, Allah “Yerin Ve Göklerin Nurudur” (Nur: 24/35) Ve İnsana “Şah Damarından Daha Yakındır” (Kaf: 50/16).

    Amerikan Deistleri Ve Siyonist Bağlantıları:

    18. Yüzyıl Sonuna Değin Deizm, İngiliz, Fransız Ve Alman Aydınları Arasında Egemen Dinsel Görüş Durumuna Gelmiş, Sonraları Amerikalıların Da Dinsel Görüşlerinin Biçimlenmesinde Önemli Rol Oynamıştır. Amerika'daki Deist Düşünürlerin Arasında En Önemlisi, Yahudi Asıllı Bir Siyonist Thomas Paine Olmaktadır. Paine, Akıl Çağı Adlı Eserinin İlk Bölümünde Açık Bir Şekilde Hristiyanlığı, Özellikle De Kurtuluş Akidesi Ve Vahiy Anlayışını Eleştiriyor. Kitab-I Mukaddes'teki Vahiy, Mucize, Ahlak, Enkarnasyon Ve Evren Hakkındaki Bilgileri Açıkça Eleştirerek Reddediyor Ve Özellikle Astronomi İlminin Ortaya Koyduğu Evren Telakkisiyle Uyuşmazlığını Göstererek, Diğer Deistler Gibi Bilime Verdiği Önemi Gösteriyordu. İkinci Bölümde İse, Doğal Din Anlayışını Ortaya Koyuyordu. Böylece Paine, Birinci Bölümde Yıkmaya Çalıştığı Vahye Dayalı Hristiyanlık Yerine, İkinci Bölümde Aklı Esas Alan Doğal Din Sistemini Anlatmaya Çalışıyordu. Kısaca Paine, Paul Blanshard'a Göre Amerika Tarihinde En Ünlü Özgür Düşünür Olup Dinleri Eleştirmiş, Ama Güya Hem Tanrı’ya Hem De Ölümsüzlüğe İnanmıştır.

    Dünya Deistler Birliği (World Union Of Deists)’Nin Web Sitesinde, Bu Birliğe Üye Olmak İsteyenlerden Önce Paine'in Bu Eserindeki Öğretileri Kabul Etmeleri Şart Koşulmaktadır.

    Deistlerin Tanrı'nın Varlığına Dair Argümanları Şunlardır:

    Deist Yazarlara Bakıldığında Genellikle Benzer Sebeplerden Dolayı Yüce Bir Varlık Sonucuna Ulaştıkları Ama Peygamberlere, Vahiyle Gelen Kutsal Metinlere Ve İlahi Din Prensiplerine Ve Gerekliliğine Karşı Çıktıkları Anlaşılmaktadır. Bunlar Aşağıda Sıralanmıştır.

    Kozmolojik Argüman: Bu Argüman, İlk Neden Ve Nedensellik Kanıtıdır. Hiçbir Şey, Nedensiz Olarak Meydana Çıkmayacaktır, Her Şeyin Bir Nedeni Vardır; Her Bir Neden, Başka Bir Nedenin Sonucu Olmaktadır. Yani Var Olan Her Şeye, Kendisinden Önce Gelen Bir Şey Neden Olmaktadır. Bu Nedenlere Bakarak, İlk Nedene Kadar İnilecek Olursa, Tanrı Bulunacaktır. Tanrı, Var Olma Nedeni Bulunmayan Temel Tek Varlıktır. Evet Var Olmaya Başlayan Her Şeyin Bir Sebebi Vardır, Evren Var Olmaya Başlamıştır, Demek Ki Evrenin Bir Sebebi Vardır.

    Doğa Yasası Argümanı: Bu Argüman Teleolojik Argümanın Farklı Bir Yaklaşımıdır. Doğa Yasası Argümanına Göre, Doğada Tutarlı Ve Tahmin Edilebilir Doğa Yasaları Olduğu İçin, Bu Yasaları Yürürlüğe Koyan Bir De Yasa Koyucu Olması Lazımdır. Bu Yasa Koyucu Da Yüce Bir Varlıktır. Özetle: Doğayı Yöneten Doğa Yasaları Vardır, Bütün Yasaların Bir De Yasa Koyucusu Vardır, O Da Allah’tır.

    Teleolojik Argüman: Buna Ayrıca Dizayn Ya Da Tasarım Argümanı Da Diyenler Vardır. Bu Argüman Doğal Dünyaya Baktığımızda Her Şeyin Kendi İşlevini Yerine Getirecek Şekilde En İnce Ayrıntısına Kadar Düzenlenmiş Ve Ayarlanmış Olduğunu Göreceğimizi Hatırlatılır. Bu Da Düzenleyen Üstün Bir Varlığın Kanıtıdır.

    Deizmin İki Ana Formu Vardır: Bunlar; 1- Eski Deizm Ve 2- Modern Deizm Olmaktadır.

    Modern Deistler; Eski Deizm İnanışını, Modern Felsefe İle Birleştirerek Günümüz Bilimiyle Kullanmaya Çalışmaktadır. Bu Doğrultuda Da Birçok Yeni İnanışın Çıkmasına Yol Açmışlardır. Eski Deizm İnanışında; Tanrı İle Kişisel Bir Diyalog Yahut Karşılaşma Mümkün Gösterilirken, Günümüzde Tanrı'nın İnsanüstü Olduğu Ve Tanrı'yı Anlamanın İnsan Mantığı Sınırları İçinde Olmadığına İnanılmıştır. Başka Bir Şekilde İfade Edilirse, Bu Anlayışa Göre Tanrı Mutlak'tır; Yaratılanlar İse Görece Ve Görelidir. Dolayısıyla, Görece Ve Göreli Hiçbir Varlık Mutlak'la Kıyaslanamaz, Oranlanamaz. Dolayısıyla, Mutlak, Hiçbir Şeyle, Hiçbir Tarzda, Hiçbir Yolda İlinti Ve Kıyas Kabul Etmez. O’na Hiçbir Değer Takdir Edilemez. O Mutlak Olduğundan, Görece Ve Göreli Olan Varlıkların Sıfatlarıyla Belirtilemez. Dolayısıyla, Kıyasa Ve Oranlamaya Dayalı Anlayış Ve Kabullerine Göre, O'na Yakıştırılacak Bir Sıfat Ne Kadar Yüksek Düzeyli Kabul Edilirse Edilsin Ve Ne Kadar İdeal Olursa Olsun, O'nu İfade Edemez. Deizmde; Evreni Bir İlk Nedenin Sonucu Olarak Evrensel Kanunlar Çerçevesinde Yaratan Tanrı'nın, Sonrasında Deterministik Olarak Gelişen Olaylara Müdahalede Bulunmadığına İnanılmaktadır Ki, Bu Her Türlü Küfrün Ve Kötülüğün Kaynağıdır.

    Deizm; Her Ne Kadar Çeşitlilik İçeren, Geniş Bir İnanç Sapkınlığı Olsa Da Bazı Değişmez Temel Kabulleri Ve İlkeleri Vardır. Temel Felsefeleri Ve İlkeleri Şunlardır;

    1-Yaratıcı Bir Güç İnancı, 2-Mantığın Bize Doğruları Öğretebileceği İnancı, 3-Kehanetlerin, Mucizelerin, Dinsel Dogmaların, Demagojilerin Ve Kaynağı İlahi İlan Edilen Dinlerin İnkârı.

    Günümüzde Standart Deizm Konsepti Dışında Etkili Alt Dalları Da Vardır:

    Pandeizm: Pandeizm Evrenin Bütününü Tanrı Saymaktadır. Pandeizmde, Her Şey Tanrı'nın Bir Parçasıdır. Tanrı Her Şeydir Ve Her Şey Tanrı'dır. Pandeizme Göre Tanrı'nın Evrenden Ayrı Ve Bağımsız Bir Varlığı Bulunmamaktadır. Tanrı Doğada, Nesnelerde, İnsan Dünyasında Vardır. Her Şey Tanrı'dır.

    Panendeizm: Panendeizm, Pandeizmde Olduğu Gibi Evrenin Kendisinin Tanrı Olduğunu, Pandeizmden Farklı Olarak İlk Devindirici Olan Tanrı'nın Evren Ve Tüm Varlıkları Özünden Yarattığı Ve Aşkın, Evrenin Bilincinde Mutlak Ve Değişmez Bir Varlık Olarak Evrene Egemen Olduğu İnancıdır. Panendeizme Göre Her Şey Tanrı'dan Çıkmıştır. Ruhun Tek Amacı, Oluştuğu Tanrı'ya Ulaşmaktır. Bunun Da Yolu Tek Evrensel Yasa Olan Evrim Kurallarıdır. Somut Anlamda Tanrı'nın Bütünleştiği Evrenin Ve Varlıkların, Evrim İle Diyalektik Olarak Değişime Uğradığı, Gelişimini Tamamladıktan Sonra Dönüşün Yine Ezeli Ve Ebedi Olan Tanrıya Olacağı, Bu Geri Dönüşte Tekâmülünü Tamamlayan Ruhların Da Tanrıya Kavuşacağına İnanılır. Panendeizme Göre Tanrı, Hem Değişmeyen (Mutlak), Hem De Değişen (Göreli) Bir Varlıktır. Hem Zamanın İçinde, Hem Dışında; Hem Sonlu, Hem De Sonsuzdur. Aynı Zamanda Hem Tikel, Hem Tümel; Hem Neden, Hem Sonuçtur.

    Spritüel Deizm: Spritüel Deizm Kendi İçerisinde; İçinde Meditasyon, Tefekkür, Doğa İle Birleşme, Sezgi Gibi Durumları Barındırır. Onlar Da Diğer Deistler Gibi; Tanrı'nın Evrene Müdahale Ettiği İnancını, Dinsel Dogmaları Ve Doğaüstü Varlıkları Ve Dünyaları Asla Doğru Bulmamaktadır. Spritüel Deizm, Genel Ve Manevi Varlığı Doğada Hissedilebilen Tarifsiz Bir Tanrı İnancı Taşır. Spritüel Deistler Sonsuz Ödül, Reenkarnasyon, Karma Gibi İnançlara Karşıdır. Bu Tür Deistler; Literatürde "Spiritüal, Fakat Dinsel Değil" Ya Da "Spritüel, Fakat Dini Yok" İfadesiyle Tanımlanır.

    İşte Görülüyor Ki, Deizmin Her Türlüsü Sapkınlıktır Ve Safsatadır; DEİZM, Haksızlık Ve Ahlaksızlığın Kılıfı Ve Kaynağıdır.

    Dünya Deistler Birliği Tarafından Derlenmiş Olan Bazı Deistik Kavramlar Da Bunun İspatıdır.

    Deizmde Mezhep; Bir Grup İnsan Tarafından Mantıksız İnanışlara Kayılmasıdır. Tanım Gereği Musevilik, Hristiyanlık Ve İslam Birer Mezhep Sayılır. Çünkü Bu Dinlerin Müritleri İnanmak İçin Tanrı Vergisi Akıllarını Kullanmamaktadır. Başka Bir Deyişle, Mantıksız Dogmatik Öğretilere Ve Hurafelere Saplanmışlardır. Mesela; Tanrının Yahudilere Hediye Olarak Mal Ve Mülk Vermesi, İsa’nın Tekrar Dirilmesi Ve Miraca Yükselmesi, Okuyup Üfleyerek Şifa Verme (Okuyup Üfleyerek Şifa Bulunsaydı, Hiç Kimse Akciğer Kanserinden Acı Çekmezdi, Ayrıca Her Vaka Başına Özel Sağlık Kuruluşlarına Milyonlarca Dolar Ödenmek Zorunda Kalınmazdı) Ve Muhammed’in Cennete Uçması Gibi. Tüm Bunlar Son Derece Yanlış Ve Mantıksız İddialardır. Çünkü Deizm Daima Serbestliği, Bağımsız Düşünmeyi Ve Aklı Esas Alır, Deizm İçin Bir Mezhebe Bağlı Olmak İmkânsızdır. Zaten Deizmin Amacı, İnsanları Hak Dinden Koparıp Başıboş Bırakmaktır.

    Deizm: Durağan Ve İçinde Değişim Bulundurmayan Öğretilerin, İnanışların Aksine, Tüm İnsanların Yapabildiklerinden Daha Yüce Evrensel Bir Yaratıcı Gücün Varlığına Yönelik Sonsuz İnanç İle İnsanın Doğuştan Sahip Olduğu Aklıyla Doğanın Ve Evrendeki Kanun Ve Tasarımın Kişisel Gözlemlerle Onaylanmasıdır. Yani Kişinin, Kendi Kendisinin Tanrısı Yapılmasıdır.

    Deizme Göre Tanrı: Doğadaki Tasarım Ve Kanunların Kaynağı Olan Evrensel Yaratma Gücünün Tamamıdır. Ama Artık Ne Kâinata Ne De İnsanlara Asla Karışmamakta Ve Başıboş Bırakmaktadır. Bu Sapık Düşünce Tuzağı İle İnsanlar Küfre Ve Kötülüğe Kaydırılmaktadır.

    Deizmde Vahiy İnkârı: Deizmde Vahiy Bulunmamakla Birlikte, Vahiy Kavramına Farklı Anlamlar Yüklendiğine Rastlanır. Örneğin Thomas Paine Vahyi Şöyle Anlatır: Bazıları, "Tanrı Kelamı Yok Mudur, Vahiy Yok Mudur?" Diye Soracaklar Belki. Ben Buna Evet Derim, Tanrı Kelamı Ve Vahiy Vardır; Ama Tanrı Kelamı Gözlemlediğimiz Evrenin Doğal Yasalarıdır. Bu Anlamıyla Tabiat; Hiçbir İnsanın Ne Karşı Çıkabileceği, Ne De Değiştirebileceği Bir İlahi Kelâmdır Ve Tanrı İnsana Evrensel Bir Dille Mesajını Sunmaktadır.

    Deizmde Akıllı Tasarım: Akıllı Tasarımdan Kasıt Doğadaki Yapılardır, Mesela Gözlemlenebilir Olan Ve Akıllı Bir Tasarımcı Gerektiren DNA’nın Karmaşıklığı. Bu Başlık Altında “YAPI”Dan Kastettiğimiz, Bir Şeylerin Sonsuz Bir İş Birliği Motifi İle Planlanmasıdır.

    Deizmdeki Doğal İnanç Ya Da Doğal Din Anlayışı: Doğanın Tasarımlarına, Kanunlarının Ve Aklın Uygulanmasına Dayalı Tanrı İnancıdır.

    Felsefe Tanımları: Varoluş İlkelerinin Ve Gerçeklerinin Öğretisi, Bilgi Veya İnanıştır.

    Mantık/Akıl Yaklaşımları: Gerçeklere Dayalı Mantıksal Çıkarımları Veya Sonuçları Şekillendirmede Kullanılan Ruhani Güç Kaynağıdır.

    Doğal İnanç Safsataları: Peygamberlere Ve Getirdikleri Vahiylere Dayalı Olan Gökten İnme Dinlerin Aksine, Doğanın Tasarımlarının/Kanunlarının Aklın Uygulanmasına Dayalı Tanrı İnancıdır.

    “Gökten İnme Din Uydurmadır” Sapkınlığı: Bu Organize Hale Getirilmiş Bir Tanrıya Tapınma Ve İnanma Anlayışıdır. Belli Bir Dinin (Vahiyle Gelen) Belli Üyeleri/Kurucuları İle Tanrının İletişim Kurduğu Bir Sistem Olmaktadır. Yukarıda Da Söylenildiği Gibi, Herhangi Bir Sözde Gökten İnmiş Bir Dine İnanan Bir Mürit Tanrıya Değil, Aracı Olarak Çalışan Kişinin İddialarına İnanmış Olmaktadır.

    Bütün Bunlardan Anlaşılıyor Ki, DEİZM, Baştan Sona Şeytanlık Ve Şarlatanlıktır. Akla, Mantığa, Bilimsel Olgulara Ve Vicdani Duygulara Aykırıdır. Açık İnkârcılıktan Çok Daha Sinsi Ve Tehlikeli Bir Şeytan Tuzağıdır!

    Deizm Ve Ateizm Farklı Gösterilse De Aslında Aynı Kapıya Çıkmaktadır?

    Ateizm, Deizm İle Birebir Aynı Şey Olmasa Da Sonuçları İtibarıyla Aynı Yola Çıkmaktadır. Ateizm, Yaratıcıyı Tümden Reddederken, Deizm İse Bir Yaratıcı Olduğunu Kabul Ediyor Görünerek İnsanları Küfür Tuzağına Çekmeye Çalışmaktadır. Deizm Bilim Ve Akla Dayandığı İddiasıyla, Diğer Tüm Dinleri, Kutsal Kitapları, Vahiyleri Ve İman Esaslarını İnkâr Yoluna Sapmıştır. Deizme Göre Mutlak Bilgiye Ulaşmak İçin Peygambere, Papaza Ya Da İmama Gerek Kalmamıştır. Deizmde Önemli Olan Sadece İnsanın Kendi Sağduyusu Ve Aklını Kullanmasıdır. Ateizm İle Deizm Arasındaki Fark, Ateizmde; Tanrının Var Olmadığı Görüşü, Deizmde İse; Tanrının Var Olduğu Düşüncesi Olmaktadır. Ancak Geri Kalan Tüm Yönleri Neredeyse Aynıdır. Genel Kabul Gören, Toplumda Deizm Ve Ateizmin Aynı Olmasıdır. Deist Ve Ateistlerin Sosyal Anlamda Aynı Safta Yer Almalarının Sebebi, Deizmin De Seküler Olmasıdır. Oysa Aslında Deizm, Ateizme Giden Yolda Sadece Bir Duraktır.



      Forum Saati Perş. Mayıs 09, 2024 2:23 am