www.deizm.org'un gelişmesi için bir şeyler yapmak istemez misin?

İletişim: deizmturkiye@gmail.com

Join the forum, it's quick and easy

www.deizm.org'un gelişmesi için bir şeyler yapmak istemez misin?

İletişim: deizmturkiye@gmail.com

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
#SomayıUnutma
Sorumluların ceza almaları için, böyle bir katliamın bir daha yaşanmaması için #SomayıUnutma.

4 posters

    Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler

    supeluta
    supeluta
    Site Yöneticisi
    Site Yöneticisi


    Erkek Mesaj Sayısı : 658
    Katkı Puanı : 802
    Reputation : 23
    Kayıt tarihi : 02/11/08

    Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler Empty Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler

    Mesaj tarafından supeluta Cuma Nis. 10, 2009 11:50 pm

    Nisa Suresi(4)11. Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır). Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.
    Nisa Suresi(4)12. Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır (zevcelerinizindir). Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır. Bunlar Allah'tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkıyle bilendir, halîmdir.
    Bu ayetlere göre varsayalım ki, bir adam öldü ve geride üç kız evlat, bir ana, bir baba ve eşini bıraktı.. Yukarıdaki ayetlere göre miras paylaşımı şöyle olacaktır:
    Üç kız evlada mirasın 2/3'ü, ana ve babanın her birine 1/6, karısına 1/8 kalacaktır.
    Bu durumu, matematiksel olarak hesaplarsak:
    (2/3)+(1/6)+(1/6)+(1/8 )= 27/24 = 1,125 bulunur! (1,0 olması gerekirdi!..)

    Bu sonuç oranların hatalı olduğunu göstermektedir çünkü mirasın %112,5 u mirasçılara dağıtılır. Böyle %100'ün üstünde bir dağıtım yapmak imkansızdır.
    Yani diyelim ki miras toplamı 180 milyar. 180 milyarâ??ı bölüştürmeye çalıştığınızda;
    Üç kız = 2/3.180 = 120 her bir kız 40 milyar alacak şekilde toplam 120 milyarı alırlar.
    Anne = 1/6.180 = 30 milyar
    Baba = 1/6.180 = 30 milyar
    Eşi = 1/8.180 = 22,5 milyar
    Bunları topladığımızda;
    120+30+30+22,5 = 202,5 milyar eder. 22,5 milyar hata çıkar.
    Yani üç kızın ve anne ile babanın hakkı verildikten sonra geriye para kalmaz. Eşine 1 kuruş dahi düşmez.
    Bu büyük bir hatadır.

    Bu hatayı düzeltmek için Halife Ömer "avl", "avliye" olarak adlandırılan basit bir yöntem geliştirdi. Bu yöntem allahâ??ın verdiği oranlardan yola çıkıp bir noktada ufak bir değişiklik yaparak oranların tümünü değiştiren ve toplamı %100 olacak yeni oranlar elde eden bir yöntemdir... Günümüzde İslam hukuku miras konusunda bu yöntemi esas alır.
    Avl yöntemiyle bir anlamda Kurâ??an ayetlerinin dışına çıkılmakta ve Kurâ??anâ??a göre şeriat uyguladıklarını söyleyenler, mecbur kalarak kendi uydurdukları hüküm ve yöntemi kullanmaktadırlar.

    Avl yöntemi ile şu yol izlenir :

    2/3 + 1/6 + 1/6 + 1/8 = 48/72 + 12/72 + 12/72 + 9/72 = 81/72 = 1,125

    Burada payda 24â??e değil de 72â??ye yükseltilmiştir. Sonucun 1 çıkması içinse
    Payda 81 yapılır;

    48/81 + 12/81 + 12/81 + 9/81 = 81/81 = 1

    Yani matematik olarak yanlış olan ama çaresiz ve zorunlu kalınarak hileli bir yöntemle
    oranlar değiştirilmek suretiyle paylaşımın sağlanması yoluna gidilmiştir.

    Böylece yeni oranlar:
    üç kızın toplam payı= 48/81
    annenin payı= 12/81
    babanın payı= 12/81
    zevcenin payı= 9/81
    olacak şekilde değiştirilmiş olur.
    Tabi elde edilen bu oranlar ayetlerde ifade edilenlerden farklıdır. Ayetlere baktığımızda bu oranları göremeyiz. Bu oranların sadeleştirilmiş şekillerine de bakalım:

    üç kızın toplam payı = 48/81 = 0,593 ........... Halbuki Kur'an 2/3 = 0,666 demişti
    babanın payı = 12/81 = 0,148 ....................... Halbuki Kur'an 1/6 = 0,166 demişti
    annenin payı = 12/81 =0,148 ....................... Halbuki Kur'an 1/6 = 0,166 demişti
    zevcenin payı = 9/81 = 0,111 ...........................Halbuki Kur'an 1/8 = 0,125 demişti
    Görüldüğü gibi ayetlerde belirtilen oranların kullanımı mümkün olmadığı için bu oranlar değiştirilmiştir ve başka oranlar kullanılmaktadır.
    Böyle basit bir dört işlem hatasının Tanrı sözü olduğu bildirilen Kur'an'da yer alması, Tanrı gibi kusursuz bir varlığın hatası olmasa gerek. O halde, bu hatanın sebebi ne olabilir dersiniz?
    supeluta
    supeluta
    Site Yöneticisi
    Site Yöneticisi


    Erkek Mesaj Sayısı : 658
    Katkı Puanı : 802
    Reputation : 23
    Kayıt tarihi : 02/11/08

    Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler Empty Geri: Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler

    Mesaj tarafından supeluta Cuma Nis. 10, 2009 11:53 pm

    Bu iddiaları redderek cevap veren bir ilahiyatçının görüşleri;

    Çok değerli ve inançlı mühendis bir dostum, bir ay önce bu konu ile alakalı bir soruyu bana yönlendirdi. Sorunun özeti şudur: “Nisa Suresi ayet 11 ve 12’de anlatılan bütün varislerin hakları aynen verilirse, bu yüzde 100’ün üstünde toplam 1.125 çıkıyor. Bu da zahiren matematiksel bir hata gibi görünüyor. Ayrıca dinsizliği tarz-ı siyaset olarak benimseyen bir kısım adamlar, bu gibi zahirî soruları çokça su-i istimal ederek, insanlarımızı maddî-manevî değerlerinden koparmaya çalışıyorlar.” Ben o zaman kısaca:

    “Mirasta iki önemli nitelik var: 1) Gelen neslin geçimini sağlamak; 2) Bütün akrabaları sırası ile faydalandırarak, onlara sevgi ve şefkat göstermektir. Bu iki temel özelliğe göre, miras kalan mal dağıtılır. Oranların ise bu temel iki özellikte yüzde 100 önemi yoktur,” diye cevap vermiştim.

    Fakat sonra kadınlarla ilgili olan bu surenin miras ile ilgili ayetlerini (7–14) dikkatlice okuyunca şu 9 meselenin mucizeliğini gördüm. Bunları siz değerli dostlarımla paylaşmak için, nükteler tarzında yazıyorum.

    1) Bilindiği üzere Kur’ân’ın indiği dönemde kadınların birçok hakkı çiğnendiği gibi; onlara miras da verilmiyordu. Kur’ân ise, kadınların bütün sosyal ve dinî haklarını tanıdığı gibi, onlara tam bir varis olma hakkını da tanıdı. 7. ayet şöyle buyuruyor:

    “Ana baba ve akrabaların bıraktığı terekeden erkeklerin hakkı olduğu gibi; kadınların da ana baba ve akrabaların bıraktığı terekeden hakkı vardır. Bu tereke miras, ister az olsun, ister çok olsun fark etmez. (Hakkın büyüğü küçüğü olmaz.) Bu haklar, farz gibi belirlenmiş bir paydırlar.”

    Bu ayette “ana baba ve akrabalar” kelimesinin tekrarı işaret eder ki; ebeveyn ve akraba olmakta kadın ve erkek farkı yoktur. “Tereke” kelimesinin tekrarı da bu oranların farklı olabileceğine işarettir.

    Ve ayet, miktarı belirsiz bırakmakla der ki; eğer akrabalar, aralarında rıza gösterseler istedikleri gibi bu hakkın (nasibin) oranlarını değiştirebilirler. Yani ille de kitaptaki oranlara bağlı kalmaları şart değildir. (Çünkü önceki iki “nasip” kelimesi nekre (belirsiz) olarak kullanılmıştır.)

    Yok, eğer dava, kavga ve mahkeme olursa, işte o zaman diğer ayetlerde belirtilen (farz edilmiş) nasip ve haklar devreye girer. “Belirlenmiş” manasında “mefruzan” kelimesi işaret eder ki, dava ve istek durumunda şeriatın gösterdiği oran ve ölçülere riayet etmek farzdır. Gelecek diğer ayetlerin ifade ettiği gibi…

    Ayet 8:

    2) “Paylaşım zamanında, diğer uzak akrabalar, yetimler ve miskinler (çalışamayanlar) hazır bulunurlarsa, (mirastan onlara belirlenmiş bir pay yoksa da) onlara mirastan yedirin ve gönüllerini almaya bakın!”

    [Demek mirasın taksiminde asıl olan, adalet ile beraber şefkat, rahmet, dayanışma, sosyal dokuyu güçlendirme ve servetin dağılımıdır; ille de oranların yüzde 100 tutması şart değildir.]

    3) Evet, yukarıda değindiğimiz mirasın iki temel özelliği olan, gelen neslin geçimini garanti altına almak ve dolayısıyla sosyal hayatta servetin dağılımını sağlamak bir önceki iki ayetten net anlaşıldığı gibi bu gelen 9. ayetten de daha net olarak anlaşılıyor.

    Şöyle ki:

    Ayet 9:

    “Kendilerinden sonra, zayıf ve hayatlarından endişe edilecek bir zürriyet (çocuklar) bırakanlar, gelen neslin hukukuna dikkatle saygılı olsunlar. (Mirası, vasiyet veya başka bir yöntemle bir elde toplamasınlar; mirasın fıtrî dağılımını esas alsınlar.) Ve tam yerli yerinde bir söz söylesinler. Dengesiz bir şekilde vasiyeti veya başka yolları denemesinler.” (1)

    Bu ayetin kelimelerinden ve diğer ayetlerle olan bağlantısından anlaşılan, bu tarz bir manayı ifade etmesidir. Fakat bazıları da şu şekilde meal vermişler:

    “Mal ve mirastan fakir ve yetimleri de yedirsinler. Onlara güzel sözler söylesinler; gönüllerini alsınlar… Unutmasınlar ki; bir gün onlar da arkalarında böyle zayıf yetimler bırakabilirler!”

    Ayet 10:

    4) “Haksız bir şekilde yetimlerin malını yiyenler ancak karınlarına ateş doldurmuş olurlar. Ahirette de cehenneme dayatılacaklardır.”

    [Görüldüğü gibi, İslam’ın maldan maksadı, adaleti, şefkati, inanç ve hukuku esas alan bir toplumu inşa etmekle beraber; zenginliği ve değerleri gelecek nesillere aktarmaktır… Kuruşlar uğruna kavga eden hırslı canavarlar yerine, merhameti, şefkati, fedakârlığı, helal ve haramı ve benzeri binler manevi değeri esas alan sağlıklı nesiller yetiştirmektir. Böyle bir sistemde niceliksel bazı oranlar çok da önemli olmaz. Önemli olan kanunun ruhudur. Şekil ve biçim az bir miktar değişiklik gösterse de, kanunun ruhuna, canlılığına ve bereketine aykırı olmaz.]

    Ayet 11:

    5) “Siz vasiyet şeklinde malınızı dağıtmaya yetkili olsanız da, çocuklarınız hakkında Allah’ın vasiyeti şöyledir: Erkeğe iki kızın hazzı (payı) var. Eğer kızlar ikiden fazla iseler, onlar terekenin 3’te 2’sinde ortaktırlar. Eğer tek bir kız olsa, ona terekenin yarısı vardır. Eğer ölen kişinin çocukları varsa, anne babasından her birisine 6’da 1 vardır. Eğer çocukları yoksa anasına 3’te 1 vardır. (Geri kalan babasına bırakılır.) Ve eğer ölen kişinin kardeşleri varsa, anasına 6’da 1 vardır. Bütün bu paylaşımlar borcun ödenmesi ve makul vasiyetin yerine getirilmesinden sonra uygulanır… Babalarınız mı yoksa çocuklarınız mı, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilmezsiniz! Bu ölçüler Allah’ın belirlediği paylardır. Allah sonsuz ilim ve hikmet sahibidir.”

    Bu ayette de diğer ayetlerde görüldüğü gibi, mirasın iki temel niteliği vurgulanıyor:

    a) Gelen neslin geçiminin garanti altına alınması…

    b) Bütün akrabalara karşı şefkat ve ilginin gösterilmesi...

    İşte bu iki temel niteliğe binaen şu gelen altı sonuç ortaya çıkmıştır:

    – Kız çocuk, erkek çocuğun yarısını alır. Çünkü İslam hukukunda kadının geçimi başta kocasına, sonra babasına, sonra erkek evladına veya kardeşine aittir. Ki, modern toplumlarda her ne kadar kız çocuk, erkek çocuk ile eşit tutulmuşsa da, geleneksel ataerkil yapıdan dolayı geçim yükünün erkekler sırtında kaldığı gözüküyor.

    – İşte bu yük ile beraber, kız çocuğa da, erkek çocuğun payı kadar verilse iki açıdan dengesizlik olur.

    a) Erkeğe geçim, nafaka ve risk yüklendiği halde mal ona az verilmiş olur.

    b) Bu dengesizlikle beraber, erkek çocuk, kız kardeşine “Malımızın yarısını yabani ellere götürdü, düzenimizi yıktı,” nazarıyla bakar. Öldürme gibi canavarlıklar toplumda baş gösterir.

    – Modern hukuk, anaya pay vermezken; ve cahiliyet hukuku kızlara veya baba (dede) sağken çocuklara hiç pay vermezken; İslam hem geçim için, hem mali dağılım için, hem de akrabaları şefkat ve merhamet ile taltif için onlara pay vermiştir.

    – Bunları da şu iki kelime ile kayıt altına almıştır. “Kızların hazzı (payı)..” Yani kız evlad için nicelik olarak miras, çok önemli değildir. O hassas ve nazik olduğundan ona olan babanın ve kardeşlerin şefkati, himayesi en büyük haz ve en büyük mirastır. [Eğer sosyal doku bozulmamışsa; yoksa, bu oranlar değişebilir. (Kastamonu Lahikası sonu) ]

    – Bilmezsiniz evlatlar mı, baba mı insana daha yakın?! Yani ikisi de eşit yakınlıktadır. Fakat baba yaşlandığı ve birkaç yönden miras aldığı için, babaya altıda bir; geri kalan çocuğa verilir… Çünkü o gelen neslin yükünü taşıyacaktır. Baba ise ahirete ve ebedi istirahata geçecektir.

    – Arap cahiliyeti ve şimdiki medeni hukuk anaya bir şey vermiyor. İslam ise ya 3’te 1 veya 6’da 1 pay veriyor. Çünkü varlıklar içinde insana en çok şefkat eden anadır; büyük bir ihtimal ile yaşlanmıştır. Her sahada kendisini feda etmek istediği evladından şefkat ve ekonomik destek almak ister. Ve kimse bilemez! İnsan için ana mı, yoksa baba mı daha yakındır?!

    Ayet 12’nin özeti:

    6) “Modern hukuk genellikle malın çoğunu eşe bırakır. Cahiliyet ise eşlere hiç pay vermiyormuş. Neticede ifrat ve tefrit olmuştur. İslam ise kadının çocuğu varsa eşe (kocaya 4’te bir), çocuk yoksa malın yarısı; erkeğin çocuğu varsa, eşe (kadına) 1/8; çocuk yoksa 1/4 verir. Miras bırakan kadın veya erkeğin evladı ve ana babaları yoksa sadece kardeşler varsa, bunlar birer kişi ise, onlara 1/6 vardır. Eğer kardeşler iki kişiden fazla ise onlara 1/3 vardır. (Geri kalan, diğer akrabalara dağıtılır.) Bütün bunlar, makul vasiyetin ve zararsız borcun ödenmesinden sonra…”

    [Burada zararsız borçtan maksat, faiz ile şişirilmiş borcun mirastan ödenmemesi demektir. Çünkü şişirilmiş faiz hak değildir. Miras ise bir haktır. Ayrıca faiz ile şişirilmiş borç ödenirse, mirasın iki temel özelliği olan, a) Malın, servetin adilane dağıtılmasına, b) Bütün akrabaların gönlünün alınmasına, dualarının kazanılmasına aykırı ve zalimane bir davranış olur.]

    7) 11. ayette “Allah her zaman her yerde Alîm ve Hakîmdir” denmiş; bu geçen 12. ayette ise sadece “Allah Alîm ve halîmdir” denmiştir. 11. ayette “farizaten minallah” denilmişken, bu 12. ayette “vasiyyeten minallah” denilmiştir. Bu kelime farklarına dayanarak 3 ayrı manayı anlayabiliriz:

    a) Mirasta birinci planda öncelik evladların, sonra ana babanındır. Bunların oranları ve önemleri farz derecesindedir. Her zaman her yerde geçerli olmalıdır. Bu, hikmet ve geçim gereğidir.

    b) 12. ayette anlatılan eşlerin ve kardeşlerin payları ise, 2. derecede önemlidir. Sosyal doku ve şefkati esas alan hoşgörülü bir toplum için İlahî bir vasiyettir. Bu ilgi ve şefkat ilahi ilim ve hikmete dayanıyorsa da, payların miktarları bu hikmet özellikle şefkat ve himaye çerçevesinde değişebilir. Nitekim şefkat ve himayenin, psikolojik v e sosyal açıdan nicelik maldan çoğu kez faydalı olduğu sabittir.

    c) Ayetlerde Allah’ın sonsuz ilminden ve hikmetinden söz etmek, bize derki; “Allah sonsuz ilmiyle her şeyin, her zerrenin dahi ölçüsünü ve miktarını bilir. Fakat hikmeti gereği nizam ve ölçü bazen ya gözükmez. Veya belli bir hikmet için değişiklik gösterebilir. Tıpkı “Allah aziz ve hakîmdir” ayetlerinde olduğu gibi… Yani Allah sonsuz güç sahibidir. Her şeyi açıkça mükemmel yaratabilir. Fakat hikmeti, belli sınırların, ölçülerin ve çetrefilli yapıların varlığını istiyor.”

    Cool Şimdi baştaki soruya bir daha dönüyoruz: Cevabı da bütün bu geçen nükteler ile beraber, şudur: Kanun genele göre yapılır. Genelde de 1. derecede varisler evlad ve ana babadır. 2. derecede varisler eş ve kardeşlerdir.

    Peki, soruda olduğu gibi; iki kız evlada 2/3; ana ve babanın her birisine, 1/6 ve eşe (hanıma da) 1/8 verilse, toplam 1/1 olması gerekirken 1.125 olur. Bu da matematik kurallarına aykırı olur. Evet, böyle bir durum çok nadir olur. Hz. Ömer böyle bir durum karşısında “avl” denilen metodu kullanmıştır. Hisseleri az bir oranda değiştirerek terekeyi paylaştırmıştır. 166 hisselik oranı 148’e indirerek, malın içinden eşin 1/8 payını da 125’ten 111’e indirip dengeyi sağlamıştır.

    Mesela 120 hisselik bir şirketin hisseleri farz edelim ki, 14 kişinin eline geçmiştir. Ve şirket tasfiye edilmek üzeredir. Elbette burada hisseleri eşit olarak 12 eşit parçaya bölemeyiz. Mecburen küsuratlı olarak dağıtacağız. Ve herkesin hissesi, oranına göre küçüldüğünden kimseye de haksızlık yapılmış olunmuyor. Bu takdirde her hissedara 10 yerine 8.57 düşer. Küsurat da örfün ölçüsüne göre diğer muhtaçlara dağıtılır. Bu da eğer miras taksiminde öncelik ve sonralık boyutu yoksa.. Ve böyle bir durum ayetten ziyade hukukçuları ve müçtehitleri ilgilendirir.

    Bununla beraber, bu şekilde dağıtılmayı gerektiren bir miras, çok nadir olur. Ayrıca helalleşme ve dayanışma ve durumu mağdur olan varisin lehine feragat söz konusudur. Ve ayrıca mal belli varisler arasında kaldığından, bu varisler birbirinden ayrıca mal alacaklardır. 166 hissenin 148’e inmesindeki küçük eksiklik, fazlasıyla fıtrî ve şefkatli bir şekilde çözülmüş olur. Hoşnutluk, hoşgörü ve gönül rızasına dayalı bir hayat tarzı kurulmuş olur.

    İşte bu gibi onlarca fıtrî, adilane ve insanî bir paylaşım nerede?! Bazı müsteşrik ve ilahiyatçıların “Kur’ân tarihseldir; bu asra hitap etmiyor!” tarzındaki iddiaları nerede?!

    Ve bunlar gibi Kur’ân’ın binler mucizeli ve saf bilinç içeren kanunları nerede?! Turan Dursun gibi cahillerin, “Allah ve Peygamberi Matematik bilmiyorlar…” gibi ifsat ve değersizlik kokan, kafa karıştırıcı, mantıktan yoksun gevezelikleri nerede!?

    9) 13. ve 14. ayetlerin kısa bir meali:

    “İşte bu evrensel, doğal ve faydalı şefkatli ölçülere ayak uyduranlar, Allah’a (evrensel değerlere) ve Resulüne (İslam sistemine) itaat edenler, en büyük kazanç olan ebedi cennetlere gireceklerdir. Kim de tersini yaparsa, ahirette cehenneme, dünyada da aşağılayıcı bir azaba düçar olacaktır.”

    ______

    1) Bu vasiyet hadisçe 1/3 ile sınırlandırılmıştır. “Allah’ın vasiyeti” deyimi edebî olarak öbür vasiyete karşılık gelmesi ve eğer rıza varsa paylaşmada ille de bu ölçülere bağlı kalınmasının zorunlu olmadığına işaret içindir. Yoksa 13. ve 14. ayetten anlaşıldığı gibi, bu paylardaki ölçüler, Allah’ın koyduğu farz sınırlardır. Onun için usulcüler: “Allah’ın vasiyeti, Allah’ın farz etmesi demektir,” diye bir kuralı benimsemişlerdir.
    supeluta
    supeluta
    Site Yöneticisi
    Site Yöneticisi


    Erkek Mesaj Sayısı : 658
    Katkı Puanı : 802
    Reputation : 23
    Kayıt tarihi : 02/11/08

    Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler Empty Geri: Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler

    Mesaj tarafından supeluta C.tesi Nis. 11, 2009 12:04 am

    Savunan görüş;
    Kitap ve peygamber bir tane olsa da benim inancıma göre hiç bir insanın kafasında Tanrı,bir değildir.Herkesin bir Tanrı anlayışı,herkesin Tanrıdan farklı beklentileri vardır.

    Benim de kitap gönderdiğine inandığımız bir Tanrıdan beklentim,gönderdiği bu kitabın, mantık hatalarına yer vermemesi,İlahi olduğunu her satırından belli etmesi gibi özelliklerinin olmasıdır.

    Yukarıdaki cevabtan anladığım kadarıyla,bu hesabın %100' e uymasının gerekmediği,miras paylaşımında esasın;

    1) Gelen neslin geçimini sağlamak; 2) Bütün akrabaları sırası ile faydalandırarak, onlara sevgi ve şefkat göstermek olduğunu söylüyor.

    Ve eğer ki dava mahkemelik olacak olursa işte o zaman bizim meşhur rasyonel hesabımızı yapmamız gerektiğini söylüyor.Ki bunda da yaşanan hatanın çok sık olmadığını,az da olsa yaşanan hatalarında da bu avl yöntemi ile giderildiğini,önemli olanın sevgi ve şefkat olduğunu söylüyor.

    Benim beklentim şudur ki,inandığım Tanrı,bu az da olsa rastlanan ve bir kulun düzeltmesiyle hallolan hataya izin vermeyecektir,vermemelidir,vermemesi gerekirdi.

    Yine ileriki günlerde bu konu tartışılabilir ancak dikkatimi çekmişken şunu da söyleyeyim;
    yukarıdaki cevabının sonuna şu ayet eklenmiş :

    "
    13. ve 14. ayetlerin kısa bir meali:

    “İşte bu evrensel, doğal ve faydalı şefkatli ölçülere ayak uyduranlar, Allah’a (evrensel değerlere) ve Resulüne (İslam sistemine) itaat edenler, en büyük kazanç olan ebedi cennetlere gireceklerdir. Kim de tersini yaparsa, ahirette cehenneme, dünyada da aşağılayıcı bir azaba düçar olacaktır.” "

    Acaba Tanrı,sürekli cenneti vaadedip,cehennemle korkutmak yerine,peygamber çıkıp deseydiki sizi Allah yarattı arkadaş,ona inanıp itaat edeceksiniz,içki yok,kadın yok,cennet yok vs vs . . Acaba kaç kişi bu şeriat kurallarını uygulardı,kaç kişi mirasını bu kanuna göre bölerdi ??

    saygılarımla. .
    supeluta
    supeluta
    Site Yöneticisi
    Site Yöneticisi


    Erkek Mesaj Sayısı : 658
    Katkı Puanı : 802
    Reputation : 23
    Kayıt tarihi : 02/11/08

    Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler Empty Geri: Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler

    Mesaj tarafından supeluta C.tesi Nis. 11, 2009 12:08 am

    Yine ilk iddialardaki yazıyı savunan bir görüş;

    Cevabi yazıyı şu şekilde özetleyebiliriz: “Evet o ayette matematiksel bir hata vardır. Lakin Kuran’ın genelinde miras paylaşımının genel amacı gelecek neslin geçimini sağlamasıdır, şefkattir, anlayıştır. Ve Müslümanlar karşılıklı anlayış içinde mirası paylaşsınlar. “



    Anlayışlı olmak, veren el olmak iyidir, güzel tavsiyelerdir ama işlerin bu şekilde yürümediği hepimizce de herhangi bir örneğe başvurulmasını gerektirmeyecek kadar aşikârdır. Hukuk daha sağlam temeller üzerine atılmalıdır. Ki bu konuda Peygamberin kendisinin de tavsiyesi vardır. Bu paylaşımla ilgili yazıda da bahsedildiği üzere çok kısa bir zamanda bu sorunla karşılaşılmış .Ve insanlar Kuran’da belirtildiği şekilde dağıtılmasının mümkün olmadığını gördükleri için akıl, mantık, hak, hukuk çerçevesi içerisinde kendileri bir çözüm üretmişlerdir.



    İnsana yaraşır olanda budur.



    Kuran’da kimi konular (kurban,mahremiyet, bazı kıssalar…) çok detaylı anlatılmışken tekrar tekrar anlatılmışken miras gibi önemli bir konunun her şeyi bilen sonsuz ilim ve hikmet sahibi yüce yaratan tarafından (?!) insanların kafalarında soru işaretleri bırakmasının nedeninin ne olabileceği sorusunun yanıtını size bırakıyorum.



    Bir kısım insanların Kuran’daki bir takım bilgilere olan itirazlarını Kuran’ı su istimal ediyor ya da art niyetli olarak tanımlamak doğru değildir. Bu itirazları insanları bir takım doğmalara körü körüne inanmaktan vazgeçirmek, görece onlara doğruyu gösterme çabası olarak değerlendirmek gerekir ve bu insanlara bundan dolayı da teşekkür etmeliyiz diye düşünüyorum. İnsanların birbirlerini suçlayarak ve art niyet arayarak bir yere varamayacakları bellidir.



    Kendi kendime sorular:



    1. Saydığım vasıflara haiz bu yüce varlık insanların yaşamını bu şekilde mi düzenler?

    2. Tanrı yerine ben olsaydım böyle mi yazardım?

    3. Bugün insanların yazdığı medeni hukukta metinler Kuran’da olduğu gibi belirsiz ve matematiksel hata içinde olsaydı yine de eleştirmez miydim?





    Bu yazı, inanan arkadaşlarımı incitmemek için özel çaba harcanarak tuşlara tıklanmış bir yazıdır.



    Özgür düşünebilme yetisini henüz kaybetmemiş insanlara ithaf olunur.
    supeluta
    supeluta
    Site Yöneticisi
    Site Yöneticisi


    Erkek Mesaj Sayısı : 658
    Katkı Puanı : 802
    Reputation : 23
    Kayıt tarihi : 02/11/08

    Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler Empty Geri: Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler

    Mesaj tarafından supeluta C.tesi Nis. 11, 2009 12:12 am

    İddialara Karşı Çıkan Bir görüş;

    1)" 3 kız kardeş iseler mirastan 1/3 oranında hak alırlar " ifadesiyle birlikte diğer oranlar birlikte geçmiyor.Bu durumda yaptığınız hesap dayanaksız.
    2) Nisa Suresi(4)11. Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır). Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.


    Nisa Suresi(4)12. Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır (zevcelerinizindir). Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar. (Bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır. Bunlar Allah'tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkıyle bilendir, halîmdir.


    Yukarıda koyu yazılara bakıldığında değişik durumlarda değişik oranlar uygulanacağı anlaşılıyor. Sanırım bunu anlamakta bir güçlük çekmiyorsunuz Smile


    O halde farklı durumlarda uygulanacak farklı oranlar varken ve bunlardan herhangi bir durum için (örneğin 3 kız,2 erkekçocuklu, 2 hanımlı babası ölü üvey annesi sağ " biraz kazık bir soru olduğunun farkındayım ama Smile ") tam bir formül verilmemişken ,bu konuda yeterli bir ilme sahip olunmadan bir hesap yapıp "al işte kur'an ın hesabı bu kadar demek bence mantıklı olmaz.Ha ! olur diyorsanız , bu ayetlere göre yukarıdaki temsili sorum için bir hesap çıkartsınlar .Göreceksinizki herkes ayrı bir hesap çıkartacak .Her birinizde diğerini eleştireceksiniz.

    Şu soruyu sorarsanız haklısınız ." Niçin ayet yetersiz açıklama yapmış?bu bir eksiklik değilmi? Bu hesap nasıl doğru olarak yapılacak?" Buda başka bir tartışma konusu.

    Ben bu konuda da cevabımı vereyimde herkes kendi yorumunu yapar.

    1-İşte bu hesabı bu işe kafa yoran ve ilkeleri ayrıntılı bir şekilde ortaya koyan kişiler(sanırım avliye bu şekilde oluşmuş olmalı) doğru ve tutarlı yapar.Tıpkı iyi bir matematikçinin karşısına çıkan en yeni ve farklı problemleri önceki matematik bilgilerinin - ilkelerinin ışığında çözebilmesi gibi.

    2-Kur'an da böylesine teknik ve teferruatlı konularda yalnızca bakış açısını yansıtacak kadarıyla açıklama yapılmış olup( Aksi halde hukuk kitaplarından çok daha ayrıntılı olacağı gibi daha ortaya çıkmamış hukuki roblemlerede çözüm getirmesi gerekirdi). Gerisini (bazılarını tamamen ,bazılarını kısmen)peygamber (sav) tamamlamıştır.Namazın nasıl kılınabileceği gibi bir çok konu buna örnektir.Bazı konuların ise toplumların ve yaşanılan dönemlerin şartlarına göre yorumlanabilmesine imkan verilmiştir.Bu görüşüme karşı çıkabilecek olanlara ; içtihadların neden gerektiği,muamelat'ın ne olduğunu ,Hz. Ömer'in, kıtlık zamanında stokçuluk yapanların mallarını çalanlara doğru dürüst bir ceza vermediğini hatırlamalarını ve zamanımızda islamın köleliğe ve cariyeliğe neden Asr-ı saadetteki gibi yaklaş(a)madığını düşünmelerini -araştırmalarını öneririm.
    Karma
    Karma
    Katılımcı Üye
    Katılımcı Üye


    Kadın Mesaj Sayısı : 72
    Katkı Puanı : 101
    Reputation : 1
    Kayıt tarihi : 02/07/09

    Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler Empty Geri: Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler

    Mesaj tarafından Karma C.tesi Tem. 04, 2009 6:22 am

    Savunan kişi güzel anlatmaya çalışmış ama savunduğu şey yanlış olduğu için ikinci planda kalmış malesef! Karşı çıkan kişi de bütün açıkları yakalamış gerçekten... Ve çok gerçekçi şeyler söylemiş.

    Allah yanlızca kurana inanın diyor... Ama müslümanların taa o devirlerden bu yana sadece kurana değil bambaşka şeyhlere veya sahabelerin (sözde) sözlerine inanıyorlar. Neden? Buna da kendi aklımca cevap vereyim. Çünkü kuranda hiçbirşey açıkça ve hakça değil!!!

    Görüldüğü üzere günümüz insanları daha da akıllı ve tüm yanlışları görüyor. Ve bunlara yanıt arıyor onlara soruyorlar. Savunan kişilerde kuranda açıkça ve hakça yazılmadığı için bilmamne şeyh şöyle demiştir... bilmamne sahabe böyle demiştir... diye hikaye anlatıyorlar! Araya da kuranda şöyle denmek istemiştir diyip kuranda yazılanları bile yalanlamış oluyorlar! Bence çok ilginç!! Smile
    captcha
    captcha
    Site Yöneticisi
    Site Yöneticisi


    Erkek Mesaj Sayısı : 342
    Yaş : 37
    Nerden : İstanbul
    Katkı Puanı : 718
    Reputation : 10
    Kayıt tarihi : 02/09/09

    Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler Empty Geri: Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler

    Mesaj tarafından captcha Perş. Eyl. 10, 2009 6:37 am

    yazıyı okumadım ama "Karma" dostumun yorumundaki son paragrafı gayet mantıklı geliyor insana.
    madem kuranı allah indirdi. o zaman başka hiçbirşeye ihtiyacımızın olmaması gerekir. insanların görüş açılarını bağnaz düşüncelerle kör ediyorlar.
    avatar
    Misafir
    Misafir


    Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler Empty Geri: Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler

    Mesaj tarafından Misafir Perş. Mayıs 13, 2010 10:50 pm

    Kur'an-ı kerim bize Allahın son ilahi mesajıdır ve onu ugulamak ise biz müslümanlara farzdır.Kur'an-ı kerim Hz. Peygamberim hayatında bize canlı örnek olarak sunulmuştur. Sünnet kavramı ve hadisler bunun en güzel örnekleridir. Şimdi Allah kur'an da bana itaat edenler resulümü izlesinler diyor, çünkü bize o örnek olacak. Kur'anın bugüne ulaşması ise sahabelerin öğrencilerine anlatması ile mümkün oldu. Onlar tabiine, tabiin ise tebe-i tabiine anlattı ve büyük alimlerde kitaplarına yazdılar. Güncel meselelere büyük alimler kuran ve sünnet ışığında çözüm bulmuşlardır. Böylece şeriat dediğimiz hukuk tarzı ortaya çıkmıştır.
    captain75tur
    captain75tur
    Yeni Üye
    Yeni Üye


    Erkek Mesaj Sayısı : 18
    Yaş : 48
    Katkı Puanı : 20
    Reputation : 0
    Kayıt tarihi : 19/11/10

    Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler Empty Geri: Kuran'daki Miras Hesabı,Savunan ve Karşı Çıkan Görüşler

    Mesaj tarafından captain75tur Cuma Kas. 19, 2010 4:06 pm

    ben onu bunu bilmem burada dağıtılan paylarda bile eşitsizlik sözkonusu.türk örf ve adetlerinde her bireye eşit miktarda dağıtılır.masela kendimden örnek deden ölünce.dedemin mal varlığı 5 kardeşe ve 1 neneme olmak üzere 6 eşit parçaya bölünüyor.örnek 20 dönüm arazi var her bireye 3.33 dönüm arazi düşiyor.yani eski göktürklerden gelen bir gelenek.islamda ise dağıtılan paylarda adaletsizlik var birine az veriyor diğerine fazla.yani muhammet keni çıkarına göre pay dağılımı yapmış anlaşılan.

      Forum Saati Ptsi Nis. 29, 2024 8:07 am