Anasayfa
* Bizler çıkarımıza sandığımız şeyler için gösterdiğimiz çaba ve hüneri gerçeği yakalamak ve onu savunmak için gösterseydik,neler olmazdı!
Bütün kargaşa ve çatışmalar ortadan kalkardı herhalde.
* Zoru yapmak yapabileceklerinin içinde en kolay olanıdır. Çünkü zor, hedefe giden en kestirme yoldur aslında.
Bütün kolay yolları deneyip bitirdiğimizde, bunun böyle olduğu görülüyor nedense! Ancak o zaman!
* Çevrelerindeki haksızlıkları görmezlikten gelenler, yapılanları aklileştirip, kenarda duranlar, birgün kaçınılmaz bir akibet olarak aynı haksızlık çamuruna bulaşırlar. Ve şaşkınlıkla açılmış gözlerle " ama bu haksızlık " derler.
* Ruhları uyuyan ama bedenleri hareket halinde olan insanlar vardır. Bunlar konuşur, yürür, çalışır, güler ama yaptıkları herşey kendilerine dışardan enjekte edilen davranış kalıplarını uygulamaktan ibarettir.
Böyle kişiler insan hayatına ve kendine hiçbir yenilik katmadan yaşayıp giderler.
* Dostluklar yapacağımız en akıllı yatırımlardan biridir. Gerçek dostluğu tesis etmek, uzun ve sabırlı çaba ister. Fakat kurulmuş, denenmiş sağlam dostluklar kendilerinden en büyük enerji çekeceğiniz güç santralini sağlar bize.
* Hayata karşı korkularımız bizi gittikçe kalınlaştıran bir kabuk oluşturur. Bu zırh çevremizde yayılmış duran ışık alanıyla temasımızı engellemeye başlar. İnsan seçenek ve imkanlara karşı körleşir. Umutsuzlaşır, durağanlaşır.
Bu zırhın adı " ego " dur. Onu yenip mağlup ettiğimiz zaman, mücadele edilip, yok edilecek bir düşman kalmaz ortada.
* Rüyaların kendine has bir dili vardır. Bu sembolleri çözdüğümüz zaman bilinç dışımızı ( farkına varmadığımız bilincimizi ) aydınlatmaya başlarız.
Rüyalar bizim daha bilgili, daha gerçekçi yanımızdan gelen mesajlardır. Onlar yan tutmazlar, sahtecilik yapmazlar.
* Her insanın Tanrısı, kendi aklı kadardır. Bazıları vardır görünenin arkasındaki gerçeğe uzanır gözleri. Bazıları ise burnunun ucundan ötesini göremez.
Her insanın sevgisi kalbi kadardır. Bazısının sevgisi, sevdiğini durdurur, soldurur ve hatta öldürebilir de ( Buna ne kadar sevgi denirse? )
Bazısının sevgisi de güldürür, oldurur ve çoğaltır. Ne kadar da zordur bunu başarmak!
* Yavaş yavaş bir kültür tarih sahnesinden siliniyor. Bu eril bir kültürdü. Sahip olmaya, talan etmeye, zorbalığa ve hoşgörüsüzlüğe dayana bir kültür.
Ama artık yerine feminen bir kültür yükseliyor. Bu kültür yumuşaklık, hoşgörü, uyum ve barış gibi yapıcı değerlerin üstünde yükselmeye başladı bile.
Yeni çağın uygarlığı iki cinsin uyumlu bir sentezini yapmış, bir dengenin çocuğu olarak ayakları üzerinde dikilmiş durumda.
* Bir arkadaşımızı tatlı bir gülüşü, dostumuzun hal hatır sormak için açtığı telefonlar, zorda kaldığınızda size uzanan bir yardım eli!... İşte bunlardır bizi ayakta tutan, yaşatan şeyler gerçekten.
Yoksa insan sadece günde üç öğün yemek yediği için ayakta durmaz. İlgi, dostluk ve hoşgörü alışverişinde bulundukça beslenir.
* Jüpiter'e üç beş kuyruklu yıldız çarptı diye paniğe kapıldık hep birlikte. Ya dünya için de aynı şey olursa düşüncesiyle uykularımız kaçtı.
Olup biten her şeyi tesadüfî bir takım olaylar olarak görmek aslında ne kadar ağır bir yük. Eğer " üzerinde milyarlarca insanın yaşadığı bir mükemmelleşme okulu amacına ulaşmadan yok olup gidemez " düşüncesine sahip olmasak, böylesine paniğe kapılmamak kaçınılmaz bir şey aslında.
R.ŞANAL
Bütün kargaşa ve çatışmalar ortadan kalkardı herhalde.
* Zoru yapmak yapabileceklerinin içinde en kolay olanıdır. Çünkü zor, hedefe giden en kestirme yoldur aslında.
Bütün kolay yolları deneyip bitirdiğimizde, bunun böyle olduğu görülüyor nedense! Ancak o zaman!
* Çevrelerindeki haksızlıkları görmezlikten gelenler, yapılanları aklileştirip, kenarda duranlar, birgün kaçınılmaz bir akibet olarak aynı haksızlık çamuruna bulaşırlar. Ve şaşkınlıkla açılmış gözlerle " ama bu haksızlık " derler.
* Ruhları uyuyan ama bedenleri hareket halinde olan insanlar vardır. Bunlar konuşur, yürür, çalışır, güler ama yaptıkları herşey kendilerine dışardan enjekte edilen davranış kalıplarını uygulamaktan ibarettir.
Böyle kişiler insan hayatına ve kendine hiçbir yenilik katmadan yaşayıp giderler.
* Dostluklar yapacağımız en akıllı yatırımlardan biridir. Gerçek dostluğu tesis etmek, uzun ve sabırlı çaba ister. Fakat kurulmuş, denenmiş sağlam dostluklar kendilerinden en büyük enerji çekeceğiniz güç santralini sağlar bize.
* Hayata karşı korkularımız bizi gittikçe kalınlaştıran bir kabuk oluşturur. Bu zırh çevremizde yayılmış duran ışık alanıyla temasımızı engellemeye başlar. İnsan seçenek ve imkanlara karşı körleşir. Umutsuzlaşır, durağanlaşır.
Bu zırhın adı " ego " dur. Onu yenip mağlup ettiğimiz zaman, mücadele edilip, yok edilecek bir düşman kalmaz ortada.
* Rüyaların kendine has bir dili vardır. Bu sembolleri çözdüğümüz zaman bilinç dışımızı ( farkına varmadığımız bilincimizi ) aydınlatmaya başlarız.
Rüyalar bizim daha bilgili, daha gerçekçi yanımızdan gelen mesajlardır. Onlar yan tutmazlar, sahtecilik yapmazlar.
* Her insanın Tanrısı, kendi aklı kadardır. Bazıları vardır görünenin arkasındaki gerçeğe uzanır gözleri. Bazıları ise burnunun ucundan ötesini göremez.
Her insanın sevgisi kalbi kadardır. Bazısının sevgisi, sevdiğini durdurur, soldurur ve hatta öldürebilir de ( Buna ne kadar sevgi denirse? )
Bazısının sevgisi de güldürür, oldurur ve çoğaltır. Ne kadar da zordur bunu başarmak!
* Yavaş yavaş bir kültür tarih sahnesinden siliniyor. Bu eril bir kültürdü. Sahip olmaya, talan etmeye, zorbalığa ve hoşgörüsüzlüğe dayana bir kültür.
Ama artık yerine feminen bir kültür yükseliyor. Bu kültür yumuşaklık, hoşgörü, uyum ve barış gibi yapıcı değerlerin üstünde yükselmeye başladı bile.
Yeni çağın uygarlığı iki cinsin uyumlu bir sentezini yapmış, bir dengenin çocuğu olarak ayakları üzerinde dikilmiş durumda.
* Bir arkadaşımızı tatlı bir gülüşü, dostumuzun hal hatır sormak için açtığı telefonlar, zorda kaldığınızda size uzanan bir yardım eli!... İşte bunlardır bizi ayakta tutan, yaşatan şeyler gerçekten.
Yoksa insan sadece günde üç öğün yemek yediği için ayakta durmaz. İlgi, dostluk ve hoşgörü alışverişinde bulundukça beslenir.
* Jüpiter'e üç beş kuyruklu yıldız çarptı diye paniğe kapıldık hep birlikte. Ya dünya için de aynı şey olursa düşüncesiyle uykularımız kaçtı.
Olup biten her şeyi tesadüfî bir takım olaylar olarak görmek aslında ne kadar ağır bir yük. Eğer " üzerinde milyarlarca insanın yaşadığı bir mükemmelleşme okulu amacına ulaşmadan yok olup gidemez " düşüncesine sahip olmasak, böylesine paniğe kapılmamak kaçınılmaz bir şey aslında.
R.ŞANAL
