Herkese merabalar,
Kuranı okumamla başlayan ve Yaklaşık 6 aylık bir objektif sorgulama sürecinden sonra bende deist oldum.Bu tanışma mesajında bende beni deistliğe götüren aşamaları bir bir anlatmak istiyorum.Şunuda belirtmeden geçemiyecem, bundan 6 ay önce böyle bir foruma üye olup böyle bir mesaj yazdığımı rüyamda görsem bağırarak kalkardım sanırım uykumdan.=)
Gelelim benim hikayeme.Şuan da üniversite 3.sınıf öğrenciyim, ancak küçüklükten beri bir çoğumuz gibi bende islamın çatısı altında büyüdüm.Annem başı açık olmasına rağmen 5 vakit namaz kılıyor, keza ananemde öyle.Sanırım benim şansım,islama inansada yobaz olmamış nadir ailelerden birinde olmamdı.Bende cumadan cumaya namaz kılan, orucumu hiç aksatmadan tutan, ama aynı zamanda ananem namaz kılarken dedemle rakı içen bir gençtim.Kısaca hepimiz hoşgörülüydük birbirimize ve eğer islam benim ailemde yaşanılan kadar masum olsa asla islamın yolundan şaşmazdım.
Dersimin olmadığı bir cuma günü cuma namazımı kıldım ve akşam tv National Geographic de ''Tabular'' isimli bir programı izledim.insanlar inaçları uğruna bir yerlerine şiş falan sokuyor, kendini kırbaçlıyor, çarmıha geriyor falan filan.İzlerken sık sık ''Ne kadar salak lan bu insanlar..'' lafının çıktığını farkettim ağzımdan.Daha sonra onlara hak verdim.Bambaşka bir coğrafyada doğmuşlar, bende orda doğsaydım şuanda bende bu salak şeylere inanmak zorunda kalıcaktım diye düşündüm.Ve o anda kafamda bir ampul yandı.Dinimi kendim seçmediğimi, tıpkı ordaki insanlar gibi bana bazı şeylerin dayatılmış olduğunu farkettim.Doğruyu bulmak için tabiki kuranı okumaya başladım.Daha önce az çok okumuştum, ve içinde ufak tefek çelişkileri gördüğümde ve kitapta tarihi olaylardan bahsedilmesini bunun Allah tarafından gelmiş olduğunun delili saymam , hep beni susturdu, beynimden gelen sesleri bastırdı.Daha sonra kuranı tamamını objektif olarak okumayı başardım ve hakikaten hayretler içerisinde kaldım.Yüce kitap dediğim, bana kullanma kılavuzu mahiyetinde yollandığını düşündüğüm şey, tamamen kendini beğenmiş, asarım keserim yerine yakıp yıkarım diyen, bana biat edeni, sorgulamayan insanları ödüllendiririm diyen padişah, kral yani neticede insan şeklinde bir tanrı profili çiziyor.Bu kadar muhteşem düzenin yaratıcısı, bir miras hesabını yapmaktan aciz olamaz, Muhammed in cinsel ayrıcalıklarından(enseste giren bir çok kişinin sadece ona helal kılınması) falan bahsetmez bahsedemez!Farz ediyorumki bahsediyor, o zaman ben ondan daha akıllıyım ve ona inanmam, cehennemde yanmayı göze alarak.Tıpkı Hristiyanların avrupada kilise karşıtı gördüklerini sorgulayıcı insanları yakması gibi bişey bu...
Bu sorgulama sürecinde gene boş günlerimde cuma namazlarına gidiyordum.Ama artık o eskisi gibi bakamıyordum olaya..Bir üniversite öğrencisi olarak, diyanetin bütçesini gayet iyi biliyorum ve o her cuma çıkışı dilenci gibi para toplayan sakallı insanlar eskisinden çok daha fazla batmaya başladı bana.Bayram namazlarında milleti ezip üstünden atlayan elindeki poşete banknotları dolduran insanlar samimi gelmiyordu.Çoğunun anlamını bilmediğim arapça duları okuyup, kafamı Allahın önünde eğmek secde etmek çok daha amaçsız gelmeye başladı.Bu sorgulama dönemi esnasında yolda yürürken bir su birikintisine düşmüş ve çırpınan bir böcek gördüm.1-2 adım geçtim onu ama yoluma devam edemedim.geri geldim, bir ağaçtan yaprak kopardım, eğildim ve o böceği suyun içinden alıp karaya bıraktım.O anda eğilmek, secde etmekten en az 1000 kat daha huzur vericiydi benim için.Anlamını bilmediğim bir şeyler söyleyip, bir sürü insanın ayaklarını koyduğu yere alnımı koyarakmı tanrıya yakınım, yoksa onun yarattığı o muhteşem canlılardan birisi için yere eğilince, onun bu muhteşem düzende hayatına biraz daha devam etmesini sağlayınca mı yakınım diye sordum kendime.Aynı şekilde, bana zorla buraya gel secde et yoksa seni yakarım, ama gelirsende sana şaraptan nehirler, göğüsleri yeni tomurcuklanmış huriler vaad ederim diyen, çıkar ilişkisine dayalı bir insan-tanrı ilişkisimi, yoksa o böceği gördüğüm anda, bana vermiş olduğu vicdan ile bir uyarı yollayan ama kararı tamamen benim aklıma bırakan bir tanrı-insan ilişkisimi daha yakın ?
Akıl süzgecime takılan ve kurana iman etmemi sağlayan şeylerden biride, Kuranda çok fazla tarihi olaylardan bahsedilmesi ve ilkel bir arabın mağarada oturup böyle tarihsel olaylara nasıl girebiliceğini anlayamamamdı.Ama Muhammedin sıradan bir arap olmadığını, ve hatta eğer ilk 10 yılındaki gibi devam etse, güç sahibi ve zafer sarhoşu olup cihat gibi şeyleri icat etmese gerçekten peygamber olduğuna inanabileceğim bir insan olduğunu anladım.Yani o sıradan bir arap değil, tarihi dinleri çok iyi araştırmış, dönemi ve bulunduğu coğrafya için bir aydındı.Ve inanın şuanda bile bir deist olarak onun ilk yıllarında başlattığı bu hareketi asla suçlamıyorum.Çünkü o da aslında başlarda bizler gibi sorgulayıcı, dozunda anarşist bir yapıya sahipti.Arapların iğrenç yaşam tarzını bir türlü içine sindiremiyor, bunun için bizler gibi google a giremiyor, haliyle mağarasına kaçıp, çeşitli kitapları okuyordu.Ve insanları bu yaşam tarzından ancak ve ancak bu şekilde çevirebilirdi.Sümer mitolojisi ve önceki ibrahimi dinleri ciddi bir şekilde araştırdı, ve kendi dinini yarattı.Evet başlarda gerçekten ona inanan ve onun özümsediği inanç şekline itaat eden insanlar ortaya çıktı.Muhammedin bunu bir başarı olarak görüp, geçmişteki örnek yaşamının ona tanıdığı kredi ile mekkedeki muailfler tarafından öldürülmediği de göz önüne alınınca artık bu raddeden sonra Muhammedin durması, insanların mantıklarıyla doğruyu bulmasını beklemesi lazımdı.Ancak o insan olmasının sonucu hatalarına başladı.Etrafında bir çok müslüman insan toplanınca,artık güç sahibi olduğunu idrak edince, o hoşgörülü, sıradan bir tüccar Muhammed gitmiş, yerine kendini Kral veya Padişah olarak gören , tıpkı firavun gibi kendini Allah gibi kutsal saymış (tek farkları biri tanrıyım, diğeri elçisiyim demiş) ve kılıçla islamı yaymak gafletine düşmüştür.Bu değişim kuranada yansımıştır.İlk yıllarda, mekkede azınlık olunduğu yıllarda Kafirun gibi hoşgörülü, muhteşem sureler gelirken cihat zamanları ''O müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün'', ''Kolarını bacaklarını çapraz kesin '' gibi akıl almaz ayetler gelmiştir ne yazıkki Muhammmedin kafasına.Kafamda kuranla ilgili tek kalan ''tarihi süreç ve islam'' konusunu araştırınca, sümer mitolojisi ve diğer ibrahimi dinlerin kitaplarının bir kısmınada bakınca, Muhamedin, içinden gelen şeyleri ve bu sümer mitolojisi ile aynı coğrafyadan çıkmış ibrahimi dinlerden copy paste yaptığı çeşitli bilgileri sentezleyerek bunu yazdığı kanaatine vardım.
Sorular sorular sorular ve sonunda doğru yola ulaştım.Müthiş bir iç huzura sahibim.Robot gibi ibadetler yapmayı bırakınca, sadece ama sadece tanrıyı düşününce,gökyüzüne, kuşlara, böceklere , bitkilere, uzaya ve de insanlara kısaca tüm evrene çok daha farklı bir pencereden bakmaya başladım.Bana dinlemekten gına gelen hikayeleri anlatan imamı dinlemek yerine, uçan bir kuşu izlemek, onun çıkardığı sesleri dinleyip içimdeki hayranlığı, hiç bir karşılık beklemeden tanrıya sunmak bana çok daha huzur vermeye başladı.
Deizimde ayrıca güzel olan bir şeyde her kişi, kafasında bir inanış geliştirmiş.Ve bunları birbirini kırmadan ve de gayet medenice tartışabiliyor.Ve kimse kimseye hayır benim inanış şeklim daha doğru şeklinde dayatmacı bir anlayışa girişmiyor.Bende deizm e geçiş hikayemin akabinde deizmin üzerine kafa patlatınca, biraz felsefe yapınca kafamda kurduğum, var olduğunu düşündüğüm sistemi de sizlerle paylaşmak isterim.
Doğaada her şeyin bir enerjisi var ve fizikte söylediğimiz ''Hiç bir enerji yoktan var edilemez, var olan bir enerji yok edilemez'' sözünün, aslında bir çok şeyi açıkladığını düşünüyorum.İşte Tanrı dediğimiz kavram bu enerjiyi yoktan var edendir.İnsanlara diğer canlılardan farklı olarak çok daha yüksek frekansta bir enerji verdiğini düşünüyorum ki bu da akıl ve vicdandır, bizlerin deistlerin din olarak gönderildiğini düşündüğü şey.İbrahimi ve diğer daha da ilkel dinlerde dahi bahsi geçen, ruh denen şeyin bir enerji olduğuna inanmaktayım.Ve bunu var eden tanrı, ve bu yok olmayacak.Tıpkı enerjinin kimyasal-kinetik-potansiye şeklinde döngü geçirmesi gibi bir şey olucak ölüm bizler için.Yani bir döngü ve başka bir alem başka bir formda devam ediceğimize inananlardanım.
Enerji konusunda çok ciddi araştırmalar var ve insanların bir çok olayın gelişiminde istemli yada istemsiz yolladığı enerjilerin etkisi olduğunu ortaya koyuyorlar.İşte burdan hareketle, tanrının insanlarla uygun şartlar oluşursa temas kurabileceğine inanıyorum.Bu temas tabikide vahiy gibi saçma şeyler değil.=)Yani bir şeyin olmasını çok istemeniz, doğadaki tüm enerjinin kaynağı olan tanrıya uygun frekansta enerjiler yollamanız sonucu, olayların sizin istediğiniz gibi gelişmesi olabilir bir şey gibi geliyor bana yaşadığım çeşitli tecrübelerden sonra.Kısaca benim kafamdaki tanrı insanlarla temas kurabiliyor, onların dua diye tabir ettiğimiz, isteklerini enerjilerini alıp uygun bir şart oluşursa yerine gelmesine yardımcı olabiliyor.Bir çok ateistin söylediği, madem tanrı var, niye dünyada açlık var, neden insanlar boş yere ölüyorlar gibi bir söyleme de cevap vermek istiyorum.Açlık ve sefaletin oluştuğu bölgelere bakarsak, hep asalak yaşamaya alışmış, kafasını çalıştıramayan, haliylede tanrıya uygun enerji yollamaktan yoksun insanlar olduğunu görüyorum.bkz. islam ülkeri, hristiyan ülkelerdeki koyu dindarların yaşadığı bölgeler, fakir hintli insanlar, afrikadaki ilkel kabileler.Dünyayı değiştiren tüm icatlara bakıldığında, bunları yapanların çoğunun ya deist, yada TANRIYA İNANMAMA HAKKI'nı kulanmış ateistler olduğunu görürüz.Kısaca dünyadaki kötlüklerin sebebi bu enerjini kaynağı olan tanrı değil, bu enerjiyi yanlış kullanmış ve sonuçlarına maalesef katlanan biz insanlardır...
National Geographic kanalında izlediğim TABULAR programının vesilesiyle biraz cesaretle tabularımı yıktım, sorgulamamı yaptım ve kafamda herşeyi şekillendirdim.Bu yeni iç dünyam benim için çok daha mutlu oldu.Ateistlikten önceki son durak sözününde asla doğruluğu olmadığına inanıyorum.Yukarıda büyük harfler le yazdığım gibi Ateislik bana göre insanların TANRIYA İNANMAMA HAKKI nı kullanmasıdır.Ve biz deistlerin inandığı yüce tanrı, bu hakkı kullanan insanları yakıp kavurmak gibi, insancıl tepkilere girişmeyecektir. Kısaca, bizler tanrı ya varsa ve bizi yakarsa korkusuyla değil, onun bizzat var olduğundan yola çıkarak ona hiç bir karşılık ve korkumuz olmadan inanıyoruz.Burdanda Deizm , Ateizmden önceki son durak değil, Deizm mantık süzgeci ve sorgulama sonucunda varılabilinecek en üst düzey bilinçtir.
Ailem ve arkadaşlarım artık bir deist olduğumu bilmiyor.Ve söylemek gibi bir düşüncemde yok.Çünkü deist olmanız demek, bu toplumda ya anarşik yada ateist olduğunuz şeklinde yorumlanıyor, ve din kavramı üzerine bir tartışmaya girince, ben deistim dediğiniz zaman, karşıdaki de ben müslümanım veya hristiyanım dediği zaman, tartışmalarda sizin fikirleriniz çok daha mantıklı olsa bile, fanatizm kalkanı, o insanlara ulaşmanıza engel oluyor.Ama ben de müslümanım ama şu şu sureler, şu şu ayetler bende soru işareti bırakıyor falan şeklinde girerseniz, karşıdaki 5 kişiden 4 ü ''Allah ın sözünü sorgulamam ben'' desesde öteki 1 kişinin kafasında bir ampül çakmasına neden olabiliyorsunuz.Ve hepimizin bildiği gibi, olay o ampülün çakmasıyla başlıyor.Biraz araştırma ve cesaret tabularınızı yıkabiliyor.Aramızdan kimseye deizm için baskı yapan olmadı, kibarca teklif bile edilmedi, ama biz bir uyanıştan ve sorgulama sürecinden sonra bu yola kendimiz girdik.Çevremde sevdiğim insanlarında aralarından bir kaç kişi dahi olsa bu iç huzura ,erişmesini sağlamak, korkularını yenmesini sağlamak beni mutlu eder, yoksa bundan herhangi bir çıkarım olamaz mürit toplamak gibi:).Bu sebeple, ve sadece inanışım için benden korkacak, bu çocuk cehennemde kömür olacak falan gibi anlamsız korkulara girebilecek dostlarım ve akrabalarımla sorun yaşamamak ve deizm i çaktırmadan alıştıra alıştıra bünyelere tanıştırmak için ben Deist olduğumu kimseye söylemedim ve söylemeyi de düşünmüyorum.(deistler hariç).Başlarda insan kendini bir yere sızmış ajan gibi hissetsede, zamanla alışıyor.=)
Arkadaşlar, öncelikle bu uzun yazıyla kafanızı şişirdiğim için üzgünüm.Ama uzun süren yaklaşık 6 aylık bir süreç sonunda, en hoş görülü dediğim aileme bile itiraf etmediğim bu olayı mutlaka bir yerlerde itiraf etmem gerekiyordu.Şuanda burda yazınca içimi dökünce çok rahatladım.=)
Hepinize sağlıklı mutlu günler dilerim..
Kuranı okumamla başlayan ve Yaklaşık 6 aylık bir objektif sorgulama sürecinden sonra bende deist oldum.Bu tanışma mesajında bende beni deistliğe götüren aşamaları bir bir anlatmak istiyorum.Şunuda belirtmeden geçemiyecem, bundan 6 ay önce böyle bir foruma üye olup böyle bir mesaj yazdığımı rüyamda görsem bağırarak kalkardım sanırım uykumdan.=)
Gelelim benim hikayeme.Şuan da üniversite 3.sınıf öğrenciyim, ancak küçüklükten beri bir çoğumuz gibi bende islamın çatısı altında büyüdüm.Annem başı açık olmasına rağmen 5 vakit namaz kılıyor, keza ananemde öyle.Sanırım benim şansım,islama inansada yobaz olmamış nadir ailelerden birinde olmamdı.Bende cumadan cumaya namaz kılan, orucumu hiç aksatmadan tutan, ama aynı zamanda ananem namaz kılarken dedemle rakı içen bir gençtim.Kısaca hepimiz hoşgörülüydük birbirimize ve eğer islam benim ailemde yaşanılan kadar masum olsa asla islamın yolundan şaşmazdım.
Dersimin olmadığı bir cuma günü cuma namazımı kıldım ve akşam tv National Geographic de ''Tabular'' isimli bir programı izledim.insanlar inaçları uğruna bir yerlerine şiş falan sokuyor, kendini kırbaçlıyor, çarmıha geriyor falan filan.İzlerken sık sık ''Ne kadar salak lan bu insanlar..'' lafının çıktığını farkettim ağzımdan.Daha sonra onlara hak verdim.Bambaşka bir coğrafyada doğmuşlar, bende orda doğsaydım şuanda bende bu salak şeylere inanmak zorunda kalıcaktım diye düşündüm.Ve o anda kafamda bir ampul yandı.Dinimi kendim seçmediğimi, tıpkı ordaki insanlar gibi bana bazı şeylerin dayatılmış olduğunu farkettim.Doğruyu bulmak için tabiki kuranı okumaya başladım.Daha önce az çok okumuştum, ve içinde ufak tefek çelişkileri gördüğümde ve kitapta tarihi olaylardan bahsedilmesini bunun Allah tarafından gelmiş olduğunun delili saymam , hep beni susturdu, beynimden gelen sesleri bastırdı.Daha sonra kuranı tamamını objektif olarak okumayı başardım ve hakikaten hayretler içerisinde kaldım.Yüce kitap dediğim, bana kullanma kılavuzu mahiyetinde yollandığını düşündüğüm şey, tamamen kendini beğenmiş, asarım keserim yerine yakıp yıkarım diyen, bana biat edeni, sorgulamayan insanları ödüllendiririm diyen padişah, kral yani neticede insan şeklinde bir tanrı profili çiziyor.Bu kadar muhteşem düzenin yaratıcısı, bir miras hesabını yapmaktan aciz olamaz, Muhammed in cinsel ayrıcalıklarından(enseste giren bir çok kişinin sadece ona helal kılınması) falan bahsetmez bahsedemez!Farz ediyorumki bahsediyor, o zaman ben ondan daha akıllıyım ve ona inanmam, cehennemde yanmayı göze alarak.Tıpkı Hristiyanların avrupada kilise karşıtı gördüklerini sorgulayıcı insanları yakması gibi bişey bu...
Bu sorgulama sürecinde gene boş günlerimde cuma namazlarına gidiyordum.Ama artık o eskisi gibi bakamıyordum olaya..Bir üniversite öğrencisi olarak, diyanetin bütçesini gayet iyi biliyorum ve o her cuma çıkışı dilenci gibi para toplayan sakallı insanlar eskisinden çok daha fazla batmaya başladı bana.Bayram namazlarında milleti ezip üstünden atlayan elindeki poşete banknotları dolduran insanlar samimi gelmiyordu.Çoğunun anlamını bilmediğim arapça duları okuyup, kafamı Allahın önünde eğmek secde etmek çok daha amaçsız gelmeye başladı.Bu sorgulama dönemi esnasında yolda yürürken bir su birikintisine düşmüş ve çırpınan bir böcek gördüm.1-2 adım geçtim onu ama yoluma devam edemedim.geri geldim, bir ağaçtan yaprak kopardım, eğildim ve o böceği suyun içinden alıp karaya bıraktım.O anda eğilmek, secde etmekten en az 1000 kat daha huzur vericiydi benim için.Anlamını bilmediğim bir şeyler söyleyip, bir sürü insanın ayaklarını koyduğu yere alnımı koyarakmı tanrıya yakınım, yoksa onun yarattığı o muhteşem canlılardan birisi için yere eğilince, onun bu muhteşem düzende hayatına biraz daha devam etmesini sağlayınca mı yakınım diye sordum kendime.Aynı şekilde, bana zorla buraya gel secde et yoksa seni yakarım, ama gelirsende sana şaraptan nehirler, göğüsleri yeni tomurcuklanmış huriler vaad ederim diyen, çıkar ilişkisine dayalı bir insan-tanrı ilişkisimi, yoksa o böceği gördüğüm anda, bana vermiş olduğu vicdan ile bir uyarı yollayan ama kararı tamamen benim aklıma bırakan bir tanrı-insan ilişkisimi daha yakın ?
Akıl süzgecime takılan ve kurana iman etmemi sağlayan şeylerden biride, Kuranda çok fazla tarihi olaylardan bahsedilmesi ve ilkel bir arabın mağarada oturup böyle tarihsel olaylara nasıl girebiliceğini anlayamamamdı.Ama Muhammedin sıradan bir arap olmadığını, ve hatta eğer ilk 10 yılındaki gibi devam etse, güç sahibi ve zafer sarhoşu olup cihat gibi şeyleri icat etmese gerçekten peygamber olduğuna inanabileceğim bir insan olduğunu anladım.Yani o sıradan bir arap değil, tarihi dinleri çok iyi araştırmış, dönemi ve bulunduğu coğrafya için bir aydındı.Ve inanın şuanda bile bir deist olarak onun ilk yıllarında başlattığı bu hareketi asla suçlamıyorum.Çünkü o da aslında başlarda bizler gibi sorgulayıcı, dozunda anarşist bir yapıya sahipti.Arapların iğrenç yaşam tarzını bir türlü içine sindiremiyor, bunun için bizler gibi google a giremiyor, haliyle mağarasına kaçıp, çeşitli kitapları okuyordu.Ve insanları bu yaşam tarzından ancak ve ancak bu şekilde çevirebilirdi.Sümer mitolojisi ve önceki ibrahimi dinleri ciddi bir şekilde araştırdı, ve kendi dinini yarattı.Evet başlarda gerçekten ona inanan ve onun özümsediği inanç şekline itaat eden insanlar ortaya çıktı.Muhammedin bunu bir başarı olarak görüp, geçmişteki örnek yaşamının ona tanıdığı kredi ile mekkedeki muailfler tarafından öldürülmediği de göz önüne alınınca artık bu raddeden sonra Muhammedin durması, insanların mantıklarıyla doğruyu bulmasını beklemesi lazımdı.Ancak o insan olmasının sonucu hatalarına başladı.Etrafında bir çok müslüman insan toplanınca,artık güç sahibi olduğunu idrak edince, o hoşgörülü, sıradan bir tüccar Muhammed gitmiş, yerine kendini Kral veya Padişah olarak gören , tıpkı firavun gibi kendini Allah gibi kutsal saymış (tek farkları biri tanrıyım, diğeri elçisiyim demiş) ve kılıçla islamı yaymak gafletine düşmüştür.Bu değişim kuranada yansımıştır.İlk yıllarda, mekkede azınlık olunduğu yıllarda Kafirun gibi hoşgörülü, muhteşem sureler gelirken cihat zamanları ''O müşrikleri gördüğünüz yerde öldürün'', ''Kolarını bacaklarını çapraz kesin '' gibi akıl almaz ayetler gelmiştir ne yazıkki Muhammmedin kafasına.Kafamda kuranla ilgili tek kalan ''tarihi süreç ve islam'' konusunu araştırınca, sümer mitolojisi ve diğer ibrahimi dinlerin kitaplarının bir kısmınada bakınca, Muhamedin, içinden gelen şeyleri ve bu sümer mitolojisi ile aynı coğrafyadan çıkmış ibrahimi dinlerden copy paste yaptığı çeşitli bilgileri sentezleyerek bunu yazdığı kanaatine vardım.
Sorular sorular sorular ve sonunda doğru yola ulaştım.Müthiş bir iç huzura sahibim.Robot gibi ibadetler yapmayı bırakınca, sadece ama sadece tanrıyı düşününce,gökyüzüne, kuşlara, böceklere , bitkilere, uzaya ve de insanlara kısaca tüm evrene çok daha farklı bir pencereden bakmaya başladım.Bana dinlemekten gına gelen hikayeleri anlatan imamı dinlemek yerine, uçan bir kuşu izlemek, onun çıkardığı sesleri dinleyip içimdeki hayranlığı, hiç bir karşılık beklemeden tanrıya sunmak bana çok daha huzur vermeye başladı.
Deizimde ayrıca güzel olan bir şeyde her kişi, kafasında bir inanış geliştirmiş.Ve bunları birbirini kırmadan ve de gayet medenice tartışabiliyor.Ve kimse kimseye hayır benim inanış şeklim daha doğru şeklinde dayatmacı bir anlayışa girişmiyor.Bende deizm e geçiş hikayemin akabinde deizmin üzerine kafa patlatınca, biraz felsefe yapınca kafamda kurduğum, var olduğunu düşündüğüm sistemi de sizlerle paylaşmak isterim.
Doğaada her şeyin bir enerjisi var ve fizikte söylediğimiz ''Hiç bir enerji yoktan var edilemez, var olan bir enerji yok edilemez'' sözünün, aslında bir çok şeyi açıkladığını düşünüyorum.İşte Tanrı dediğimiz kavram bu enerjiyi yoktan var edendir.İnsanlara diğer canlılardan farklı olarak çok daha yüksek frekansta bir enerji verdiğini düşünüyorum ki bu da akıl ve vicdandır, bizlerin deistlerin din olarak gönderildiğini düşündüğü şey.İbrahimi ve diğer daha da ilkel dinlerde dahi bahsi geçen, ruh denen şeyin bir enerji olduğuna inanmaktayım.Ve bunu var eden tanrı, ve bu yok olmayacak.Tıpkı enerjinin kimyasal-kinetik-potansiye şeklinde döngü geçirmesi gibi bir şey olucak ölüm bizler için.Yani bir döngü ve başka bir alem başka bir formda devam ediceğimize inananlardanım.
Enerji konusunda çok ciddi araştırmalar var ve insanların bir çok olayın gelişiminde istemli yada istemsiz yolladığı enerjilerin etkisi olduğunu ortaya koyuyorlar.İşte burdan hareketle, tanrının insanlarla uygun şartlar oluşursa temas kurabileceğine inanıyorum.Bu temas tabikide vahiy gibi saçma şeyler değil.=)Yani bir şeyin olmasını çok istemeniz, doğadaki tüm enerjinin kaynağı olan tanrıya uygun frekansta enerjiler yollamanız sonucu, olayların sizin istediğiniz gibi gelişmesi olabilir bir şey gibi geliyor bana yaşadığım çeşitli tecrübelerden sonra.Kısaca benim kafamdaki tanrı insanlarla temas kurabiliyor, onların dua diye tabir ettiğimiz, isteklerini enerjilerini alıp uygun bir şart oluşursa yerine gelmesine yardımcı olabiliyor.Bir çok ateistin söylediği, madem tanrı var, niye dünyada açlık var, neden insanlar boş yere ölüyorlar gibi bir söyleme de cevap vermek istiyorum.Açlık ve sefaletin oluştuğu bölgelere bakarsak, hep asalak yaşamaya alışmış, kafasını çalıştıramayan, haliylede tanrıya uygun enerji yollamaktan yoksun insanlar olduğunu görüyorum.bkz. islam ülkeri, hristiyan ülkelerdeki koyu dindarların yaşadığı bölgeler, fakir hintli insanlar, afrikadaki ilkel kabileler.Dünyayı değiştiren tüm icatlara bakıldığında, bunları yapanların çoğunun ya deist, yada TANRIYA İNANMAMA HAKKI'nı kulanmış ateistler olduğunu görürüz.Kısaca dünyadaki kötlüklerin sebebi bu enerjini kaynağı olan tanrı değil, bu enerjiyi yanlış kullanmış ve sonuçlarına maalesef katlanan biz insanlardır...
National Geographic kanalında izlediğim TABULAR programının vesilesiyle biraz cesaretle tabularımı yıktım, sorgulamamı yaptım ve kafamda herşeyi şekillendirdim.Bu yeni iç dünyam benim için çok daha mutlu oldu.Ateistlikten önceki son durak sözününde asla doğruluğu olmadığına inanıyorum.Yukarıda büyük harfler le yazdığım gibi Ateislik bana göre insanların TANRIYA İNANMAMA HAKKI nı kullanmasıdır.Ve biz deistlerin inandığı yüce tanrı, bu hakkı kullanan insanları yakıp kavurmak gibi, insancıl tepkilere girişmeyecektir. Kısaca, bizler tanrı ya varsa ve bizi yakarsa korkusuyla değil, onun bizzat var olduğundan yola çıkarak ona hiç bir karşılık ve korkumuz olmadan inanıyoruz.Burdanda Deizm , Ateizmden önceki son durak değil, Deizm mantık süzgeci ve sorgulama sonucunda varılabilinecek en üst düzey bilinçtir.
Ailem ve arkadaşlarım artık bir deist olduğumu bilmiyor.Ve söylemek gibi bir düşüncemde yok.Çünkü deist olmanız demek, bu toplumda ya anarşik yada ateist olduğunuz şeklinde yorumlanıyor, ve din kavramı üzerine bir tartışmaya girince, ben deistim dediğiniz zaman, karşıdaki de ben müslümanım veya hristiyanım dediği zaman, tartışmalarda sizin fikirleriniz çok daha mantıklı olsa bile, fanatizm kalkanı, o insanlara ulaşmanıza engel oluyor.Ama ben de müslümanım ama şu şu sureler, şu şu ayetler bende soru işareti bırakıyor falan şeklinde girerseniz, karşıdaki 5 kişiden 4 ü ''Allah ın sözünü sorgulamam ben'' desesde öteki 1 kişinin kafasında bir ampül çakmasına neden olabiliyorsunuz.Ve hepimizin bildiği gibi, olay o ampülün çakmasıyla başlıyor.Biraz araştırma ve cesaret tabularınızı yıkabiliyor.Aramızdan kimseye deizm için baskı yapan olmadı, kibarca teklif bile edilmedi, ama biz bir uyanıştan ve sorgulama sürecinden sonra bu yola kendimiz girdik.Çevremde sevdiğim insanlarında aralarından bir kaç kişi dahi olsa bu iç huzura ,erişmesini sağlamak, korkularını yenmesini sağlamak beni mutlu eder, yoksa bundan herhangi bir çıkarım olamaz mürit toplamak gibi:).Bu sebeple, ve sadece inanışım için benden korkacak, bu çocuk cehennemde kömür olacak falan gibi anlamsız korkulara girebilecek dostlarım ve akrabalarımla sorun yaşamamak ve deizm i çaktırmadan alıştıra alıştıra bünyelere tanıştırmak için ben Deist olduğumu kimseye söylemedim ve söylemeyi de düşünmüyorum.(deistler hariç).Başlarda insan kendini bir yere sızmış ajan gibi hissetsede, zamanla alışıyor.=)
Arkadaşlar, öncelikle bu uzun yazıyla kafanızı şişirdiğim için üzgünüm.Ama uzun süren yaklaşık 6 aylık bir süreç sonunda, en hoş görülü dediğim aileme bile itiraf etmediğim bu olayı mutlaka bir yerlerde itiraf etmem gerekiyordu.Şuanda burda yazınca içimi dökünce çok rahatladım.=)
Hepinize sağlıklı mutlu günler dilerim..