ADMİN demiş ki:Bu arada, Bektaşiliğin içine sızıp, adeta istila eden “Hurufilik” nedir, biraz da bunun üzerinde durmak istiyorum. Hurufilik, İslâmiyeti yıkmak için kurulan bozuk yollardan biridir. Kurucusu bir Acem (İran) Yahûdîsi olan Fadlullah bin Abdurrahman Tebrizî’dir.
Kurduğu bozuk yolun esaslarını anlatmak için Câvidân adında Farsça büyük bir kitap yazdı. Kitabında, Kur’ân-ı kerîmdeki harflere mânâlar vererek, kendisinin “tanrı” olduğunu bildirdi. Bütün dinleri inkâr ve İslâmiyetle alay etti. Kurduğu bu bozuk yola, Yahûdîlik, Hıristiyanlık, Zerdüştlük gibi inançları da karıştırdı. Bunlarla iç içe oldu.
Nitekim, Yahudi Sabataist İlgaz Zorlu, Bektaşiliğin içine nasıl sızdıklarını şöyle ifade ediyor: “Sabetaycılar kendi din adamlarını Melamilik tarikatı içinde yetiştirmişlerdir. Bu çok ilginç; adam hahamdır, ama dışarıdan baktığınız zaman Melamilik, Mevlevilik ve Bektaşilik tarikatları içinde din adamı gibi görünür.” ( Eğitim-Bilim dergisi, Kasım 2000)
Hurûfîliğin bu bozuk inanışları İslâm ülkelerinde câhil halktan bazı kimseler arasında yayılmaya başlayınca Tîmûr Hanın oğlu Miran Şah, babasının emri ile 1393 senesinde Fadlullah-ı Hurûfî’yi öldürdü. Bacağına ip takıp sokaklarda sürükledi. Böylece Tîmûr Han, İslâmiyet için çok tehlikeli olan Hurûfîliğin yayılmasını önledi. Bunun için Bektâşî ismi altında kendini gizleyen Hurûfiler, Tîmûr Hanı sevmezler, hep kötülerler.
Fadlullah-ı Hurûfi öldürülüp, Esterâbâd şehri yakılınca dokuz yardımcısı kaçtı. Bunlardan Aliyyül-a’lâ adında bir kimse, Anadolu’ya gelerek bir Bektâşî tekkesinde Câvidân’ı gizlice yaymaya ve câhilleri aldatmaya başladı. “Hacı Bektâş-ı Velî’nin yolu budur” dedi. Hacı Bektâş-ı Velî’in yolundan ayrılmayan hakîkî Bektâşîler, bunlardan tamamen ayrıldılar.
Bektâşî tarîkatı adı altında saklanan Hurûfîlere göre, namazı bir kere kılmak, orucu bir kere tutmak, guslü de ömründe bir kere almak farzdır. “Gusül edip vücudunuzu hırpalamayın” derler.
Bektaşiler çoğu zaman bilhassa Tanzimattan sonra siyasetle de içli dışlı olmuşlardır. Diyanet Vakfı, İslam Ansiklopedisine göre; Bektaşiliğin siyasetle yakın ilgisini gösteren hadiseler 19. yüzyılda da devam etmiştir. Jön Türkler ile Bektaşi Tekkelerinin münasebetleri eskiden beri bilinmektedir. (bk. Ramsaur s.7-14) Özellikle 1826’dan hemen sonra, Mason locaları ile iş birliğine girmeleri ilgi çekicidir. Bektaşi şeyhlerinin çoğunun bu localara kaydoldukları, bunun sonucu olarak Bektaşilerin siyasi düşüncelerinde, tarikatın ayinlerinde önemli ölçüde mason tesirlerinin belirdiği görülmektedir (bk. Melikoft,Turcica, XV,160-162)
Özetleyecek olursak, Bektaşilik Ehli sünnetten ayrıldıktan sonra, İslam inancından tamamen uzaklaşarak; Şaman, Şii, Budist, Maniheist, Zerdüşt, Hıristiyan (Hıristiyanların teslisine, üçlü ilah inancına benzeyen “Hak-Muhammed-Ali” inancı gibi) vs. pek çok bozuk düşünceleri içine alan bir inanç haline gelmiştir
. (Daha geniş bilgi için, Diyanet İslam Ansiklopedisi, “Bektaşilik” maddesine bakılabilir.)
ADMİN bu uyduruk yazıyı nerden buldu bilmiyorum ama dini/islami bir kaynaktan alıntıladığı kesin.
Yukarıda yazılan şeylerin çoğu palavradır.
Fadlullah Hurufi yahudi değil deisttir.Fakat bütün dinleri çok iyi bilir.
Tevrat'ı İncil'i ve Kuranı Batıni şekillerde çok özgün bir biçimde yorumlamıştır.
Fadlullah ancak İslami manada sapıktır.
Ki burda deist olduğunu söyleyipte İslamı savunan biri yoktur heralde.
Dolayısıyla Fadlullah İslamcılar için sapıktır.
Zaten alıntılanan kaynakta İslami bir kaynaktır.
Örneğin Nesimi bir Hurufidir.Fadlullahın halifelerindendir.
Ve Nesimi aleviler arasında büyük bir Pir olarak kabul edilir.
Mısırda derisi yüzülerek katledilmiştir.
Yukardaki yazı İslami bir yazıdır.
Ve bir müslümana yakıştığı gibi yazdıkları çoğu şey yalan ve palavradır.
İSLAMİ YAZAR DEMİŞKİ:
Kurduğu bozuk yolun esaslarını anlatmak için Câvidân adında Farsça büyük bir kitap yazdı. Kitabında, Kur’ân-ı kerîmdeki harflere mânâlar vererek, kendisinin “tanrı” olduğunu bildirdi. Bütün dinleri inkâr ve İslâmiyetle alay etti.
Hem Yahudi olduğunu söylüyor hem de bütün dinlerle alay ettiğini söylüyor.
Bu ne perhiz Wat İz Diz?
Tanrılık konusuna gelince..
Fadlullah Tanrının insanın yüz hatlarında zuhur ettiğini söyler.
Bütün dinleri inkar ile bir deisttir.
Birkere eserinin adı Cavidan değil Arşnamedir.
Fakat arşnameye bazı deyişlerinde Cavidanname lakabı takmıştır.
Bütün dinlere sapık zındık kafir ve Batıl diyen bu ehli sunni denen hayvan sürüsü Anadolu halkının Hacı Bektaş'a olan sevgisi yüzünden onu da Ehli Sunni olarak göstermek istemişlerdir.
Galiba böyle yaparak Gerzek Tanrılarından cennette Huri felan umuyorlar.
Müslümanların Allah rızası üzerine yaptıkları sahtekarlıkları meşurdur.
Nitekim Yunus Emreyi ve Mevlanayı alevi oldukları halde sunni yapmaya çalışırlar.
Mevlananın Alevi olmadığını Naat-ı Ali isimli divanından açıkça anlayabilirsiniz.
Kuranı yırtan kızın maymun kılığına sokulduğu,Mısırdaki köylü mumyasının Firavunun cesedi olduğu,Ademin iskeletinin bulunduğu yalanlarını millete İslam ve Allah rızası adına yutturmaya çalışan adamlardan bunu beklemek gerek.
Allah rızası için yaptıkları sahtekarlıklar ve söyledikleri yalanların cennette ne gibi bir karşılığı olduğunu bendenizde merak etmekteyim.
Hak olduğunu söyledikleri uyduruk arap dinlerini sorgulamak yerine yerine neden diğer dinlere kafir zındık müşrik felan derler bilmem.
İSLAMİ YAZAR DEMİŞ Kİ:
Hurûfîliğin bu bozuk inanışları İslâm ülkelerinde câhil halktan bazı kimseler arasında yayılmaya başlayınca Tîmûr Hanın oğlu Miran Şah, babasının emri ile 1393 senesinde Fadlullah-ı Hurûfî’yi öldürdü. Bacağına ip takıp sokaklarda sürükledi. Böylece Tîmûr Han, İslâmiyet için çok tehlikeli olan Hurûfîliğin yayılmasını önledi. Bunun için Bektâşî ismi altında kendini gizleyen Hurûfiler, Tîmûr Hanı sevmezler, hep kötülerler.
Asıl cahillerin kimler olduğunu tarih gösteriyor.
İslam ülkelerinin halinden ehli sunnilik denen safsatanın ne gibi bir yüceliğe sahip olduğu bariz.
Pislik ve dışkı içinde yaşayan arap/müslüman/ehli sunni isimli hayvan sürüsü mü daha cahil yoksa Aleviler mi yorumu sizlere bırakıyorum.
EHLİ SUNNİ ZIRVASI:
Özetleyecek olursak, Bektaşilik Ehli sünnetten ayrıldıktan sonra, İslam inancından tamamen uzaklaşarak; Şaman, Şii, Budist, Maniheist, Zerdüşt, Hıristiyan (Hıristiyanların teslisine, üçlü ilah inancına benzeyen “Hak-Muhammed-Ali” inancı gibi) vs. pek çok bozuk düşünceleri içine alan bir inanç haline gelmiştir
Ehli sünnet dediği Namaz Hacc ve Orucun farz olduğu,Bekir Ömer ve Osmanın sahabe kabul edildiği uyduruk emevi dinidir.
Bektaşi Velinin dergahında namaz için ayırtılmış bir yer yoktur ve sunni KESİNLİKLE değildir.
HAK MUHAMMED ALİ üçlemesi alevilikte ve bütün dinlerde vardır.
Hinduizm de Brahmanizm de Hristiyanlıkta ve bütün Batıni dinlerde Tanrı-İnsan-Evren içlemesi vardır.
Yani HAK MUHAMMED ALİ müslüman yaratıkların
sandığı gibi Tanrının üç parçası değildir.
Tanrı'nın kendisinde Evrende ve İnsanda ki müşahedesidir.
Bu üç gerçek İslamda küfür olarak kabul edilir.
Bu gerizekalı Tanrıları bütün milletlere bu üçlemeyi kabul ettirip saptırmış ama ne hikmetse kendi halkı olan ARAP adı verilen yaratıklara hak olanı tebliğ etmiş sanki gizlice fısıldamıştır.
Son Hak Din ve tamamlanan din dedikleri uyduruk dinin ne halde olduğundan bu saçmalığın hak mı batıl mı olduğunu iyi anlıyoruz.
Fadlullah kötülenebilir fakat Hurufilik metinlerini kötülemek Nesimiyi kötülemektir.
Nesimi Bektaşiliğin/Aleviliğin pirlerindendir..Ve bu yol uğruna derisi yüzülmüştür..
Kötülenecek olan Nesimi değil bu Müsliman denen arap hayvanlarının saygı duydukları Ebu Bekir,Ömer,Osman ve pirleri olan Muaviye(havlayan dişi köpek) ile oğlu Yeziddir.